Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1261 E. 2023/940 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1261 Esas 2023/940 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1261
KARAR NO : 2023/940

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2021
NUMARASI : 2018/164 Esas 2021/294 Karar
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVA : Genel Kurul Kararının Hükümsüz Olduğunun Tespiti / İptali
DAVA TARİHİ : 01/03/2018
KARAR TARİHİ : 14/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/06/2023

Taraflar arasındaki genel kurul kararının hükümsüz olduğunun tespiti / iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin başlangıçta 5 kişilik aile şirketi olarak kurulduğunu, kuruluşta davacı … %24, … %12, … %16, … %24 ve … %24 oranında pay sahibi olduklaklarını, müvekkilinin uzun süre davalı şirketinin muharras azalığını yaptığını, başlangıçtaki yönetim kurulunun, …, … ve …’ndan oluştuğunu, 18.07.2014 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul toplantısında usulsüz ve kanuna aykırı bir biçimde … ve …’in Yönetim Kurulu üyesi seçildiklerini, şirket ortaklarından %12 hisse sahibi …’nun 23/09/2014 tarihinde ve %24 hisse sahibi …’nun 29/10/2015 tarihinde vefat ettiklerini, hisse paylarının terekelerine dahil olduğunu ve tüm mirasçıların külli halefiyet esasları uyarınca terekeler üzerindehak sahibi olduklarını, 26/05/2016 tarihli olağan genel kurulda alınan kararlara ilişkin olarak Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/481 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını ve davanın derdest olduğunu, 02.12.2017 tarihinde ise iş bu davanın konusu Olağan Genel Kurul toplantısının yapıldığını, müvekkili tarafından, hazirun cetveli, Yönetim Kurulunun organsız kalmasına, genel kurul davetinin usulsüzlüğüne yönelik olmak üzere tüm gündem maddelerine ilişkin muhalefet şerhi verildiğini, hazirun cetveline ve yönetim kurulunun organsız kalmasına yönelik itirazlara rağmen genel kurula devam edildiğini, erteleme talebinin reddedildiğini, paydaşlardan ikisinin vefat ettiğini ve ölüm ile terekeye dahil olan hisselerin paylaşımının usulüne uygun olarak yapılmadığını,Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) emredici düzenlemesine aykırı biçimde paylaşılmamış olan şirket hisseleri ile ilgili paylaşılmış gibi Hazır Bulunanlar Cetveli düzenlenerek genel kurul toplantıları yapılmaya çalışıldığını, mirasçıların iradesi olmadan iştirak halindeki hisseler için doğrudan müşterek hisseye çevrilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yapılan işlemlerin kesin hükümsüz olduğunu, …’nun vefatı ile şirket yönetiminin organsız kaldığını, pay sahibi mirasçıların rızai taksim yapılmış olsa dahi şirket yönetim kuruluna başvuru yapmasının mümkün olmadığını, terekelerin tespiti için İstanbul Anadolu 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/71 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, Şirkette organ yokluğu durumunda yapılan toplantı çağrısının da yok hükmünde olduğunu, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/140 E. sayılı dosyası ile yönetim kurulunun 2016/01 sayılı 22/01/2016 tarihli kararının yokluğunun tespitine ilişkin dava açıldığını, yönetim organı olmaksızın yönetim kurulu üyelerinin ibrasının gerçekleştirilmeye çalışılmasının hukuka aykırı olduğunu, gerek yapılan davet gerek düzenlenen “Hazır Bulunanlar Cetveli” yoklukla sakat olduğunu, hükümsüz genel kurul toplantısında Gündemin 7. maddesi uyarınca …’in 3 yıl süreyle görev yapmak üzere tek başına yönetim kuruluna seçildiğini, alınan bu kararın da yok hükmünde olduğunu, 02/12/2017 tarihli genel kurulda mali kararlar alındığını, hazirun listesinin sakatlığı ve yönetim organının olmayışı nedeni ile bu maddelerin de yok hükmünde olduğunu, müvekkil davacının bilgi edinme hakkının karşılanmadığını, genel kurul toplantısının ertelenmesi talebinin reddedildiğini, şirket gayrimenkullerinin satışına dair alınan kararların yok hükmünde olduğunu, ağırlaştırılmış nisaplar sağlanmaksızın karar alınmasının mümkün olmadığını, alınan kararın yok hükmünde olduğunu, şirketin 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ait 02/12/2017 tarihli genel kurulun hukuksuz olduğunu, alınan kararların yok hükmünde olduğunu belirterek 02/12/2017 tarihli genel kurul toplantısının ve toplantıda alınan kararların hükümsüz olduğunun tespitine, mahkemece hükümsüzlüğe karar verilmemesi halinde iptal nedenlerinin göz önünde bulundurularak genel kurul toplantısının iptal edilmesine kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararların hukuka uygun olduğunu, toplantıya tüm pay sahiplerinin katıldığını, vefat etmiş pay sahiplerinin hisselerinin miras hukukuna uygun olarak taksim edildiğini, alınan kararlarda bu payların dışlanması halinde dahi alınan kararların mevzuattaki yeter sayıları karşıladığını, şirketin organsız kaldığı iddiasının asılsız olduğunu, yapılan çağrının geçerli olduğunu, hazirun cetvelinin geçerli olduğunu, davacı tarafın şirketi işleyemez hale getirmeye çalıştığını, şirketin devam etmekte olan inşaat projesi kapsamında müteahhit ile anlaşması uyarınca devretmesi gereken tapu olduğunu, açılan davalar nedeni ile devir işleminin yapılamadığını ve şirketin zarara uğradığını, müvekkili şirketin 09/05/2018 tarihinde 2017 hesap yılı olağan genel kurulunu yapacağını, müteveffaların menkul ve gayrimenkullerinin paylaşımı için davacı taraf ile … ve … arasında miras taksim sözleşmesi akdedildiğini, şirket hisselerinin bu sözleşmeye dahil olmadığını, şirket hisselerinin veraset ilamı doğrultusunda miras payları oranında pay edilerek pay defterine işlendiğini, Kadıköy 10. Noterliğinin 06/05/2016 tarih ve 6908 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı tarafa bildirildiğini, genel kurulun verasetten doğan hisse payları da dahil olmak üzere payların yüzde yüzüyle toplandığını, miras hisselerinin genel kurulda alınan kararlara hiçbir etkisinin olmadığını, şirketin ana sözleşmesinde 2013 yılında yapılan tadilat ile şirketi yönetim kurulunun en az 1 en çok 3 kişiden oluşabileceğine karar verildiğini, şirketin 02/11/2017 tarihli genel kurul toplantısında davacı tarafın erteleme istediğini, talebin kabul edilerek genel kurul toplantısının 1 ay ertelendiğini, davacı tarafın 2. erteleme talebinin genel kurulca kabul edilmediğini, davacı tarafın bilgi istemine dair Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/855 E sayılı dosyasının derdest olduğunu, şirketin gereği gibi yönetilemediği iddiasının asılsız olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dosya kapsamına toplanan delillere, iddia, savunma ve bilirkişi raporuna göre; murisleri …’nun ve …’nun şirket hisselerine ilişkin mirasının, mirasçılar arasında taksim sözleşmesine konu edilmemiş olması ve dava konusu Genel Kurul’da temsilci vasıtasıyla temsil edilmediği görüldüğünden, toplam %36 oranındaki hissenin, toplantı ve karar nisabına dahil edilemeyeceği, hazirun Cetveli’nin hatalı olmasının başlı başına genel kurulda alınan tüm kararların hükümsüzlük nedeni olmadığı, davacı …’nun hisselerinin 3.600.000 adet, A. … hisselerinin 3.600.000 ve F. … hisselerinin ise, 2.400.000 adet olduğu, kalan 5.400.000 adet hissenin ise “iştirak halinde” olduğunun kabul edilmesi gerektiği, miras hisseleri, mirasçılar tarafından tayin edilen temsilci ile temsil edilmediğinden, davacı yanın “mirasçı” sıfatıyla red oyu verdiği iddiasının kabul edilemiyeceği, diğer ortakların da “kabul” oyu verdiğinin kabul edilemeyeceği, bu durumda iştirak halinde bulunan hisseler karar nisabına dahil edilmediği takdirde dahi, dava konusu genel kurulda 3.600.000 ret oyuna karşılık 6.000.000 kabul oyu ile tüm kararların oyçokluğu ile alındığı, toplantı nisabının oluştuğu ve anılan kararlara ilişkin olarak, her bir gündem maddesinde alınan kararın, karar nisabının oluştuğu, bu nedenle davacı tarafın hükümsüzlük iddiasının yerinde olmadığı, dava konusu genel kurulda; 3, 4, 5, 7, 8. 9, 10, 11 nolu gündem maddeleriyle alınan kararlarda oyçokluğu sağlandığı, kararların Kanuna, Esas Sözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olmadıkları anlaşıldığından davacı tarafın 3, 4, 5, 7, 8. 9, 10, 11 nolu gündem maddeleriyle alınan kararların iptali taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
%36 sermaye payının iki farklı miras şirketine ait olup, el birliği mülkiyetine tabi olduğunu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesince %36 sermaye oranındaki davalı şirketin payının mirasçılar arasında paylaşılmadığı yönünde 17/06/2020 tarihinde karar verdiğini, davalı şirket hisseleri mirasçılar tarafından paylaşılmadığı için iki farklı miras şirketinin toplantıda sermaye payı ve karar nisabı yönünden dikkate alınması gerektiğini, dava konusu genel kurulun çağrılı olarak yapıldığını, tüm hisse sahiplerinin çağrılmış olmasının mutlak ve yasal zorunluluk olduğunu, miras şirketinin veya temsilcilerinin usulüne uygun olarak toplantıya davet edilmediğini, bunun en büyük kanıtının hazır bulunanlar cetveli olduğunu, bir an için tüm mirasçıların çağrıdan haberdar olduğu kabul edilirse o zaman %36 sermaye payının karar nisabının hesabına dahil edilmesinin zorunlu olduğunu, ilk derece mahkemesinin el birliği mülkiyetine tabi olduğunu kabul ettiği %36 sermaye payının usulüne uygun davet edilmediğini ve dava konusu genel kurulda da herhangi bir temsilci tarafından temsil edilmediğini doğru olarak gayet yerinde bir biçimde belirttikten sonra %36 sermaye payı hiç yokmuş gibi toplantı ve karar nisabı hesaplanmasının kesinlikle hatalı olduğunu, %36 sermaye payının el birliği mülkiyetine tabi olduğundan irade yokluğu nedeniyle sanki terekedeki bu hisseler paylaştırılmış gibi yapılan tüm işlemlerin emredici hukuk kurallarına aykırılığı nedeniyle kesin hüküm olması gerektiğini, kesin hükümsüz olduğu tespit edilen bir hukuki işlemin hiçbir şekilde hukuka uygun hale gelemeyeceğini ve hukuka aykırı işlemin sonucunda elde edilen sonucun da hukuka aykırı olacağından gerçeğe uygun olmadığı belirtilen ve genel kuruldaki iradelerin oluşmasına esas olan hazır bulunanlar listesindeki oy oranlarının bir takım matematiksel hesaplarla düzeltilerek karar nisabı hesaplanmasının mümkün olamayacağını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini ve ayrıca davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı yanın istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiğini, ayrıca ilk derece mahkemesinin 5.400 adet hissenin iştirak halinde olduğunun kabul edilmesi yönündeki gerekçesinin hatalı olduğunu, gerekçenin mirastan doğan şirket paylarının paylaşılmamış olduğu yönündeki gerekçesinin düzeltilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesin istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı şirketin 02/12/2017 tarihli Genel Kurulu’nda alınan kararların hükümsüz olduğunun tespiti / iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; davalı şirketin 2014, 2015 ve 2016 yılları olağan genel kurul toplantısının 02/11/2017 tarihinde yapılmasına karar verildiği, ortaklardan … vekilinin talebi ile toplantının 1 ay ertelendiği ve 02/12/2017 tarihinde yapıldığının tutanağa geçirildiği, toplantı çağrısının tüm ortaklara ve denetçiye 10/11/2017 tarihinde yönetim kurulu tarafından iadeli taahhütlü mektup ve 08/11/2017 tarihinde Kadıköy 10. Noterliğinin 17086, 17087 ve 17088 yevmiye numaralı ihtarnameleri ile yapıldığı, toplantı ilanının 13/11/2017 tarih ve 9450 sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlandığı, 18/07/2014 Tarihli 2013 hesap yılı olağan genel kurul toplantısının toplam 15.000.000 hisseden 9.600.000 hissenin asaleten katılımıyla toplandığı, Gündemin 6. maddesinde “Şirket ana sözleşmesinin 7. maddesinde istinaden görev süresi dolmamakla birlikte eski yönetim kurulunun görevden alınmasına ve muharras azanın bugün itibariyle görev ve yetkisinin azline, …’nun yönetim kurulu başkanlığına , A. …’in yönetim kurulu üyeliğine üçer yıl için oy birliği ile seçildikleri, Gündemin 7. maddesinde Yeni Türk Ticaret Kanunu hükümleri dairesinde yönetim kurulunun hissedarlar arasından seçilecek en az bir, en çok 3 üyeden oluşacak bir yönetim kurulu tarafından yürütülür şeklinde değiştirilmesi kararının alındığı, Gündemin 10. maddesinde ayrıca muharras aza tayinine gerek olmadığına, yönetim kurulu başkanı olarak seçilen … ve yönetim kurulu üyesi olarak seçilen A. …’in müştereken atacakları imzaları ile şirketi … en geniş şekilde temsil ve ilzam etmek üzere üç yıl süre ile yetkili kılınmasına kararlarının oy birliğiyle alındığı,
Kadıköy 10. Noterliğinin 06/05/2016 Tarih ve 6908 Yevmiye Numaralı İhtarnamesinin merhum … ve merhum … hisselerinin Üsküdar 9. Noterliğinin 13/10/2014 tarih 33550 yevmiye numaralı ve 20/01/2016 tarih 2050 yevmiye numaralı veraset ilamları gereği 29/10/2016 tarihi itibariyle şirket pay defterine işlendiğinin bildirimi olduğu, Yeni ortaklık ve sermaye yapısının … – % 32,50, … – %33,75 ve … – %33,75 olarak teşkil ettiğinin bildirildiği, başlangıçtaki hisse oranları ile veraset ilamı dikkate alınarak yapılan bu hesaplama, Hazirun Cetveli’nde yer alan hisse oranlarıyla örtüşmediğini, dava konusu 02/12/2017 tarihli Genel Kurul tarihi itibariyle, …’nun kendine ait %16 (2.400.000), iştirak halindeki hisselerden dolayı %16,50 (2.475.000 adet) hissesinin bulunduğunun görüldüğü, … kendi adına %24 (3.600.000), mirasçı sıfatıyla %9,75 (1.462.500), davacı … ise kendi adına %24 (3.600.000), mirasçı sıfatıyla %9,75 (1.462.500) oranında hisseyi elinde tuttuğu, dava konusu Genel Kurul’da, …’nun …’i vekil tayin ettiği, Hazirun Cetveli’nin hatalı olmasının başlı başına genel kurulda alınan tüm kararların hükümsüzlük nedeni olmadığı, yapılan tüm oylamalarda; 5.062.500 adet olduğu kabul edilen M. …’nun hisse adedinin 3.600.000 adet, 9.937.500 adet kabul oyu olarak A. … hisselerinin 3.600.000 ve F. … hisselerinin ise, 2.400.000 adet olarak kabul edilmesi gerektiği, kalan 5.400.000 adet hissenin ise “iştirak halinde” olduğunun kabul edilmesi gerektiği, miras hisseleri, mirasçılar tarafından tayin edilen temsilci ile temsil edilmediğinden, diğer ortakların “kabul” oyu verdiği kabul edilemeyeceğine göre, davacı yanın “mirasçı” sıfatıyla red oyu verdiği iddiasını da kabul etmenin olanaklı olmadığı, iştirak halinde bulunan hisseler karar nisabına dahil edilmediği takdirde dahi, tüm kararların oyçokluğu ile alındığı, davacı yanın 3, 4, 5, 7, 8. 9, 10, 11 nolu gündem maddeleriyle alınan kararlara karşı red oyu kullandığı ve maddenin görüşülmesi sırasındaki beyanlarına ithafen “yukarıdaki gerekçelerle muhalif kaldığı” belirtildiğinden, muhalefet şerhinin bulunduğu değerlendirildiği, davanın 3 aylık hakdüşürücü süre içinde açıldığının ve 3, 4, 5, 7, 8. 9, 10, 11 nolu gündem maddeleriyle alınan kararlara karşı red oyu kullandığı ve muhalefet şerhinin bulunduğunun tespit edildiği, Muris …’nun ve muris …’nun şirket hisselerine ilişkin mirasının, mirasçılar arasında taksim sözleşmesine konu edilmemiş olması ve dava konusu Genel Kurul’da temsilci vasıtasıyla temsil edilmediği görüldüğünden, toplam %36 oranındaki hissenin, toplantı ve karar nisabına dahil edilemeyeceği, miras hisseleri dışlanarak oluşturulan yeni Hazirun Cetveli’nde dahi, toplantı nisabının oluştuğu ve anılan kararlara ilişkin olarak, her bir gündem maddesinde alınan kararın, karar nisabının oluştuğu, bu nedenle davacı yanın hükümsüzlük iddiasının yerinde olmadığı, 3, 4, 5, 7, 8. 9, 11 nolu gündem maddeleriyle alınan kararların Kanuna, Esas Sözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğuna dair bir veri olmadığı, (10) nolu gündem maddesiyle …’nun Yönetim Kurulu üyesi olarak atanmasına ilişkin kararın, gerek usulü, gerekse …’nun Yönetim Kurulu üyeliği için gereken nitelikleri haiz olup olmadığı hususunun Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/140 E. Sayılı dosyasıyla dava konusu yapıldığı belirtilmiştir.
Dava konusu edilen butlanına veya iptaline karar verilmesi istenen genel kurulun 02/11/2017 tarihinde yapılmasına karar verildiği, ortaklardan … vekilinin talebi ile toplantının 1 ay ertelendiği ve 02/12/2017 tarihinde yapıldığının tutanağa geçirildiği, davacı … vekilinin hazirun cetveline itiraz ettiği, yapılan oylamada davacı … vekilinin 5.062.500 adet red oyuna karşılık 9.937.500 adet kabul oyu ile genel kurul toplantısının yapılmasına karar verildiği, Şirketin 1.500.000 payının 7.462.500 adet payının asaleten ve 7.535.000 adet vekaleten olmak üzere tüm ortakların katılımıyla toplandığı,
Gündemin 1. maddesinde; davacı … vekilinin, vefat eden şirket ortaklarının terekelerindeki hisselerinin toplantıda temsil edilmediği, şirket hisselerinin paylaşımının usulüne uygun yapılmadığı bu nedenle karar nisabının sağlanamayacağını yönünde itiraz ettiği ve genel kurula muhalif kalındığını beyan ettiği, ortaklardan …’in müteveffaların hisselerinin pay dağılımının yapılıp pay defterine işlendiğini, bu nedenle itirazların dikkate alınmayacağını beyan ettiği, Gündemin 3. maddesinde; 2014, 2015 ve 2016 yılları yönetim kurulu faaliyet raporunun görüşüldüğü, yapılan oylamada 5.062.500 adet red oyuna karşılık 9.937.500 adet kabul oyu ile yönetim kurulu faaliyet raporunun kabul edildiği, Gündemin 4. maddesinde; 2014, 2015 ve 2016 yılları bilanço ve gelir / gider hesaplarının görüşüldüğü, davacı … vekilinin finansal tabloların incelenebilmesi için 2. kez erteleme talep ettiği, buna bağlı olarak şirketin mali durumu, yönetim kurulu üyelerinin ibrası ve seçimi maddelerinin de ertelenmesinin talep edildiği, finansal tabloların toplantı tarihinde verildiğini beyan ettiği, yapılan oylamada 5.062.500 adet red oyuna karşılık 9.937.500 adet kabul oyu ile bilanço ve kar / zarar tablolarının kabul edildiği, davacı … vekili tarafından kar dağıtımının görüşülmesinin talep edildiği, kar dağıtılması konusunda bir kararın alınmamasına oy birliği ile karar verildiği, Gündemin 5. maddesinde: yönetim kurulu üyelerinin ibrasının görüşüldüğü, Yönetim kurulu üyesi …’nun oy çokluğu ile ibra edildiği, Yönetim kurulu üyesi …’nun oy çokluğu ile ibra edildiği, Yönetim kurulu üyesi …’in oy çokluğu ile ibra edilmediği, Gündemin 7. maddesinde; yönetim kurulu üyelerinin seçiminin görüşüldüğü, yapılan oylama sonucunda …’in üç yıl süreyle şirketi, şirket kaşesi altına atacağı münferit imzası ile her konuda temsil, ilzam ve tevkile yetkili kılınmasına oy çokluğu ile karar verildiği, Gündemin 8. maddesinde; denetçinin ibrasının görüşüldüğü, … vekilinin bu tarihlerde denetçi olmadığı ibrasının da mümkün olmadığı yönünde itiraz ettiği, …’in 2014 yılı için denetçi olduğu ve ibrasının gerektiği beyan ettiği, yapılan oylamada 5.062.500 adet red oyuna karşılık 9.937.500 adet kabul oyu ile denetçi Şerif Hakan Tekinel’in ibra edildiği, Gündemin 9. maddesinde; denetçi seçiminin görüşüldüğü, yapılan oylamada 5.062.500 adet red oyuna karşılık 9.937.500 adet kabul oyu ile Kamu Gözetim Kurumunca belirlenen bağımsız denetim standartlarına uygun denetim yapacak Anka Trio Bağımsız Denetim A.Ş. ile anlaşılmasına karar verildiği, Gündemin 10. maddesinde; …’nun geçici atamasının görüşüldüğü, davacı … vekilinin yapılan atamanın usulsüz olduğunu ve yok hükmündeki kararın onaylanmasının mümkün olmadığını beyan ettiği, …’in eski yönetim kurulu başkanı …’nun vefatı nedeni ile zorunlu geçici atama yapıldığını ve şirket genel kurulunda işleminin onanması ile geçerlilik kazanacağını beyan ettiği, yapılan oylamada 5.062.500 adet red oyuna karşılık 9.937.500 adet kabul oyu ile işlemin onandığı, Gündemin 11.maddesinde ise; şirket gayri menkullerinin durum değerlendirilmesinin yapıldığı, şirkete ait arsa üzerinde yapılan iş merkezine ait bağımsız bölümlerin, sözleşme gereği müteahhide devrine ilişkin tüm iş ve işlemlerin yerinde ve uygun olduğuna yapılan oylamada 5.062.500 adet red oyuna karşılık 9.937.500 adet kabul oyu ile karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği ve TTK’nın 445.maddesi hükmünde belirtildiği üzere; kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olup genel kurul kararlarına karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açılabilir. TTK’nın 446. maddesinin 1. Fıkrasının “a” bendinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahibinin genel kurul kararının iptali istemiyle dava açabilecektir. Ayrıca TTK’nun “Butlan” başlıklı 447.maddesinde; genel kurulun özellikle pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarının kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran ve anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayesini korunması hükümlerine aykırı olan kararların batıl olduğu düzenlenmiştir.

Öncelikle, eldeki davanın 3 aylık yasal süre içinde açıldığı, TTK’nın 446/1. maddesi gereği davacı ortak adına toplantıya vekaleten … usulüne uygun olarak hükümsüzlüğünü ve iptalini talep ettiği dava konusu genel kurul kararlarına karşı olumsuz oy kullanarak usulüne uygun olarak TTK’nın 446/1.a maddesi uyarınca muhalefet şerhlerini sunmuştur.
Dosyada yer alan 13/11/2017 tarihli ve 9450 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi örneğine göre, davalı şirketin yönetim kurulu başkan yardımcısı … tarafından 02/12/2017 tarihinde yapılacak olağan genel kurul toplantısı daveti yapılarak toplantı gündemi ilan edilmiş, toplantıya çağrı aynı zamanda tüm ortaklara ve denetçiye yönetim kurulu tarafından taahhütlü mektuplarla 08/11/2017 tarihli Kadıköy 10. Noterliği’nin 7086, 17087 ve 17088 yevmiye numaralı ihtarnameleri ile yapılmıştır.
Dosyada yer alan en son 02/12/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısına ait hazirun cetveline göre, başlangıçta 5 ortağı bulunan davalı şirketin, davacının murisleri … ve …’nun ölümü üzere 3 ortağının kaldığı, 1.500.000,00 TL sermaye karşılığı %49,75 hissenin asaleten, %50,25 hissenin vekaleten katıldığı, hissedalardan …’in hisselerinin toplantıda asaleten, …’nun hisselerinin toplantıda vekaleten … tarafından, …’nun hisselerinin vekaleten … tarafından temsil edildiği görülmüştür.
Dosya kapsamında yer alan; davalı şirketin 18.07.2014 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağında alınan 6 nolu karar ile davalı şirketin yönetim kurulu başkanlığına …, başkan yardımcılığına ise … getirilmiş,7 no’lu karar ile anasözleşmenin idare meclisi başlıklı 7. maddesi tadil edilerek şirketin işleri ve idaresinin Genel Kurul tarafından, TTK hükümleri dairesinde hissedarlar arasından seçilecek en az bir, en çok üç üyeden oluşacak bir yönetim kurulu tarafından yürütülmesine dair oy birliğiyle karar alınmış (davacı ortak toplantıya asaleten veya vekaleten katılmamış), bu kararlar ticaret siciline tescil edilmiş, 01.02.2016 tarihli ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 9001 sayılı örneğine göre; davalı şirketin yönetim kurulu başkan yardımcısı olan … tarafından alınan 22.01.2016 tarihli ve 2016/01 nolu yönetim kurulu kararı ile yönetim kurulu başkanı …’nun vefatı üzerine …’nun TTK’nın 363. Maddesi gereği yönetim kurulu üyesi olarak atanmasına karar verilmiştir.
Davacı tarafından 18.07.2014 tarihli genel kurulda alınan kararların butlanı veya iptali istemiyle Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2014/909 Esas sayılı dava açıldığı, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, kararın davacı yanca istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2020/1374 Esas 2023/152 Karar sayılı ilamı ile davacı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, Dairemiz kararının temyiz edildiği ve dosyanın halen Yargıtay’da olduğu,
Davacı tarafından 22/01/2016 tarihli 2016/01 sayılı yönetim kurulu kararının yokluğunun tespitine yönelik olarak istemiyle Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2016/140 Esas sayılı dava açıldığı, ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile davalı şirketin 22/01/2016 tarihli 2016/01 sayılı yönetim kurulu kararının yoklukla malul olduğunun tespitine karar verildiği, kararın istinaf edildiği ve halen derdest olduğu,
Davacı tarafından davalı şirketin 09/06/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların hükümsüzlüğünün tespiti ve iptaline yönelik olarak açılan davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/615 esas sayılı dosyasından dava açıldığı, ilk derece mahkemesinde açılan davanın reddine karar verildiği, kararın davacı yanca istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2020/1319 Esas 2022/1061 Karar sayılı kararıyla davacı yanın istinaf başvurusunun kabulü ile açılan davanın kabulüne, dava konusu 09/06/2018 tarihli 2017 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine karar verildiği, Dairemiz kararının temyiz edildiği ve halen Yargıtay’da olduğu görülmüştür.
Uyuşmazlık davalı anonim şirketin 02/12/2017 tarihli genel kurul kararlarının yok hükmünde olup olmadığı, 22.01.2016 tarihli yönetim kurulu kararı ile şirkete TTK’nın 363. maddesi uyarınca yönetim kuruluna geçici atama yapılmasının ve daha sonra bu yönetim kurulunun dava konusu olağan genel kurul toplantı çağrısının usulsüz olup olmadığı, davacının ve diğer ortakların murislerinden gelen hisselerin elbirliği halinde mülkiyet hükümleri gereği usulüne uygun olarak genel kurulda temsil edilip edilmediği, genel kurulda alınan kararların butlanla malul olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
6102 Sayılı TTK’nın 363. maddesinde; herhangi bir sebeple bir üyeliğin boşalması durumunda yönetim kurulunun, kanuni şartları haiz birini, geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçip ilk genel kurulun onayına sunacağı, bu yolla seçilen üyenin, onaya sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görev yapacağı ve onaylanması halinde selefinin süresini tamamlayacağı düzenlenmiştir.
Düzenleme ile birlikte somut olaya gelince; dava konusu genel kurul toplantısından önce yapılan 18.07.2014 tarihli genel kurulda alınan kararla davalı şirketin yönetim kurulunun en az bir, en çok 3 üyeden oluşacağına dair karar alınarak ana sözleşme tadil edilmiş ve bu toplantıda yönetim kuruluna yönetim kurulu başkanı … ile başkan yardımcısı … olmak üzere iki üye atanmıştır. Yönetim kurulu başkanı …’nun görevini sürdürürken ölümü üzerine şirket yönetim kurulu başkan yardımcısı …’in annesi olan 85 yaşındaki F. …’nu 22.01.2016 tarihli Yönetim kurulu kararı ile şirkete geçici olarak yönetim kurulu üyesi olarak atamıştır. Bu atama karar 26.05.2016 tarihli genel kurulda alınan 6 no’lu karar ile oy çokluğuyla kabul edilmiştir. Bu hale göre dava konusu olayda, yönetim kurulunun iki kişiden oluştuğu anlaşılmaktadır. Yönetim kurulunun iki kişiden oluştuğu hallerde, yönetim kurulu üyeliklerinden birisinin boşalması durumunda kalan yönetim kurulunun boşalan üyeliğe bir atama yapıp yapamayacağının belirlenmesi gerekmektedir. Dava konusu olayda ise, önem arz eden husus, iki kişiden oluşan yönetim kurulunda, bir üyeliğin boşalması durumunda diğer üyenin karar alıp alamayacağıdır. 6102 Sayılı TTK’nın 390. maddesi gereğince, esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulunun üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanacağı ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alacağı açıktır. Bu durumda, yönetim kurulunun iki kişiden oluşması halinde, kalan üye ile toplantı yeter sayısı ve karar yeter sayısı sağlanamayacağından, boşalan üyeliğe bir atama yapılması da mümkün olmayacaktır. (Bkz. aynı yönde Kırca/Şehirali Çelik/ Manavgat, Anonim Şirketler Hukuku Cilt 1-Temel Kavram ve İlkeler Kuruluş Yönetim Kurulu s.421.) Aynı şekilde, kalan üyenin genel kurul toplantısı yapılmasına ilişkin karar alması da mümkün olmayacaktır. Ayrıca, bu durumda şirkette 6102 Sayılı TTK’nın 530. maddesinde tanımlanan organ boşluğuna sebep olacaktır. Eldeki dava konusu olayda iki kişilik yönetim kurulunun, TTK’nın 390. maddesi gereğince toplanıp karar alabilmesi için, iki kişinin toplantıya katılması ve oybirliği ile karar alabileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, bir üyenin ölmesi halinde, diğer üyenin bir karar alması mümkün olmayıp, alacağı kararların, toplantı ve karar yeter sayısı olmaması sebebiyle kurucu unsurları bulunmadığından yok hükmünde olacağına göre dava konusu boşalan üyeliğe yeni üye atanması ve genel kurul toplantısı yapılmasına dair kararların da yok hükmündedir. O halde yok hükmündeki yönetim kurulu kararı ile toplanan genel kurulun da, kurucu unsurlarından birisi eksik olması sebebiyle yok hükmünde olduğunun kabulü gerekecektir. Ayrıca, toplantı yapılmasına ilişkin karar dışında, yönetim kurulu tarafından yapılan çağrı da yok hükmünde olacağından, bu bakımdan da genel kurul toplantısı kurucu unsurlarından birisi eksik olarak toplanmış ve bu sebeple yok hükmünde olacaktır.
Öte yandan, davacının ve diğer ortakların murislerinden gelen hisselerin elbirliği halinde mülkiyet hükümleri gereği usulüne uygun olarak dava konusu genel kurulda temsil edilip edilmediği hususu ele alındığında; davalı şirketteki pay durumunun, … %24, … %12, … %16, … %24 ve … %24 şeklinde iken; pay sahiplerinden …’nun 23.09.2014 tarihinde; …’nun ise, 29.10.2015 tarihinde öldüğü dosya kapsamıyla sabittir.
Davalı vekilinin beyan dilekçesi ekine göre, davalı şirketin murislerinin ölümü üzerine hisselerinin veraset belgelerine göre mirasçıları olan ortakları adına pay defterine yazılmasına dair davalı şirketin yönetim kurulu tarafından alınan 27.04.2016 tarihli 2016/03-B sayılı kararı /Ankara 54. Noterliğince 03.05.2016 tarihinde tasdik edilmiş), ile pay defterine işlendiğine dair pay defterinin ilgili sayfa örneklerini ve davacı dahil tüm mirasçı ortaklara keşide edildiğine dair Kadıköy 10. Noterliği’nin 06.05.2016 tarihli ihtarname örneği sunulmuştur.
Ölüm ile murisin bütün diğer malvarlığı gibi, anonim şirket payları da terekeye dahil olacaktır. Ölüm halinde mirasçılar tereke üzerinde iştirak halinde mülkiyet esaslarına göre tasarruf etmektedir. Dolayısıyla, mirasçılar arasında başka türlü bir taksim anlaşması olmadığı sürece, mirasçıların terekeye dahil anonim şirket payları üzerinde iştirak halinde mülkiyet esaslarına göre tasarruf etmeleri gerekecektir. Bu çerçevede dava dosyası içeriğinde bulunan mirasçılık belgelerine göre;
… mirasçılarının; …, …, … ve … olduğu; … mirasçılarının; …, … ve … olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı şirkette, iki ortağın ölümü ile terekeye dahil olmuş pay miktarının, … %12 ve … %24 olmak üzere payların toplam %36’sı olduğu görülmektedir. Dava konusu genel kurul toplantı tutanağında, “şirketin hazirun cetvelinin tetkikinden şirketin toplam sermayesinin 1.500.000,00 TL olduğu; sermayenin 15.000.00 adet paya bölündüğü, yapılan yoklamada, 506.250,00 TL sermayeye karşılık 5.602.500 adet payın asaleten, toplam 9.937.500,00 TL sermayeye karşılık 9.937.500 adet payın ise vekaleten toplantıya iştirak için hazır bulunduğu; – 506.250,00 TL sermayeye karşılık 5.602.500 adet payın sahibi …’in; – 487.500,00 TL sermayeye karşılık 4.875.000 adet payın …’na vekaleten …’in; – 506.250,00 TL sermayeye karşılık 5.602.500 adet payın sahibi …’na vekaleten …’ın toplantıda hazır olduğu” belirtilmiştir.
Hazirun cetvelinde ise, terekeye dahil olmuş payların ayrıca gösterilip, maliklerinin elbirliği şeklinde belirlenmesi gerekirken, sanki taksim yapılmış gibi paylaştırılarak gösterilmiştir. Elbirliği şeklinde malik olunan paylar üzerinde maliklerin oybirliği ile tasarruf etmeleri gerekecektir. Şu halde davacının ve davalı şirketin diğer ortaklarının murislerinden gelen ve elbirliği şeklinde malik olan payları dava konusu genel kurulda temsil edilmemiştir. Nitekim bu husus Yargıtay 11. HD tarafından 18/01/2022 tarihli ve 2020/6453 Esas -2022/382 Karar sayılı ilamıyla onanan Dairemiz 17.06.2020 tarihli ve 2019/1736 Esas-2020/544 Karar sayılı kararıyla sabittir. TTK’nın 416. Maddesinde düzenlenen çağrısız genel kurul koşulu da somut olayda gerçekleşmemiştir. Bu sebeple de dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğuna karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile 02/12/2017 tarihli 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Tüm bu nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile dava konusu 02/12/2017 tarihli 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile
Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/03/2021 tarihli ve 2018/164 Esas 2021/294 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile dava konusu 02/12/2017 tarihli 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun TESPİTİNE,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gerekli olan 179,90 TL maktu harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 144,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin ve 35,90 TL başvuru harcı olmak üzere 71,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan tebligat, posta gideri bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.477,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Yargılama sırasında vekil ile temsil olunan davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri gereği takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi gereği varsa kullanılmayan gider avansı, kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
C)1-Davacı tarafından peşin yatırılan 59,30 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı 41,50 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 203,60 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/06/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.