Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1370 E. 2022/746 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1370 Esas 2022/746 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1370
KARAR NO : 2022/746

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2021
NUMARASI : 2020/643 Esas 2021/173 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1
2-
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 23/12/2020
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2022

Taraflar arasındaki limited şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurum tarafından Ankara 8. İş Mahkemesine ödenen işçi alacağının rücuen tahsili amacıyla davalı şirket hakkında açtığı 2013/1995 Esas sayılı davanın karara bağlandığını, en son olarak Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından bozulması üzerine Ankara 8. İş Mahkemesi’nin 2020/80 esasa kaydının yapıldığını, yargılama esnasında davalı şirketin şirket sermayesinde artışa gitmediği için 03.02.2015 tarihinde ticaret sicilinden re’sen terkin edildiğinin öğrenildiğini, ihya davası açmak üzere süre verildiğini ileri sürerek … Gıda Dayanıklı Tük. Mal. İnş. Tic. Ltd. Şti.’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … temsilcisi cevap dilekçesinde özetle; ihyası istenilen … Limited Şirketi’nin 19/03/2018 tarihinde 138012 sicil numarası ile kurulduğunu, 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 9.maddesi uyarınca 6762 sayılı TTK’nun 507.maddesinin değiştirilerek limited şirketlerin esas sermayesinin en az 500.000.000 TL (eski tl) olmasının şart koşulduğunu, 22/12/2001 tarihli ve 2001/3500 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nun 507.maddesinde belirtilen en az sermaye tutarının 5.000.000.000 TL (eski TL) olmasının kararlaştırıldığını, 6102 sayılı TTK’nun geçici 7.maddesine göre gerekli ihtar ve ilanlar yapılmasına rağmen sermaye arttırımı yapılmadığından şirketin sicilden 03.02.2015’te re’sen terkin edildiğini, iş bu davanın açılmasına sebebiyet verilmediğinden yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olunmayacağını, davanın terkin tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığından reddi gerektiğini savunarak ihyaya karar verilmesi halinde tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şirketin genel kurul toplantısına yaptığı çağrı ve toplantının yasaya uygun olduğunu, gerekli ilanların yapıldığını, bildirimlerin gerçekleştiğini, genel kurul toplantısında kararların alınmasını engelleyecek bir koşul olmadan pay çoğunluğuna göre karar alındığını, davacının pay oranı göz önüne alındığında sonucun zaten değişmeyeceğini, davacının daha önceki olağan genel kurul toplantılarına usulüne uygun çağrı ve davetiye çıkartılmasına rağmen katılmadığını, şirketin mal ve ruhsatının satılmasının yönetime ait olduğunu, müdürün devredilemez görevi olduğunu, yapılan işlemde usulsüzlük olmadığını, mahkemece verilen 2014/276 E. 2016/436 K. Sayılı kararda dosyada usulsüzlük bulunmadığının açıkça belirtildiğini, özel denetçi atanmasını gerektirecek herhangi bir husus ve usulsüzlük olmadığını, davacının haklı bir neden göstermeden özel denetçi atanması yönündeki talebinin kanuna aykırı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; münfesih olmalarına veya sayılmalarına, TTK’nun geçici 7. Maddesi uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunmayan ve sicilden kaydı silinen şirketin ihyası istemiyle açılan davada; TTK’nın geçici 7. Maddesinin 15. Numaralı bendinde şirketin sicilden kaydı silindiği tarihten itibaren 10 yıl sonra malvarlığının hazineye intikal edeceği öngörüldüğünden davanın 10 yıllık süre içinde açıldığının kabulü gerektiği, davacının belirtilen yasa maddeleri gereğince sicilden kaydı silinen bu şirket hakkında iş bu davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunduğu, fakat ihyası istenen şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediği iddiasıyla münfesih olduğu, yapılan ihtar ve ilanlara rağmen durumu düzeltmediğinden şirketin sicilden resen kaydının silindiği, sicilden resen kaydı silinen şirketin açılan dava nedeniyle ihyası gerektiği kanaatine varılmakla şirket hakkında açılan davayla sınırlı olmak üzere ihyasına, şirketin tasfiyesini yapmak üzere tasfiye memuru atanmasına, sicilden kaydı silinen şirketin pasif husumet ehliyeti olmadığından şirket hakkında açılan davanın bu nedenle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargılama giderlerinden ve tasfiye masraflarından müvekkili kurumun sorumlu tutulmasının doğru olmadığını ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; TTK’nın geçici 7. madde uyarınca ticaret sicilden terkin edilen limited şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Öncelikle belirtmek gerekirkse, ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 03.02.2015 tarihinden itibaren 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 23.12.2020 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuştur. Ne var ki terkin işlemi TTK’nın geçici 7. Maddesinde belirtilen prosedüre uygun olarak yapılmadığından usulsüz terkin işlemi sebebiyle dava tarihi itibarıyla 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gözetilmemiştir. Şöyle ki;
Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
Somut olaya gelince, ihyası istenen … Gıda Dayanıklı Tük. Mal. İnş. Tic. Ltd. Şti.’nin 25/01/2003 tarih ve 5827 sayılı Türkiye Sicil Gazetesinden sermayesinin 500,00 Türk Lirası (500.000.000,00 Eski Türk Lirası) olduğu, davalı … Müdürlüğünce ihyası istenen … Gıda Dayanıklı Tük. Mal. İnş. Tic. Ltd. Şti.’nin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca 5.000.000.000 TL’ye artırması için şirkete ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 14/07/2014 tarih 8606 sayısında ilan ettirilerek sermayesini 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinde belirtilen sürede sermayelerini asgari tutara yükseltmediğinden bahisle 03/02/2015 tarihinde kaydının ticaret sicilinden re’sen silindiği, davacı … tarafından rücuan alacak istemiyle Ankara 8. İş Mahkemesi’ne 2013/1995 Esas sayılı davayı açtığı, yargılama sırasında Yargıtay 10. HD’nin bozma ilamıyla şirketin sicilden re’sen terkin edildiğinin öğrenildiği, bunun üzerine mahkemece şirketin ihyası davasını açması için davacıya süre verildiği, akabinde eldeki davanın açıldığı, anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesinin 4 fıkrasında; “Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.
Ticaret sicili müdürlüklerince; 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermaye artırımında bulunmayarak münfesih olan şirketlere yapılacak ihtarda; ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da müdürlerinden tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunun bildirilmesi, aksi takdirde, bu madde hükümlerine göre ticaret sicili kayıtlarından unvanın silineceği, şirkete ait malvarlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu açıkça yazılacağı” hükmü yer almaktadır.
Davalı … Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ticaret sicilindeki adreslerine bu konuda ihtarat yapıldığına ilişkin tebligat bulunmamaktadır. Ancak 559 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen geçici 10. maddesi gözetildiğinde asgari sermaye şartını süresinde arttırmadığından münfesihlik durumu ortadan kalkmadığından tasfiye ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar verilebilir.
Kaldı ki, ihyası istenen limited şirketin sicilden terkin edildiği 03.02.2015 tarihinden önce hakkında davalı sıfatıyla, davacı kurum tarafından Ankara 8. İş Mahkemesinde halen derdest 2020/80 (ilk esas 2013/1995 esas) esas sayılı dava açılmış bulunduğundan, anılan şirketin geçici 7. Maddesinin 2. fıkrasına aykırı bir şekilde sicilden terkin işlemi gerçekleştirilmiştir.
Bu durumda mahkemece, davalı … müdürlüğünün 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde ve 559 sayılı KHK’da öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin ettiği, dolayısıyla usulsüz terkin işlemi sebebiyle anılan maddenin 15. Fıkrasında belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılma şartının artık somut olayda aranmayacağı gözetilerek davalı … hakkında açılan davanın kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın 10 yıllık hak düşürücü sürede açıldığının kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz ise de davacı kurumun Ankara 8. İş Mahkemesi’nde açmış olduğu 2020/80 Esas sayılı dava dosyası ile sınırlı olmak üzere istem konusu limited şirketin ihyasına ve sicilden sermaye artırımı yapmayarak münfesih duruma düşmesinden ötürü tasfiye işlemleri için de şirkete tasfiye memuru atanması gerektiği dikkate alınarak TTK’nun 547/2. maddesi gereğince ek tasfiye kararı ile ihya ve tasfiye işlemlerinin yapılması için mahkemece ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte yukarıda açıklandığı üzere usulsüz terkin ile dava açılmasına sebebiyet veren davalı aleyhine HMK’nın 326. Maddesi gereği yargılama giderlerine hükmedilmemesi ve ihyası istenen şirkete atanan tasfiye memuru ücretinin davacı tarafından karşılanması doğru görülmemiş, bu sebeple davacı vekilinin istinaf başvurusunu kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği ihyası istenen tasfiye memuru ücreti ile yargılama giderleri yönünden ilk derece mahkemesince verilen hüküm kaldırılarak tasfiye memuru ücretinin ihyasına karar verilen şirket tarafından karşılanmasına, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı …’nden tahsiline, yargılamada vekil ile temsil olunan davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/03/2021 tarih ve 2020/643 Esas 2021/173 Karar sayılı kararının yargılama giderleri ve tasfiye memuru ücreti yönünden KALDIRILMASINA,
B)1-1-Sicilden kaydı silinen … hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine,
2-Ankara Ticaret Sicil Memurluğu aleyhine açılan davanın kabulü ile …nün 138012 sicil numarasında kayıtlı iken sicilden kaydı silinen …’nin Ankara 8.İş Mahkemesinin 2020/80 Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına,
Tasfiye memuru olarak … … atanmasına, yapılacak ilan ve diğer masraflarla aylık 750,00 TL tasfiye memuru ücretinin, tasfiye esnasında şirket hesabından tahsil edilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 80,70 TL başvuru ve 80,70 TL maktu karar harcının davalı …’nden alınarak hazineye gelir kaydına,
4.-Yargılamada vekil ile temsil olunan davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. Maddesi gereği belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı …’nden alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 68,00 TL posta ve tebligat giderinin davalı …’nden alınarak davacı tarafa verilmesine,
6.-HMK’nın 333. Maddesi gereği davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
C)1- İstinafa başvuran davacı idare harçtan muaf olup istinaf başvuru ve karar harcı alınmadığından iadesi yönünde hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2- İstinaf yargılaması sırasında yapılan 23,50 TL posta giderinin davalı …’nden alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/06/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.