Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1232 E. 2023/764 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1232 Esas 2023/764 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1232
KARAR NO : 2023/764

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2021
NUMARASI : 2020/292 Esas 2021/48 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA TARİHİ : 02/07/2020
KARAR TARİHİ : 24/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/05/2023

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 24/07/2006 tarihinde işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, davalı bünyesindeki … hizmet akdi ile çalışan işçinin 12/11/2003 tarihinde iş kazası geçirdiğini, dava dışı işçi tarafından açılan dava sonucu verilen kararın icra takibine konulması nedeniyle icra dosyasına ödenen miktardan davalının sorumlu olduğunu belirterek 36.539,45 TL’nin davalıya başvuru tarihi olan 24/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında faiz başlangıç tarihini ödeme tarihi olan 01/06/2016 olarak ıslah etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, devre esas bilançoların kesinleştiğini, yapılan ödemeden müvekkilinin sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, taraflar arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.4 ve 7.6 maddeleri ile rücuen alacak ödemesinin yapılmasına dayanak Van İş Mahkemesi’nin 2008/403 Esas 2015/315 Karar sayılı dava dosyasında verilen ilama istinaden yapılan ödeme nedeni ile dava konusu isteme dayanak iş kazasının taraflar arasındaki İHDS’nin imzalandığı 24/07/2006 tarihinden önce 12/11/2003 tarihinde gerçekleşmesi sebebiyle dava konusu miktarın tamamını rücuen davalıdan talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, 36.539,45 TL’nin ödeme tarihi olan 01/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya sundukları beyanlarının değerlendirilmediğini, bilirkişi raporuna itirazlarının gözetilmediğini, davanın zaman aşımına uğradığını, bilançoların kesinleştiğini, davacıyla yapılan hisse satış sözleşmesinde işçilerin haklarına ilişkin özel düzenleme ile taahhüt bulunduğunu, şirketin bu borçları üstlendiğini, işçilerin üçüncü kişi olarak düşünülemeyeceğini, davacının haklı olduğu düşünülse dahi müvekkilinin dayanak kararda belirtilen ve kusuru nispetindeki tutardan sorumlu olacağını, icra takibine ilişkin giderlerden, vekalet ücretinden karara ilişkin diğer masraf ve faizden sorumlu olmayacağını, kök davadaki müşterek sorumluluk yönünden inceleme yapılmadığını, dava dışı hayvan sahibinin kusurundan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla davacı şirketin özelleştirme kapsamına alındığını, faaliyetlerine devam eden elektrik dağıtım şirketinin hisselerinin belli bir tarihte alıcıya devrinin yapıldığını, bu yönteme göre özelleştirme öncesinde ve sonrasında şirketin hak, borç ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik söz konusu olmadığını, şirket faaliyetlerinin rutin olarak yürüttüğünü, tahsilat ve ödemelerin de rutin olarak yapıldığını, ihalesi yapılan ve fiili devri gerçekleşen dağıtım şirketleriyle müvekkili arasındaki işlemlerin bu sözleşmeye tabi olduğunu, davalara ilişkin ayrımda da anılan sözleşme ele alınarak tarafların sorumluluğunda olacak dava dosyalarının tespit edileceğini, şirket yatırımları çerçevesinde oluşan dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin her türlü idari ve hukuki ihtilafın müvekkili tarafından yürütüleceğini, ancak her türlü mali külfetin şirket tarafından karşılanması gerektiğini, davacının müvekkilinden ayrı tüzel kişiliğe sahip olduğunu, yapılan bilanço düzenlemelerinde şirketin devrine ilişkin bilanço düzenlemelerinde de borç ve alacak devir işlemlerinin tekrarlandığını, İHDS, ihale şartnamesi ve hisse devir sözleşmesinin birlikte yorumlanması gerektiğini, özelleştirme öncesinde ve sonrasında şirketin hak, borç ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik olmadığını, şirketin faaliyetlerini rutin olarak yürüttüğünü, devir tarihinden önce kamuya ait olan şirket hisselerini devir tarihinden itibaren özel sektöre geçmesinin sağlandığını, ihale sürecinde yatırımcılar tarafından teklife ilişkin değerlendirmelerin bu esaslar çerçevesinde yapıldığını, İHDS’de müvekkilinden masraf, zarar veya herhangi bir isim altında hiçbir talepte bulunulmayacağının kabul edildiğini, rücu davasına dayanak mahkeme kararında bahsi geçen alacağın müvekkiline bırakılan alacaklar olmadığını, dava dışı şahsın üçüncü kişi konumunda olmadığını, ödeme tarihinden itibaren ticari faiz talebinin İHDS’ye aykırı olduğunu, müvekkilinin takibe ilişkin giderlerden, vekalet ücretinden karara ilişkin masraf ve faizden sorumlu olmadığını, davacının sözleşme gereğince gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü bulunmasına rağmen mahkeme kararında hüküm altına alınan alacak kalemlerinin icra takibine mahal vermeden gecikmeksizin ödemediğini, bu nedenle müvekkilinin ancak dayanak davada hükmedilen bedelden sorumlu tutulabileceğini, dayanak davada alacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilip, ödemeler yasal faiz üzerinden yapılmasına rağmen avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacının sebepsiz zenginleştiğini, davacının ıslah ile dava dilekçesindeki faiz başlangıç tarihini değiştirdiğini, davacının davasını tam olarak ıslah etmediğini, ıslah dilekçesinin usulüne uygun olmadığını, ıslah talebi gözetilerek ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili aleyhine hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinde de hata bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Van İş Mahkemesi’nin 22/04/2015 tarih ve 2008/403 Esas ve 2015/315 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacısı …, davalısı … A.Ş. olup, 12/11/2003 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini talebiyle açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin denetiminden geçerek kesinleştiği görülmüştür.
Ankara 4. İcra Müdürlüğü’nün 2015/22541 sayılı takip dosyası ile; alacaklı … tarafından borçlu … A.Ş. aleyhine Van İş Mahkemesi’nin 22/04/2015 tarih ve 2008/403 Esas ve 2015/315 Karar sayılı ilamına dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, … A.Ş. tarafından icra dosyasına 01/06/2016 tarihinde 36.539,45 TL ödendiği anlaşılmıştır.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı … tarafından iş kazası sonucu uğranılan maddi zararın tazmini talebi ile davacı … A.Ş. aleyhine açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dışı …’nın mahkeme ilamını … A.Ş. aleyhine icra takibine koyması sonucu davacının 01/06/2016 tarihinde 36.539,45 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Van İş Mahkemesi’ndeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra dosyasına ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazlarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Rücuen alacağa dayanak mahkeme ilamı ile meydana gelen iş kazasında … A.Ş’nin %50, davacı …’nın %20, dava dışı hayvan sahibinin %30 oranında kusurlu olduğu belirlendikten sonra hüküm altına alınan maddi tazminatın davalı … A.Ş’den tahsiline karar verilmiştir. Dava dışı … anılan ilama dayalı olarak … A.Ş. aleyhine icra takibine girişmiş, takip sonucu işbu davaya konu edilen bedel icra dosyasına davacı … A.Ş. tarafından ödenmiştir. Ödenen bedelden ise İHDS hükümleri uyarınca davalı …’ın sorumlu olduğu iddiasıyla işbu dava açılmıştır. Dosya içeriğinden rücuya esas mahkeme kararında meydana gelen iş kazasında kusurlu olduğu belirtilen diğer sorumlu dava dışı hayvan sahibi tarafından davacı … A.Ş’ye herhangi bir ödeme yapıldığına ilişkin bir bilgi ve belge dosyaya sunulmuş değildir. Hal böyle olunca mahkemece davacının icra dosyasına yaptığı ödemenin tamamının davalıdan talep edebileceği gözetilerek ödenen miktarın davalıdan tahsiline hükmedilmesi isabetlidir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan harç ve vekalet ücretinde herhangi bir hata bulunmadığı gibi davacı tarafından yapılan ve dosya içerisinde belgeli olan giderler gözetilerek hüküm altına alınan yargılama gideri miktarında da herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı vekilinin hüküm altına alınan alacağın faiz başlangıç tarihi ve türüne yönelik istinaf itirazına gelindiğinde; kural olarak rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı).
Davacı vekili dava dilekçesinde hüküm altına alınacak alacağa davalıya başvuru tarihi olan 24/07/2017 tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep ederek faiz başlangıç tarihine ilişkin seçimlik hakkını davalıya başvuru tarihi olarak kullanmıştır. Yargılama aşamasında ise, talebini faiz başlangıç tarihi yönünden ıslah ederek ödeme tarihi olarak bildirmiştir. Dava dilekçesinde davacı yan faiz başlangıç tarihine ilişkin seçimlik hakkını kullanarak tükettiğinden tükenen hak yönünden ıslah yoluna başvuramayacaktır. Kaldı ki, davacı 24/07/2017 tarihli davalıya gönderdiği yazı ile icra tehdidi altında ödenen 36.539,45 TL bedelin ödenmesini talep etmiş, talebinde faiz talebinde bulunmadığı gibi faize ilişkin haklarını da saklı tutmamıştır.
Bu durumda mahkemece, tarafların tacir olduğu gözetilerek hüküm altına alınan alacağa avans faizi işletilmesine karar verilmesi isabetli ise de, davacının faiz başlangıç tarihine ilişkin seçimlik hakkını dava dilekçesinde kullanarak tükettiği, tükenen bu hakka ilişkin ıslah yoluna başvurulamayacağı, kaldı ki davacının dava tarihinden önce davalıya gönderdiği yazıda faiz talep etmediği ve faiz haklarını saklı tutmadığı gözetilerek hüküm altına alınan alacağa 24/07/2017 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile ıslah geçerli kabul edilerek ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi isabetsizdir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun faiz başlangıç tarihi yönünden kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının faiz başlangıç tarihi yönünden kaldırılmasına, davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun faiz başlangıç tarihi yönünden KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/01/2021 tarih ve 2020/292 Esas 2021/48 Karar sayılı kararının faiz başlangıç tarihi yönünden KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın KABULÜNE, 36.539,45 TL’nin 24/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 2.496,00 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 624,02 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.871,98 TL karar harcının karar tarihinden sonra davalı tarafından yatırıldığı anlaşıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yatırılan 624,02 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 41,00 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 841,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.480,92 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
C)1-Davalı tarafında yatırılan 624,00 TL nispi karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davadaki haklılık durumu gözetilerek davalı üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 24/05/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.