Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1208 E. 2023/869 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1208 Esas 2023/869 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1208
KARAR NO : 2023/869

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2019
NUMARASI : 2018/14 Esas 2019/495 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/01/2018
KARAR TARİHİ : 07/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/06/2023

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait … plakalı aracın içine ve motoruna su girmesi sonucu hasar meydana geldiğini, aracın davalı sigorta şirketine genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı tarafından kazanın sigorta şirketine bildirilmesi sonrasında davalı sigorta şirketi tarafından pert-total işlemi uygulandığını, işlem sonrasında toplam 64.000,00 TL tazmin edildiğini, aracın kaza tarihindeki kazasız rayiç değerinin ödenmesi gerektiğini, sigorta şirketi tarafından görevlendirilen expertiz tarafından aracın değerinin 89.000,00 TL olarak belirlendiğini, dava açmadan önce davacı tarafından aracın rayiç değerinin 76.000,00 TL olduğunun tahmini nedeniyle sigorta şirketine aradan farkın ödenmesi amacıyla ihtarname gönderildiğini ancak aradaki 12.000,00 TL’nin davacıya ödenmediğini belirterek şimdilik 1.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili tarafından 13/01/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 1.000,00 TL olarak açtıkları davalarını 21.000,00 TL artırarak 22.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
CEVAP
Davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davaya karşı cevap verilmediği, yargılama sırasında açılan davayı kabul etmediklerini, kaza sonrası mutabakat sağlandığını, alınan ibraname gereğince 64.000,00 TL’nin ödendiği belirtilerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; tüm dosya kapsamına göre dava konusu aracın kaza tarihindeki değerinin 68.000,00 TL olarak hesap edildiği, davacı vekilinin bu rapora ilişkin somut herhangi bir itirazının bulunmadığı ve dosya kapsamındaki belgelerden aracın sovtaj ve hasar bedeli toplamı olarak davacıya 64.000,00 TL ödendiğinin anlaşılması karşısında, ödenen meblağ ile hesap edilen değer arasındaki 4.000,00 TL’lik farkın yasal düzenleme uyarınca açıkça belirli yetersiz ve fahiş düzeyde bir farklılık olmadığı, davacının tacir olması ve davalı ile imza edilen 07/09/2017 tarihli mutabakat kapsamında aracın bedelinin 64.000,00 TL olduğu ve kendisine yapılacak ödeme konusunda mutabık kaldığını bildirmesi karşısında basiretli bir tacir olarak bu bedeli kabul ettiğinin kabulü ile huzurdaki davaya konu talepte bulunamayacağı, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Mahkemece makine mühendisi bilirkişiden ek rapor alındığını, bu raporda müvekkiline ait aracın hasar bedelinin ve piyasa rayiç değerinin tespit edildiğini, piyasa rayiç değeri 86.000,00 TL olarak belirlendiğinden bakiye 22.000,00 TL hasarın talep edildiğini, mahkemece söz konusu raporun sehven gönderildiği ve yok hükmünde olduğunun iddia edildiğini, hükme esas alınan heyet raporunda ise aracın kaza tarihi itibariyle ikinci el piyasa değerinin 78.000,00 TL olarak tespit edildiğini, dosyada yer alan bilirkişi raporları arasında çelişki olduğunu, aynı heyette yer alan bilirkişi değerlendirilmesi arasında fahiş derecede farklar olduğunu, bu nedenle yeniden bilirkişi raporu alınması gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kasko sigortasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Makine mühendisi ve Sigorta Uzmanı bilirkişi heyetinden alınan rapor ve ek raporda özetle; kazanın oluş şekli, aracın marka ve modeli, günün piyasa rayiçleri, dosya kapsamında bulunan bilgi, belge ve ekspertiz raporu ve fotoğraflar karşılaştırıldığında aracın maruz kaldığı su baskını nedeniyle ağır hasara uğramış olduğu, aracın internet oto alım-satım sitelerinden ve serbest piyasadan yapılan araştırmalarda 2018 yılı sonu itibariyle benzer araçların 69.000,00 TL – 79.000,00 TL arasında değerinin değişebildiği, pazarlık payı da dikkate alındığından 74.000,00 TL civarında olduğu, kaza tarihine gidildiğinde aracın yaklaşık rayiç değerinin 68.000,00 TL olabileceği, aracın onarımının ikinci el bedeline yaklaşması nedeniyle pert/total işleminin kabulünün uygun görüldüğü, sovtaj bedelinin 32.000,00 TL olduğu ve aracın bu fiyata satışının normal olduğu,aracın kaza öncesi piyasa rayiç bedelinin 68.000,00 TL olması nedeniyle sovtaj bedelinin tenzili sonrası hasar bedelinin 36.000,00 TL hesaplandığı, sigorta şirketinin ödediği bedelle raporda hesap edilen bedel arasında %6’lık bir fark bulunduğu belirtilmiştir.
07/06/2017 tarihli …yazısına göre … Sigorta Şirketinde bulanan … plakalı aracın 26/05/2017 tarihinnde meydana gelen kaza neticesi ağır hasarlandığı, şirketiniz ile araç bedeli olarak tarafına toplam 64.000,00 TL ödenmesi konusunda mutabakat sağlandığı, 32.000,00 TL’sinin aracın sovtaj bedeli olarak geri kalan bakiyesinin sigorta şirketince ödenmesi konusunda mutabakata varıldığı,
20/06/2017 tarihli Beyoğlu 67. Noterliğinden düzenlenen Araç Satış Sözleşmesi ile … plakalı aracın davacı şirket tarafından alıcı … şirketine 32.000,00 TL bedelle satıldığı, satış bedelinin 23/06/2017 tarihinde davacı hesabına yatırıldığı, ve aynı tarihte davalı sigorta şirketince davalı hesabına 32.000,00 TL ödeme yapıldığı dosya kapsamıyla sabittir.
Davacı tarafından imzalanan 07/06/2017 tarihli mutabakatnamede, sigortalı aracın ağır hasarlandığı, hasara mahsuben 32.000,00 TL’nin nakden ve tamamen sigorta şirketinden alındığı ve sigorta şirketinden bu kazadan dolayı artık her ne nam ile olursa olsun bir alacağının kalmadığını, şirketin tamamen ibra edildiği kabul, beyan ve taahhüt edilmiştir.
Davacı yan kasko sigortalı aracın trafikte seyir halinde iken kazaya karıştığını, aracın pert olduğunu, davalının sigortalı araç rayiç değerini eksik tespit ederek eksik ödeme yaptığını iddia etmiş, davalı yan ise davacının araç rayiç değerinin ödendiğini, davacının ibraname imzaladığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile eksik rayiç bedel talebine ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davalının davacı aracının kasko sigortacısı olduğu, davalı tarafından sigortalı aracın pert olması nedeniyle davacıya 23/06/2017 tarihinde 64.000,00 TL ödendiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, kasko sigortalı aracın pert total olması nedeniyle kaza tarihi itibarıyla rayiç değerinin ne kadar olduğu, davalının araç rayiç değerini düşük tespit ederek davacıya eksik ödeme yapıp yapmadığı, eksik ödeme var ise davacının imzaladığı ibraname karşısında davacının davalıdan bu bedeli talep edip edemeyeceği, talep edebilecek ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
6102 sayılı TTK’nun 1421. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu, anılan yasanın 1409. maddesinde, sigortacının sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumlu olduğu, sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığının ispat yükünün sigortacıya ait olduğu düzenlenmiştir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.3.3.1.2. maddesinde; “onarım masraflarının sigortalı taşıtın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşması ve aynı zamanda eksper raporu ile taşıtın onarım kabul etmez bir hale geldiğinin tesbit edilmesi durumunda, araç tam hasara uğramış sayılır. Aracın tam hasara uğraması halinde, sigortacının azami sorumluluk haddini geçmemek üzere, hasar anındaki sigorta değeri ödenir. Bu durumda aracın Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin ilgili maddesi hükümleri doğrultusunda hurdaya ayrıldığına dair hurda tescil belgesi sigorta şirketine ibraz edilmeden araç sahibine sigorta tazminatı ödenmez. Değeri tamamen ödenen araç ve aksamı, talep ettiği takdirde sigortacının malı olur.” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı yanca, davalı sigorta şirketince ödenen hasar bedelinin pert total işlemine tabi tutulan sigortalı aracın piyasa değerinin altında kaldığı ve bu nedenle eksik ödeme yapıldığı iddia edilmiş ise de, taraflar arasında imzalanan varlığı inkar edilmeyen 07/06/2017 tarihli mutabakatnamede açıkça sigortalı aracın piyasa güncel değerinin 64.000,00 TL olduğu, 32,000,00 TL sovtaj bedeli düşüldükten sonra 32.000,00 TL ödenmesi konusunda tarafların mutabık kaldıkları, davalının mutabakatnamede yazılı miktarı davacıya ödediği, davacının 07/06/2017 tarihli ibranameyi imzalayarak davalı şirketi ibra ettiği, yapılan ödemeler sırasında ve ibranamede davacının herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında düzenlenen 07/06/2017 tarihli ibraname TBK’nun 132. maddesi uyarınca tam bir ibradır. ZMMS kapsamında düzenlenen ibraname olmadığından KTK’nun 111. maddesi uygulanmayacaktır. Davacı taraf kayıtsız şartsız şekilde ibranameyi imzaladığı, her ne kadar davacı yanca eldeki davada TBK’nun 28. maddesinde düzenlenen aşırı yararlanma hükümlerine de dayanılmış ise de, dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyetinin raporuna göre davacıya ödenen bedel ile bilirkişi heyeti tarafından tespit edilen bedel arasında aşırı bir oransızlık bulunmadığı da anlaşılmakla açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 25/09/2017 tarih 2016/15159 Esas 2017/8079 Karar sayılı içtihatı).
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.07/06/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.