Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1114 E. 2023/1517 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1114 Esas 2023/1517 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1114
KARAR NO : 2023/1517

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021
NUMARASI : 2019/17 Esas 2021/313 Karar
DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 17/01/2019
KARAR TARİHİ : 01/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/12/2023

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ün davalı şirketin %96 hissedarı ve aynı zamanda yönetim kurulu başkanı olduğunu, şirket ana sözleşmesinin 8. maddesi gereği …’ün şirketi temsilde de tek başına yetkili kılındığını, müvekkilleri … ve …’ün de yönetim kurulu üyeleri olduklarını, davalı …’ün müvekkillerini şirket işleyişine karıştırmadığını, şirketin işleri hakkında hiç bilgi vermediğini, müvekkillerine şirket işleri ve kayıtları üzerinde denetim imkanı sağlamadığını, davalının 2014 ve 2015 yıllarında yasal düzenlemelere uymadan yaptığı genel kurulu toplantıya çağırma gündemli yönetim kurulu toplantı davetleri neticesinde açtığı davaların usulsüz işlemleri sebebiyle reddedildiğini, davalı açtığı bu davalar ile kendi kusurundan menfaat elde etmeye çalıştığını, yönetim kurulunun devamlı olarak toplanamaması şartını kendi inisiyatifiyle yarattığını, kendice haklı sebep yarattığını, açtığı dava sonucunda genel kurul çağrı süresince birçok usulsüz iş ve işlemleri olmasına rağmen anılan davalıya mahkemece genel kurulu toplaması için yetki verildiğini, belirlediği gündem ile 25/10/2018 tarihinde yapılmak üzere genel kurul kararı alarak müvekkillerine ihtarname ile bildirdiğini, ticaret sicil gazetesinde ilan ettirdiğini, müvekkillerinin ihtarnamede belirtilen 10/10/2018 tarihinde saat 10:00’da faaliyet raporu ve finansal tabloları incelemek üzere şirket merkezinde hazır olmalarına rağmen kimse olmadığından ve kapı açılmadığından inceleme yapılamadığını, bu durumun noter tutanağı ile belgelendirildiğini, 25/10/2018 tarihinde davalı şirket genel kurul toplantısından sonra aynı gündem ile 21/11/2018 tarihinde genel kurul yapılması kararı alarak 01/11/2018 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan ettirdiğini, davalının aynı gündem ile yapılan genel kurul toplantısında alınan kararları ilan ettirmeyip, daha sonra yönetim kurulunu toplamadan kendi başına yönetim kurulu kararı alarak aynı gündem ile yeni bir genel kurul yapmasının hukuka aykırı olduğunu, 22/11/2018 tarihinde hukuka aykırı genel kurul toplantısı yapılarak alınan kararları ticaret sicil gazetesinde ilan ettirdiğini, 25/10/2018 tarihli genel kurul toplantısında hissedar olmayan ve çağrı yapılmayan …’ün toplantıda hazır olduğunu, bu şahsın yazman yapıldığını, müvekkilleri üzerine psikolojik olarak kötü bir etki yaratıldığını, müvekkillerine baskı ile dayatılan, yetkisiz olan ve toplantıya çağrı usulü kendisi açısından yerine getirilmeyen herhangi birinin genel kurul toplantısında bulunmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, toplantı tutanağının müvekkillerine verilmediğini, müvekkillerine genel kurul öncesinde inceleme imkanı tanınmayan faaliyet raporu, finansal tablolar ve gelir giderlerin toplantıda da detaylı görüşülmediğini, denetçinin genel kurulda hazır bulunmadığını, denetim raporu hazırlanmadığını, toplantıda okunmadığını, yeni yönetim kurulu üyesinin seçiminin de finansal tabloların müzakeresiyle bağlantısı olduğunu, yeni seçilecek yönetim kurulunun tek üyeden oluşması maddesinin esas sözleşmede değişiklik niteliğinde bulunduğunu, genel kurul gündeminde belirtilmediğini, bu konunun genel kurulda görüşülmediğini, müvekkil …’in ibra etmediğini, muhalefet şerhini tutanağa yazdırmak istese de muhalefetin tutanağa geçirilmediğini, davalı …’ün yönetim yetkisini kötüye kullandığını belirterek davalı şirketin 25/10/2018 tarihli genel kurulunun gündemin 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 no’lu kararlarının iptaline, 21/11/2018 tarihli genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine, aksi halde genel kurul kararının iptaline, ticaret sicilinden terkinine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; genel kurul kararının iptali davasında davalının şirket tüzel kişiliği olduğunu, yönetim kurulunun taraf olmadığını, davacının iddialarının somut gerçeklikten uzak olduğunu, tüm finansal tabloların şirket merkezinde hazır bulundurulduğunu, dava dışı hissedar tarafından incelendiğini, ileri sürülen aykırılığın iptali istenen o kararın alınmasında etkisi olduğunun ispatı gerektiğini, genel kurulun hiçbir şüpheye yer bırakmayacak biçimde gerçekleştirildiğini, belirlenen gündemin eksiksiz olarak icra edildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 25/10/2018 tarihli genel kurulda alınan kararlardan iptali istenen 3,4,5,6,7,8 nolu kararlardan 3 no’lu kararın yönetim kurulu faaliyet raporu ve ibra işlemine ilişkin olduğu, iptal sebebinin kabul edilmediği, 4 no’lu kararın bilanço ve gelir hesaplarının içeriğinin ekseriyetle kabul edildiği, 5. maddenin 2014-2015-2016-2017 yıllarında görev yapan yönetim kurulunun ibrasına ilişkin olup, yönetim kurulu üyelerinin faaliyet raporu, bilanço gelir gider hesapları konusunda oy veremeyeceği kuralına uyulduğu, oylamada yönetim kurulu üyesi olmayan …’ün ibra yönünde, davacı …’in ibra edilmeme yönünde oy kullandığından oylarda eşitlik nedeniyle ibranın sağlanamadığı, 6. madde de yeni seçilecek yönetim kurulunun tek üyeden oluşması oylamaya sunulmuş olup, oy çokluğu ile kabul edildiği, yapılan bu değişiklik ana sözleşme değişikliği gerektirdiğinden hukuka aykırı görüldüğü, ana sözleşmenin 7. maddesine göre yönetim kurulunun en az 3 üyeden oluştuğu, 6. maddenin iptali gerektiği, 7. ve 8. madde yine yönetim kurulu başkanı ile ilgili olup, 6. maddenin iptali halinde zaten hukuki sonuç doğurmayacağı, 25/10/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların bir kısmında hukuka aykırılık bulunduğundan ticaret sicil müdürlüğünün tescil ve ilan talebini kabul etmediği, davalı vekili bu genel kurul maddi hata nedeniyle tescil ve ilan edilmediğinden iptali gerektirir hukuki işlem bulunmadığını ileri sürmüş ise de, süresi içinde açılmış bir dava olduğundan esastan incelendiği, 28/11/2018 tarihli genel kurul toplantısına davacılar katılmamış ise de, çağrının usulsüzlüğü nedeniyle davacıların aktif dava ehliyetlerinin olduğu, bilirkişi raporunda 28/11/2018 tarihli genel kurul toplantısının önceki 25/10/2018 tarihli genel kurulda eksik kalan hususların tamamlanması için yapıldığı belirtilmiş ise de, 25/10/2018 tarihli toplantıda, toplantının 28/11/2018 tarihine ertelenmesi yönünde alınmış bir karar bulunmadığı, 28/11/2018 tarihli toplantının açılış başlığında Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin verdiği çağrı yetkisine istinaden yapılan çağrı ile toplanıldığı yazılmış ise de mahkemeden alınan çağrı yetkisinin 25/10/2018 tarihli toplantıda kullanıldığı, mahkeme kararı ile bir kez çağrı yapılmış ve çağrı sonrasında da toplantının gerçekleştiği, toplantıda alınan kararların ana sözleşmeye aykırı olması sebebi ile ticaret sicil müdürlüğü tarafından tescil edilmemiş olmasının …’e önceki çağrı için aldığı yetki ile yeni bir çağrı yapma yetkisi vermeyeceği, 28/11/2018 tarihli toplantının çağrısı kanuna uygun olmadığından usulsüz çağrı ile yapılan genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğu, bilirkişi görüşüne iştirak edilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin 25/10/2018 tarihli genel kurulda alınan kararlarda 6 no’lu kararın iptaline, 3, 4, 5, 7, 8 no’lu kararların iptali talebinin reddine, davalı şirketin 21/11/2018 tarihli genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine, ticaret sicilden terkin işlemi idari işlem olduğundan bu konudaki talep hakkında hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı yanların şirket tüzel kişiliğinin işleyişini aksatmaya yönelik eylemleri nedeniyle olağan genel kurul yapılamayan müvekkil şirkette Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/468 Esas sayılı dosyası üzerinden anonim şirket genel kurulunun toplantıya çağrılması için izin verilmesi istemli dava sonucu …’e Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin verdiği yetkisi kapsamında 25/10/2018 tarihinde olağan genel kurulunu topladığını, ancak yapılan genel kurul çağrısında 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin olağan genel kurul görüşmesi davacı yanlara ihtar edilmesine rağmen maddi hata ile 25/10/2018 tarihli genel kurul toplantı tutanağına 2012 ve 2013 yıllarının sehven yazılmadığını, genel kurulun tescili istemi ile müracaat edilen Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün belirtilen maddi hatanın düzeltilmesini gerekçe göstererek 25/10/2018 tarihli genel kurulu tescil etmediğini, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün şekli eksikliklerin giderilmesi istemi üzerine, müvekkilinin maddi hata eksikliklerini ikmal ederek tescil olunan 21/11/2018 tarihli genel kurul toplantısını gerçekleştirdiğini, davacının davada iki farklı genel kurul aleyhine dava açtığını, 25/10/2018 ve 21/11/2018 tarihli genel kurullara karşı açılan davanın iki farklı dava konusu olmaları sebebiyle ve Harçlar Kanununa aykırılık teşkil etmesi nedeniyle davanın ayrılmasının talep edildiğini, bu taleplerinin mahkemece incelenmemesi, yargılamada ve hükümde tartışılmamasının müvekkil şirketin adil yargılanma hakkına halel getirdiğini, müvekkilinin hukuki dinlenilme hakkını ihlal eden yerel mahkeme yargılaması ve sonucunda tesis edilen kararın kaldırılması gerektiğini, kararın hukuki dayanaktan yoksun olup aynı zamanda kendi içerisinde çelişki içerdiğini, genel kurul toplantı tutanaklarının tescil ve ilan ettirilmesinin şekli geçerlilik şartı olduğunu, 25/10/2018 tarihli toplantıda müvekkilinin kuruluşundan toplantı tarihine kadar olan tüm hesap dönemleri davacıların katıldığı toplantıda müzakere edildiğini ve oylandığını, ancak 2012-2013 döneminin gündemde görüşülmesine rağmen maddi hata ile gündeme yazılmadığını, bu nedenle genel kurulun Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından maddi hata sebebiyle tescil ve ilan edilmediğini, müvekkili …’ün Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin verdiği yetki ve Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün görüşü doğrultusunda 21/11/2018 tarihinde olağan genel kurulu toplantıya davet ettiğini, … tarafından 21/11/2018 tarihli genel kurula yapılan çağrının usulsüz olmadığını, genel kurulun Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/468 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen yetkiye dayanılarak gerçekleştirildiğini, 21/11/2018 tarihli genel kurulun Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin verdiği yetki ve yetki davasının ön şartı olan ihtarname içeriğinde belirtilen gündem ile yapıldığını, 21/11/2018 tarihli genel kurulun yapılmasının tek nedeninin ilan edilen gündemde olmasına rağmen toplantı tutanağında 2012 ve 2013 yılı görüşmesinin maddi hata ile yazılmamış olması olduğunu, bu sebeple 21/11/2018 tarihli genel kurulun butlanına ilişkin kararın eksik inceleme ile tesis edildiğini, 21/11/2018 tarihli genel kurul için davacılara usule uygun çağrıların tebliğ edildiğini, müvekkili aleyhine ikame edilen davanın olağan genel kurulun iptali davası olduğunu, dava konusu genel kurulda sermaye arttırımı/azaltımı veya varlık satışı veya tür değişimi veya faaliyet konusu değişimi veya borçlandırıcı işleme girilmesi gibi nitelikli hiçbir karar alınmadığını, davacı yanların usulüne uygun tebligata rağmen katılmadıkları olağan genel kurul toplantısı iptali istemlerini gündem özelinde gerekçelendirememeleri sebebiyle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini, yerleşik Yargıtay içtihatları genel kurul toplantısına çağrı usulsüzlüğünün iptal edilebilirlik nedeni olarak nitelendirilebilmesi için çağrı usulsüzlüğünü iddia eden tarafın genel kurul toplantısında alınan kararların yasa, anasözleşme ve iyiniyet kurallarına da aykırılığını ispat etmesini zorunlu tuttuğunu, bir pay sahibinin genel kurul toplantısına çağrının usulsüz olduğunu ileri sürerek veya gündemin gereği gibi ilan edilmediğini ileri sürerek söz konusu toplantıda alınan genel kurul kararına karşı iptal davası açmışsa, dayandığı usulsüzlük sebebinin söz konusu genel kurul kararının alınmasında etkili olmadığının saptanması durumunda aykırılık gerçek olsa dahi davanın reddedileceğini, yani aykırılığın iptali istenen o kararın alınmasında etkisinin olduğunun ispatı gerektiğini, davacı yanın ispat yükü çerçevesinde delillendiremediği davasında teknik incelemelerinde davacı yan aleyhine olduğu göz önüne alındığında yerel mahkeme kararının hukukilikten uzak olduğunu, teknik incelemeye dayalı bilirkişi raporlarının tamamının genel kurulların iptalini gerektirecek bir durum olmadığını ifade ettiğini, yeni bir teknik inceleme yaptırılmadan alınan teknik inceleme raporları hilafına karar tesis edildiğini, kabulüne karar verilen 25/10/2018 tarihli genel kurulun 7. ve 8. maddelerinin yönetim kurulu başkanı olarak …’ün seçilmesine ilişkin olduğunu, 25/10/2018 tarihli genel kurul yönünden …’ün yönetim kurulu başkanı olmasını hükmü ile onadığını, ancak mahkeme aynı kararında …’ün çağrı yetkisi olmadığı gerekçesiyle 21/11/2018 tarihli genel kurulun butlanına hükmettiğini, kararın 1. paragrafında …’ün yönetim kurulu başkanlığını kabul ederek, 2. paragrafında …’ün yetkisi olmamasını gerekçe göstermesi yerel mahkemenin eksik incelmeme ve çelişki ile hüküm tesis ettiğini ispatladığını, genel kurul çağrısı usulüne uygun olarak iadeli taahhütlü posta yoluyla paydaşlara tebliğ edildiğini, mali tabloların tamamının şirket merkezinde incelemeye hazır olarak tutulduğunun çağrı kağıdında ifade edildiğini, usulüne uygun olarak yapılan tebliğe rağmen davacıların hazirun olarak 21/11/2018 tarihli genel kurula iştirak etmediğini, genel kurul hiçbir şüpheye yer bırakmayacak biçimde gerçekleştirildiğini, TTK hükümlerine uygun olarak belirlenen gündem eksiksiz olarak icra edildiğini ve oylandığını, dava konusu tescil edilen 21/11/2018 tarihli müvekkili şirket genel kurulunda TTK’da tanımlanan tüm şekli unsurların eksiksiz sağlanması, paydaşların iradesinin olağan genel kurula yansıması ve toplam %3’lük pay oranı maliki azlık dahi olmayan davacıların taleplerinde somut gerçeklikten uzak hakkın kötüye kullanımının açık olması sebebiyle müvekkili aleyhine açılan davanın reddi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; anonim şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davalı şirketin 25/10/2018 ve 21/11/2018 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanakları, hazirun cetvelleri, yargılama aşamasında muhasebeci ve hukukçu bilirkişi heyetinden alınan 07/10/2020 tarihli kök, 28/12/2020 tarihli birinci ek, 27/03/2021 tarihli ikinci ek rapor, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/468 Esas 2018/490 Karar sayılı karar sureti, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1276 Esas 2016/255 Karar sayılı karar sureti, ihtarname suretleri, davalı şirket ana sözleşmesi, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1152 Esas 2015/58 Karar sayılı karar sureti, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/369 Esas 2018/489 Karar sayılı karar sureti, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/210803 sr. sayılı dosyasının Uyap sureti, 21/11/2018 tarihli genel kurul çağrısının ilanına ilişkin 01/11/2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ilanları, noter re’sen tespit tutanağı dosya içerisinde yer almaktadır.
Davalı … hakkında açılan dava 08/05/2019 tarihli tensip 6 no’lu ara karar ile tefrik edilerek mahkemenin 2019/23 Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/468 Esas 2018/490 Karar sayılı karar suretinden, … tarafından davalı şirket aleyhine toplantıya çağrıya izin talebiyle açılan davada yapılan yargılama sonunda 28/06/2018 tarihinde davanın kabulüne, davalı şirket genel kurulunu yasal düzenleme ve şirket ana sözleşmesi uyarınca belirlenecek gündem ile toplantıya çağırması için davacıya TTK’nun 510/2. Maddesi uyarınca izin ve yetki verilmesine karar verildiği görülmüştür.
Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1276 Esas 2016/255 Karar sayılı karar suretinden, … tarafından davalı şirket aleyhine toplantıya çağrıya izin talebiyle açılan davada yapılan yargılama sonunda 26/05/2016 tarihinde davanın reddine karar verildiği, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1152 Esas 2015/58 Karar sayılı karar suretinden … tarafından davalı şirket aleyhine toplantıya çağrıya izin talebiyle açılan davada yapılan yargılama sonunda 26/02/2015 tarihinde davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/369 Esas 2018/489 Karar sayılı karar sureti incelendiğinde ise, …, … ve … tarafından davalı şirket ve … aleyhine anonim şirkete kayyım atanması talebiyle dava açıldığı, yapılan yargılama sonunda 28/06/2018 tarihli karar ile davanın reddine hükmedildiği görülmüştür.
Davalı şirketin ana sözleşmesi incelendiğinde, 7. maddesinde genel kurul tarafından hissedarlar arasından seçilecek en az 3 üyeden oluşan yönetim kurulu tarafından şirketin işleri ve idaresinin yürütüleceği, ilk üç yıl için …’ün yönetim kurulu başkanlığına, …’in yönetim kurulu başkan yardımcılığına, …’ün yönetim kurulu üyeliğine seçildiği hükme bağlanmıştır.
Davacı tarafından delil olarak dayanılan 10/10/2018 tarihli noter re’sen tespit tutanağında ortağı oldukları davalı şirketle ilgili olarak şirket yönetim kurulu başkanı … tarafından gönderilen genel kurul yazısı gereği defter ve belgeleri anılan adrese götürüldüğü, binanın ziline bastıkları halde kapının açılmadığı, defalarca denemelerine rağmen dış kapının açılmadığı, noterlikçe bu durumun tespitinin talep edildiği, vaki talep üzerine adrese gidilerek dış kapı ziline defalarca basıldığı, ana bina kapısının açılmadığı, beklenildiği, tekrar denendiği, açan olmadığından yapacak başka işlem kalmadığı belirtilmiştir.
Dava konusu 25/10/2018 tarihli genel kurul toplantısında dava konusu olan, gündemin 3. maddesinde 2014, 2015, 2016, 2017 tarihli yönetim kurulu faaliyet raporunun okunması, yönetim kurulu faaliyet raporuna …’ün olumlu oy verdiği, … tarafından ibra edilmediği, gündemin 4. maddesinde 2014, 2015, 2016, 2017 yılları dönemlerine ait bilanço, gelir gider hesapları ve finansal tabloların genel kurula arzı ve kabulü (97.000 hisse kabul, 3.000 hisse ibra edilmedi), gündemin 5. maddesinde 2014, 2015, 2016, 2017 yılları yönetim kurulunun ibrasının görüşüldüğü, … tarafından olumlu oy verildiği, … tarafından ibra edilmediği, gündemin 6. maddesinde yeni seçilecek yönetim kurulunun tek üyeden oluşmasının oylamaya sunulduğu, 97.000 hisse kabul, 3.000 hisse ret oylaması ile kabul edildiği, gündemin 7. maddesinde yönetim kurulu üyeliğine 3 yıllığına seçilmesi konusunda 97.000 kabul, 3.000 ret ile oy çokluğuyla seçildiği, gündemin 8. maddesinde tek üyeli yönetim kuruluna TTK’nun 395-396 maddesindeki hususlarda gerekli izin ve yetkinin verilmesinin oy birliğiyle kabul edildiği görülmüştür.
Dava konusu 21/11/2018 tarihli genel kurul toplantı tutanağında 3. maddesinde 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 tarihli yönetim kurulu faaliyet raporu … vekili tarafından kabul oyu verildiği, gündemin 4. maddesinde 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 yılları dönemlerine ait bilanço ve gelir gider hesaplarının içeriği toplantıya katılan 97.000 hisseyi temsilen kabul edildiği, gündemin 5. maddesinde 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 yıllarında görev yapan yönetim kurulu … vekili tarafından kabul oyu verilerek ibra edildiği, gündemin 6. Maddesinde 2013-2017 yılları dönem karı olağanüstü yedekler hesabına alındığı, diğer yılların zararla sonuçlandığı, gündemin 7. maddesinde şirket ana sözleşmesinin 7. Maddesinin tadil tasarısı oy birliğiyle kabul edildiği, gündemin 8. maddesinde yönetim kurulu üyeliğine 3 yıllığına şirket ortağı … ve dışardan …’ün seçilmesi oy birliğiyle kabul edildiği, gündemin 9. maddesinde yönetim kurulu üyelerine ücret, huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi hakları verilmediği, gündemin 10. maddesinde yönetim kuruluna TTK’nun 395-396 maddesindeki hususlarda gerekli izin ve yetki verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu 25/10/2018 tarihli genel kurul toplantısı hazirun cetvelinden davacılar ve diğer tüm ortakların genel kurul toplantısında hazır bulundukları, 21/11/2018 tarihli genel kurul toplantısı hazirun cetvelinden ise …’ün vekaleten, …’ün asaleten toplantıda hazır bulunduğu, 100.000 hissenin 97.000 hissesinin hazır olduğu görülmüştür.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök raporunda, 21/11/2018 tarihli genel kurul yönünden eksik belgelerin temininden sonra görüş bildirileceği, 21/11/2018 tarihli genel kurulun 25/10/2018 tarihli genel kurulda yaşanan eksikliklerin tamamlanması amacıyla yapıldığı, 25/10/2018 tarihli genel kurula çağrının usulüne uygun olduğu, anılan genel kurul divan başkanlığına yönetim kurul başkanının seçilmesinin usulüne uygun olmadığı, geçerli ibra bulunmadığı, yönetim kurulunun 1 üyeden oluşmasına %97 oyla karar verildiği, kararın geçerli oy çoğunluğuyla alındığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Alınan birinci ek raporda, 21/11/2018 tarihli genel kurulda … ve …’ün yönetim kurulu üyesi seçildiği, …’ün hem yönetim kurulu başkanı olduğu, hem de genel kurul divan başkanı olarak görev yaptığı, bunun şeklen usule uygun düşmediği, ancak genel kurula sadece iki kişinin katılmasından kaynaklanan bir zorunluluktan kaynaklandığının anlaşıldığı, kanunen yasaklanmamış olması sebebiyle sonucu etkileyecek bir durum oluşturmadığı, bakanlık temsilcisinin imzasının olmadığı, şirketin genel kurulda bakanlık temsilcisi bulundurması gereken şirketlerden olmadığı, şirketin seçilmiş denetçisi bulunmadığı, genel kurulun iptalini gerektirecek bir durum olmadığı tespit edilmiştir.
Alınan ikinci ek raporda, 25/10/2018 tarihli genel kurulun 6. maddesi dışındaki kararların iptal koşullarının oluşmadığı, 6. maddenin ana sözleşmeye aykırı olduğu, sonradan yapılan 21/11/2018 tarihli genel kurulda esas sözleşme değişikliği sağlandığından bu gündem maddesinin iptalinin sonuca etkisi bulunmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan davalı şirketin 25/10/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında gündemin 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 no’lu maddeleriyle alınan kararların iptali gerektiğini, 21/11/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan genel kurul kararlarının ise yok hükmünde olduğunu iddia etmiş, davalı yan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacıların davalı şirket ortağı olduğu, davalı şirketin 25/10/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında hazır bulundukları, 21/11/2018 tarihli genel kurul toplantısına katılmadıkları, 25/10/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesince …’e verilen davalı şirketi genel kurula çağrıya izin ve yetki kapsamında gerçekleştirilen çağrı üzerine yapıldığı, 21/11/2018 tarihli genel kurul toplantısına çağrının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, anılan toplantı için …’e mahkemece verilen yeni bir yetki ve izin bulunmadığı, 25/10/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin gündem maddelerinin görüşülmesinin ertelenmesine ilişkin herhangi bir karar alınmadığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacıların ortağı olduğu davalı şirketin 25/10/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında gündemin 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 no’lu maddeleriyle alınan kararların iptali koşullarının oluşup oluşmadığı, 21/11/2018 tarihli genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, çağrısız genel kurul koşullarının oluşup oluşmadığı, 21/11/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazı mahkemece kabulüne karar verilen 25/10/2018 tarihli genel kurulda gündemin 6 no’lu maddesiyle alınan kararın iptali, 21/11/2018 tarihli genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti kararına yöneliktir.
Öncelikle işbu davada davalı şirketin iki ayrı genel kurul kararının iptali istenmiştir. Davalı yan aşamalardaki savunmasında 21/11/2018 tarihli genel kurul toplantısının 25/10/2018 tarihli genel kurul toplantısında 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin ilan edilen gündem maddelerinde yer aldığı halde bu yıllara ilişkin karar alınmadığından eksik olan yıllara ilişkin gündem maddelerinin görüşülmesi yönünde yapıldığını ileri sürmüştür. Davalının savunmasındaki ileri sürülen iki genel kurul toplantısı arasındaki bağlantı, usul ekonomisi gözetildiğinde davalı şirketin iki ayrı genel kurul toplantısında alınan kararlara yönelik birlikte dava açılmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, 25/10/2018 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 6. maddesi ile yeni seçilecek yönetim kurulunun tek üyeden oluşmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere davalı şirketin ana sözleşmesinin 7. maddesinde yönetim kurulunun üç üyeden oluştuğu hükme bağlanmıştır. Bu durumda 25/10/2018 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 6. maddesi ile alınan karar ana sözleşmeye aykırı olup, ana sözleşme değişikliği gerekmektedir. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi ikinci ek raporunda da benzer görüş belirtilmiştir.
Bu durumda mahkemece 25/10/2018 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 6. maddesi ile alınan kararın ana sözleşmeye aykırı olması nedeniyle iptali koşulunun oluştuğu gözetilerek anılan hüküm yönünden yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı vekilinin 21/11/2018 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespitine yönelik karara ilişkin istinaf itirazına gelindiğinde, davalı yan aşamalarda 25/10/2018 tarihli genel kurul toplantısında 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin gündem maddeleri görüşülmediğinden 21/11/2018 tarihli genel kurul toplantısının yapıldığını savunmuş ise de, 25/10/2018 tarihli genel kurul toplantısında anılan yıllara ilişkin gündem maddelerinin görüşülmesinin ertelenmesine ilişkin bir karar alınmış değildir.
Öte yandan, davalı şirket yönetim kurulu başkanı olan …’e Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesince davalı şirket genel kurulunu toplantıya çağrı için yetki ve izin verilmiştir. Yönetim kurulu başkanı tarafından mahkemece verilen yetki ve izin davalı şirketin 25/10/2018 tarihli genel kurul toplantısı yapılarak kullanılmıştır. 25/10/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların ticaret sicil müdürlüğü tarafından tescil edilmemiş olması …’e mahkemece verilen ve yapılan toplantı ile sona erdiği anlaşılan yetki kapsamında yeni bir genel kurul toplantısına çağrı yapma yetkisi vermez.
Dava konusu 21/11/2018 tarihli genel kurul toplantısına davalı şirketin tüm ortakları katılmadığından çağrısız genel kurul koşulları da oluşmamıştır.
Bu durumda mahkemece, 21/11/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların, toplantı çağrısının kanuna uygun olmadığı, genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetlidir.
Her ne kadar yargılama aşamasında alınan bilirkişi ek raporlarında 21/11/2018 tarihli genel kurul toplantısının iptalini gerektirir bir durum bulunmadığı belirtilmiş ise de, bu tespit teknik bir inceleme içermeyip, hukuki değerlendirme niteliğinde olduğundan mahkemece yeniden bir bilirkişi raporu alınması yoluna gidilmeyerek hukuki değerlendirme yapılmak suretiyle karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/11/2023
Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.