Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1182 E. 2022/1526 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

.

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP :…
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/10/2017
NUMARASI : ….
DAVA : Tazminat (Şirket Zararının Tazmini)
DAVA TARİHİ : 08/09/2015
KARAR TARİHİ : 06/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/12/2022

Taraflar arasındaki şirket zararının tazminine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce verilen kararın temyizi üzerine dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01/06/2021 tarih ve 2019/4815 Esas 20201/4664 Karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda dosya Dairemize gönderilmiş ve celse açılmak suretiyle gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ve davalıların dava dışı ….’nin ortakları olduklarını, bu şirketin 1987 yılında şirketin hakim ortağı olan ….. tarafından kurulduğunu, …. …’nın 2008 yılında vefat ettiğini, müvekkili davacının …. …’nın eşi, davalılardan …’nın ise oğlu olduğunu, müvekkili davacının davalı …’nın üvey annesi olması nedeniyle haklarını sürekli ihlal ettiğini, niza konusu olan şirketin yönetim kurulunun davalılarca temsil edildiğini, davalılardan …’nın yönetim kurulunu teşkil etmek amacıyla diğer davalılara küçük hisseler vererek ortaklığa aldığını, genel kurulda yapılan seçimlerde de yönetim kuruluna dahil ettiğini, müvekkili davacının şirketteki hissesinin 10.742.519 TL olması gerekirken davalı … tarafından 2.235.236TL olarak gösterildiğini, şirketin Ankara…. kain 6100 dönüm büyük bir çiftliğinin bulunduğunu, bu arazilerin kiraya verilerek şirkete gelir elde edildiğini, şirketin uhdesindeki … ilçesi, …/ … mahallesinde kain ….taşınmazın 24/11/2013 tarihinde şirketin yönetim kurulunda bulunan davalılar tarafından 3. kişilere satışının yapıldığını, taşınmazın gerçekte yüksek rayiç değer üzerinden satılmış olmasına rağmen tapuda sembolik bir miktar gösterildiğini, davalıların yönetim kurulu üyesi olarak bu satışı yapamayacaklarını, taşınmaz satışına dair yetkinin genel kurula ait olduğunu, taşınmazın satış bedelinin çok düşük gösterildiğini, taşınmazın 69.510 m2 büyüklükte değerli bir arsa olduğunu, tapuda gösterilen bedelle gerçek satış bedeli arasındaki miktarın şirket kasasına girmediğini ve şirketin bu suretle zarara uğratıldığını, yapılacak yargılama neticesinde, şirket uhdesinde olan ….. satışı neticesinde şirketin uğradığı zararın tespitiyle, belirlenecek olan miktarın, şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin ıslah dilekçesinde özetle; bilirkişi heyeti tarafından taşınmazın rayiç değerinin 1.946.280,00 TL olduğu tespit edildiğinden 10.000,00 TL üzerinden açılan davanın 1.421.476,10 TL artırılarak topla 1.431.476,10 TL’nin davalılardan taşınmazın satış tarihi olan 21/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsili ile şirkete ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalılar cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, şirketin yönetim kurulu üyesi olarak seçildiklerini, …’nın yönetim kurulu başkanı olduğunu, taraflar arasında görülen pek çok dava bulunduğunu, davacının şirkette halen % 5 hisseye sahip olduğunu, bu durumun gerçeği yansıttığını, 24/11/2013 tarihinde satılan taşınmazın üzerinde bildirilen yapılar bulunmakla beraber anılan yatırımların merhum … zamanından beri atıl halde olduğunu, davacının dava konusu edilen gayrimenkullerin satışı işlemine ilişkin olarak yönetim kurulunun yetkisiz olduğuna dair iddiaların yersiz ve asılsız olduğunu, arsanın davalı şirketin sahip olduğu tüm arazilere göre oldukça küçük bir taşınmaz olduğunu, merhum …’nın arazi geliştirme faaliyeti sırasında bu parseli ve komşu birkaç parseli villa yapılaşmasına uygun olarak imar uygulamasına soktuğunu ve bölgede yavaş yavaş yerleşim faaliyetini canlandırarak tüm arazinin değerini artırmayı hedeflediğini, hatta merhum …’nın sağlığında bu arazi geliştirme çalışması kapsamında oldukça büyük 180 dönümlük bir arsayı hiçbir bedel almadan sırf bölgede okul açmalarına teşvik etmek amacıyla ve şartıyla … …. bağışladığını, dava konusu taşınmazın 60 dönüm olduğunu, şirketin toplam arsalarının sadece 1/100’ünden ibaret olduğunu, tamamen bölgede yerleşim başlatmak amacıyla ve daha önce benzer yatırımlar yapmış bir yatırımcı gruba yapılan stratejik bir satış olduğunu, bölgeyi canlandırma amacı güdüldüğünü, üstelik satış değerinin düşük gösterildiği iddiasının yerinde olmadığını, satış bedelinin rayiç değer üzerinden yapıldığını ve resmi satışın da bu gerçek değer üzerinden gösterildiğini, davacının iddialarının asılsız olduğundan davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalıların yönetim kurulu üyesi oldukları dönemde 21/11/2013 tarihinde şirketin uhdesinde olan ve niza konusu edilen ……..69.510 m2 büyüklüğündeki taşınmazı 3. kişilere sattıkları, akit tablosunda toplam satış bedeli olarak 514.803,84TL’nin yazılı olduğu, mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan incelemede, satış bedelinin mal sahibi şirketin kasasına girdiğinin belirlendiği, emlakçı bilirkişi tarafından yapılan incelemelerde, satış tarihi itibariyle nizalı yerde taşınmazın metrekare fiyatının 28.00 TL edeceği, buna göre (satılan) toplam taşınmazın bedelinin (69.510,00 x 28,00) 1.946.280,00TL ettiğinin bildirildiği, davalı yanların bedele yönelik itirazları neticesinde bilirkişiden ek rapor alındığı, sunulan raporun denetime elverişli olması karşısında hükme esas alınarak değerlendirilmesi neticesinde, niza konusu edilen 69.510 m2’lik taşınmazın satış tarihi olan 21/11/2013 tarihindeki gerçek rayiç bedelinin 1.946.280,00 TL edeceği, tapudaki (akit tablosunda) yazdığı satış bedeli olan 514.803,84TL miktarın gerçek satış bedelini yansıtmadığı, aradaki fark olan (1.946.280,00TL-514.803,84TL) 1.431.476,16TL kadar şirketin zarara uğratıldığı anlaşılmakla, davanın kabulü ile 1.431.476,16TL tazminatın 08/09/2015 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ….’ye verilmesine karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olmadığını, alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, kök ve ek raporda mülk bilirkişisinin belirlediği rayiç bedelin hangi kritere göre belirlendiğinin açıkça belirtilmediğini, dava konusu taşınmazın çevrede emsal olmadığını, taşınmazın özel imar çıkartılan bir bölgede olduğunu, yapılaşma oranının son derece düşük bulunduğunu, bilirkişilerin rayiç olarak gösterdiği yerlerin ise bu parselin kilometlerce ötesindeki yerleşim bölgesindeki belediye ve ulaşım hizmetleri olan yerler olduğunu, bu parselin rayiçlerinin arsa statüsünde olduğunu, taşınmazın rayiç değerinin 10-10 TL arasında olduğunu, bilirkişilerin söz konusu parsel için saptanmış olan afaki rayiç değere ilişkin haklı itirazlarının göz ardı edildiğini, mahkemece kurulan hükümde bu afaki değere itibar edilerek verildiğini, kararın hatalı ve hakkaniyete aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın 60 dönüm olup, şirketin sahip olduğu arazinin tamamı yanında çok küçük kalan ve “bölgede yerleşim başlatmayı teşvik etmek ve bölgeyi ihya etmek amacıyla” daha önce benzer yatırımlar yapmış bir gruba yapılan stratejik bir satış olduğunu, bu yönde şirketin kurucusu … tarafından satış yapıldığını, bu tür yatırımcılar cezbedilerek bölgeyi canlandırmanın arazi geliştirme faaliyetinin önemli bir parçası olduğunu, davanın TTK’nın 555.hükmüne açılan özel türden bir sorumluluk davası olup, mahkemece bir zarar oluşmuş olsa dahi bu zararın müvekkillerinin kusurları neticesi oluşup oluşmadığının şayet bir kusur var ise de bunun ölçüsü ve her bir davalının kusurunun derecesi ve hangi görev ihmali neticesi oluştuğunun açıklanmak suretiyle sorumlulukların ayrı ayrı hesaplanması gerekirken kararda bu yönde açıklık ve gerekçe bulunmadığını, kanun koyucunun ispat yükünü tersine çevirdiğini, kusursuz sorumluluktan kusur sorumluluğuna döndüğünü, mahkemece bu yönü ile eksik ve hatalı değerlendirme yapıldığını, şirket ortaklarının hisseleri ve kusurları oranında sorumlu tutulabileceğini, bu sebeple dava ve ıslah miktarından belirtilen rakamların tamamından tüm davalıların müştereken müteselsilen sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, ayrıca TTK’nın 555 hükmüne göre her bir ortak tarafından açılabilecek bir sorumluluk davası olsa bile TTK’nın 558/2.madde hükmünün açık olduğunu, uyuşmazlık konusu mülk satışının 27/10/2016 tarihinde yapılan 2013,2014 ve 2015 yılları Olağan Genel Kurul Toplantısında davacı … hariç diğer tüm ortaklar tarafından ibra edildiğini, mahkemece zararın tümü ile tazmini yönündeki kararın ibranın etkisini ortadan kaldıracak mahiyette kanuna aykırı olduğunu, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı katılma yoluyla vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalıların istinaf başvurularının esastan reddi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının faiz başlangıcı ve yasal faiz yönünden hatalı olduğunu, dava ve ıslah dilekçesi ile taşınmazın satışı olan 21/11/2013 tarihinden itibaren avans faizi talep edildiğini, mahkemece dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedildiğini, bu yönü ile kararın hatalı olduğundan kararın bu yönü ile kaldırılmasına ve hükmedilen alacağa 21/11/2013 tarihinden itibaren avans faizi hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; dava dışı anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri olan davalıların şirketi zararı uğrattıklarının tespiti ile belirlenecek olan miktarın davalılardan tahsili ile şirkete ödenmesi istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 553/1.maddesinde; kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacakları,
6102 sayılı TTK’nın 555/1.maddesinde; şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibinin isteyebileceği, pay sahiplerinin tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilecekleri,
6102 sayılı TTK’nın 557/1.maddesinde; birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan her birinin, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zararın şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu olacağı,
6102 sayılı TTK’nın 558/2.maddesinde; şirket genel kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararının, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak, şirketin, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan pay sahiplerinin dava hakkını kaldıracağı, diğer pay sahiplerinin dava haklarının ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşeceği, düzenlemeleri yer almaktadır.
Dava dışı şirketin …..kayıtlı 69.510 m2 yüzölçümlü taşınmazın 21/11/2013 tarihinde 514.803,84 TL’ye satıldığı, taşınmazın imar planında inşaat yoğunluğu E=0,10 olarak belirtildiğini, taşınmaz üzerine büyük inşaat alanı 6.951 m2 büyüklüğünde inşaat yapılabileceğini, taşınmazın hafif eğimli bir yapıda asfalt yola cephesinin bulunduğunu, etrafında yapılaşma bulunmadığını, … ilçe merkezi ile … beldesine uzak konumda olup, ulaşım imkanı bulunmadığını, ulaşımın özel vasıta ile yapılabildiğini, taşınmazın büyüklüğü, hisse durumu topografik durumu, toprak yapısı, kuru tarım arazisi olması ve yörede oluşan rayiçlere göre metrekare birim değerinin satış tarihi olan 21/11/2013 tarihi itibariyle 28,00 TL olacağını, taşınmazın satış tarihi itibariyle değerinin 1.946.280,00 TL olarak hesaplandığını, taşınmazın 21/11/2013 tarihinde 514.803,84 TL’ye satıltığı hususunun şirketin ticari defter ve kayıtlarına yansıtıldığını, defter ve kayıtlara yansıtılan 514.803,84 TL’nin rayiç değerden çıkartılması sonucu dava dışı şirketin 1.431.476,16 TL zarara uğratıldığını belirttikleri görülmüştür.
Dairemizce talimat yoluyla gayrimenkul değerlendirme uzmanı … … … alınan rapor ve ek raporda özetle; dava konusu taşınmaza ait imar durum belgesine rastlanılmadığını, … …. Müdürlüğü ile görüşme yapıldığını, taşınmazın konut alanı olarak ayrıldığının bildirildiğini, taşınmazın çevresinin kısmen arsa kısmen tarla vasfında olduğunu, keşif günü itibariyle taşınmaz üzerinde 70 adet na-tamam villa konseptli konut inşaatının devam etmekte olduğunun görüldüğünü, taşınmazın… imkanlarından yararlanmadığını, ulaşımın özel araçlarla sağlandığının görüldüğünü, emsal taşınmazlarda dikkate alınarak dava dışı şirkete ait Ankara…. 69.510 m2 yüzölçümlü taşınmazın 21/11/2013 tarihi itibariyle 2.085.300,00 TL, keşif tarihi itibariyle 3.475.500,00 TL, dava tarihi itibariyle 2.363.340,00 TL olduğunun belirtildiği,
İtiraz üzerine talimat yoluyla Dairemizce…… …. Mühendisinden oluşan heyetten alınan rapor ve ek raporda özetle; gayrimenkullerin piyasa rayiç değer tespitlerinin … … Kurulunca 01/02/2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan … Piyasasında Değerleme Standartları Hakkında Tebliğ içeriğinde belirtilen Uluslararası Değerleme Yöntemleri’ne göre yapıldığını, bu yöntemlerin neler olduğunun ve hangi teknikler kullanılması gerektiğinin 6362 sayılı … … Kanunu kapsamında kurulan … … Kurulu Tebliğleri doğrultusunda icra edildiğini, dava konusu taşınmazın piyasa rayiç değerinin tespitinde emsal karşılaştırma yönteminin kullanıldığını, emsallerin üstün ve eksik yönleri kurulları tarafından taktir edilen değer katsayıları ile analiz edildiğini, konu taşınmazdan uzak olan emsallerin mesafeye dayalı değer artırıcı ve azaltıcı etkilerinin dikkate alındığını, bu kapsamda 9 adet emsalin incelendiğini, tüm taşınmazların genel fiyat dağılımı, şehir merkezine uzaklığı, imar durumu, alt yapısının olup olmadığı, elektrik ve su imkanlarının bulunup bulunmadığı incelendiğinde bölgedeki emsal nitelikte aynı imar koşullarına sahip bir arsanın keşif tarihi itibariyle değerinin 60 TL/m2 ila 69 TL/m2 arasında olabileceğini, emsal ortalamanın ise 63 TL / m2 olduğunu, dava konusu taşınmazların satış tarihi olan 21/11/2013 tarihi itibariyle 1 m2’sinin arsa değerinin 30TL/m2 olduğunu, toplam arsa değerinin buna göre 2.085.300,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Dairimezce; ilk derece mahkemesince alınan üç kişilik bilirkişi heyetinin rapor ve ek raporunda, dava konusu taşınmazın satış tarihi olan 21.11.2013 tarihi itibariyle değerinin 1.946.280,00 TL olduğu, tapuda taşınmazın satış değerinin 514.803,84 TL olarak gösterildiği, şirketin 1.431.476,16 TL zarara uğradığının tespit edildiği, istinaf aşamasında talimat yoluyla gayrimenkul değerlendirme uzmanı … ….. alınan rapor ve ek raporda ve davalı tarafın itirazı üzerine talimat yoluyla gayrimenkul değerlendirme uzmanı, … yüksek mühendisi ve inşaat mühendisi bilirkişi heyetinden oluşan heyetten alınan raporlarda dava konusu taşınmazın satış tarihi olan 21.11.2013 tarihi itibariyle 2.085.300,00 TL olduğu, bu hale göre, taşınmazın tapudaki satış bedeli olan 514.803,84 TL bedelinin gerçek satış bedelini yansıtmadığı, aradaki bedel farkı olan (taşınmazın bedeli olan 1.946.280,00 TL – 514.803,84 TL) 1.431.476,16 TL kadar şirketin zarara uğradığı, bu miktarın dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi olan davalılardan tahsili ile dava dışı ….’ye verilmesine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğu, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği ve fakat oluşan zararın tapu satış tarihi olan 28.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgıya düşüldüğü davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun faiz türü ve faiz başlangıcı yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, 1.431.476,16 TL tazminatın 28.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile ……. verilmesine karar verilmiş, kararın davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine;
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01/06/2021 tarih ve 2019/4815 Esas 20201/4664 Karar sayılı bozma ilamında; “…. İlk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, aşağıda belirtilen husus dışında, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) nolu bentler kapsamı dışındaki sair temyiz istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, dava dışı anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri olan davalıların şirketi zararı uğrattıkları iddiasına dayalı olarak zararın tespiti ve belirlenecek olan miktarın davalılardan tahsili ile şirkete ödenmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olup, davalılar vekili ve katılma yoluyla da davacı vekilinin istinaf talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; davalılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davacı vekilinin faiz başlangıç tarihi ve cinsine yönelik istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, gerek yerel mahkemede alınan ve gerekse Bölge Adliye Mahkemesince alınan ve kabul edilen bilirkişi raporlarında emsal alınan taşınmazlar ile dava konusu yerin konumu, alt yapısı gibi özellikleri değerlendirilmeksizin, keşif icra edilmeksizin emsal alınan taşınmazlar ile dava konusu taşınmaz arasındaki benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulmadan ve henüz satış ilanında bulunan ve fakat satışı yapılmayan taşınmazlar emsal alınarak hazırlanan raporlara değer verilmesi ve bu raporların hükme esas alınması doğru olmamıştır. Mahkemece, mahallinde gayrimenkul değerleme uzmanı, mimar veya inşaat mühendisi ve emlakçının da bulunduğu heyet ile emsal alınan taşınmazların bulunduğu mahalde keşif yapılmak suretiyle dava konusu taşınmazla karşılaştırmanın yapıldığı bir rapor alınarak ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken bu ilkelere uymaksızın hüküm tesisi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
3- 6762 sayılı mülga Ticaret Kanunu zamanında var olan üyelerin mutlak müteselsil sorumluluğu sisteminden farklı olarak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 557.maddesinde, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğuna ilişkin olarak Kurumsal Yönetim İlkeleri çerçevesinde “farklılaştırılmış teselsül ilkesi” benimsenmiştir.
Bu yeni düzenleme uyarınca, hiç bir yönetim kurulu üyesi kendisinin sebep olmadığı zararlardan sorumlu değildir. Sorumluluk dış ilişkide kişisel kusurun varlığına bağlıdır. Aynı zarardan birden fazla yönetim kurulu üyesi kusurlu ise zararın tamamından müteselsil sorumlulukları devam eder. Ancak zararın ortaya çıkmasında tek bir üyenin kusuru varsa kural olarak diğer üyeler dış ilişkide sorumluluktan kurtulur. (H. Pulaşlı, Şirketler Hukuku, 7.B. S 671 vd.)
Somut olayda dosya kapsamında yapılan incelemede dava konusu taşınmazın satışı için alınmış bir yönetim kurulu kararının varlığı anlaşılamamış olup, taşınmaz satışının da tek imza ile yapıldığı görülmüştür.
Mahkemece anılan eksiklikler incelenerek, TTK 557/1 maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin tamamının mı, yoksa bir kısmının kusuruyla zararın ortaya çıktığı belirlenerek her bir yönetim kurulu üyesinin sorumlu olacağı miktar tartışılıp değerlendirilmeden hüküm kurulması da doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir…”, denilmek suretiyle dosya Dairemize gönderilmiş olup, Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davalı şirketin 08/11/2013 tarihli 2013/5 no’lu kararı ile dava konusu taşınmazın satışına yönelik olarak karar alındığı, kararın altında davalılardan …, … ve …’in imzalarının bulunduğu, davalılar vekilince 06/12/2022 tarihli celsede söz konusu yönetim kurulu kararındaki imzaların müvekkillerine ait olduğunun sözlü ve yazılı olarak beyan edildiği görülmüştür.
Bozma ilamı gereğince … bilirkişiden oluşan heyetten talimat yoluyla mahallinde keşif yapılmak suretiyle alınan rapor ve ek raporda özetle; dava konusu taşınmazın … İlçesi ve … Semtine yakın konumda bulunduğu, bölgeye hobi bahçesi, hafta sonu konaklama evleri gibi yapılar açısından rağbet olması, özel araçlarla ulaşımın kolay olduğu, bölgede alt yapı eksikliklerinin bulunmasının ise taşınmazı olumsuz yönde etkilediğini, taşınmazın değerlendirilmesinde 3 farklı değerlendirme yöntemi bulunduğunu, bu yöntemlerin emsal karşılaştırma yaklaşımı, gelir indirgeme yaklaşımı ve maliyet yaklaşımı olduğunu, heyetlerince emsal değerlendirme yöntemine göre değer tespitinin yapıldığını, emsal taşınmazlar dikkate alınarak dava konusu taşınmazın satış tarihi olan 21/11/2013 tarihi itibariyle 1 m2 değerinin 23,15 TL olup, taşınmazın satış tarihi itibariyle satış değerinin 1.609.156,50 TL olduğu belirtilmiştir.
Bilindiği üzere, yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen şirket yöneticileri bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Yönetici aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı ortaklığa aittir. Ancak, zarar gören ortakların da yöneticiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Yöneticinin, ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların da dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Bir başka deyişle, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğuracaktır. Şirket yöneticisi hakkında ortakların ve şirket alacaklılarının tazminat davası açma hakkını düzenleyen 6102 sayılı TTK’nın 555. maddesi gereğince; şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibinin isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilecektir. Somut olaya gelince, davacı şirket ortağı şirkete ait taşınmazın 3.kişilere yüksek rayiç değer üzerinden satılmış olmasına rağmen tapuda sembolik bir miktar gösterilerek şirketin zarara uğradığından bahisle zararın tespiti ve belirlenecek olan miktarın şirkete ödenmesini talep ettiğinden, davacı ortağın işbu davayı açma hakkı bulunmaktadır.
Bozma gereğince Dairemizce talimat yoluyla aldırılan üç kişilik bilirkişi heyetinin rapor ve ek raporunda, dava konusu taşınmazın satış tarihi olan 21/11/2013 tarihi itibariyle değerinin 1.609.156,50 TL olduğu, tapuda taşınmazın satış değerinin 514.803,84 TL olarak gösterildiği, şirketin 1.094.352,66 TL zarara uğradığı tespit tespit edilmiştir. Bu hale göre, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bozma ilamı kapsamında talimat yoluyla aldırılan üç kişilik bilirkişi heyetinin raporu doğrultusunda dava dışı şirkete ait taşınmazın tapudaki satış bedeli olan 514.803,84 TL bedelinin gerçek satış bedelini yansıtmadığı, aradaki bedel farkı olan (taşınmazın bedeli olan 1.609.156,50 TL – 514.803,84 TL)1.094.352,66 TL kadar şirketin zarara uğradığı anlaşıldığından bu miktarın dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi olan davalılardan tahsili ile dava dışı …. verilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmektedir.
Bozma ilamı çerçevesinde yönetim kurulu üyelerinin farklılaştırılmış teselsül kuramına göre yapılan değerlendirme 08/11/2013 tarihli satışına ilişkin yönetim kurul kararı en az satım bedeli belirlenmeden tüm yönetim kurulu üyelerince alındığından (davalılar vekilinin 06/12/2022 yazılı beyanı ile duruşmadaki sözlü beyanı ile kabul edilmiştir) zarardan davalı yönetim kurulu üyeleri müteselsilen sorumlu tutulmuştur.
Davalı yanın … ve emsal taşınmazlara yönelik olarak bilirkişi raporuna itiraz edilmiş ise de, dava konusu taşınmazın özel imarlı olduğu, tapu müdürlüğünden emsal kayıtların celp edildiği gibi bilirkişi heyetince de mahallinde yapılan keşif sonucu emsal araştırması yapılmak suretiyle davaya konu taşınmazın satış tarihi itibariyle … ve emsal araştırmaları birlikte değerlendirilmek suretiyle dosya kapsamına uygun gerekçeli denetim ve hüküm kurmaya elverişli rapor sunulduğu anlaşılmakla davalı yanın buna yönelik itirazına itibar edilmemiştir.
Öte yandan, açılan davada, dava dışı … yönetim kurulu üyelerinin verdiği zararın tespiti ve tazmini yönünde dava açılmıştır. Yöneticinin sorumluluğuna dayalı açılan işbu dava, ticari nitelikte olup, meydana gelen zarardan da zarar sorumlusu olan davalı yöneticilerden herhangi bir ihbar ve ihtara gerek olmaksızın zararın meydana geldiği tarihten itibaren avans faizi istenebilir. İlk derece mahkemesince, dava dışı ….’nin oluşan 1.094.352,66 TL TL zararın oluştuğu tapu satış tarihi olan 21/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin katılma yoluyla yapmış olduğu istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının faiz türü ve faiz başlangıç tarihi yönünden kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17/01/2013 tarih ve 2012/4330 esas 2013/962 karar sayılı emsal içtihatı).
Tüm bu nedenlerle davalılar vekilinin ve davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalılar vekilinin ve davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜNE
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/10/2017 gün 2015/577 Esas 2017/668 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile 1.094.352,66 TL tazminatın 21/11/2013 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile ….’ye verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Alınması gereken 74.755,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70 TL ile ıslah yolu ile alınan 24.275,26TL harcın mahsubu ile bakiye 50.452,34‬ TL karar ve ilam harcının davalılardan müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL peşin harç, 27,70TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 206,30 TL keşif harcı ve 24.275,26 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 24.541,06 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen 251,00 TL tebligat ve posta gideri, 120,00 TL keşif aracı ücreti ile 1.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.171,00 TL yargılama giderinin kabul edilen tutar üzerinden hesaplanan 1.659,71 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 135.548,21 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 50.197,15 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
C)1-Davacıdan peşin alınan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafça ödenen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalılardan peşin alınan 24.449,04‬ TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalılara iadesine,
4-Davalılar tarafından ödenen 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, posta, talimat, keşif, araç ve bilirkişi gideri olmak üzere toplam 3.649,9‬0 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 3.735,6‬0 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında birden fazla duruşma açıldığından yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 11.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi sırasında birden fazla duruşma açıldığından yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 11.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair,taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/12/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.