Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1342 E. 2022/784 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1342 Esas 2022/784 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1342
KARAR NO : 2022/784

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2021
NUMARASI : 2020/634 Esas 2021/231 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 09/12/2020
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2022

Taraflar arasındaki şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından ticari kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığını, takip sırasında borçlu şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğinin anlaşıldığını belirterek … Gıda Otomotiv Emlak İnşaat Turizm Pazarlama İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP
Davalı temsilcisi cevap dilekçesinde özetle; 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, şirketin terkin işleminin hukuka uygun olarak yapıldığını, davanın açılmasına sebebiyet verilmediğini, yasadan kaynaklanan zorunlu hasım durumunda bulunduklarını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden resen terkin edilen şirketin ihyası için yasal koşulların oluştuğu, davacı tarafın ihya talep etmekte hukuken korunmaya değer haklı menfaatinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı … sicil nolu kayıtlı … Gıda Otomotiv Emlak İnşaat Turizm Pazarlama İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2019/13213 Esas sayılı dosyasıyla sınırlı olmak üzere ihyasına, karar kesinleştiğinde karar örneğinin Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle; yapılan terkin işleminin hukuka uygun yapıldığını, şirketin son adresine tebligat yapıldığından tebligat ulaşmasa dahi yapılmış bir tebligat sayılacağından ihtarın hukuka uygun olduğunu, mahkemece ihya kararının icra dosyası ile sınırlı olarak verildiğini, terkin işlemi hukuka uygun ise sınırlı ihyanın yanı sıra TTK’nun 547/2. maddesi uyarınca tasfiye memuru atanması gerektiğini, terkin işlemi usulüne uygun değil ise sınırlı ihya kararı verilemeyeceğibi bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğü yazı cevabı, Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2019/13213 sayılı takip dosyasının UYAP’tan gelen sureti, ipotek resmi senedi, genel kredi sözleşmesi suretleri, hesap kat ihtarnamesi dosya içerisinde yer almaktadır.
İlk derece mahkemesi karar başlığında davalı olarak “Ankara Ticaret Odası Başkanlığı” yer almakta ise de, dava dilekçesinde Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğünün hasım olarak gösterildiği, yargılama aşamasında sicil müdürlüğünün davaya cevap verdiği, istinaf kanun yoluna sicil müdürlüğünce başvurulduğu anlaşıldığından bu hususun maddi hata niteliğinde olduğu gözetilerek Dairemiz karar başlığında doğru hasım olan Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğü davalı olarak gösterilmiştir.
Davacı yan … Gıda Otomotiv Emlak İnşaat Turizm Pazarlama İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4.fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı, ancak ihyası istenen şirket yetkilisine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirketin yanı sıra şirketin yetkisine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtar usule aykırıdır. Bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı açıktır.
Öte yandan 5174 Sayılı … Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3. maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı … Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu maddede belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. (Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316)
Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi bu nedenle de usul ve yasaya aykırıdır (Emsal: Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04/03/2019 tarih ve 2019/540 Esas 2019/1798 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/09/2018 tarih ve 2018/2834 Esas 2018/5605 Karar).
Hal böyle olunca mahkemece, davalı ticaret sicil müdürlüğünün 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin ettiği, yapılan terkin işleminin usul ve yasaya aykırı olduğu, şirketin herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın ihyası gerektiği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken şirketin icra dosyasıyla sınırlı olmak üzere ihyasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Öte yandan 6102 Sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Eldeki dava ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 23/01/2014 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 09/12/2020 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuş ise de, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yukarıda açıklanan gerekçeyle TTK’nun geçici 7. maddesi kapsamında yaptığı terkin işlemi usulsüz olup, yasada öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması mümkün görülmemiştir.
Kural olarak davalı tarafından yapılan terkin işlemi usul ve yasaya aykırı olup, dava açılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle davalı harç ve yargılama giderlerinden sorumludur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda ise harç ve yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmıştır. Davacı yanın anılan karara yönelik herhangi bir istinaf başvurusu bulunmamaktadır. Bu durumda Dairemizce davalının istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasından sonra kurulan hükümde, aleyhe hüküm kurma yasağı gözetilerek harç ve yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmıştır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile şirketin icra dosyası ile sınırlı olarak ihyasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/03/2021 tarih ve 2020/634 Esas 2021/231 Karar sayılı kararının sınırlı ihya kararı yönünden KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜNE, Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğünde … sicil no ile kayıtlı … Gıda Otomotiv Emlak İnşaat Turizm Pazarlama İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin ihyasına,
3-Karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına,
4-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Aleyhe istinaf itirazı bulunmadığında, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
B)1-Davalı tarafından peşin yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcı ile 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı toplamı olan 221,40 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından tarafından istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/06/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.