Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1272 E. 2023/1160 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1272 Esas 2023/1160 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1272
KARAR NO : 2023/1160

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2021
NUMARASI : 2019/715 Esas 2021/210 Karar
DAVACI : … –
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali ( Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2019
KARAR TARİHİ : 20/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/09/2023

Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı ….A.Ş.arasında 19/09/2012 tarihli 3.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi ve 02/07/2018 tarihli 7.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmeleri akdedildiğini, işbu sözleşmelere istinaden dava dışı şirkete kredi hesabı tahsis edilerek kredi kullandırıldığını, davalı ….A.Ş.’nin dava konusu sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borçluların sözleşmelerdeki edimlerini yerine getirmemeleri üzerine hesapları kat edilerek borcun ödenmesi istemi ile Ankara 35.Noterliğinin 03/10/2019 tarih ve 22596 yevmiye numaralı ihtarnameleri keşide edildiğini, söz konusu ihtarnamelere rağmen borç ödenmediğinden alacağın muaccel hale geldiğini, ihtarnamelere rağmen borcun ödenmemesi sebebiyle davalı aleyhine Ankara 26.İcra Müdürlüğünün 2019/14177 esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, ancak borçlunun borcun tamamına itiraz emesi nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiğini, dava şartı olarak arabuluculuk müessesesine başvuruda bulunulmuş olmasına karşın sonuç alınamadığını, davalının icra takiben yönelik itirazlarının kötü niyetli ve zaman kazanmaya yönelik olduğunu, davalının sözleşmelere ve sözleşmelerdeki imzalara itirazının olmadığını, borca ilişkin hiçbir ödeme belgesinin de ibraz edilmediğini belirterek davalının haksız ve hukuka aykırı itirazlarının iptali ile takibin devamına ve davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu gayri nakdi teminat mektuplarından 1.000.000,00 TL bedelli teminat mektubunun süresinde Aralık 2020’de 35.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun süresinin ise Temmuz 2020 tarihide sona ereceğini, işbu teminat mektuplarının verildiği işverenler nezdinde dava dışı … A.Ş.’nin tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiği için mektupların tanzim edilemeyeceğini, süreleri dolduğunda banka riskinin bu oranda azalacağını, anılan nedenlerle belirtilen tarihlerde bu teminat mektuplarının nakde çevrilip çevrilmediği davacı bankadan sorulması ve/veya konunun bilirkişi marifetiyle araştırılması durumunda davanın bu miktara yansıyan bölümün konusuz kalacağını, davacı bankanın icra takibinde talep ettiği %44 oranındaki faiz oranı ve faiz başlangıç oranlarının bankacılık mevzuatına ve TBK’na aykırı olduğunu, davacı bankanın ayrıca icra takibinde faize faiz uyguladığını belirterek davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece;genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, icra dosyası, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı banka ile dava dışı şirket arasında tanzim edilen ve davalı şirketin müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı sözleşmelere istinaden dava dışı şirkete nakdi kredi, teminat mektupları ve çek karnesi verildiği, sözleşmenin TBK’nın müteselsil kefalet hükümlerine uygun olarak tanzim edilip geçerli olduğu, verilen kredinin geri ödenmediği, takip tarihi itibariyle bilirkişi raporunda belirtilen miktarlarda davacı bankanın davalıdan alacak talebinde bulunma hakkının olduğu anlaşıldığından raporda belirtilen miktarlar yönünden itirazın iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı haksız olarak takibe itiraz edip davacının zamanında alacağına ulaşmasına engel olduğundan İİK 67/2 maddesi uyarınca alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, sözleşmede davalı kefil yönünden gayri nakdi alacakların depo edilmesine yönelik özel düzenleme bulunmadığından davacının davalı kefile yönelik teminat mektubu ve çek zorunlu karşılık bedellerinin depo edilmesi talebinin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; karara dayanak bilirkişi raporunda genel olarak icra takibinde talep edilen nakdi alacak talebiyle ilgili olarak müvekkili bankanın talep ettiği alacak tutarının haklı ve yerinde olduğu ve takipte talep edilen nakdi alacaklardan davalının sorumluluğunun belirlendiğini, nakdi alacak talepleri ile ilgili olarak kararda aleyhe olan hususlara itirazla; davanın talepleri gibi tamamen kabulüne karar verilmesini, çek sorumluluk tutarları için davalının gayri nakdi bir kredi sözleşmesi hükmünde olan sorumluluk tutarları için banka tarafından talep edilebilecek teminatları vermekle yükümlü olduklarının açık olduğunu, genel kredi sözleşmesi’nin 3.5.1.1. maddesinde “…müteselsil kefalatin nakdi ve gayrinakdi kredi riskleri başta olmak üzere sözleşme sebebiyle doğmuş her türlü borcu kapsadığı gibi aynı mahiyette ileride doğması muhtemel borçları da kapsayacağı….” belirtildiğinden ve borcun kefalet miktarının içinde kaldığından gayri nakdi riskler yönünden de davalı müşterek borçlu müteselsil kefilin sorumluluğuna karar verilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle; gerek ticari hizmetler sözleşmesinin hükümleri, gerekse genel kredi sözleşmesinde yer alan gayri nakdi risk tutarlarının depo edilmesinin talep edilebileceğine dair hükümler birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasındaki teminat mektubu ve çek sorumluluk bedellerinin gayri nakdi kredi ilişkisi olduğunun tarafların kabulünde olduğunu, ayrıca yukarıda belirtilen genel kredi sözleşmesinin bahse konu maddesinde gayri nakdi risk tutarlarının depo edilmesinin talep edilebileceğini ve kefilin sorumluluğuna da dahil olduğu yönündeki hükümlerin varlığı nedeniyle davalının gayri nakdi çek bedeli ve teminat mektubu risklerinden de sorumlu olduğu ve deposunun talep edilebileceği dikkate alınarak söz konusu hükümlerin mahkemece değerlendirilerek gayri nakdi riske yönelik de müvekkil taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, diğer taraftan müvekkilin takipte talep ettiği tutarda gayri nakdi riskinin bulunması nedeniyle müvekkilin depo talebinin de kabulüne karar verilmesini, bu nedenle gayri nakdi alacaklardan da davalının sorumlu olduğu gözetilerek davanın gayri nakdi alacakları yönünden de kabulüne karar verilmesi gerektiğini, gayri nakdi alacakların varlığı bilirkişi raporuyla da belirlendiğinden ve icra takibi tarihi itibariyle müvekkilin talep ettiği alacakların varlığı belirlenmişken, depo talebinin kabul edilmemesi nedeniyle aleyhe vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken kararda aleyhe vekalet ücretine de hükmedilmesi nedeniyle kararın müvekkili aleyhine olan vekalet ücretleri bakımından da kaldırılmasını talep ettiğini, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının müvekkili aleyhine olan kısmının tehir-i icrasına neticeden kararın müvekkil aleyhine olan kısmen redde ilişkin kısmının kaldırılarak davanın tamamen kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmesi, icra takip dosyası, kullandırılan kredi ile ilgili hesap hareketleri, hesap kat ihtarnamesi vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/14177 esas sayılı dosyasının incelenmesinde,alacaklı …. tarafından borçlular … ve … Aleyhine toplam 408.597,93 TL nakdi alacak 1.358.316,08 TL gayri nakdi alacak için icra takibi yapıldığı, borçlunun borca ve ferilerine itiraz üzerine takibin durduğu, davacının bir yıllık yasal süre içerisinde itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya mevcut genel kredi sözleşmelerinin incelenmesinde;Davacı Banka ile dava dışı … …. A.ş. arasında; 19.09.2012 tarihinde 3.000.000 TL limitli ve 02.07.2018 tarihinde 7.000.000 TL limitli iki adet Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmelerde davalı … A.ş.’nin aynı limitle müteselsil kefil olduğu görülmüştür.
Ankara 35. Noterliğinin 03.10.2019 tarih 22596 yevmiye nolu ihtarnamesi ile toplam 399.871,30 TL nakdi alacağın ödenmesi; 1.355.422 TL gayrinakdi alacağın depo edilmesi için 1 gün süre verildiği,ihtarnamenin davalıya 04.10.2019 cuma günü tebliğ edildiği,tebliği takip eden 05.10.2019 ve 06.10.2019 tarihlerinin hafta sonuna denk gelmesi nedeniyle ödeme için verilen (1) günlük sürenin sonunda davalının temerrüdünün 08.10.2019 tarihinde oluştuğu anlaşılmıştır.
01/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı banka ile dava dışı ….A.Ş.arasında toplam 10.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalanmış olup davalı Zen şirketinin müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, verilen krediler geri ödenmediğinden kefiller aleyhine icra takibinin yapıldığını, kullandırılan kredilerin farklı nitelikte olması nedeniyle davacı banka tarafından merkez bankasına bildirilen faiz oranlarını uygulanması gerektiğini, bu nedenle 14391 nolu artı para kredisinden kaynaklanan kredi alacağından dolayı Merkez Bankasınca belirlenen azami gecikme faiz oranı %24 olduğundan davacının uygulamadığı %33 faiz oranının hatalı olduğunu, diğer hesaplar yönünden uygulanan faiz oranının yasa ve sözleşmeye uygun olduğunu, takip tarihi itibariyle davacının her dört kalem yönünden davalıdan talep edebileceği asıl alacak miktarının 401.361,86 TL, işlemiş faizin 4.183,95 TL, BSMV’nin 209,2 TL, toplam alacağın 405.755,01 TL olduğunu, takip talebinde 1.351.362,00 TL mer’i teminat mektuplarından ve 4.060,00 TL çek yaprakları yasal garanti tutarlarından oluşan toplam 1.355.422,00 TL depo talebinde bulunması gerekirken, ancak talepte fazladan 2.894,08 TL talepte bulunulduğunu, bu fazla gayri nakdi alacağın kaynağını teşkil eden bir belgenin bulunmadığını, dava tarihinden sonra 1.350.000,00 TL tutarındaki teminat mektuplarının iade edildiğini, dava dışı asıl borçlu şirketin teminat mektupları ve çek yasal garanti tutarlarından oluşan gayri nakdi risk bedelinin depo talebinde sorumlu olduğunu, ancak sözleşmede gayri nakdi risk bedelinin depo edilmesine yönelik açık bir hüküm bulunmadığı için depo talebinden davalı kefilin sorumlu tutulamayacağını belirtmiştir.
Somut olaya gelince; davacı banka ile dava dışı ….A.Ş.arasında toplam 10.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı şirketin müteselsil kefaletinin bulunduğu,kullanılan kredilerin ödenmediği, bu nedenle alacaklı banka tarafından hesabın kat edildiği, kat ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine borçlular … ve … Aleyhine toplam 408.597,93 TL nakdi alacak 1.358.316,08 TL gayri nakdi alacak için icra takibi yapıldığı, borçlunun borca ve ferilerine itiraz üzerine takibin durduğu,mahkemece, nakit alacak talepleri yönünden davanın kısmen kabulüne, teminat mektubu bedeli ile çek riski bedelinin depo edilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilince davalı kefilin gayrinakit depo talebinden ve çek sorumluluk bedelinden sorumlu olduğu ileri sürülerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dosya kapsamından, taraflar arasında düzenlenen ve davalının kefaletinin bulunduğu 02.07.2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin 3.5.1. Maddesinde “….müteselsil kefaletin nakdi ve gayri nakdi kredi riskleri başta olmak üzere Sözleşme sebebiyle doğmuş her türlü borcu kapsadığı gibi, aynı mahiyette ileride doğması muhtemel borçları da kapsayacağı ,….”
5.17. Maddesinde “Müşteri, işbu sözleşmeye ek olarak, ayrıca müşteri tarafından imzalanmış Ticari Hizmetler Sözleşmesi hükümlerinin Çek Sorumluluk Bedeli Kredisine ilişkin hükümlerinin geçerli olacağını kabul eder”
5.17.1. Maddesinde “Müşteriye teslim edilen çek karnesindeki her bir çek yaprağı için Bankanın ilgili mevzuat kapsamında ödemekle sorumlu olduğu tutarlar nedeni ile Müşteri hesabına gayri nakdi kredi risk girişi yapılır” hükümleri düzenlenmiştir.
Söz konusu hükümden de anlaşılacağı üzere, davalı müteselsil kefil gayri nakit kredilerin depo edilmesinden açıkça sorumlu tutulduğuna ilişkin hüküm bulunmadığından ilk derece mahkemesince davalı kefilin icra takibinde talep edilen teminat mektubu ve çek garanti tutarlarının deposundan sorumlu olmadıklarına ilişkin kabulü yerindedir. Ancak, dava konusuz kaldığından bu gerekçe ile davalı kefil gayrinakdi alacağa ilişkin yargılama giderinden sorumlu tutulmamıştır.
Bununla birlikte, garanti tutarlarının depo edilmesinin talep edildiği çek yapraklarının asıl borçluya 05/12/2003 tarihinde teslim edildiği dosya arasında mevcut çek durum raporundan anlaşılmaktadır.
31.01.2012 gün ve 6273 sayılı Yasa ile Çek Kanunu’nun 3. maddesine eklenen son fıkrasında yer alan “Çekin, üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi hâlinde, muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu sona erer” hükmü düzenlenmiştir.
Yine aynı yasanın geçici 3. maddesinin 4. fıkrasında “Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, muhatap bankanın 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu 30/06/2018 tarihinde sona erer.” düzenlemesi mevcuttur.
Somut olayda, deposu talep edilen çek yapraklarının basım tarihlerine ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmamakta ise de, söz konusu çek yapraklarının en geç asıl borçluya teslim edildikleri tarih itibariyle basıldıklarının kabulü gereklidir. Buna göre ve dosya arasında mevcut çek durum raporu birlikte değerlendirildiğinde asıl borçluya teslim edilen çek yapraklarının 05/12/2003 tarihinde basıldıkları anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davacı bankanın dava konusu olan çek yaprakları yönünden sorumluluğu 6273 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 31/01/2012 tarihinden önce asıl borçluya teslim edilen çek yaprakları nedeniyle 30/06/2018 tarihi itibariyle; teslim tarihi olan 05/12/2003 tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin sonu olan 05/12/2008 tarihi itibariyle sona ereceğinden ilk derece mahkemesinin karar tarihi olan 24/03/2021 tarihi itibariyle bankanın takip konusu çek yaprakları nedeniyle sorumluluğu sona erdiğinden ayrıca dava tarihinden sonra 1.350.000 TL tutarındaki teminat mektuplarının da iade edildiği anlaşıldığından bu talepler yönünden dava konusuz kalmakla kefile karşı gayrinakit alacak depo talebi ile açılan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davalı kefil hakkındaki gayri nakit depo talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının teminat mektubu bedeli ile çek riski bedelinin depo edilmesi talebi yönünden kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/03/2021 tarih ve 2019/715 Esas 2021/210 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davacı tarafından davalı aleyhine Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/14177 sayılı dosyası ile yapılan takibe davalının vaki itirazının,
A-(14391)nolu artı para (KMH) kredisinden kaynaklanan nakdi alacak kredisi yönünden 132.016,33 TL asıl alacak, 880,11 TL işlemiş faiz, 44,01 TL BMSV olmak üzere toplam 132.940,45 TL
B-(1640808-92-1)nolu DBS kredisinden kaynaklanan nakdi alacak kredisi yönünden 15,83 TL asıl alacak, …,22 TL işlemiş faiz, …,01 TL BMSV olmak üzere toplam 16,06 TL
C-(1640808-87-17)nolu işlek krediden kaynaklanan nakdi alacak kredisi yönünden 2.138,13 TL asıl alacak, 37,95 TL işlemiş faiz, 1,90 TL BMSV olmak üzere toplam 2.177,98 TL
D-(1640808-87-18)nolu işlek krediden kaynaklanan nakdi alacak kredisi yönünden 267.191,57 TL asıl alacak, 3.265,67 TL işlemiş faiz, 163,28 TL BMSV olmak üzere toplam 270.620,52 TL olmak üzere genel toplam olan 405.755,01 TL yönünden iptali ile KMH kredisinden kaynaklanan asıl alacak miktarı olan 132.016,33 TL yönünden takip tarihinden itibaren yıllık %24 oranında temerrüt faizi ve %5 BSMV uygulanmak suretiyle, diğer kredilerden kaynaklı alacaklar yönünden takip talebindeki koşullarda takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 81.151,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı alacaklının kötü niyeti ispatlanamadığından davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
6-Davacının teminat mektubu bedeli ile çek riski bedelinin depo edilmesi talebine ilişkin davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
7-Nakdi alacak yönünden alınması gerekli 27.717,12 TL harçtan peşin alınan 6.977,84 TL harcın tahsili ile eksik kalan 20.739,28 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Gayri nakdi alacak yönünden alınması gerekli 59,30 TL maktu harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
9-Davacı tarafından peşin yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ile 6.977,84 TL peşin/nispi harcı olmak üzere toplam 7.022,24 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 154,30 TL tebligat posta gideri ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.154,30 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red edilen miktarları göz önüne alındığında 1.146,27 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.uyarınca hesaplanan 36.852,85 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
12-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden nakdi alacağın reddedilen kısmı üzerinden A.A.Ü.T.13/2 uyarınca hesaplanan 2.842,92 TL ile gayri nakdi alacak yönünden A.A.Ü.T.13/2 uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
13-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
B)1-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında posta masrafı olarak yapılan 62,00 TL yargılama masrafının davadaki haklılık durumu gözetilerek 59,50 TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/09/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.