Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1220 E. 2023/864 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :17/10/2017
NUMARASI..
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 25/02/2013
KARAR TARİHİ : 07/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/06/2023

Taraflar arasındaki alacağa ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı banka ile genel kredi sözleşmesi imzalayarak 44.500,00 TL kredi kullandığı, kullanılan kredi karşılığında 23/09/2012 tarihli 25.000,00 TL bedelli … … … Şubesi, 17/11/2012 tarihli 26.250,00 TL bedelli … … Şubesi nezdindeki hesaplar üzerine keşideli müşteri çeklerini krediye teminat olarak ilgili şubeye ciro ederek … bordrosuyla verildiğini, 23/09/2012 tarihli çekin karşılıksız çıkması üzerine 04/01/2013 tarihli 30.000,00 TL bedelli, 11/01/2013 tarihli 30.000,00 TL bedelli çeklerin krediye teminat olarak ilgili şubeye ciro ederek … bordrosuyla verildiğini, 10/10/2012 tarihinde 10.000,00 TL kredi borcuna ayrıca ödemede bulunduğunu, müvekkili şirketin karşılıksız çıkan 23/09/2012 tarihli çekin iadesini talep ettiğinde banka yetkililerinin çek borçlusu aleyhine takibe konulacağını, tahsil edildikten sonra çekin meblağı kadar bedelin müvekkili şirketin hesabından düşürüleceğinin beyan edildiğini ancak müvekkili şirket aleyhine Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2012/12811 sayılı dosyasında icra takibine başlatıldığından müvekkilinin 32.578,00 TL ödemede bulunarak takibe konan çekin iade alındığını, kalan kredi borcunun da defaaten ödemek suretiyle kredinin kapatıldığını, müvekkili şirketinin de dahil edilerek davalı bankaca yapılan iş bu haksız takip sonucu müvekkili şirketinin T.C. … Bankası nezdinde tutulan kara liste içerisine alındığını, durumun düzeltilmesi davalı bankadan talep edilmesine rağmen bir sonuç alınamadığını, hesap kat edilmemesine rağmen müvekkili hakkında kullanılan krediye teminat olarak verilen çekle ilgili olarak hakkında takip başlatılmasının hukuka ve sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat dava hakları ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla karşılıksız çıkan teminat çeki sebebiyle müvekkili aleyhine başlatılan takibin usul ve yasaya aykırı olduğunun tespitine, yapılan haksız takip nedeniyle Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2012/12811 sayılı dosyasına icra vekalet ücreti, komisyon vs. talepler nedeniyle fazladan ödemek zorunda kalınan 7.578,00 TL’nin iadesine, ödeme tarihinden itibaren ticari faizle davalıdan tahsiline, … Bankası’na müvekkili şirket hakkında uygulanan haksız icra takibine ilişkin düşülen olumsuz sicil kayıtlarının düzeltilmesi için davalı bankanın düzeltme beyanı vermesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının Ankara şubesiyle imzaladığı genel kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandığını, kullanılan kredilere ilişkin olarak tahsili halinde borçtan mahsup edilmesi kaydıyla 25.000,00 TL tutarlı 23/09/2012 keşide tarihli çeki cirosuyla müvekkili bankaya tevdi ettiğini, çekin karşılıksız çıkması üzerine 08/10/2012 tarihinde Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden alacak için ihtiyati haciz kararı alınarak 10/10/2012 tarihinde Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2012/12811 sayılı dosyasında icra takibine geçildiğini, TTK 808 maddesinde; “Zamanında ibraz edilmiş olan çekin ödenmemiş olması ve ödememe hali sabit bulunduğu takdirde hamil, cirantalar, düzenleyen ve diğer çek borçlularına karşı başvurma haklarını kullanabilir.” hükmü uyarınca icra takibinin çek cirantaları ve keşideci aleyhine yapıldığını, çek tazminatından sadece keşidecinin sorumlu olduğu hususunun da özel olarak belirtildiğini, genel kredi sözleşmesinin 3.6. maddesinde müvekkili bankanın kendisine tevdi edilen tüm ticari senetlerin ödenmemesi durumunda kanuni takip yapma hakkının olduğunun açıkça belirtildiğini, davacının da tacir olmasından dolayı basiretli bir tacir gibi davranarak müvekkiline tevdi ettiği karşılıksız kalan çekin bedelini ödemesi veya ödememesinin sonuçlarını öngörmesinin kendisinden bekleneceğini, Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2012/12811 sayılı dosyasında davacının tüm dosya borcu olan 32.578,00 TL’yi 17/10/2012 tarihinde kendi iradesiyle icra dosyasına yatırdığını ve karşılığında takibe konu çek aslını bizzat teslim aldığını, kaldı ki kendisinin çek aslını dosyadan alabilmek amacıyla çek keşidecisi yerine ödediği çek tazminatı tutarını diğer ödemelerle birlikte keşideciye rücu etme hakkının mevcut olduğunu, davacının davaya konu ettiği 25.000,00 TL tutarlı çekte keşideci olmadığından kendisine dair bu çekle ilgili … Bankası’na bildirimde bulunulmasının gerekmediğini, ayrıca çek hesabı da …’na ait olduğundan müvekkilinin bu çeke ilişkin keşideci ve cirantasına dair … … bir bildiriminin olmadığını, sözleşme ve yasadan doğan hakları çerçevesinde hukuka uygun bir şekilde gerçekleştirilen icra takibi nedeniyle müvekkiline kusur isnat edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı hakkında henüz yasal şartlar oluşmadan davalı banka tarafından icra takibi yapıldığı, yapılan haksız icra takibi nedeniyle tespit edilen zarar olan 6.061,00 TL’nin davadan önce temerrüt ihtarı bulunmadığından dava tarihi olan 25/02/2013 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddi gerektiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, 6.061,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili bankaya tevdi etmiş olduğu çek yönünden müvekkili bankanın yetkili hamil sıfatı ile çeki muhatap bankaya ibraz etme hakkı bulunduğunu, müvekkil bankanın, ilgili çekin karşılığının muhatap bankadan tahsil edilememesi halinde, müvekkili bankanın çeki süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz ile, karşılığı olması halinde bedeli teslim alma hakkı bulunmadığını, müvekkilinin yetkili hamil sıfatına haiz olduğu hususunda taraflar arasında herhangi ihtilaf bulunmadığını, buradan hareketle, muhatap bankaya ibraz edilen çekin karşılıksız çıkması halinde de, müvekkili bankanın bu çek yönünden alacağını tahsil etmek amacıyla yasal yollara başvurma hakkı bulunduğunu, bilindiği üzere kıymetli evrak hukukunun temel ilkeleri arasında illetten mücerretlik ilkesi yer aldığını, bu ilke uyarınca kıymetli evrak doğumuna neden olan hukuki olay veya ilişkiden bağımsız ve soyut olduğunu, bir diğer ifadeyle kıymetli evrak başlı başına yeni bir borç yarattığını, cevap dilekçemizi tekrarla, ödeme dekontlarında da çeklere herhangi atıf bulunmadığını, dolayısıyla müvekkil bankanın icra takibine konu etmiş olduğu çek teminat amacıyla alınmadığını,, müvekkil banka yetkili hamil sıfatına haiz olması nedeniyle yasal yollara başvuru hakkı bulunduğunu, davacı tarafın tacir olduğu hususu gözetildiğinde, basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğü kapsamında çekin karşılıksız çıkması halinde aleyhine yasal yollara başvurulacağını öngörmesi gerektiğini, dolayısıyla yerel mahkemece hatalı değerlendirme yapılmak suretiyle, çekin illetten mücerret olduğu, müvekkili bankanın yetkili hamil olduğu ve davacı tarafın tacir olmanın başlıca yükümlülüklerinden olan basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğüne aykırı davranması neticesinde yapılan işlemler karşısında verilen karar hatalı olduğu, kararın kaldırılması gerektiğini, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin 3.6 maddesi uyarınca müvekkili bankanın kendisine tevdi edilen tüm ticari senetler için, ödenmeme halinde kanuni takip yapma hakkına haiz olduğu düzenlendiğini, bir diğer ifadeyle hesabın katı için aranan tek şart, vadesi gelmesine rağmen borcun ödenmemesi olmadığını, sözleşmede hesabın hangi hallerde kat edileceği açıkça düzenlendiğini, bu hallerde borç muaccel hale geleceğinden, yerel mahkemenin tespiti hukuka aykırı olduğunu, bu hususların birlikte değerlendirildiğinde, tevdi edilen çekin karşılıksız kalması sonucunda hesabı kat etme yetkisine de sahip olduğunu, bu nedenle yerel mahkemenin eksik incelemeye dayalı kararı hatalı olduğunu, kaldırılması gerektiğini, yerel mahkemece, davacı taraf somut delil sunmamasına rağmen çekin teminat senedi olduğu yönünde hüküm kurulduğunu, dayanaksız ve gerekçesiz kararın kaldırılması gerektiğini, yerel mahkemece davacı tarafın zararı yönünden çek üzerinde yer alan diğer cirantalara başvuru yapılıp yapılmadığı araştırılmadığını, zira davacı tarafın rücu hakkı bulunduğunu, bu husus araştırılmadan verilen karar haksız kazanç sağlamaya sebebiyet verebileceğini, müvekkil bankanın yetkili hamil olarak, çek üzerindeki tüm cirantalara başvuru hakkı bulunmaktadır. davacı tarafın da çek bedelini banka hesabında bulundurmayan keşideci ve diğer cirantalara müteselsil sorumluluk dolayısıyla başvuru hakkı bulunduğunu, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi halinde dahi, davacı tarafça diğer cirantalara başvuru yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, kabul ve kayıt anlamına gelmemek kaydıyla, davanın kabulü halinde dahi yapılan hesaplama hatalı olduğunu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, muaccel bir borç bulunmadığı halde icra takibi yapılması nedeniyle fazladan ödendiği iddia edilen miktarın davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir.

6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı şirket ile davalı banka arasında 06.07.2012 tarihinde 150.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi düzenlendiği,davacıya davalı bankanın Ankara/… ….. hesaptan 06.07.2012 tarihinde 3 ayda bir faiz ödemeli 44.500,00 TL’lık Borçlu Cari Hesap Kredisi açıldığı, 10.10.2012 tarihinde 10.000,00 TL, 18.10.2012-tarihinde 10.000,00 TL ve 19.10.2012 tarihinde 24.443,00 TL’lık ödemeler ile kredi hesabının kapatıldığı, davalı bankaya davacı tarafından borcuna mahsup edilmek üzere tarihsiz … Bordrolarıyla verilen … … Şubesine ait 0371565 nolu 04.01.2013 tarihli ve 30.000.00 TL’lık ve … A.Ş. … Şubesine ait ….. no.lu 11.01.2013 tarihli ve 30.000,00 TL’lık çekler 06.07.2012 tarihi itibariyle, … … … Şubesine ait 23.09.2012 tarihli 8782453 no.lu 25.000,00 TL’lık ve … … Şubesine ait 17.11.2012 tarihli … no.lu, 26.250,00 TL’lık çeklerin 25.09.2012 tarihi itibariyle Banka kayıtlarına girdiği,davaya konu … … … Şubesine ait 23.09.2012 tarihli … no.lu 25.000,00 TL olan çekin dava dışı …….Şubesine ait 23.09.2012 tarihli 8782453 nolu 25.000,00 TL’lık çekin takasa 03.10.2012 tarihinde ibraz edildiği, çekin karşılığının olmadığına dair şerh düşüldüğü anlaşılmıştır.
Dava konusu çekin karşılıksız çıkması üzerine,davalı banka tarafından çek borçluları aleyhine Ankara 13.İcra Müdürlüğünün 2012/12811 sayılı takip dosyası ile çek bedeli ile faiz ve ferilerinden oluşan toplam 27.781,68 TL tutarın tahsili amacıyla Kambiyo Senetlerine …. takip yapıldığı icra dosyasına davacı tarafça 17.10.2012 tarihinde 32.577,76 TL’lık ödeme yapıldığı görülmüştür.
Davacı yan, takip tarihinde muaccel bir borcu bulunmadığı aleyhine haksız yere başlatılan takip neticesinde çek bedeli 25.000,00 TL dışında icra müdürlüğüne fazladan 7.578,00 TL ödeme yapılması nedeniyle zararının oluştuğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının hamili olduğu ve kredilerin teminatı olarak davalı bankaya verdiği 23.09.2012 tarihli ….. no.lu 25.000,00 TL bedelli çekin karşılıksız çıkması sonucu banka tarafından yapılan takip nedeniyle fazladan yaptığı bir ödeme olup olmadığı, davacının davalıdan alacak talep edip edemeyeceği, edebilecek ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Yargılama sırasında mahkemece bir bankacı bir bankacı hukukçu bilirkişi heyetinden alınan hükme esas bilirkişi raporunda özetle,davacı aleyhine, davalı banka tarafından kambiyo takibi yapıldığı tarihte davacının kredi hesabı kat edilmemiş olup davacının bankaya muaccel bir borcunun bulunmadığı,davacı şirketin hamili olduğu 23.09.2012 tarihli …. no.lu 25.000,00 TL bedelli çekin davalı bankaya tahsil ve/veya tahsilinde borca mahsup edilmek üzere verildiği,davalı banka tarafından davacı şirket hakkında Risk bildirim merkezlerine negatif kayıt bilgisinin tespit edilmediğini,genel bankacılık uygulamasında hesap kat edilen krediler kanuni takip hesaplarına (tahsili geciken alacaklar) aktarılarak (ve karşılık ayrılarak) takip edildiği,davalı Banka nezdindeki davacı şirkete ait hesap ekstresi incelendiğinde kredi hesabının kanuni takip hesaplarına aktarılmadığı, … anlamda canlı kredi olduğu,davacı şirkete hesap kat ihtarı gönderilerek cari hesap ilişkisinin kesilmediği,davacının kredi borcu muacceliyet kesbetmeden ve kredi hesabı kanuni takip hesaplarına aktarılmadan davacı şirket hakkında icra takibi yapılmasının taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesine, mevzuata ve genel bankacılık uygulamasına aykırı olduğu,davacı hakkında henüz yasal şartları oluşmadan icra takibi yapıldığı,yapılan haksız icra takibi nedeni tespit edilen zararın 6.061,00 TL olduğu belirtilmiştir. Alınan rapor ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir.
Hal böyle olunca, mahkemece davacının kredi borcu muacceliyet kesbetmeden ve kredi hesabı kanuni takip hesaplarına aktarılmadan davacı şirket hakkında icra takibi yapılmasının taraflar arasındaki kredi sözleşmesine, mevzuata ve genel bankacılık uygulamasına aykırı olduğu,davacı tarafça her ne kadar 25.000,00 TL tutarlı çek için 32.578,00 TL ödenmesi nedeniyle davacının 7.578,00 TL zarar ettiği kabul edilmiş ise de davacı hesabına çek tutarının 26.517,00 TL olarak iade edildiği, böylece zararın 6.061,00 TL olduğu, yapılan haksız icra takibi nedeniyle tespit edilen zarar olan 6.061,00 TL’nin davadan önce temerrüt ihtarı bulunmadığından dava tarihi olan 25/02/2013 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine dair yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 110,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 69,90 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.07/06/2023

Başkan- Üye Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.