Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1386 E. 2021/1404 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2021
NUMARASI :….
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 13/12/2019
KARAR TARİHİ : 24/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek davalının icra takibinin itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalının davacı banka ile dava dışı şirket arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerinde müteselsil kefil olduğu, kefaletin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan kanunun aradığı şekil koşullarına uygun bulunduğu, bilirkişi raporu ile takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacaklı olduğu miktarın tespit edildiği, alacak likid bulunduğundan kabul edilen nakit alacak miktarı üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının dava konusu icra takip dosyasında 785.139,99 TL asıl alacak, 36.379,67 TL işlemiş akdi faiz, 14.696,16 TL işlemiş temerrüt faizi, 2.457,76 TL BSMV, 1.788,09 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 840.461,67 TL’ye yönelik itirazının iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağın 729.080,90 TL’sine %28,60 oranında, 56.059,09 TL’sine %28,80 oranında ve sonrasında TCMB’nin belirlediği kredi kartı temerrüt faiz oranı uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, %20 icra inkar tazminatı olan 168.092,33 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda temerrüt faiz oranının yanlış hesaplandığını, akdi faiz ve temerrüt faiz alacağı ile fer’ilerinin eksik hesaplandığını, faiz genelgesi doğrultusunda müvekkilinin uyguladığı akdi faiz oranının %30, temerrüt faiz oranının ise %39 olduğu, kredi kartı ve ek hesap riskine %28,80 oranında temerrüt faizi işletilmesi gerektiği, sözleşme hükümleri uyarınca bankanın tek taraflı olarak uygulanmakta olan faiz oranını artırma yetkisi bulunduğunu, sözleşmenin 12. maddesinde bu durumun açıkça düzenlendiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 17. İcra Müdürlüğünün …. sayılı takip dosyası, genel kredi sözleşmeleri suretleri, hesap kat ihtarı, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 19/01/2021 tarihli bilirkişi raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 17. İcra Müdürlüğünün…. sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 861.713,98 TL nakit alacağın tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine işbu itirazın iptali davasının açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlenen şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazları kamu düzenine aykırılık yönünden incelendiğinde, Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10/1. maddesi uyarınca tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. Anılan maddeye 19/01/2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrası “…Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır…” şeklindedir.
Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesine, 19/01/2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrasında; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” düzenlemesi yer almaktadır.
Tebligat Kanunu’nun 23/8. maddesi “…tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydı…” hükmünü, Yönetmeliğin 16. maddesinin 2. fıkrası ise “…Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır, ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. Yönetmeliğin 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir…” hükmünü içermektedir.
Yukarıda yer alan yasal düzenlemelerde terditli bir tebligat söz konusudur. Muhataba önce bilinen en son adresi esas alınarak (normal yolla) tebligat çıkarılması gerekir. Bilinen adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi (mernis adresi), bilinen en son adresi olarak kabul edilerek tebligat buraya yapılır. Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesine göre mernis adresi bilinen en son adres kabul edilerek çıkarılacak tebligatlarda, tebligatı çıkaracak merci tarafından Yönetmeliğin 16/2. maddesi uyarınca tebligat zarfına, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir. Böylece gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğundan, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli ayrılmış olsa dahi Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılabilecektir. Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi, başkaca araştırma yapılmasını gerekli kılmayan son adres olarak kabul edildiğinden, tebligatı çıkartan merci veya posta memuru başkaca bir adres araştırması da yapmayacaktır.
Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince işlem yapılabilmesi için tebligatı çıkaran merciin adresin, adres kayıt sistemindeki adres olduğunu Kanun ve Yönetmeliğe uygun olarak tebliğ evrakında belirtmesi (meşruhat vermesi, şerh düşmesi) gerekir (Muşul, Timuçin: Tebligat Hukuku, Ankara 2018, s. 409). Yasal düzenlemelere göre tebligatı çıkaran merci tarafından söz konusu şerh verilmeden dağıtıcı tarafından Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebliğ işlemi yapılamayacağı açıktır.
Tebligat ile ilgili Kanun ve Yönetmelik hükümleri şeklidir. Değinilen işlemler, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemi olmakla, gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak Kanun ve Yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Kanunun ve Yönetmeliğin belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatlar ise geçerli olmayacaktır.
Öte yandan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 20.11.2020 tarihli ve …Karar sayılı kararında “Muhatabın bilinen en son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bu adresten farklı olması halinde adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine …” şerhi verilerek TK madde 21/2 uyarınca doğrudan tebligat çıkartılmasının yeterli olduğuna, öncelikle bu adrese normal bir tebligat çıkartılmasının gerekmediğine” değinilmiştir.

Somut olayda davalının bildirilen “….” adresine dava dilekçesinin tebliğe çıkarıldığı, çıkarılan tebligatın muhatabın tanınmadığı belirtilerek muhtar tasdiki ile çıkış mercine iade edildiği görülmüştür. Bu adres ise davalının bilinen son adresi olmayıp dava dışı asıl borçlu şirketin adresidir.
Dava dilekçesinin yukarıda yer alan adrese bila tebliğ üzerine davalının “…” adresinin mernis adresi olduğu belirtilerek doğrudan Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre dava dilekçesi usul ve yasaya aykırı olarak tebliğ edilmiştir. Yargılamanın devamı aşamasında davalıya çıkarılan diğer tüm tebligatların da anılan mernis adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Taraf teşkiline aykırılık oluşturan bu durum ise davalı yanın savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup, kamu düzenine aykırılık nedeniyle bu husus resen gözetilmiştir.
Mahkemece yapılması gereken iş, davalının bilinen adresine Tebligat Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca dava dilekçesi tebliğ edilemediğinden, davalının bilinen en son adresine dava dilekçesi tebliğ edilip, bu adrese tebligatın yapılamaması ve adresin mernis adresinden farklı bir adres olması halinde bu defa Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereği mernis adresine dava dilekçesinin tebliğinin sağlanmasından ibarettir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararında taraf teşkiline aykırılık nedeniyle isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kamu düzenine aykırılık nedeniyle kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/03/2021 tarih ve…. Karar sayılı kararının kamu düzenine aykırılık nedeniyle KALDIRILMASINA, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya tarafa iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 ve 362/(1)-g.maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/11/2021

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.