Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1230 E. 2022/565 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1230 Esas 2022/565 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1230
KARAR NO : 2022/565

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2021
NUMARASI : 2020/285 Esas 2021/195 Karar
DAVACI :
DAVALI :
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 07/07/2020
KARAR TARİHİ : 25/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/04/2022

Taraflar arasındaki anonim şirket üyeliğinin sona erdiğinin tespiti istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; … Sağlık Hizmetleri Taah. İnş. Tic. A.Ş. Şirketinin yönetim kurulu başkanı olduğunu, şirketi kurduktan sonra hastalandığını, uzun süre iş yapamadığını, iyileştiğinde şirketinin beyannamelerini verdiğini, … Vergi Müdürlüğü’nün şirket iş yapamadığı için vergi kaydını kanunen resen kapattığını, belli bir süre SSK prim borcunu ödediğini, bu nedenle 12.12.2012 tarihinde çıkan emekli yasasından faydalanmak için emekliliğe başvurduğunu, …’un kendisini borçlandırdığını ve şirketteki kurucu üyeliğinin sona erdiğine dair yazı istediğini, 2011 yılında şirket üyeliği sona erdiği halde Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün kayıtlarında şirketin 2014 yılında sicilden silindiğinin kaydedildiğini, bu nedenle emekli olamadığını, kendisinin 73 yaşında olduğunu sosyal yardımla geçindiğini, adli yardım talebinin olduğunu belirterek 2011 yılı itibariyle şirket üyeliğinin sona erdiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı temsilcileri cevap dilekçesinde özetle; temsilcisi oldukları sicil müdürlüğüne tespit istemli bu davada husumet yöneltilemeyeceğinden davanın reddi gerektiğini, davacının 27.11.2011 tarihinde müdürlüklerine … Vergi Dairesi’nin 14.04.2011 tarihli 9940 sayılı vergi kaydının kapanıldığına ilişkin yazısını sunduğunu belirtmiş ise de davacının kurucu ortaklarından olduğu müdürlüklerinde … sicil numarasında kayıtlı … Sağlık Hizmetleri Taah. İnş. Tic. A.Ş. Hakkında tasfiye sürecinin başlatılabilmesi için 6102 sayılı Kanunun 529 vd. Maddeleri gereğince sona erme ve tasfiye ilişkin öngörülen hallerden birinin gerçekleşmesi gerektiğini, bu nedenle davacının yalnızca vergi dairesi kapanış yazısı ile başvuruda bulunması yeterli olmadığından şirketin sicil kaydının silinmesi işleminin 27.11.2011 tarihinde gerçekleştirilemediğini, söz konusu hususlara ilişkin 04.09.2014 tarihli ve 047522-047516/045231 sayılı 18.11.2016 tarihli ve 071099/067291 sayılı yazıları ile … Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü’ne 08.06.2018 tarihli 043138/042193 sayılı ve 17.06.2020 tarihli ve 62752911-101.05-E.16959 sayılı yazıları ile davacıya cevap verildiğini, … sicil numarasında kayıtlı şirketin 6102 sayılı TTK geçici 7. Maddesi ve 30.12.2012 tarihli 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ilan ile şirketin 23.01.2014 tarihinde resen terkin edildiğini belirterek davanın pasif husumet yokluğunda reddine, maddi vakıanın dava konusu olamaması sebebiyle usulden reddine, karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; şirket üyeliğinin 2011 yılında sona erdiğinin tespiti istemiyle açılan davada dosyada bulunan ticaret sicil kayıtlarından davacının kurucu üyesi olduğu … Sağlık Hizmetleri Taahhüt İnşaat Ticaret Anonim Şirketinin 25/04/2006 yılında tescil edilerek kurulduğu, davacının kurucu ve son ortak olduğu, Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca 23/01/2014 tarihinde ticaret sicilinden resen silindiği, TTK 529 maddesinde düzenlenen anonim şirketlerin sona erme sebeplerinin gerçekleşmesi halinde ilgili belgelerle ticaret sicil müdürlüğüne başvurarak ticaret sicilden şirket kaydının silinmesinin istenebileceği, ancak ticaret sicil müdürlüğü yazı cevabından davacının ticaret sicil müdürlüğüne bu yönde geçerli bir başvuru yapmadığının anlaşıldığı, şirketin kaydının ticaret kanunun geçici 7. maddesi uyarınca 2014 yılından resen silindiğinin anlaşıldığı, davacının şirketin 2011 yılında sona erdiğinin tespiti yönündeki talebinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; 2006 yılında kurmuş olduğu şirketin, kaza geçirmesi üzerine vergi dairesi tarafından fes edildiğini, Maliye Bakanlığı tarafından TTK’nın yetkisine uyarak yayımladığı 21.12.2004 tarih ve 2014/13 seri no’lu Uygulama İç Genelgesi ile vergi dairelerine re’sen terk yetkisinin verildiğini, ilk derece mahkemesince vergi dairesinden almış olduğu 04.11.2011 tarihli dilekçesinin kabul edilmesi gerektiğini, 2011 yılında Ankara Ticaret Odası’na dilekçesiyle birlikte başvurarak ekinde vergi dairesinin kapatma yazısını verdiğinin dosya itibarıyla sabit olduğunu, … Ticaret Odası’nın kendilerine başvuruda bulunulmadığına dair beyanlarının doğru olmadığını, zira … başkanı ile görüşmesinde 2012 yılında Daire yandığı için Vergi Dairesince verilen cevabınve şirket bilgilerinin de yandığını söylediğini, şirket bilgilerinin verilmesi halinde gereğinin yapılacağının söylendiği halde şimdi ise mahkemece düzeltilsin diye cevap verildiğini, …’a ihya için başvurduğunu, ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı temsilcileri, davacının istinaf başvuru sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının yönetim kurulu başkanı olduğu … Sağlık Hizmetleri Taah. İnş. Tic. A.Ş. Şirketinin re’sen terk üzerine vergi kaydının kanunen kapatılmış olması sebebiyle anılan şirketteki yönetim kurulu üyeliğinin 2011 yılı itibarıyla sona erdiğinin tespiti istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisindeki belgelerden şirket tüzel kişiliğinin davalı sicil müdürlüğü tarafından 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesi gereği 23.01.2014 tarihinde 5174 sayılı Yasa gereği oda kaydının silinmiş olması gerekçesiyle re’sen terkin edilmek suretiyle son bulduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, dava dışı anonim şirketin yönetim kurulu başkanı ve ortağı olduğu anlaşılan davacının, davacı tarafından bir örneği dosyaya sunulmuş olan davacının başvuru dilekçesi üzerine verilen ve 30.10.2008 tarihi itibarıyla davacının ortağı bulunduğu anonim şirketin terk halinde olduğunu gösteren … Vergi Dairesi’nin 14.04.2011 tarihli yazısına istinaden davacının 2011 yılı itibarıyla şirket ortaklığının sona erdiğinin tespitini talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten de ilk derece mahkemesi kararında vurgulandığı üzere, ancak TTK’nın 529. maddesinde düzenlenen anonim şirketlerin sona erme sebeplerinin gerçekleşmesi halinde ilgili belgelerle şirketin bağlı bulunduğu ticaret sicil müdürlüğüne başvurularak ticaret sicilinden şirket kaydının silinmesi istenebilecektir. Somut olayda ise davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabi yazısının içeriğinden davacının bu yönde geçerli bir başvuru yapmadığı anlaşılmıştır. Şu halde davacının ortağı bulunduğu dava dışı anonim şirketin, TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca ticaret sicilinden 23.01.2014 tarihinde re’sen terkin edilmeden önce, 2011 yılında sona erdiğine yönelik davacının anılan vergi kaydı dışında TTK’nın 529. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak geçerli belgelerle davalı ticaret siciline başvurmak suretiyle dava dışı anonim şirketin ve dolayısıyla şirket ortaklığının 2011 yılı itibarıyla sona erdiği dosya kapsamı itibarıyla ispatlanamamıştır.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcının, dan başlangıçta peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında adli yardım talebi Dairemiz 14/04/2022 tarihli ve 2021/1230 Esas sayılı kararıyla kabul edilen dolayısıyla başlangıçta istinaf başvuru ve karar harcı alınmayan davacının, istinaf incelemesi sonunda istinaf başvurusunun reddine karar verilmek suretiyle haksız çıktığı gözetilerek HMK’nın 339/1. Maddesi uyarınca 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 220,70 TL istinaf başvuru harcı ile 80,70 TL maktu karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/04/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.