Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1388 E. 2023/369 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1388 Esas 2023/369 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1388
KARAR NO : 2023/369

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/05/2021
NUMARASI : 2020/365 Esas 2021/339 Karar
DAVACI
VEKİLİ
DAVALI
VEKİLİ :
DAVA : Temlik Sözleşmesinin İptali ve Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 25/08/2020
KARAR TARİHİ : 15/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2023

Taraflar arasındaki Tasarrufun İptali istemine ilişkin davaların yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalılarca ayrı ayrı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
ASIL DAVADA DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş. … Şubesi ile dava dışı …. A.Ş. arasında 31.12.2015 tarihli 500.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalılardan … genel kredi sözleşmesini 31.12.2015 tarihinde müşterek müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığını, müvekkilinin mülkiyeti kendisine ait olan “… numaralı bağımsız bölümde” bulunan taşınmaz üzerinden, belirttikleri genel kredi sözleşmesi kapsamında 17.06.2016 tarihinde 1.000.000,00 TL bedelle davalı banka adına ipotek verdiğini, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredilerin kredi borçlarını tarafından zamanında ödenmemesi üzerine davalı banka ödenmemiş kredi alacağının tahsili amacıyla, ferileri ile birlikte toplam 267.956,67 TL alacağın tahsili için Asıl borçlu …. A.Ş. ve müşterek müteselsil kefiller olan …, … aleyhinde Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4221 sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, bununla birlikte davalı banka Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4137 sayılı dosyasında aynı alacağın tahsili amacıyla müvekkili davacı tarafından verilmiş olan ipoteğin paraya çevrilmesi istemi ile tahsilde tekerrür olmaması kaydıyla, ipoteğin paraya çevrilmesi istemi ile Asıl borçlu …. A.Ş. ve lehine ipotek veren davacı … aleyhinde icra takibi başlatıldığını, takibe konu edilen banka alacağına karşılık olarak değişik tarih ve tutarlarda toplam müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile 112.000,00 TL davalı … tarafından 3. kişi sıfatı ile 50.000,00 TL davalı … tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile 4.000,00 TL… tarafından, ipotek konusu gayrimenkul sahibi sıfatı ile 18.165,00 TL’nin ise müvekkili tarafından ödeme yapıldığını, davalı …’nın alacağını tahsil etmiş olduğundan her iki icra dosyasını haricen tahsil bildirimi ile kapattığını, davalı bankanın alacağı ödenmiş olmakla birlikte, müvekkili tarafından verilmiş olan ipoteğin yasa gereği müşterek müteselsil kefilleri kapsamaması nedeni ile 19.02.2020 tarihinde Ankara 63. Noterliği ile keşide edilmiş olan… yevmiye sayılı ihtarname ile ipoteğin fekki talep edilmişse de bu ihtarlarına davalı banka tarafından herhangi bir yanıt verilmediğini, banka alacağının ödenmesi ile birlikte davalı banka icra dosyalarını kapattığını, müvekkili tarafından davalı banka lehine verilmiş olan ipotek TMK’nun 596.maddesi ve TMK’nun 116. maddesi gereğince temlik talebinde bulunan müşterek borçlu müteselsil kefil ve üçüncü kişiyi kapsamamasına rağmen davalı bankanın Ankara 32. Noterliğince keşide edilmiş olan 26.07.2020 tarih ve … yevmiye sayılı temlikname ile alacağını ödeme miktarları oranında, müvekkili tarafından davalı banka lehine verilmiş ipotek ile birlikte davalı … ve …’ye temlik ettiğini, davalı banka tarafından temlik edilmiş olan banka alacağı için müvekkili tarafından verilmiş olan ipotekten dolayı temlik alacaklısı olan davalı müşterek borçlu müteselsil kefile ve davalı üçüncü kişi …’ye temliki yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında keşide edilen temliğin tasarrufunun bu bakımdan iptali gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin zarar talep hakları saklı tutulması kaydıyla, davalılar arasında akdedilmiş olan 26.06.2020 tarihli ve … yevmiye nolu temlik sözleşmesi ile davalılar arasında yapılan tasarruf işleminin müvekkil davacı bakımından iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu …A.Ş. ile müşterek borçlu ve müteselsil kefiller … A.Ş. arasında 31.12.2015 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davacı … tarafından kredi teminatı olarak …, konut” 17.06.2016 tarihinde 1.000.000 TL ipotek değeri üzerinden ipotek verildiğini, kredi sözleşmesi gereği taksitlerin ödenmemesi sebebiyle çekilen iharname gereğince de ödeme yapılamaması sebebiyle bankalarınca tahsilde tekerrüre yer verilmemesi kaydıyla Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4137 dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4221 dosyası ve ilamsız icra takibi başlatıldığını, bir kısım müşterek borçlu ve müteselsil kefiller ile üçüncü kişi tarafından alacağın temlik alınması talebiyle, bankalarınca ise temlik verilmesinin değerlendirilmesi kaydıyla, bir kısım ödemelerin bankalarına yapıldığını, buna ilişkin ödeme ayrıntılarının … A.Ş. … Şubesinden sorulmasının talep ettiklerini, borca mahsuben yapılan ödemeler ve bankalarınca da faiz indirimi uygulanması neticesinde dosya alacağı tamamen tahsil edildiğini, bankalarının ve davalılardan … ve … arasında alacak temlik sözleşmesi imzalandığını, bankalarınca icra dosyalarına alacağın tahsil edildiğine ilişkin bildirim yapılmış ve ayrıca dosyaya üçüncü kişi tarafından ödeme yapıldığını, dosyanın temlik verilmesinin değerlendirildiği bildirilerek hiçbir haczin kaldırılmaması, temlikname gereği işlem yapılması talep edildiğini, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalılar… ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin de ipotek veren sıfatıyla yer aldığı diğer davalı … ait olan kredi sözleşmesine ait alacağı… 112.000 TL, … 50.000 TL olmak üzere temlik aldığını, davacının iddiaları TBK’nun 27.maddesinin kesin hükümsüz olduğunu, TBK’nun 127/2.maddesinde borçlunun alacaklıya ihbar yükümlülüğü ve TBK 596/2 maddesi gereği kefilin ancak kefalet anında var olan teminatlara başvurabileceği düzenlenmelerine istinaden temliknamelerin iptalini talep ettiklerini, iş bu iddialara müvekkilleri ilgilendiren kısımlar ile ilgili olarak birleşen dava yönünden cevap verileceğini, her ne kadar müvekkillerden … iptal edilen eski 26.07.2020 tarihli temliknamede de taraf olsa da söz konusu temlikname iptal edilip hukuki hayattan çıkarıldığı için açılan esas davanın konusuz kaldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş. … Şubesi ile dava dışı …. A.Ş arasında 31.12.2015 tarihli 500.000 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, Genel kredi sözleşmesi borçlu ….A.Ş. ve müşterek müteselsil kefiller olan …, … tarafından 31.12.2015 tarihinde imzaladığını, müvekkili davacı da mülkiyeti kendisine ait olan , … numaralı bağımsız bölümde bulunan taşınmaz üzerinden, belirtilen genel kredi sözleşmesi kapsamında 17.06.2016 tarihinde 1.000.000 TL bedelle davalı banka adına ipotek verdiği, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredilerin kredi borçluları tarafından zamanında ödenmemesi üzerine davalı banka ödenmemiş kredi alacaklarının tahsili amacıyla; Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4221 esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığı, bununla birlikte davalı banka, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4137 esas sayılı dosyasında da; aynı alacağın tahsili amacıyla müvekkili tarafından verilen ipoteğin paraya çevrilmesi istemi ile; tahsilde tekerrür olmaması kaydıyla, ipoteğin paraya çevrilmesi istemi ile asıl borçlu ….A.Ş. Ve leyhine ipotek veren davacı … aleyhinde icra takibi başlatıldığı, takibe konu edilen banka alacağına karşılık olarak, değişik tarih ve tutarlarda toplam; müşterek-müteselsil kefil sıfatı ile 112.000,00 TL davalı … tarafından; 3. Kişi sıfatı ile 50.000,00 TL davalı … tarafından; müşterek-müteslsil kefil sıfatı ile 127.516,00 TL… tarafından ; İpotek konusu gayrimenkul sahibi sıfatı ile 18.165,00 TL ise müvekkili … tarafından ödeme yapıldığı, davalı … alacağını tahsil etmiş olduğundan her iki icra dosyasını haricen tahsil bildirimi ile kapatıldığını, davacı tarafından davalı banka aleyhine verilen ipoteğin alacağını ödeme miktarları oranında 26/07/2020 tarihli temlikname ile davalılar … ve …’ye temlik edildiği, bu temlik işleminin davacı yönünden iptali amacıyla Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/365 esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, bu davadan haberdar olan davalı bankanın kötüniyetli olarak davalılardan…’e 112.000,00 TL üzerinden, …’ye ise 50.000,00 TL üzerinden yeni bir temlik verildiği, temlik konusu genel kredi sözleşmesinin tarafı olmayan davalı …’ın ve ödeme dahi yapmayan davalı İsmail’in alacaklıya halef olması ve alacağın tahsili için davacı tarafından verilen teminata başvurmasının mümkün olmadığı, temlik işleminin müvekkili bakımından hükümsüz olduğunu belirterek davalılar arasında aktedilmiş olan; 07.09.2020 tarihli ve … yevmiye no’lu temlik sözleşmesi ile davalılar arasında yapılan tasarruf işleminin müvekkili davacı bakımından iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; 31.12.2015 tarihli kredi sözleşmesinde …, …. A.Ş kefil konumunda olduğu, davacının bu sözleşmeye kefaleti bulunmadığı, davacının 15.06.2016 tarihinde ipotek verdiği, 17.06.2016 tarihinde sözleşmeyi taşınmazın maliki olarak imzaladığı, ipoteğin asıl borçlu … .. AŞ lehine verildiği, TBK’nun 596/2. maddesi uyarınca kefalet anında var olan ve asıl borçlu tarafından bu alacak için verilen rehin haklarına halef olunabileceği ve borcu ödeyen kefilin TBK’nun 587/2. maddesi uyarınca asıl borçlu ve kefillere rücu hakkının olduğu gibi TBK’nun 127/2. maddesi uyarınca alacaklıya ancak borçlu tarafından ifadan önce bildirimde bulunulması halinde halef olabileceği yasal düzenlemeleri mevcut olup, ipotek borçlu lehine verildiği ve borcun ödenmesi nedeniyle bankanın var olmayan bir alacak için temlik sözleşmesi yaptığı, davalı bankanın 26.06.2020 tarihli Temlik sözleşmesi ile kefil …’e 112.000,00 TL, 3. kişi …’ye 50.000,00 TL’nin banka lehine verilen ipotek alacağı dahil olmak üzere temlik edildiğine ilişkin Temlik Sözlşemesi düzenlemesine rağmen 07.09.2020 tarihli Alacağın Temlik sözleşmesi ile yeniden … ile kefil …’e temlik edilen 112.000,00 TL’nin bu kez 3. kişi…’e temlik edildiğine ilişkin sözleşmelerin düzenlenmiş olduğu, bilirkişi incelemesi ile bankanın alacağını tahsil etmesine rağmen var olmayan alacağı için Temlik Sözleşmesi düzenlediği ve bunun yasal olmadığının bildirildiği, davalı banka vekilinin faiz indirimi yapılarak borcun ödenmesi karşılığı alacağın temlikinde anlaşıldığını ve borcun bu nedenle kefil ve dava dışı 3. kişilerce ödendiğini ve düzenlenen Temliknamenin yasal olduğunu, temliknamelerin sözleşme hükmünde olup taraflarca yeniden düzenlenmesinin mümkün olduğunu savunduğu, davacının ipotek alacağının asıl borçlu şirket için kredi sözleşmesinden sonra verildiğini, borcun ödendiğini ipotekli alacağının temlik edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürdüğünü, eldeki davada öncelikle davalı banka vekilince cevap dilekçesinde kabul edildiği gibi asıl borcun ödendiği sabit olup, bankanın var olmayan bir alacak için Temlik Sözleşmesi düzenlediği sabit olup, davalı bankanın davalı taraflarca yaptığı anlaşma davacıyı bağlayıcı nitelikte bulunmadığı, diğer yandan ipoteğin sözleşmeden sonra düzenlenmesi nedeniyle kefalet anında anında var olmadığından kefillerin halefiyet durumu söz konusu olmadığı, ipoteğin bizzat borçlu tarafından verilmediği için TBK’nun 127/2. maddesinin de uygulama olanağı olmadığı, üstelik davacınün kredi sözleşmesinin kefili konumunda da olmadığı, ayrıca her ne kadar 2. Temlikname ile ilk temliknamenin geçerli olmadığı ve asıl davanın konusunun kalmadığı ileri sürülmüş ise de dava tarihindeki koşullar itibarı ile davanın değerlendirilmesi söz konusu olup … yönünden 50.000,00 TL’lik temlikin geçerliliğini koruduğu, asıl davanın konusuz kalma durumunun söz konusu olmayıp asıl davanın görülmesinde hukuki yararın bulunduğu, Temliknamelerin davacı yönünden yasal geçerliliğinin olmadığı gözetilerek asıl davanın kabulüne, Ankara 32. Noterliğince düzenlenen 26.06.2020 tarihli … no’lu temlik sözleşmesi ile davalılar arasında yapılan tasarruf işleminin davacı … yönünden iptaline, birleşen Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/446 Esas sayılı dosyasında davalılar arasında düzenlenen Ankara 32. Noterliğinin … no’lu 07.09.2020 tarihli temlik sözleşmesi ile davalılar arasında yapılan tasarruf işleminin davacı … yönünden iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4137 Esas sayılı dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, aynı icra müdürlüğünün 2018/4221 Esas sayılı dosyasıyla da ilamsız icra takibi yapıldığını, bir kısım borçlu/müteselsil kefiller ile 3.kişi tarafından alacağın temlik alınması talebiyle ve bu talebin bankaca değerlendirilmesi koşuluyla bir kısım ödemelerin müvekkili bankaya yapıldığını, yapılan ödemeler de alacaklı bankanın uyguladığı faiz uygulamaları ile birlikte dosya alacağının tamamiyle tahsil edildiğini, 26/07/2020 tarihinde müvekkili banka ile … 112.000,00 TL ve …’nin 50.000,00 TL ödeme yapması nedeniyle alacak temlik sözleşmesi imzalandığını, müvekkili bankanın icra dosyalarını haricen ödeme yapıldığını, bu ödemelerin 3.kişi tarafından yapılmış olduğunu, hiçbir haczin kaldırılmaması ve temlikname yapılmaması hususunun icra müdürlüğünden 16/01/2020 – 07/07/2020 tarihli dilekçele ile talep edildiğini, bu nedenle yapılan temliknamenin geçerli olduğunu, …’in kendisine yapılan 112.000,00 TL’lik temlik işleminin iptali ile dava dışı…’e temlik ve devir edilmesi talebiyle 02/09/2020 tarihinde müvekkili bankaya müracaat ettiğini, bu kez Ankara 32. Noterliğinde 07/09/2020 tarihinde alacağın davalı…’e temlik edildiğini, davacının kefil olarak ödemekle yükümlü olduğu tutarı ödemediğinden temlik alana karşı sorumluluğu bulunduğunu, yapılan temliğin hukuka uygun olduğunu, mahkemece eksik inceleme sonucu karar verildiğini, birleşen dava yönünden 07/09/2020 tarihli Temliknamenin var olması nedeniyle davanın konusuz kaldığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı… ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Öncelikle mahkemece davanın nitelendirilmesinde hataya düşüldüğünü, davanın zorunlu arabuluculuğa tabi bulunduğunu, haricen tahsil bildiriminin sehven gönderildiğini, bu hatanın fark edilerek yeniden bildirimde bulunulduğunu, hem davacının iddialarının hem de davalıların iddiaları araştırılmaksızın karar verildiğini, yargılama giderlerinin hatalı değerlendirildiğini, dava değerinin 162.000,00 TL olup, bunun 112.000,00 TL’lik kısmından müvekkili…’in, 50.000,00 TL’sinden müvekkili …’nin sorumlu olduğunu, mahkemenin hakkaniyete aykırı şekilde karar verdiğini, mahkemenin ipoteğin kredi sözleşmesinden sonra verildiği, bu sebeple kefillerin ipotek üzerinde halefiyete dayalı haklarının olmadığı yönündeki tespitinin hatalı olduğunu, davacının emredici hükümlere aykırılık iddiasının hukuki dayanağının bulunmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Öncelikle mahkemece davanın nitelendirilmesinde hataya düşüldüğünü, davanın zorunlu arabuluculuğa tabi bulunduğunu, haricen tahsil bildiriminin sehven gönderildiğini, bu hatanın fark edilerek yeniden bildirimde bulunulduğunu, hem davacının iddialarının hem de davalıların iddiaları araştırılmaksızın karar verildiğini, yargılama giderlerinin hatalı değerlendirildiğini, dava değerinin 162.000,00 TL olup, bunun 112.000,00 TL’lik kısmından müvekkili…’in, 50.000,00 TL’sinden müvekkili …’nin sorumlu olduğunu, mahkemenin hakkaniyete aykırı şeklide karar verdiğini, mahkemenin ipoteğin kredi sözleşmesinden sonra verildiği, bu sebeple kefillerin ipotek üzerinde halefiyete dayalı haklarının olmadığı yönündeki tespitinin hatalı olduğunu, davacının emredici hükümlere aykırılık iddiasının hukuki dayanağının bulunmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalıların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Asıl Ve Birleşen Dava; davalılar arasında yapılan Temlik sözleşmeleri ile Tasarruf İşleminin davacı bakımından iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
İpotek senedinin incelenmesinde; …. A.Ş. ve …. A.Ş.’nin bankadan kullanacağı kredilerin teminatı olmak üzere … no’lu bağımsız bölümün … adına tapuda kayıtlı olduğu, banka lehine 17/06/2016 tarih ve … yevmiye no ile 1.000.000,00 TL bedelle ipotek verildiği,
Ankara 63. Noterliğinin 19/01/2020 tarih ve… yevmiye nolu ihtarnamenin incelenmesinde; keşidecesinin …, muhatabının … A.Ş. … Şubesi olup, …’a ait taşınmazın 17/06/2010 tarihinde …. A.Ş.’ne verilen ipotek kapsamında asıl borçlu dışındaki diğer kişiler tarafından borç ödendiğinden bu ihtarnamenin keşide edildiği tarih itibariyle bankaya ödenmemiş bir borç bulunmadığından ipoteğin kaldırılmasının ihtar edildiği,
Davalı … A.Ş. … Şubesi ile dava dışı …. A.Ş. arasında 31.12.2015 tarihli 500.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının ve …, … ve …. A.Ş.’nin sözleşmenin müşterek müteselsil kefili oldukları,
Ankara 32. Noterliğinin 26/06/2020 tarih ve … yevmiye nolu Alacak Temlik Sözleşmesi’nin incelenmesinde, temlik edenin … A.Ş.,temlik alanların … ve … olup, temlik borçlularının …. A.Ş. , … ve … olduğu, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4137 ve 2018/4221 esas sayılı dosyalarına konu olan 162.000,00 TL’den TBK’nun 183.maddesi gereğince 112.000,00 TL’sinin …’e, 50.000,00 TL’sinin …’ye temlik edildiği,
Ankara 32. Noterliğinin 07.09.2020 tarih ve … yevmiye nolu Alacak Temlik Sözleşmesi’nin incelenmesinde, temlik edenin … A.Ş.,temlik alanların… ve … olup, temlik borçlularının …. A.Ş., … ve … olduğu, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4137 ve 2018/4221 esas sayılı dosyalarına konu olan 162.000,00 TL’den TBK’nun 183.maddesi gereğince 112.000,00 TL’sinin…’e, 50.000,00 TL’sinin …’ye temlik edildiği,
Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2020/8180 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısı…, borçlularının …. A.Ş. , …, olup, 07/09/2020 tarihli temlik sözleşmesine istinaden 112.000,00 TL asıl alacak, 62,79 TL işlemiş faiz, 906,80 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 113.569,59 TL alacak üzerinden takip yapıldığı, takibe itiraz üzerine takibin durdurulduğu,
Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4137 esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısı …, borçlularının …. A.Ş. ve … olup, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla 252.271,85 TL üzerinden takip başlatıldığı, davacı vekilince 10/01/2020 tarihinde alacağın haricen tahsil edildiği, takibin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla yapıldığı harç alınmaksızın 150/c şerhinin fekki ve dosyanın işlemden kaldırılmasının talep edildiği, 26/06/2020 tarihinde … vekili tarafından alacağın temlik alındığının belirtildiği, 26/06/2020 tarihli Alacak Temlik Sözleşmesi’nin dosyaya sunulduğu, 07/07/2020 tarihinde banka vekilince dosyanın temlik edildiğinden temlik gereğince işlem yapılmasının talep edildiği, icra müdürlüğüne 08/07/2020 tarihli tensip kararıyla alacaklı bankaca dosya borcunun tahsil edildiği bildirildiğinden takibe devam edilmesi mümkün olmadığı, temlik sözleşmesinin geçersiz olması sebebiyle alacaklı olarak kaydı yapılan …’nin alacaklı sıfatının silindiği,
Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4221 esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısı …, borçlularının …. A.Ş. , …, olup, bankaca 07/07/2020 tarihli beyan dilekçesinde 16/01/2020 tarihli taleplerinde dosyaya 3.kişi tarafından ödeme yapıldığından dosyanın temlik verilmesi değerlendirildiğinden dosyada ki hiçbir haczin kaldırılmamasının talep edildiği, dosyanın temlik edildiği, temlikname gereğince işlem yapılmasını ve temlik alan kişilerin alacaklı olarak UYAP kaydı yapılmasını talep ettiği, icra müdürlüğünce 08/07/2020 tarihli tensip kararı ile banka talebinin reddine karar verildiği,
Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2020/9140 esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısı …, borçlularının …. A.Ş. , Ses ve …. A.Ş., …, olup, 07/09/2020 tarihli temlikname gereğince 50.000,00 TL alacak üzerinden takip yapıldığı,
Davacı tarafından Ankara 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/359 Esas 2020/562 Karar sayılı dosyasında işlemin şikayet edildiği, mahkemece alacaklı vekilinin icra takip dosyalarına verdiği 13/01/2020 tarihli dilekçelerinde dosya borcunun haricen tahsil edildiğinin bildirildiği, daha sonra verilen dilekçelerde ise dosyalara 3.kişi tarafından ödeme yapıldığı ve dosyaların temlik edileceğinin bildirildiği anlaşılmakla dosya borcu haricen tahsil edildikten sonra alacağın temliğinin söz konusu olamayacağı dikkate alındığında 03/07/2020 tarihli icra müdürlüğü kararının usul ve yasaya uygun olduğundan şikayetin reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin 12/05/2022 tarihli kararıyla taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğinden bahisle kararın kaldırıldığı,
Ankara 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/462 Esas 2020/726 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4221 esas sayılı takip dosyasında 08/07/2020 ve 13/07/2020 tarihli tensip tutanağının kaldırılmasına yönelik dava açıldığı, mahkemece davacı alacaklı vekilinin 15/01/2020 tarihli dilekçe ile dosya alacağının haricen tahsil edildiğini ve dosyada ki tüm hacizlerin kaldırılmasının talep edildiğini, alacaklı banka vekilince dosyanın infaz edilmesinden sonra takibe devam edilmesi taleplerinin icra müdürlüğünce değerlendirilemeyeceğini, alacaklı vekilinin alacağın tahsilini yapıp dosyanın infazını istedikten sonra takip dosyasında tahsilata yönelik talepte bulunamayacağı dikkate alındığında, müdürlük kararlarının yerinde olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 183. ve devamı maddelerinde; alacağın devri düzenlenmiş olup, 183.maddesinde, kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklının borçlunun rızasını aramaksızın alacağını 3.bir kişiye devredebileceği, aynı Yasanın 184.maddesinde, alacağın devrinin geçerliliğinin yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı olduğu, 189.maddesinde ise, alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışında ki öncelik hakları ve bağlı hakların da devrelana geçeceği, asıl alacakla birlikte işlemiş faizden de devredilmiş sayılacağı,
Türk Borçlar Kanunu’nun “Kefilin Rücu Hakkı” başlıklı 596. maddesinde; Kefilin, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olacağı, kefilin, bu haklarının asıl borç muaccel olunca kullanabileceği, kefilin, aksi kararlaştırılmamışsa, rehin hakları ile aynı alacak için sağlanmış diğer güvencelerden sadece kefalet anında var olan veya bizzat asıl borçlu tarafından, sonradan özellikle bu alacak için verilmiş bulunanlara halef olacağı, alacaklıya kısmen ifada bulunan kefilin, rehin hakkının sadece bunu karşılayan kısmına halef olacağı, alacaklının rehin konusu üzerinde geriye kalan alacak hakkının, kefilin rehin hakkından ön sırada geleceği, kefil ile asıl borçlu arasındaki hukuki ilişkiden doğan istem ve def’ilerin saklı tutulacağı, bir alacağın güvencesini oluşturan rehin paraya çevrildiği veya borç rehin veren malik tarafından ödendiği takdirde maliğin, kefile karşı rücu hakkını, ancak kefil ile kendisi arasında böyle bir anlaşma varsa ya da rehin sonradan bir üçüncü kişi tarafından verilmişse kullanabileceği, kefilin rücu hakkına ilişkin zamanaşımının, kefilin alacaklıya ifada bulunduğu anda işlemeye başlayacağı, kefilin, dava hakkı vermeyen veya yanılma ya da ehliyetsizlik sebebiyle asıl borçluyu bağlamayan bir borç için ödemede bulunduğu takdirde, asıl borçluya karşı rücu hakkına sahip olmayacağı, ancak, kefilin zamanaşımına uğramış bir asıl borçtan sorumlu olmayı borçlunun vekili sıfatıyla üstlenmişse asıl borçlunun, ona karşı vekâlet sözleşmesi hükümleri uyarınca sorumlu olacağı, düzenlenmiştir.
Düzenlemeler ile birlikte somut olay değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesinin gerekçesin de belirtildiği üzere BK’nun 183 ve devamı maddeleri kapsamında geçerli bir temlikten söz edilebilmesi için temlik tarihi itibariyle mevcut veya doğacak bir alacağın bulunması gerekmektedir. Davalı bankanın takip dosyalarında ki alacağı temlik tarihinden yaklaşık 6 ay önce haricen tahsil ettiği, takip dosyalarından ötürü herhangi bir alacağının kalmadığı dosya kapsamıyla sabit olup, davalı bankaca mevcut olmayan bir alacak için iki ayrı temlik sözleşmesi düzenlenmiştir. Düzenlenen her iki sözleşmede de davacı yanın imzası bulunmadığından, düzenlenen her iki temlik sözleşmesinin de davacı yanı bağlayıcı bir özelliği bulunmadığından ve temlik tarihinden önce borçta ödendiğinden her iki temlik sözleşmesinin de iptaline yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Öte yandan, yine ilk derece mahkemesinin gerekçesinde belirtildiği üzere davacı ipotek malikinin kullanılan krediden ötürü TBK’nun 596/2.maddesi gereğince kefile karşı sorumlu tutulabilmesi için ipoteğin kefalet anında var olması veya bizzat borçlu tarafından verilmesi veya sonradan özellikle bu alacak için verilmiş bulunması halinde sorumlu tutulabilecek olup, dosya kapsamına göre davacıya ait ipoteğin kefillerin de imzası bulunan genel kredi sözleşmesinden sonra verildiği anlaşılmakla ipotek malikine karşı kefillerin dosya kapsamında rücu hakkı bulunmamaktadır.
Diğer yandan, davalı bankaca aynı alacak hakkında hem 26/06/2020 tarihli, hem de 07/09/2020 tarihli iki ayrı Temlikname düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere her iki temliknamede de davalılardan … …’nin temlik alan sıfatının bulunması gözetildiğinde temliklerden hangisinin iptal edildiği, hangisinin hayatta olduğunu bilmesi söz konusu olamayacağından her iki temlik sözleşmesinin de iptaline yönelik açılan davada davacının hukuki yararı bulunduğundan ve her iki temlik sözleşmesinin de iptaline karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ayrıca, davalı bankaca yapılan temlikler ile 162.000,00 TL’lik alacağın 112.000,00 TL’sinin … …’ye, 112.000,00 TL’sinin önce …’e, daha sonra ise…’e temlik ettiğinden, her bir davalının sorumluluğu kendisine temlik edilen miktarla sınırlı olmasına rağmen ilk derece mahkemesince tüm alacak üzerinden davalıların birlikte sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olduğundan davalılar …, … … ve… vekilinin buna yönelik istinaf başvurularının kabulü gerekmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01/04/2021 tarih 2020/4396 Esas 2021/3198 Karar sayılı ilamında; “…Bir ticari davanın açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olabilmesi bazı koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Buna göre; (a) Öncelikle konusu, bir miktar paranın ödenmesi olmalı, (b) Sonra dava konusu olan bir miktar paranın ödenmesi için yapılan talep, bir alacak veya tazminat talebi olarak ileri sürülmelidir. Bu koşulların bulunması halinde dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olacaktır. Bu koşulların gerçekleşmediği ticari davalarda davanın açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olarak kabul edilmeyecektir.
Kanun maddesinin metni ve gerekçesi bu kadar açık ve net olup zorlamayla da olsa genişletici bir yorum yapılmasına elverişli değildir. Zaten ileri ve özgürlükçü hukuk düzenlerinde zorunlu ve emredici kuralların dar yorumlanması esastır. Menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK’nun 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi sayısız hukuki sakıncalara da neden olacaktır. Bu itibarla kanun hükmünde öngörülen açık ifadelere rağmen dava şartı arabuluculuğun uygulama alanının genişletilmesi doğru değildir.
HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK’nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece arabulucuya başvurulmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir….” denilmek suretiyle bozulmuştur.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01/04/2021 tarih 2020/4396 Esas 2021/3198 Karar sayılı ilamı da gözetilerek açılan davanın da hukuki nitelendirme mahkemeye ait olmakla, eldeki davada da davacı yanca, dava konusu her iki temlik sözleşmesinin iptali ve özü itibariyle de her iki temliknameden kaynaklı olarak borçlu olmadığının tespiti talebi içerdiğinden zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığından davalı yanın buna yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar …, … … ve… vekilinin istinaf başvurusunun ise yargılama gideri yönünden kabulüne, diğer istinaf istemlerinin esastan reddi ile ilk derece mahkemesi kararının yargılama gideri yönünden yönünden kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl davada;
Davalı … A.Ş’den alınması gerekli olan 11.066,22 TL harçtan peşin alınan 2.766,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.299,67‬ TL harcın davalı … A.Ş’den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Birleşen davada;
Davalı … A.Ş’den alınması gerekli olan 11.066,22 TL harçtan peşin alınan 2.766,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.299,67‬ TL harcın davalı … A.Ş’den alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı bankaca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-)Davalılar …, … … ve… vekilinin istinaf başvurularının yargılama gideri yönünden KABULÜNE, sair istinaf istemlerinin REDDİNE,
Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2021 tarih ve 2020/365 Esas 2021/339 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca kötü niyet tazminatı yönünden KALDIRILMASINA,
C)1-Asıl Davanın KABULÜ ile,
Ankara 32. Noterliğince düzenlenen 26.06.2020 tarihli 10.538 nolu temlik sözleşmesi ile davalılar arasında yapılan tasarruf işleminin davacı … yönünden iptaline,
1-Alınması gereken 11.066,22 TL harçtan peşin alınan 2.766,56 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 8.299,66 TL harcın davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile Hazineye irad kaydına (davalı …’in tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla 6.267,44 TL tutarındaki harçtan ve diğer davalı … …’nin tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla 2.032,22 TL harçtan sorumlu tutulmalarına),
2-Davacı tarafından yatırılan toplam 2.820,96 TL harcın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (davalılar … ve … …’nin tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla 2.766,56 TL’den sorumlu tutulmak üzere),
3-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 19.340,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine (davalılardan …’ten tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla 17.800,00 TL, davalı … …’nin ise tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla 12.000,00 TL’den sorumlu tutulmasına)
4-Davacı tarafından yapılan toplam 2.061,40 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
D)1-Birleşen Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/446 Esas sayılı dosyasında davalılar arasında düzenlenen Ankara 32. Noterliğinin … nolu 07.09.2020 tarihli temlik sözleşmesi ile davalılar arasında yapılan tasarruf işleminin davacı … yönünden iptaline,
2-Alınması gereken 11.066,22 TL harçtan peşin alınan 2.766,56 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 8.299,66 TL harcın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına, (davalı…’in tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla 6.267,44 TL tutarındaki harçtan ve diğer davalı … …’nin tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla 2.032,22 TL harçtan sorumlu tutulmalarına),
3-Davacı tarafından yatırılan toplam 2.820,96 TL harcın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (davalılar …’ ve … …’nin tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla 2.766,56 TL’den sorumlu tutulmak üzere),
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 19.340,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine (davalılardan …’ten tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla 17.800,00 TL, davalı … …’nin ise tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla 12.000,00 TL’den sorumlu tutulmasına)
Yargılama giderleri asıl davada hesaplandığından ayrıca hesaplanmasına yer olmadığına,
Talep halinde artan avansın iadesine,
E)Asıl dava yönünden;
1-Davalı…’den alınan 2.766,55 TL harcın talep halinde davalı…’e iadesine,
2-Davalı … …’den alınan 2.766,55 TL harcın talep halinde … …’ye iadesine,
3-Davalı …’ten alınan 2.767,00 TL harcın talep halinde davalı …’e iadesine, ,
F)Birleşen dava yönünden,
1-Davalı…’den alınan 2.766,55 TL harcın davalı …’e iadesine,
2-Davalı… …’den alınan 2.766,55 TL harcın davalı … …’ye iadesine,
3-Davalılarca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/03/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.