Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1274 E. 2022/638 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1274 Esas 2022/638 Karar

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1274
KARAR NO : 2022/638

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ… 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2021
NUMARASI : 2021/107 Esas 2021/342Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 17/02/2021
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2022

Taraflar arasındaki şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından rücuen alacak talebiyle açılan davada … Tem. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin terkin edildiğinin anlaşıldığını, mahkemece ihya davası açmak üzere taraflarına yetki ve süre verildiğini belirterek … Tem. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; terkin usulüne uygun olarak yapıldığını, davanın terkin sonra açıldığını, 5 yıllık sürenin dolduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, ihyası istenilen şirketin terkin sebebinin münfesihlik durumunu gerektirmeyen oda kaydının silinmesi olayına özgü olup, yapılan terkin işleminin hukuka uygun olmadığı, aynı nedenle ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanmasına gerek görülmediği, davalının terkinden önceki ihtar ve ilan prosedürünü usul ve yasa hükümlerine uygun olarak gerçekleştirmediği, bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosunda kayıtlı iken terkin olunan … Tem. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin Ankara 16. İş Mahkemesi’nin 2019/314 E. sayılı dava dosyası ve işlemleri ile sınırlı olmak üzere ihyasına, karar kesinleştiğinde kararın bir örneğinin tescil ve ilan için Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; terkin tarihinden itibaren yasada düzenlenen 5 yıllık sürenin geçtiğini, şirketin son adresine tebligat yapıldığından tebligat ulaşmasa dahi yapılan ilanın Tebligat Kanunu uyarınca yapılmış bir tebligat sayılacağını, yapılan ihtarın hukuka uygun olduğunu, mahkemece şirketin terkin edilmemesi gerektiğine kanaat getiriliyorsa şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiğini, ek tasfiyeye karar verilemeyeceğini, terkinin hukuka uygun olduğu kanaatinde ise ek tasfiyeye karar verilerek şirkete tasfiye memuru atanması gerektiğini, mahkemece dava dosyasıyla sınırlı olmak üzere ek tasfiyeye karar verilmesine rağmen tasfiye memuru atamasına karar verilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, yasal hasım durumunda bulunduğunu, aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, Ankara 16. İş Mahkemesinin 2019/314 Esas sayılı dosyanın UYAP üzerinden gelen sureti, ticaret sicil gazete ilanları dosya içerisinde yer almaktadır.
İhyası talep olunan … Tem. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin münfesih sayılmasına rağmen TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca kendisine yapılan ihtar ve ilan üzerine süresi içerisinde bildirimde bulunmadığından 23/10/2014 tarihinde ticaret sicilinden resen silindiği, ihtarnamede infisah sebebi olarak 5174 sayılı kanuna göre odaca kaydı silinenler olarak yer aldığı dosya içeriğiyle sabittir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4.fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı, ancak ihyası istenen şirket yetkilisine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı gibi dosyaya sunulan ihyası istenen şirkete çıkartılan tebligatın ise adresin kapalı olması nedeniyle bila tebliğ iade edildiği anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da şirketin yetkisine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtar usule aykırıdır. Bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı açıktır.
Öte yandan 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3.maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu maddede belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. ( Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316,)
Davalı … Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi bu nedenle de usul ve yasaya aykırıdır.
Hal böyle olunca mahkemece, davalı … sicil müdürlüğünün 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin ettiği, terkin işleminin usulsüz olduğu, ihyasına karar verilen şirketin iş mahkemesi dosyasıyla sınırlı olmamak üzere ihyasına karar verilmesi ve tasfiyeye tabi tutulmasına gerek bulunmadığı gibi tasfiye memuru atanmasına da gerek olmadığı, davacının dava dilekçesinde iş mahkemesi dosyasıyla sınırlandırma olmaksızın şirketin ihyasına karar verilmesini talep ettiği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken iş mahkemesi dosyası ile sınırlı olarak şirketin ihyasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
6102 Sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Eldeki dava ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 23/10/2014 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 17/02/2021 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuş ise de, davalı … Sicil Müdürlüğü’nün TTK’nun geçici 7. maddesi kapsamında kalmayan bir şirket hakkında bu maddeyi işlettiği anlaşıldığından yasada öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması mümkün görülmemiştir.
Davacı vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik istinaf itirazına gelindiğinde; yukarıda açıklandığı üzere davalı … sicil müdürlüğü 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin etmiştir. Bu durumda davalının usulsüz terkin işlemi ile işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiği gözetilerek davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şeklide hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Öte yandan, mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere ihyası talep olunan şirketin ticaret sicilinden terkini davalı tarafından usul ve yasaya aykırı olarak yapılmıştır. Bu durumda mahkemece, davalı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü kararında iş mahkemesi dosyası ile sınırlı olmak üzere ihya kararı verilmesinde isabet görülmediğinden davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, talebe konu şirketin ihyasına, ihya kararı kesinleştiğinde karardan bir örneğin tescili ve ilanı için Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/04/2021 tarih ve 2021/107 Esas 2021/342 Karar sayılı kararının sınırlı ihya kararı yönünden KALDIRILMASINA, davalının sair istinaf itirazlarının reddine,
2-Davanın KABULÜNE, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil no’sunda kayıtlı iken terkin olunan … Tem. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin ihyasına,
3-Karar kesinleştiğinde kararın bir örneğinin tescil ve ilan için Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından posta ve tebligat gideri olarak yapılan 41,50 TL yargılama masrafının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, kararın kaldırma gerekçesi de gözetilerek, davacı yararına takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
B)1-Davalı tarafından peşin yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcı ile 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı toplamı olan 221,40 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davadaki haklılık durumu gözetilerek davalı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/05/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.