Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/135 E. 2021/360 K. 08.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : …
KARAR NO : …

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
DAVA TARİHİ : 28/12/2016
DAVA TARİHİ : 07/02/2017
KARAR TARİHİ : 08/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2021

Taraflar arasındaki şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı şirket vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması sonucunda dosyaya Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda duruşma açılmak suretiyle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yatırılan paraların istenildiği her an geri ödeneceği garantisi ile davalı tarafa 237.880,00 DM yatırdığını, ancak talep etmesine rağmen yatırdığı parayı geri alamadığını ileri sürerek, haksız fiil hükümleri gereğince paranın yatırıldığı tarihden itibaren işleyecek en yüksek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, davacıların iddialarının yerinde olmadığını savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne, davacının davalı … Holding AŞ’nin ortağı olmadığının tespitine, 246.930,00 TL’nin temerrüt tarihi olarak kabul edilen 28.12.2016 dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalıya geri alma taahhüdünün verildiğine ilişin hiçbir somut delil bulunmadığını, aksi düşünülse bile ortaklık ilişkisinin mi yoksa geri alma taahhüdünün mü hükümsüz olduğu konusunda ayrım yapılmadığını, mahkemenin ortaklık ilişkisinin hükümsüz olduğuna dair kabulünün hiçbir delile dayanmadığını, hükümsüzlük ve buna bağlı tazminat talebinin zaman aşımı yönünden sonuçlarının aynı olmadığı, haksız fiil tazminat talebinde iyi niyete aykırılığın ortadan kalmayacağına ilişkin yaklaşımın hukuki olmadığını, dürüstlük kuralına aykırılık iddiasının somut delile dayanmadığını, zamanaşımı ve hak düşürücü süre kurallarının yasaya aykırı bir şekilde ortadan kaldırıldığını, SPK listelerinin yanlış değerlendirildiğini, davacının yedinde bulunduğu iddia edilen hisse senetlerinin davalı şirkete iadesine karar verilmemesinin hatalı olduğunu, celbi gereken belgeler toplanmadan karar verildiğini, yemin delilini kullanma haklarının engellendiğini, istivcap istemlerinin usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, ödeme belgelerinin hepsi dikkate alınmaksızın hatalı hesaplama yapıldığını, yerel mahkemenini usulüne uygun bir şekilde taraf teşkilini sağlamadığını belirterek kararın kaldırılmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir.
Dairemizce ilk derece mahkemesi kararının istinafı üzerine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine, davacıların davasının kabulüne, 246.930.00 TL’nin temerrüt tarihi olarak kabul edilen 28/12/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle davalıdan alınarak davacılara tarafa verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiş, söz konusu kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine;
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/12/2020 tarih ve … sayılı bozma ilamında; “Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır. Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re’sen bozulmasına..” gerekçesiyle bozularak dosya Dairemize gönderilmiş olup, Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu’nun “Halka Açık Ortaklık Statüsünün Kazanılması” başlıklı 16/1.maddesinde (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılacağı, bu ortaklıkların halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olacağı,
2.fıkrasında ise; payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıkların, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorunda olacağı, aksi durumda, Kurulun, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alacağı düzenlemesi yer almaktadır.
Davacı vekili, 7194 sayılı yasanın 41. maddesinin Anayasanın birçok maddesine aykırı olduğu iddia edilerek somut norm denetimi yolu ile Anayasaya aykırı yasa maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması talep edilmiş ise de, Dairemizce Anayasaya aykırılık iddiası uygun görülmediğinden talebin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda somut olaya gelince,
07/12/2019 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yasa kapsamında Dairemizce Sermaye Piyasası Kurulu’na yazılan yazıya verilen cevaba göre; davalı şirketin Sermaye Piyasası Kurulu’nun ……….. tarih ve …kararı ile şirket payları sahibi sayısı nedeniyle halka arz edilmiş sayıldığı,…… tarihinde ise şirketin paylarının borsada işlem görmeye başladığı şirketin…….tarihine kadar pay sahibi sayısı nedeniyle halka arz edilmiş sayılan ancak borsada işlem gören şirketler kapsamına girdiği belirtilmiştir. Bu hale göre davalı şirketin Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında kaldığı ve davacının da artık davalı şirketin ortağı olarak kabul edildiği anlaşılmakla davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun Yasa nedeniyle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve açılan davada 3332 Sayılı Yasaya eklenen Geçici 4.maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı ortaklık (şirket) vekilinin istinaf başvurusunun Yasa nedeniyle KABULÜNE,
2-Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2018 tarih ve …sayılı kararının KALDIRILMASINA,

B)1-3332 sayılı Yasanın geçici 4.maddesi gereğince KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli olan 59,30 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, davacılar tarafından fazla yatırılan 4.158,25‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Davacılarca yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 59,30 TL peşin harç, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 363,95‬ TL posta, tebligat ve keşif gideri olmak üzere toplam 1.652,45‬ TL yargılama giderinin davalı ortaklıktan (şirketten) alınarak davacılara verilmesine,
4-İstinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00 TL’şer vekalet ücretinin davalı ortaklıktan (şirketten) alınarak davacılara ayrı ayrı verilmesine,
5-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde yatırana iadesine,
C)1-Davalı ortaklık (şirket) tarafından yatırılan 4.216,95 TL istinaf karar harcı ile 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının talep halinde davalı ortaklığa (şirkete) iadesine,
2-Davalı ortaklık (şirket) tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında bir duruşma açıldığından yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 2.040,00 TL’şer vekalet ücretinin davalı ortaklıktan (şirketten) tahsili ile davacılara ayrı ayrı verilmesine,
4-Ankara 18.İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasına davalı şirket tarafından sunulan teminatın İİK’nın 36. maddesi uyarınca davalı şirkete iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/03/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.