Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1340 E. 2023/1005 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1340
KARAR NO : 2023/1005

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2021
NUMARASI ….
DAVA TARİHİ : 26/11/2019
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/07/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının icra takibine itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, bilirkişi tarafından banka şubesinde yapılan inceleme ile takip tarihi itibariyle davalı şirketin dava konusu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan muaccel borcunun bulunmadığının anlaşıldığı, davacı vekili tarafından davalı tarafın keşidecisi olduğu başkaca bankalara ait bir kısım çeklerin davacı bankaya ciro edilmesi ve çeklerin muhatap bankaya ibrazı sonucunda karşılıksız kalması nedeniyle davalı hesabının katedildiği belirtilerek rapora itiraz edilmiş ise de davanın itirazın iptali davası olduğu, icra takibine bağlı kalınarak yapılan değerlendirmede takip konusunun taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi olması ve takip tarihi itibariyle davalı şirketin bu sözleşmeden kaynaklanan borcunun bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin mevcut durumda taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi uyarınca davalının kullandığı kredi hesabını kat etme yetkisi bulunduğunu, genel kredi sözleşmesinde hesabın katı için aranan şartların sayıldığını, bunlardan birinin meydana gelmesinin yeterli olduğunu, bir diğer ifadeyle hesabın katı için aranan tek şartın mahkemece kabul edildiği gibi vadesi gelmesine rağmen borcun ödenmemesi olmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin kaynağı olan genel kredi sözleşmesinde hangi hallerde hesabın kat edileceğinin düzenlendiğini, sözleşmede hesabın hangi hallerde kat edileceğinin açıkça düzenlendiğini, müvekkiline tevdi edilen çeklerin karşılıksız kalmasının müvekkiline hesabın kat edilme yetkisini veren durumlardan biri olduğunu, huzurdaki davanın itirazın iptali davası olması nedeniyle yalnızca genel kredi sözleşmesinin esas alınacağı belirtilmiş ise de, sözleşmenin taraflarca üzerinde mutabık kalınarak akdedildiğini, dolayısıyla davaya konu icra takibinin türünden bağımsız olarak zaten müvekkilinin hesabı kat etme yetkisinin hukuka uygun olarak kullanıldığını, davalı şirketin müvekkiline borçlu olduğunu, eksik ve hatalı incelemeye dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, bilirkişi raporunda yalnızca taksitli kredi yönünden yapılan ödemelerin incelendiğini, ancak hesabın kat edilme nedenleri hususunda bilgi ve belgelerin incelenmediğini, raporda bu hususa yer verilmediğini, bilirkişi raporunda hukuki değerlendirme yapıldığını, bilirkişi raporuna itirazlarına itibar edilmediğini, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, borçlunun kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi hesabı borcunun, borçlu şirketin çeklerinin karşılıksız çıkması nedeniyle genel kredi sözleşmesi hükmü çerçevesinde 08/05/2019 tarihinde kredi ilişkisi kat edildiğini, davalılara ihtarname gönderilerek kredilerden doğan alacağın tahsilinin talep edildiğini, ayrıca kredi borçlarının ödenmemesi halinde müvekkili lehine tesis edilen araç rehninin de paraya çevrileceğinin ihtar edildiğini, davalının gönderilen ihtarnamedeki borca ve faiz oranlarına yönelik olarak herhangi itiraz sunmadığından borcun kesinleştiğini, davalı taraf 8 gün içinde hesap kat ihtarına itirazını bildirmediğinden ödeme ihtarında bildirilen borç tutarının kesinleştiğini, genel kredi sözleşmesinde bankanın, TCMB’ye bildirmiş olduğu kısa, orta veya uzun vadeli cari kredi faizlerinden en yüksek olanının %50 fazlasıyla temerrüt faizi belirleyebileceğinin hükme bağlandığını, TTK’nun 8. maddesi uyarınca ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirlenebileceğini, itiraza konu takibin borçlusu şirket tacir olduğundan kullanılan kredinin ticari iş olduğunu, bankanın, TTK ve sözleşme şartları çerçevesinde %90 oranında temerrüt faizi talep etmesinin de hukuka uygun bulunduğunu, davalı tarafça da borcun kat edildiğine ilişkin gönderilmiş olan ihtarnameye yönelik olarak herhangi itiraz sunulmadığından, kararın hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;

Ankara 17. İcra Müdürlüğünün 2019/7730 sayılı icra takip dosyası, genel kredi sözleşmesi, rehin sözleşmesi, hesap kat ihtarı, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 13/01/2021tarihli rapor, banka hesap ekstresi dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 17. İcra Müdürlüğünün 2019/7730 sayılı icra takip dosyası ile, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 32.020,43 TL alacağın tahsili istemi ile taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 13/06/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde olacak şekilde 17/06/2019 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 26/11/2019 tarihinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Davacı banka ile davalı şirket arasında 04/07/2012 tarihli 2.500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı görülmüştür.
Taraflar arasında 10/01/2014 tarihli araç rehin sözleşmesi akdedilmiştir.
Yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme ile alınan bilirkişi raporunda, yerinde yapılan incelemede rotatif kredi bulunmadığının tespit edildiği, ihtarnameye konu alacağın taksitli ticari krediden kaynaklandığının belirlendiği, hesap kat tarihi itibarıyla kredinin ödenmemiş taksit borcunun bulunmadığı, kat tarihinden sonra bir kısım taksit borçlarının tahsil edildiği, kat tarihinde vadesi geçmiş, ödenmemiş taksit borcu bulunmamakla birlikte davacı tarafından kredi hesabının kat edildiği, akdi faiz oranının %16,20, temerrüt faiz oranının %60 olduğu, takip tarihi itibarıyla taleple bağlı kalınarak davacının davalıdan 29.500,00 TL asıl alacak, 2.142,62 TL işlemiş faiz, 107,13 TL BSMV olmak üzere toplam 31.749,75 TL alacaklı olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağı bulunduğunu, davalının icra takibine itirazının haksız olduğunu iddia etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, davacı bankanın kredi hesabını kat ettiği, alacağın tahsili talebiyle dava konusu icra takibini başlattığı, davalının icra takibinde borca itiraz ettiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacının davalıdan takip tarihi itibarıyla genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir alacağının bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı, davacının kredi hesabını kat etmesinin TMK’nun 2. maddesine aykırı olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarına gelindiğinde; itirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlıdır.
Dava konusu icra takibinde davacı alacaklı takip dayanağı olarak ihtarname, genel kredi sözleşmesi ve rehin sözleşmesini göstermiş, alacak miktarı kısmında 29.500,00 TL rotatif, 2.400,41 TL işlemiş faiz, 120,02 TL BSMV olmak üzere toplam 32.020,43 TL alacağın tahsilini talep etmiştir. Takip talebindeki alacak miktarında yer alan ve tahsili talep edilen alacağın rotatif kredi olduğu açıkça yazılıdır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda ise banka kayıtları üzerinde yerine yapılan incelemede takip tarihi itibarıyla davacının taksitli ticari krediden kaynaklanan alacağı bulunduğu belirtilmiş ise de, davacının rotatif kredi alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu, dava konusu icra takibinde tahsili talep edilen alacağın rotatif krediden kaynaklandığı, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporuyla davacının rotatif krediden kaynaklanan herhangi bir alacağının bulunmadığı, bu nedenle davacının kredi hesabının kat edilmesinin TMK’nun 2. maddesine aykırılık teşkil edip etmediğinin incelenmesinin sonuca etkisi bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında gerekçe yönünden isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında gerekçe yönünden isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının gerekçe yönünden kaldırılmasına, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden KABULÜNE,
Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/03/2021 tarih 2019/634 Esas 2021/155 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/(1)-b-2, 355. maddeleri gereğince gerekçe yönünden KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 546,83 TL harç ile 44,40 TL icra peşin harcının mahsubu ile artan 322,53 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde ilgili taraflarına iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacının istinaf aşamasında yaptığı yargılama masraflarının davadaki haklılık durumu gözetilerek davacı üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 22/06/2023

……
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.