Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1128 E. 2023/474 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1128 Esas 2023/ Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1128
KARAR NO : 2023/474

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021
NUMARASI : 2020/393 Esas 2021/314 Karar
DAVACILAR
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Davalıların Şirket Ortağı Olduğunun Tespiti Ve Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 02/09/2020
KARAR TARİHİ : 29/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/03/2023

Taraflar arasındaki davalıların davacı şirketin ortağı olduğunun tespiti, takip dosyasından ötürü borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı karşı yan tarafından davacı şirket aleyhine Ankara 18.İcra Müdürlüğü’nün 2013/2315 Esas Sayılı dosyası ile takibe başlandığını, takibin dayanağı olarak ise Yozgat 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/538 Esas ve 2010/581 Karar sayılı tenfiz kararı gösterildiğini, davanın kabulüne, Federal Almanya Cumhuriyeti Stutgurt Eyalet Mahkemesinin … numaralı dosyasından verilen kararın tanınmasına ve tenfizine karar verildiğini, yabancı mahkeme kararında ise 25.590,16 Euro ana paranın …’a, 25.590,16 Euro ana paranın ise …’a olmak üzere toplam 51.180,32 Euro ana parayı 20.12.2008 tarihinden itibaren baz faize ek %5 faizi ile birlikte ödenmesine karar verildiğini, davalı tarafın, Ankara 18.İcra Müdürlüğü’nün 2013/2315 Esas sayılı dosyası ile başlatmış olduğu takip dosyasından davacı şirket adına kayıtlı tüm araç ve taşınmazların kaydına haciz şerhi eklendiğini, cebri icra ve iflas baskısı altında davacı şirketten huzurdaki dosyaya istinaden farklı tarihlerde toplam 203.500 TL tahsil edildiğini, haciz ve iflas baskısı ile haksız talepleri neticesinde sebepsiz zenginleşme çabası içerisine girildiğini, cebri icra yolu ile alınan paraya ilişkin istirdat talebimiz saklı tutulduğunu, davacı şirket tarafından davalı karşı yan vekiline toplam 203.500 TL ödenmesine rağmen yapılan ödemeler icra dosyasına bildirilmemiş ve fazla faiz talebi nedeniyle icra dosyasının kapatılmadığını ileri sürerek, davacı şirket ile davalı … ve … arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulduğunun tespitine, davacı şirketin ödemiş olduğu 203.500 TL’de dikkate alınarak Ankara 18.İcra Müdürlüğü 2013/2315 E. Sayılı dosyası bakımından davalı icra dosyası alacaklısına borçlu olmadığının tespitine, esas borç yönünden talebimizin kabul edilmemesi halinde, yine davalı şirketin ödemiş olduğu 203.500 TL’de dikkate alınarak Ankara 18.İcra Müdürlüğü 2013/2315 Esas Sayılı dosyasından fazla talep edilen faiz ve diğer alacak kalemleri bakımından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, , Yozgat 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/538 Esas ve 2010/581 Karar Sayılı dosyası ile verilen kararın kesinleştiğini, davacının söz konusu davada karara bağlanan ve yerinde bulunmayan taleplerini bir kere de bu davada ileri sürmesinin hukuka açıkça aykırı olduğunu, bu nedenle söz konusu talepler açısından kesin hüküm sebebiyle davanın reddine karar verilmesini, davacı taraf daha önce de başka dosyalara kısmi ödemeler yapmış olup yapılan ödemelerde tahsil harcı yükümlülüğü borçlu (davacı) üzerinde kalacak şekilde ödenmesine dair anlaşıldığını, icra dairesine tahsilat bildirimini sağlayan temel unsur tahsilat bildiriminin yapılması değil tahsil harcının ödenmesi olduğunu, davacı yanın söz konusu bu yükümlülüğü yerine getirmeyerek kusurlu bir davranış ifa ederek, işbu dava ile kendi kusurundan faydalanma gayesi gösterdiğini, İcra İflas Hukuku mevzuatına göre tahsil harcının borçlunun sorumluluğunda olduğunu, İcra ve İflas Kanunu’nun 15. maddesi ise, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bütün harç ve masrafların borçluya ait olduğunu, bunların neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunacağını öngördüğünü, davacı yan yaptığı ödemelerin tahsil harcını yatırmadan söz konusu dosyada ödeme yapıldığının kabulü ve dolayısıyla faiz işlemesinin son bulması hukuken mümkün olmadığını, bu sebeple davacı tarafın fazla faiz işlemesine tarafımızca sebep olunduğu yönündeki beyan ve iddiaları asılsız olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; şirket ortaklığının tespiti ve bunun neticesi olarak menfi tespit istemi talebinin 6100 sayılı HMK nın 114. Maddesinin 1(h) hukuki yarar yokluğu 1(i) kesin hüküm sebebi ile usulden reddine, dava dilekçesindeki taleplerden yabancı mahkeme tarafından verilen kararlarda faiz oranı baz faiz dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, icra dosyasında talep edilen faiz oranının fazla olduğu iddiası ile açılan menfi tespit davasında davacının iddiası süresiz şikayet yoluna tabi olup görevli mahkeme olan İcra mahkemesine her zaman başvurabileceğinden bu konudaki talebinin de usulden reddine, Ankara 18. İcra Müdürlüğünün 2013/2315 Esas Sayılı dosyasında fazladan talep edilen faiz ve diğer alacak kalemleri bakımından açılan menfi tespit davasında, kesinleşmiş mahkeme ilamı karşısında mahkemenin görevli olmadığı, ilamın infazı ile ilgili olarak icra mahkemesine başvurmakta muhtariyetine, icra takibinden sonra haricen ödenen 203.500,00TL’nin icra dosyasına bildirilmemesi sebebiyle borçlu olmadıklarının tespiti bakımından açılan davanın bu dosyadan ayrılarak yeni bir esasa kaydına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Açılan davada kesin hüküm durumunun bulunmadığını, Yozgat 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/538 Esas ve 2010/581 Karar sayılı tenfiz kararının dayanağı olan Federal Almanya Cumhuriyeti Stutgurt Eyalet Mahkemesinin … numaralı kararında ortaklık ilişkisinin geçersizliğine ya da geçerliliğine dair bir hüküm bulunmadığını, tanıma ve tenfiz kararlarının basit yargılama usulüne tabi olan çekişmesiz yargı işi olduğunu, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, bu nedenle maddi anlamda uyuşmazlığa dair bir karar verilmediğinden kesin hüküm durumunun söz konusu olamayacağını,
07/12/2019 tarihli 7194 Sayılı Kanunun dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin SPK 16.maddesi kapsamında payları halka arz olunmuş bir anonim şirket olduğunu ve halka açık ortak statüsünde olmaya da devam ettiğini, müvekkili şirketin bir yandan halka açık anonim şirket olarak kabul edilip tüm külfetleri sorumluluğu üzerine yüklerken ortaklarını geçersiz saymak, ortaklık yapısının geçerli olduğuna dair yasa hükmü kapsamında değerlendirmemenin hiçbir hukuk kuralıyla bağdaşmayacağını, davalının Takas Bank kayıtlarında müvekkili şirketin ortağı olduğunu, hissesinin 3.kişilere devretmesinde hiçbir yasal engel bulunmadığını,
Mahkemece takip talebinde hesaplanan fazla faiz ve faiz oranı yönünden hiçbir araştırma yapılmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalıların davacı şirketin ortağı olduğunun tespiti, icra takip dosyasından ötürü borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Yozgat 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/538 Esas ve 2010/581 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacılarının …, …, davalılarının … A.Ş, … olup, Federal Almanya Cumhuriyeti Stutgurt Eyalet Mahkemesinin … numaralı kararın da 25.590,16 Euro ana paranın davalı … A.Ş’den 20/12/2008 tarihinden itibaren işleyecek %5 yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalıların müteselsil borçlu olarak davacılara 51.180,32 Euro parayı 20/12/2008 tarihinden itibaren işleyecek %5 faizi ile birlikte ödenmesine ve yine davalıların 2.308,60 Euro parayı 20/12/2008 tarihinden itibaren işleyecek %5 faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmiş olup, kararın tanıma ve tenfizine yönelik olarak davada mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03/07/2012 tarihli kararıyla onandığı, davalı yanın karar düzeltme isteminin de 04/10/2012 tarihinde reddedilerek kararın kesinleştiği,
Ankara 18.İcra Müdürlüğü 2013/2315 Esas Sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısının …, …, borçlularının … A.Ş, … olup, toplam 64.597,13 Euro’nun Yozgat 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/538 Esas ve 2010/581 Karar sayılı ilamı gereğince takip yapıldığı görülmüştür.
Somut olayda, davacı şirket tarafından her iki davalının şirket ortağı olduğunun tespiti istemine yönelik olarak dava açılmış, davalı yan da Yozgat 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/538 Esas ve 2010/581 Karar sayılı dosyasında davacı şirketten almış olduğu hisse senetlerine dayalı olarak yabancı mahkemeden alınan bu kararın tenfizini talep etmiş ve mahkemece tanıma ve tenfize yönelik olarak karar verildiği dosya kapsamıyla sabittir.
Dava tarihi itibarıyla davacı anonim şirketin merkezinin bulunduğu Yozgat ili mahkemeleri HMK’nın 14/2. maddesi uyarınca, davalıların davacı şirketin ortağı olup olmadığı hususunda açılan davada kesin yetkilidir. Kesin yetki kuralı HMK’nın 114/1-ç bendi uyarınca dava şartı olarak düzenlenmiştir. O halde ilk derece mahkemesince yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilerek kesin yetki şartının yokluğu sebebiyle HMK’nın 115/2. Maddesi gereği davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Nitekim Yargıtay 11. HD’nin emsal nitelikteki 25.03.2022 tarih ve 2021/9104 E.-2022/2412 K. sayılı ilamı, 29.11.2007 tarih 2006/12548 E. 2007/15062K. Sayılı, ilamı, 26.06.2008 tarih 2007/6905 E. 2008/8620 K. sayılı ilamı, 21.05.2012 tarih 2011/2122 E. 2012/8459 K. sayılı ilamı, 28.05.2015 tarih 2014/10440 E. 2015/7198 K. sayılı ilamı, 13.06.2014 tarih 2014/5154 E. 2014/11377K. sayılı ilamı, 17.06.2019 tarih 2019/2229E. 2019/4442 K. sayılı ilamı, 26.10.2020 tarih 2020/1738 E. 2020/4413K. Sayılı ilamları da bu yöndedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan inceleme sonunda kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin, HMK’nın 353/1-a-3.Maddesi gereği kaldırılarak HMK’nın 114/1-ç maddesi uyarınca kesin yetki şartı yokluğu sebebiyle HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca davanın usulden reddine, ayrıca, HMK’nın 353(1)-a.3 maddesinin hükmü özel düzenleme içerdiğinden HMK’nın 360. maddesinin atfı ile HMK’nın 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın ve talebe bağlı olmaksızın dosyanın görevli Yozgat Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’ Tevzi Bürosuna gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık yönünden KABULÜNE, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/04/2021 tarih 2020/393 Esas 2021/314 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca dosyanın görevli ve yetkili Yozgat Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’ne tevzi edilmek üzere Yozgat Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Bir karar örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4-Peşin alınan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacılara iadesine,
5-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
6-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından davacılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/03/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.