Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1369 E. 2022/966 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1369 Esas 2022/966 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1369
KARAR NO : 2022/966

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2021 (Karar) – 02/08/2021 (Ek Karar)
NUMARASI : 2020/607 Esas 2021/475 Karar
DAVACILAR : 1
VEKİLİ :
DAVALI : HASIMSIZ
DAVA : Öz Sermaye Tespiti
DAVA TARİHİ : 09/12/2020
KARAR TARİHİ : 04/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2022

Taraflar arasındaki öz sermaye tespiti istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine mahkemece kararın kesin olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verildiği, verilen ek karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketlerin oluşturduğu adi ortaklığın aldıkları karar ile dava dışı … ve … Yazılım Dan. ve Tic. A.Ş.’ne adi ortaklığa ait işletmenin sermaye olarak konulması kararı alındığını belirterek işletmenin kül halinde bilirkişi marifetiyle değerinin belirlenmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, TTK’nun 127/1. maddesinde para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait payların şirkete sermaye olarak konulabileceğinin belirtildiği, TTK’nun 343. maddesinde ise değerlendirme raporunda sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin geçerliliğinin ve 342. maddeye uygunluğunun belirlenmesi gerektiğinin hükme bağlandığı, adi ortaklığı oluşturan işletmenin TTK’nun 127. ve 342. maddesine göre şirkete sermaye olarak konulması mümkün ise de; bilirkişi raporunda belirtildiği gibi şirkete devredilen KDV’nin vergi incelemesi yapılmadan bu tutarın şirkete nakden ödenmesi söz konusu olmayıp söz konusu KDV’nin daha sonraki tarihlerde artması yada azalmasının mümkün olduğu, KDV iade değerinin kurulmuş olan anonim şirkete sermaye olarak konulmasının mümkün olmadığı, işletmenin tesis, makine ve cihazları ile demirbaşların hazır değerlerinden amortisman değerinin düşülmesi sonucu bulunan tutardan borçların düşümü ile davacı şirketlerin oluşturduğu adi ortaklığın şirkete sermaye olarak konulacak değerinin 144.632,26 TL olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, adi ortaklığı oluşturan davacılar tarafından kurulmuş anonim şirkete sermaye olarak konulacak işletmenin değerinin nakit, tesis makine ve cihazlar ile demirbaşların toplam değerinden amortisman değerinin ve borçların düşümü ile kalan miktar olan 144.632,26 TL olarak belirlenmesine, KDV alacağı olan 1.932.755,95 TL’nin şirkete sermaye olarak konulması mümkün olmadığından bu yöndeki talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece bilirkişi raporunun onaylanmadığını, davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, verilen kararın kesin olmadığını, mahkemece işletmenin uhtesinde bulunan KDV alacağı yönünden davanın reddedildiğini, anonim şirketlere getirilebileceği kabul edilen ayni sermaye unsurlarının, şirketin ve diğer menfaat sahiplerinin zarara uğramaması için gerçek değerleriyle esas sözleşmede yer almasının sağlanmak istendiğini, bu nedenle ayni sermaye unsurlarının değerinin mahkeme eliyle atanan bilirkişiler tarafından objektif şekilde tespit edilmesi gerektiğinin hükme bağlandığını, ticari işletmelerin ticaret şirketlerine sermaye olarak konulabileceğini, yasada KDV alacağının işletme bütününden ayrıştırılabileceği ve ayni sermaye olarak konulamayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, adi ortaklığın KDV alacağı bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili ek karara yönelik istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin oluşturduğu adi ortaklığın anonim şirkete ayni sermaye olarak ve işletme bütünlüğü korunarak kül halinde devri için bilirkişi marifetiyle değer biçilmesinin talep edildiğini, mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunda adi ortaklık şeklindeki ticari işletmenin öz varlığının 2.077.388,21 TL olduğu ve her bir ortağa 1.038.690,10 TL ayni sermaye düştüğünün belirlendiğini, mahkemece ise KDV alacağının şirkete sermaye olarak konulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, TTK’nun 343. maddesi uyarınca mahkemenin onayladığı bilirkişi raporunun kesin olduğunu, mahkemece ise bilirkişi raporunun onaylanmadığını, verilen kararın kesin olmadığını, TTK’nun 342. maddesinde ayni sermaye olarak konulabilecek mal varlığı unsurlarının belirlendiğini, yapılan belirlemenin genişletici bir mahiyete sahip olduğunu, yasada KDV alacağının işletme bütününden ayrıştırılabileceği ve ayni sermaye olarak konulamayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, mahkemece adi ortaklığın KDV alacağının bulunduğunun tespit edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi ek kararının kaldırılmasına, istinaf itirazları incelenerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, bilirkişi raporu onaylanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 343. maddesi kapsamında değer tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacılar adi ortaklık sözleşmesi, adi ortaklığa ait işletmenin ayni sermaye olarak konulmasına ilişkin adi ortaklık 23/09/2020 tarihli yönetim kurulu kararı, işletme varlık tespitine ilişkin mali müşavirlik raporu, adi ortaklık bilançoları, muavin defteri, Ankara Doğanbey Vergi Dairesi müzekkere cevabı, Ankara Ulucanlar Sosyal Güvenlik Merkezi yazı cevabı, yargılama aşamasında mali müşavir ve elektrik elektronik mühendisi bilirkişi heyetinden alınan 25/01/2021 tarihli kök, 19/04/2021 tarihli ek rapor dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti kök raporunda, adi ortaklık ticari işletmesinin öz varlığının 2.077.388,21 TL olduğu ve her bir ortağa 1.038.690,10 TL ayni sermaye düştüğü tespit edilmiş, alınan ek raporda ise, ticari işletmenin tespit edilen öz kaynağının 1.932.755,95 TL’sinin KDV alacağı olduğu, devreden KDV hesabında yer alan 1.932.755,95 TL’nin 30/11/2020 tarihinde gözüken tutar olduğu, daha sonraki tarihlerde artması veya azalmasının mümkün bulunduğu, devreden KDV hesabının dikkate alınmaması gerektiği, bu miktar mahsup edildiğinde 144.632,26 TL öz kaynak kaldığı, öz kaynaktan her bir ortağa 72.316,13 TL pay düştüğü, ortakların bu paylarını yeni kurulan şirkete ayni sermaye olarak aktarabileceği, vergi incelemesi yapılmadan KDV alacağının şirkete nakden ödenmesinin söz konusu olmadığı, devreden KDV hesabının sürekli işleyen bir hesap olduğu, bir sonraki ay rakamların tamamen değişebileceği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan adi ortaklık işletmesinin anonim şirkete sermaye olarak konulmak istendiğini, bilirkişi marifetiyle değerinin belirlenmesini talep etmiş, mahkemece ise yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Anılan karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine mahkemece, 02/08/2021 tarihli ek karar ile kararın kesin olarak verildiği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin ek karara yönelik istinaf itirazı incelendiğinde, TTK’nun 343. maddesinin son cümlesi “Mahkemenin onayladığı bilirkişi kararı kesindir.” hükmünü içermektedir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda kök bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek ek rapor alınmak suretiyle ek raporda yer alan miktarın öz sermaye olarak tespitine karar verilmiştir. Anılan maddede açıkça mahkeme kararının kesinliğinden söz edilmediğinden ilk derece mahkemesince verilen kararın kesin nitelikte olduğu kabul edilemeyecektir.
Bu durumda mahkemece verilen kararın kesin olmadığı gözetilmeden kararın kesin olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik ek kararında isabet görülmediğinden, ek kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Mahkemece verilen ek karar kaldırıldığından davacılar vekilinin karara yönelik istinaf itirazlarının incelenmesine gelindiğinde, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 342. maddesinde; üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabileceği, hizmet edimlerinin kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacakların sermaye olamayacağı, aynı yasanın 343. maddesinde; konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçileceği, değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olduğunun; sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin, geçerliğinin ve 342. maddeye uygunluğunun belirleneceği, tahsil edilebilirlikleri ile tam değerlerinin; ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığının tatmin edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanacağı, bu rapora kurucuların ve menfaat sahiplerinin itiraz edebileceği, mahkemenin onayladığı bilirkişinin kararının kesin olacağı düzenlemesi yer almaktadır.
Mahkemece yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporları ile davacıların oluşturduğu adi ortaklığa ait işletmenin öz varlığının 2.077.388,21 TL olduğu, bu miktarın 1.932.755,95 TL’lik kısmını adi ortaklığın KDV alacağının oluşturduğu tespit edilmiştir. Anılan raporlarda KDV alacağının adi ortaklığın vergi incelemesi yapılmadan yeni kurulan şirkete nakden ödenmesinin söz konusu olmadığı, KDV alacağının da sürekli işleyen bir hesap olup, bir sonraki ay değişebileceği belirlenmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece KDV alacağının adi ortaklığın vergi incelemesi yapılmadan yeni kurulan şirkete nakden ödenmesinin söz konusu olmadığı, KDV alacağının da sürekli işleyen bir hesap olup, bir sonraki ay değişebileceği, bilirkişi ek raporunun ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin ek kararında isabet görülmediğinden ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi ek kararının kaldırılmasına, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacılar vekilinin ilk derece mahkemesinin 02/08/2021 tarihli ek kararına yönelik istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/08/2021 tarih 2020/607 Esas 2021/471 Karar sayılı ek kararının kaldırılmasına,
B)1-Davacılar vekilinin karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılardan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/07/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.