Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1378 E. 2023/368 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1378 Esas 2023/368 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1378
KARAR NO : 2023/368

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2021
NUMARASI : 2020/587 Esas 2021/252 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 15/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2023

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen redine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … Şubesi ile dava dışı …. A.Ş arasında 31.12.2015 tarihli 500.000,00.-TL bedelli olarak imzalanan genel kredi sözleşmesine müvekkili ile birlikte …. A.Ş.’nin müteselsil kefil olduklarını, bu sözleşme kapsamında kullanılan kredilerin kredi borçlusu şirket tarafından zamanında ödenmemesi üzerine davalı bankanın ferileri ile toplam 267.956,67 TL alacağın tahsili için; asıl borçlu ….A.Ş. ve müşterek müteselsil kefiller olan … aleyhinde Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4221 esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlattığını, bununla birlikte davalı bankanın Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4137 esas sayılı dosyasında da; aynı alacağın tahsili amacıyla kredi kullanan şirket lehine ipotek veren … ve borçlu şirket aleyhine tahsilde tekerrür olmaması kaydıyla, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığını, takibe konu edilen banka alacağına karşılık olarak, değişik tarih ve tutarlarda ödeme yapıldığını ve bankanın alacağı kalmadığını, icra dosyasındaki hacizlerin kaldırılarak, dosyanın kapatılmasını 13.01.2020 tarihinde talep ettiğini, bankanın alacağına en yüksek oran ve tutarlı ödeme müvekkili tarafından yapıldığını, müvekkilimin kendisinden daha düşük ödeme yapanlara kefillikten dolayı rücuen borçlu olması mümkün olmadığını, davalı banka … Şubesi tarafından genel kredi sözleşmesi ve ipoteğin para çevrilmesi yoluyla alacağın tahsiline ilişkin icra takip dosyalarının alacak tutarlarının tahsilinden yaklaşık 6 ay sonra alacak/ödeme tutarları kadar dava dışı … ve …’ye temlik edildiğini, Ankara 32. Noterliğinde 26.06.2020 tarih ve …yevmiye sayı ile düzenlenen bu temlikname ile dava dışı … (112.000,00 TL) ve …’ye (50.000,00 TL) tutarında borcunu ödedikleri …. A.Ş. ye karşı alacaklı konuma geçtiklerini, bu hakkın ağırlıklı bir kısmı 142.938,34 TL olarak borcun yaklaşık yarısını ödeyen müvekkili olduğunu, davalıların hukuken sakat olan temlikname ile hukuk yolları arayışları her seferinde mahkemeler tarafından reddedildiğini, davalılar ve kefillerden biri, organize şekilde hukukun arkasından dolaşarak haksız menfaatler sağlamaya/sağlatmaya gayret gösterdiklerini, müvekkili zor duruma sokma gayretlerinin ardı arkası kesilmediğinden müvekkilin temlikname yönünden borçlu olup olmadığının tespiti için iş bu davanın açılmasında hukuki yarar olduğunu, dava konusu dışı ilk temlikname hala geçerli iken tekrar aynı tutarlı temlikname verilerek banka tarafından yetki aşımı yapılmış, banka zarara uğratıldığını ve müvekkilinin bankaya yapmış olduğu ödemeler davalılara temlik edilerek davalılara haksız menfaat sağladığını, müvekkilinin zarara uğratıldığını, iptal edildiği iddia edilen ilk temlikname ile … hala takip yapmaya çalıştığını, davalı banka tarafından davalılar ve dava dışı …’in lehine verilen temlikler, asıl borç-kefalet ilişkisini aşar mahiyette düzenlenmiş olup işlem temeli de hukuka aykırı olduğunu, belirterek TBK ilgili maddeleri uyarınca müvekkilin 07.09.2020 tarihli ve … yevmiye nolu temliknameden dolayı davalılara borcunun olup olmadığının tespitine, müvekkilin borçlu olmadığının tespiti halinde Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/8180 ve Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2020/9140 dosyalarındaki takibin müvekkil açısından iptaline ve davalılar … ve … açısından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti halinde davalılar arasında akdedilmiş olan 07.09.2020 tarihli ve … yevmiye nolu temlik sözleşmesinin müvekkil davacı bakımından iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde; … Şubesi ile …. A.Ş arasında 31.12.2015 tarihli 500.000,00 TL bedelli olarak imzalanan genel kredi sözleşmesine davacı ve …. A.Ş. Kefil olduğunu, akabinde alacaklı bankaca icra takibine geçilmiş ve çeşitli ödemeler yapıldığını, son aşamada müvekkillerinin dava dışı banka ile görüşerek …’in 112.000,00 TL …’nin ise 50.000,00 TL temlik aldıklarını, davacının borca istinaden en yüksek ödemeyi kendisinin yaptığını bu sebeple kendisinden daha az ödeme yapanlara rücuen sorumlu olmadığı iddiasında olduğunu, temlik alacaklısı olan müvekkili …’in de kabaca bu nispette diğer kefillerden talep etme hakkı bulunmadığını, gerçek rakamların bilirkişi marifetiyle hesaplanması gerektiğini, davacının dilekçesinde bahsetmiş olduğu reddedilen ihtiyati haciz dosyalarının da davacının davalılara borcu olmadığına delil olma imkanı bulunmadığını, zira bir alacak hakkında ihtiyati haciz kararı verilebilmesinin o alacağın varlığına kesin delil teşkil etmediği gibi verilmemesi de yokluğuna delil teşkil etmeyeceğini, alacağın temliki sözleşmesi borçlunun rızasına bağlı olmaksızın ve adi yazılı şekilde bile yapılabildiğini, temliğin Noterde yapılması niteliğini değiştirmeyeceği, zira davacı taraftan aynı alacak her bir temliknameye istinaden ayrı ayrı 2 defa ödeme talep edilmediğini, davacının kesin hükümsüzlük iddiasına dayanak teşkil eden maddeye aykırılık mevcut olmadığını, davacı dilekçesinde Ankara 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/365 Esas sayılı dosyasından bahsettiğini, o dosyanın davacısı … olup kredi sözleşmesinde kefil değil ipotek veren sıfatıyla yer aldığını, kefil ve ipotek verenin hukuki sıfatları birbirinden farklı olduğundan o dosyada yapılan yorumların iş bu davanın davacısının lehine kullanılamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu … A.Ş ile müşterek borçlu ve müteselsil kefiller (davacı) … , …,… ve … A.Ş arasında 13/12/2015 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, dava dışı … tarafından da kredi teminatı olarak ”… Konut” 17/06/2016 tarihinde 1.000.000,00 TL ipotek değeri üzerinden ipotek verildiğini, söz konusu kredi taksitlerinin ödenmemesi neticesinde müvekkil banka tarafında Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4137 esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4221 esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, bir kısım borçlu-müteselsil kefiller ile 3. kişi tarafından (… – …) alacağın temlik alınması talebiyle ve bu talebin bankaca değerlendirilmesi koşulu ile bir kısım ödemelerin müvekkili bankaya yapıldığını, yapılan ödemelerin ve alacaklı bankanın uyguladığı faiz indirimi uygulamalarıyla birlikte dosya alacağı tamamen tahsil edildiğini, 26/07/2020 tarihinde müvekkili banka ile … (kefil) – 112.000,00 TL ve … (3. şahıs) -50.000,00 TL ödeme yapması sebebiyle taleplerinin değerlendirilmesi neticesinde alacak temlik sözleşmesi imzalandığını, 26/06/2020 tarihli Ankara 32. Noterliği’nin …yevmiye sayı ile düzenlenen temlikname ile 112.000,00 TL …’e temlik edilmiş olup, … söz konusu 112.000,00 TL temlik işleminin iptali ve 112.000,00 TL tutarındaki alacağını dava dışı …’e temlik ve devir edilmesi talebiyle 02/09/2020 tarihinde bankaya müracaat ettiğini, ilgili temliknamenin ortadan kalktığını, böylece Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/365 Esas sayılı dava dışı …’ın müvekkili banka ve ilgililer aleyhinde açmış olduğu tasarrufun iptali davası da konusuz kaldığını, kredi alacağına mahsuben yapılan tahsilat yapıldığını, ödeme nispetinde alacak ödemeyi yapan kefilin talebi doğrultusunda temlik edildiğini, davacının kefil olarak ödemekle yükümlü olduğu tutarı ödememesi sebebiyle temlik alana karşı sorumluluğu devam ettiğini, davalı bankanın 3. kişiye temlikname düzenlemesinin TBK’nun 596/2 ve 127/2.maddeleri uyarınca bir aykırılık teşkil etmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; temlike konu icra dosyalarındaki borçların davalı bankanın harici tahsil yapıldığını bildirim tarihlerinden (10.01.2020-13.01.2020) önce veya aynı gün ödendiğinin kabul edilmesi gerektiği, kaldı ki davalı bankanın da haricen tahsil yapıldığını açıkça belirttiği, geçerli bir temlikten bahsedebilmek için temlik tarihinde doğmuş veya ilerde doğacak bir alacak söz konusu bulunmadığı, bu nedenle davalı bankanın diğer davalılara yapmış olduğu temlik temlik tarihinde mevcut bir alacak olmaması nedeniyle geçerli olmadığı, geçersiz temlikname alacak hakkı vermeyeceğinden davalıların bu temliknameye dayalı başlatmış oldukları takip de haksız olduğu, davacının söz konusu krediye müteselsil kefil olmuş olup, borç miktarı ve ödemiş olduğu miktar nazara alındığından diğer kefillerin BK’nun 167.maddesi kapsamında davacıya müracaat hakkı da bulunmadığı, bu nedenlerle davacının davasının kabulüne, davacının Ankara 32. Noterliğinin 07.09.2020 tarih ve … yevmiye nolu alacak temlik sözleşmesi nedeniyle davalılara, Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2020/8180 esas sayılı dosyası nedeniyle davalı …’e ve Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2020/9140 esas sayılı dosyası nedeniyle davalı …’ye borçlu olmadığının tespitine, Ankara 32. Noterliğinin 07.09.2020 tarih ve … yevmiye nolu alacak temlik sözleşmesinin davacı yönünden iptaline, davalıların kötüniyeti tespit ve ispat olunmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının kötü niyet tazminatının reddi yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davalı …’in …’in aynı alacak iddiası için takip yapmaya çalıştığından haberinin olmamasının mümkün olmadığını, her ikisinin de avukatının aynı kişi olduğunu, …’nin de kötü niyetli olarak ikinci temlikle takip yapmaya çalıştığını, bu nedenle kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini ve ayrıca davalıların istinaf başvurusunun esastan reddini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Müvekkili tarafından gerekli ödemeler yapıldıktan sonra … Bankası A.Ş. vekili tarafından önce haricen tahsil bildirimi gönderildiğini, akabinde de dosyanın temlik aşamasında olduğundan herhangi bir işlem yapılmaması, temlik alacaklarının UYAP’a kaydedilmesi ve sair taleplerde bulunduğunu, diğer davalı banka tarafından da dile getirildiği üzere sehven gönderilmiş olan bir beyana bu kadar büyük bir hukuki sonuç atfetmenin müvekkillerinin aşırı zararına sebebiyet verdiğini, alacağın konu edildiği icra dosyasının sadece bir araç olduğunu, bankanın ciddi faiz indirimleri yaptığını, icra dosyasının kapatılmış olmasının bankanın alacağının tamamen bittiği anlamına gelmeyeceğini, banka kayıtlarının incelenmesi halinde alacağın varlığının ortaya çıkacağını, dolayısıyla müvekkillerinin yeni bir takip yapmak suretiyle, temlik aldıkları alacaklarını talep etme haklarının saklı olduğunu ve öyle de yaptıklarını, dosyanın bilirkişiye dahi gönderilmeksizin mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, sözleşmede 4 adet kefil bulunduğunu, toplam kefalet limitinin 2.300.000,00 TL olup, dava dışı …’in kefil olduğu miktarın kefalet miktarına oranla 1/4 olup, davalı bankaca icra takibine 270.000,00 TL üzerinden başlandığını, …’in kefaletten kaynaklı 67.500,00 TL’den sorumlu olduğunu, bankaya 112.000,00 TL ödemiş olup, 44.500,00 TL fazla ödeme yaptığından diğer kefillere rücu hakkı bulunduğunu, davacının dilekçesinde belirtmiş olduğu reddedilen ihtiyati haciz dosyalarının davacıların davalılara borçlu olmadığının delili olarak gösterilemeyeceğini, müvekkillerinin TBK’nun 127/2.maddesine aykırılık teşkil edecek bir hareketlerinin bulunmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4137 Esas sayılı dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, aynı icra müdürlüğünün 2018/4221 Esas sayılı dosyasıyla da ilamsız icra takibi yapıldığını, bir kısım borçlu/müteselsil kefiller ile 3.kişi tarafından alacağın temlik alınması talebiyle ve bu talebin bankaca değerlendirilmesi koşuluyla bir kısım ödemelerin müvekkili bankaya yapıldığını, yapılan ödemeler de alacaklı bankanın uyguladığı faiz uygulamaları ile birlikte dosya alacağının tamamiyle tahsil edildiğini, 26/07/2020 tarihinde müvekkili banka ile … 112.000,00 TL ve …’nin 50.000,00 TL ödeme yapması nedeniyle alacak temlik sözleşmesi imzalandığını, müvekkili bankanın icra dosyalarını haricen ödeme yapıldığını, bu ödemelerin 3.kişi tarafından yapılmış olduğunu, hiçbir haczin kaldırılmaması ve temlikname yapılmaması hususunun icra müdürlüğünden 16/01/2020 – 07/07/2020 tarihli dilekçele ile talep edildiğini, bu nedenle yapılan temliknamenin geçerli olduğunu, …’in kendisine yapılan 112.000,00 TL’lik temlik işleminin iptali ile dava dışı …’e temlik ve devir edilmesi talebiyle 02/09/2020 tarihinde müvekkili bankaya müracaat ettiğini, bu kez Ankara 32. Noterliğinde 07/09/2020 tarihinde alacağın davalı …’e temlik edildiğini, davacının kefil olarak ödemekle yükümlü olduğu tutarı ödemediğinden temlik alana karşı sorumluluğu bulunduğunu, yapılan temliğin hukuka uygun olduğunu, mahkemece eksik inceleme sonucu karar verildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; takibin dayanağı olan teminat sözleşmesinden ötürü davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davalı … Şubesi ile dava dışı …. A.Ş. arasında 31.12.2015 tarihli 500.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının ve …. A.Ş.’nin sözleşmenin müşterek müteselsil kefili oldukları,
Ankara 32. Noterliğinin 26/06/2020 tarih ve …yevmiye nolu Alacak Temlik Sözleşmesi’nin incelenmesinde, temlik edenin … Bankası A.Ş.,temlik alanların … ve … olup, temlik borçlularının …. A.Ş. , …ve … olduğu, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4137 ve 2018/4221 esas sayılı dosyalarına konu olan 162.000,00 TL’den TBK’nun 183.maddesi gereğince 112.000,00 TL’sinin …’e, 50.000,00 TL’sinin …’ye temlik edildiği,
Ankara 32. Noterliğinin 07.09.2020 tarih ve … yevmiye nolu Alacak Temlik Sözleşmesi’nin incelenmesinde, temlik edenin … Bankası A.Ş.,temlik alanların … ve … olup, temlik borçlularının …. A.Ş., …ve … olduğu, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4137 ve 2018/4221 esas sayılı dosyalarına konu olan 162.000,00 TL’den TBK’nun 183.maddesi gereğince 112.000,00 TL’sinin …’e, 50.000,00 TL’sinin …’ye temlik edildiği,
Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2020/8180 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısı …, borçlularının …. A.Ş. , …, olup, 07/09/2020 tarihli temlik sözleşmesine istinaden 112.000,00 TL asıl alacak, 62,79 TL işlemiş faiz, 906,80 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 113.569,59 TL alacak üzerinden takip yapıldığı, takibe itiraz üzerine takibin durdurulduğu,
Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4137 esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısı … Bankası, borçlularının …. A.Ş. ve … olup, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla 252.271,85 TL üzerinden takip başlatıldığı, davacı vekilince 10/01/2020 tarihinde alacağın haricen tahsil edildiği, takibin tahsilde tekerrür verilmemesi kaydıyla yapıldığı harç alınmaksızın 150/c şerhinin fekki ve dosyanın işlemden kaldırılmasının talep edildiği, 26/06/2020 tarihinde … vekili tarafından alacağın temlik alındığının belirtildiği, 26/06/2020 tarihli Alacak Temlik Sözleşmesi’nin dosyaya sunulduğu, 07/07/2020 tarihinde banka vekilince dosyanın temlik edildiğinden temlik gereğince işlem yapılmasının talep edildiği, icra müdürlüğüne 08/07/2020 tarihli tensip kararıyla alacaklı bankaca dosya borcunun tahsil edildiği bildirildiğinden takibe devam edilmesi mümkün olmadığı, temlik sözleşmesinin geçersiz olması sebebiyle alacaklı olarak kaydı yapılan …’nin alacaklı sıfatının silindiği,
Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4221 esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısı … Bankası, borçlularının …. A.Ş. , …, olup, bankaca 07/07/2020 tarihli beyan dilekçesinde 16/01/2020 tarihli taleplerinde dosyaya 3.kişi tarafından ödeme yapıldığından dosyanın temlik verilmesi değerlendirildiğinden dosyada ki hiçbir haczin kaldırılmamasının talep edildiği, dosyanın temlik edildiği, temlikname gereğince işlem yapılmasını ve temlik alan kişilerin alacaklı olarak UYAP kaydı yapılmasını talep ettiği, icra müdürlüğünce 08/07/2020 tarihli tensip kararı ile banka talebinin reddine karar verildiği,
Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2020/9140 esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısı …, borçlularının …. A.Ş. , …. A.Ş., …, olup, 07/09/2020 tarihli temlikname gereğince 50.000,00 TL alacak üzerinden takip yapıldığı,
Davacı tarafından Ankara 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/359 Esas 2020/562 Karar sayılı dosyasında işlemin şikayet edildiği, mahkemece alacaklı vekilinin icra takip dosyalarına verdiği 13/01/2020 tarihli dilekçelerinde dosya borcunun haricen tahsil edildiğinin bildirildiği, daha sonra verilen dilekçelerde ise dosyalara 3.kişi tarafından ödeme yapıldığı ve dosyaların temlik edileceğinin bildirildiği anlaşılmakla dosya borcu haricen tahsil edildikten sonra alacağın temliğinin söz konusu olamayacağı dikkate alındığında 03/07/2020 tarihli icra müdürlüğü kararının usul ve yasaya uygun olduğundan şikayetin reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin 12/05/2022 tarihli kararıyla taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğinden bahisle kararın kaldırıldığı,
Ankara 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/462 Esas 2020/726 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2018/4221 esas sayılı takip dosyasında 08/07/2020 ve 13/07/2020 tarihli tensip tutanağının kaldırılmasına yönelik dava açıldığı, mahkemece davacı alacaklı vekilinin 15/01/2020 tarihli dilekçe ile dosya alacağının haricen tahsil edildiğini ve dosyada ki tüm hacizlerin kaldırılmasının talep edildiğini, alacaklı banka vekilince dosyanın infaz edilmesinden sonra takibe devam edilmesi taleplerinin icra müdürlüğünce değerlendirilemeyeceğini, alacaklı vekilinin alacağın tahsilini yapıp dosyanın infazını istedikten sonra takip dosyasında tahsilata yönelik talepte bulunamayacağı dikkate alındığında, müdürlük kararlarının yerinde olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 183. ve devamı maddelerinde; alacağın devri düzenlenmiş olup, 183.maddesinde, kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklının borçlunun rızasını aramaksızın alacağını 3.bir kişiye devredebileceği, aynı Yasanın 184.maddesinde, alacağın devrinin geçerliliğinin yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı olduğu, 189.maddesinde ise, alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışında ki öncelik hakları ve bağlı hakların da devrelana geçeceği, asıl alacakla birlikte işlemiş faizden de devredilmiş sayılacağı,
Türk Borçlar Kanunu’nun 167. Maddesinde ise, aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her birinin, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumlu olacakları, kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı bulunduğu, bu durumda borçlunun, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebileceği, borçlulardan birinden alınamayan miktarın, diğer borçluların eşit olarak üstlenmekle yükümlü oldukları düzenlenmiştir.
Düzenlemeler ile birlikte somut olay değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere BK’nun 183 ve devamı maddeleri kapsamında geçerli bir temlikten söz edilebilmesi için temlik tarihi itibariyle mevcut veya doğacak bir alacağın bulunması gerekmektedir. Davalı bankanın takip dosyalarında ki alacağı temlik tarihinden yaklaşık 6 ay önce haricen tahsil ettiği, takip dosyalarından ötürü herhangi bir alacağının kalmadığı dosya kapsamıyla sabit olup, davalı bankaca mevcut olmayan bir alacak için iki ayrı temlik sözleşmesi düzenlenmiştir. Düzenlenen her iki sözleşmede de davacı yanın imzası bulunmadığından, düzenlenen her iki temlik sözleşmesinin de davacı yanı bağlayıcı bir özelliği bulunmadığından ve temlik tarihinden önce borçta ödenmiş olduğundan temlik alanlarca geçersiz temliknameye dayalı olarak takip yapılması da söz konusu olamayacağı gibi dosya kapsamına göre ayrıca davacının genel kredi sözleşmesinde kefil olduğu, kefalet gereğince davalı bankaca yapılan takip dosyalarına ödemeler yaptığı, yapılan ödemelerin davacının kefaleten kendisine rücu edebilecek tutarları aşacak miktarda olduğu, bu nedenle TBK’nun 167.maddesi gereğince diğer kefillerin de davacıya müracaat hakkı bulunmadığından açılan davanın kabulüne yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalıların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddi gerekmiştir.
Öte yandan, kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için borçlu aleyhine başlatılan icra takibinin haksız olmasının yanı sıra kötü niyetli olarak başlatılması gerekir. Bir başka anlatımla alacaklının alacaklı olmadığını bilerek borçlular aleyhine icra takibi başlatması gerekir. Somut olayda ise, davacının kefil sıfatıyla borçlu olduğu takip dosyalarının davalıların da kabulünde olduğu üzere 13/01/2020 tarihi itibariyle ödenerek kapatıldığı, mevcut ve geçerli bir alacak bulunmadığından TBK’nun 183 ve devamı maddeleri gereğince alacağın temliğinin de söz konusu olamayacağı halde davalılarca önce 26/06/2020 tarihli, sonra ise 07/09/2020 tarihli Alacağın Temliği Sözleşmeleri düzenlenmek suretiyle haksız ve kötü niyetli olarak takip başlattıkları anlaşıldığından kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davalıların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kötü niyet tazminatı yönünden kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalılar … ve … ile davalı bankanın istinaf başvurularının HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar … ve …’den alınması gerekli olan 11.066,22 TL harçtan peşin alınan 2.766,56‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 8.299,66 TL harcın davalılar … ve …’den müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı bankadan alınması gerekli olan 11.066,22 TL harçtan peşin alınan 2.766,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.299,66 TL harcın davalı bankadan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalılarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
B)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/04/2021 tarih ve 2020/587 Esas 2021/252 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca kötü niyet tazminatı yönünden KALDIRILMASINA,
C)1-Davanın KABULÜ ile,
2-Davacının Ankara 32. Noterliğinin 07.09.2020 tarih ve … yevmiye nolu alacak temlik sözleşmesi nedeniyle davalılara, Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2020/8180 esas sayılı dosyası nedeniyle davalı …’e ve Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2020/9140 esas sayılı dosyası nedeniyle davalı …’ye borçlu olmadığının tespitine, Ankara 32. Noterliğinin 07.09.2020 tarih ve … yevmiye nolu alacak temlik sözleşmesinin davacı yönünden iptaline,
3-Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2020/8180 esas sayılı dosyası yönünden davalı … yönünden yapılan takibin haksız olduğu anlaşılmakla toplam alacak miktarı olan 113.569,59 TL üzerinden hesap edilen %20 kötü niyet tazminatı olan 22.713,92 TL kötü niyet tazminatının davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
4-Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2020/9140 esas sayılı dosyası yönünden davalı … yönünden yapılan takibin haksız olduğu anlaşılmakla toplam alacak miktarı olan 50.000,00 TL üzerinden hesap edilen %20 kötü niyet tazminatı olan 10.000,00 TL kötü niyet tazminatının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-Alınması gerekli 11.066,22 TL harçtan 2.766,56 TL peşin harcın mahsubu ile kalan 8.299,66 TL harcın davalılardan (…’nin sorumluluğu 3.415,50 TL yi geçmemek , …’in sorumluluğu 7.650,72 TL ‘yi geçmemek ve davalı banka tümünden sorumlu olmak üzere) müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 79,50 TL posta ve tebligat gideri, dava açılırken ödenen 2.820,96 TL yargılama harcı olmak üzere toplam 2.900,46 TL yargılama giderinin (…’nin sorumluluğu 895,20 TL’ yi geçmemek, …’in sorumluluğu 2.000,26 TL ‘yi geçmemek ve davalı banka tümünden sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
7-Arabuluculuk Kanununun 18/A(13). maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 19.340,00 TL vekalet ücretinin davalılardan (…’nin sorumluluğu 5.969,13 TL’ yi geçmemek, …’in sorumluluğu 13.370,87 TL ‘yi geçmemek ve davalı banka tümünden sorumlu olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
D)1-Davacı taraftan istinaf karar harcı olarak alınan 59,30 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.15/03/2023

Başkan- Üye Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.