Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1102 E. 2023/831 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1102 Esas 2023/ 831 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1102
KARAR NO : 2023/831

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/01/2021
NUMARASI : 2019/526 Esas 2021/24 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 23/09/2019
KARAR TARİHİ : 01/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2023

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekilerince vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine dayanak gösterilen senetlerin teminat senedi olduğunu, taraflar arasında müvekkilinin şirketlerinin kredi temini amacıyla genel kredi sözleşmesi imzalandığını, takip dayanağı senedin genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini, taraflar arasında senede dayalı ayrı bir ticari ilişki bulunmadığını, senet teminat senedi olduğundan kayıtsız ve şartsız bir ödeme vaadi içermediğini, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiğini, senede dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapılamayacağını belirterek takip nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu senedin dava dışı şirket tarafından müvekkiline ciro edildiğini, müvekkilinin iyi niyetli yetkili hamil olduğunu, davacının senedin teminat senedi olduğuna ilişkin alt ilişkiden kaynaklanan iddialarını iyi niyetli müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, bu iddianın davacı tarafından ancak senet lehtarına karşı yöneltilebileceğini, senet üzerinde teminat olduğuna ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığını, davalının bu iddiasını ispata yarar yazılı bir delil sunmadığını, senedin mücerretlik vasfının devam ettiğini bildirerek davanın reddini, %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı tarafından davacı aleyhine icra takip dosyasının dayanağını oluşturan genel kredi sözleşmesinden kaynaklı senetler nedeniyle menfi tespit davasının açıldığı, davacı tarafından icra takibinin dayanağını oluşturan senedin teminat senedi olduğuna dair iddiada bulunulduğu, söz konusu senedin teminat senedi olduğuna dair taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinde herhangi bir ibarenin bulunmadığı, senedin incelenmesinde teminat senedi olduğuna dair salt açıklama olmadığı, davacı tarafından da teminat senedi olduğuna dair dosyaya tevsik edici belge sunulmadığı, ispat yükünün davacıda olduğu, davacının davasını ispata ilişkin somut delil sunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takibe konu senedin dava dışı şirketlerin davalı bankadan kredi temini adına genel kredi sözleşmesi imzalanması için müvekkili tarafından teminat olarak verildiğini, söz konusu senedin keşideci ile lehtar arasındaki hukuki ilişkiden dolayı ödeme aracı olarak değil, aksine lehtarın davalı bankadan kredi alabilmesi için teminat senedi olarak verildiğini, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak kabul edilmesi gerektiğini, işbu senet nedeniyle müvekkili, dava dışı şirketler ve davalı banka arasında teminat ilişkisi dışında senede dayalı başkaca hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, gerçek kişi müvekkilinin davalı bankaya teminat için değilse hangi amaçla senet verebileceğini, bilirkişi raporunda ve dosyada mevcut ihtarnameler, gks sözleşmesi ve diğer belgelerden de takibe konu senedin gks uyarınca teminat verildiğinin anlaşılacağını, müvekkili ile davalı banka arasında senet verilmesini gerektirecek başka hiçbir ilişki bulunmadığını, bilirkişi raporunda müvekkilinin davalıyla kefil sıfatıyla sözleşme imzaladığının belirtildiğini, senedin icra takibine üzerinde yazan değer üzerinden değil, davalının kredi sözleşmesi uyarınca yaptığı hesaba göre takibe konulmasının da senedin teminat olarak davalıya verildiğini gösterdiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dahi hesaplama yapılabilmesi için dosyadaki eksik belgelerin celbi gerektiğinin belirtildiğini, eksik belgeler getirilmeksizin hiçbir hesaplama dahi yapılmadan senetlerin teminat senedi olup olmadığı konusunda hukuki değerlendirmede bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinde borçlu olunmadığının tespiti talep edilmiş olmasına rağmen mahkemece bu hususa ilişkin hiçbir hesaplama yapılmadan, hatta hesaplama için gerekli eksik belgeler bile dosyaya kazandırılmadan davanın reddine karar verildiğini, takibe dayanak senedin kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme unsurunu içermediğini, bono vasfına haiz olmadığını, teminat senedine dayalı takibin iptali gerektiğini, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirmesine rağmen mahkemece hiçbir hesaplama yapılmaksızın davanın reddine hükmedildiğini, davanın 1.000,00 TL üzerinde (kısmi dava) olarak açılmasına rağmen mahkemece ara karar tesis edilerek eksik harcın tamamlanmasının istendiğini, bu ara karardan rücu edilmesine ilişkin talepte bulunulmasına rağmen taleplerinin haksız bir şekilde reddedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın 1.000,00 TL üzerinden harç yatırılarak açılmasına rağmen yargılama aşamasında icra takip miktarı üzerinden eksik peşin harcın mahkemece davacı yana tamamlattırıldığı, buna rağmen nispi vekalet ücretinin hatalı olarak hesaplanıp, müvekkili lehine 1.000,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2018/11113 sayılı icra takip dosyası, takip dayanağı kambiyo senedi sureti, Ankara 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/697 Esas 2019/325 Karar sayılı karar sureti, genel kredi sözleşmesi suretleri, hesap kat ihtarları, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 09/11/2020 tarihli rapor dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2018/11113 sayılı icra takip dosyası incelendiğinde, davalı alacaklı banka tarafından davacı ve dava dışı borçlular aleyhine toplam 120.113,85 TL alacağın tahsili talebi ile kambiyo senedine dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Anılan icra takip dayanağı senedin 14/01/2014 tanzim tarihli, 11/09/2018 vade tarihli 1.000.000,00 TL bedelli olarak borçlu … … A.Ş. tarafından düzenlendiği, davacı ile dava dışı … … Ltd. Şti’nin avalist olup, senette lehtarın ise dava dışı … … Ltd. Şti., anılan lehtarın cirosu üzerine ise davalının senette hamil olduğu görülmüştür.
Davalı banka ile dava dışı … … Ltd. Şti. arasında 14/01/20144 tarihli 3.100.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının anılan sözleşmede müteselsil kefil olarak yer aldığı, 13/07/2012 tarihli 240.000,00 TL limitli, 12/11/2010 tarihli 135.000,00 TL limitli, 12/11/2010 tarihli 240.000,00 TL limitli, 05/05/2011 tarihli 2.000.000,00 TL limitli, 31/08/2012 tarihli 96.000,00 TL limitli, 13/07/2012 tarihli 2.000.000,00 TL limitli sözleşmelerde ise davacının müteselsil kefil sıfatıyla yer almadığı anlaşılmıştır.
Ankara 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/697 Esas 2019/325 Karar sayılı kararıyla davacı … tarafından davalı …. Aleyhine dava konusu icra takip dayanağı senetteki imzaya itiraza ilişkin açılan davada yapılan yargılama sonunda senetteki imzanın davacı eli ürünü olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, anılan karar kesinleşmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, dava konusu icra takip dayanağı senette teminat amaçlı verildiğine yönelik bir ibare bulunmadığı, genel kredi sözleşmesinde de teminat amacıyla senedin alındığına dair bir ifadeye yer verilmediği, senedin teminat senedi olduğuna ilişkin yazılı bir delil sunulmadığı, aksi kanaat halinde gerekli hesaplanın yapılması için eksik belgelerin sunulması gerektiği tespit edilmiştir.
Davacı yan, davalı tarafından başlatılan icra takibine dayanak kambiyo senedinin teminat niteliğinde olduğunu, kambiyo senedinin mücerret borç ikrarını içermediğinden kambiyo senedine dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi yapılamayacağını, takip nedeniyle borçlu olmadığını iddia etmiş, davalı yan ise senedin teminat senedi olduğunun ancak yazılı delille ispatlanabileceğini, iyi niyetli yetkili hamil olduğunu savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davalı banka ile dava dışı … … Ltd. Şti. arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerinden birinde davacının müteselsil kefil olduğu, davalı bankanın senede dayalı olarak davacı ve dava dışı borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlattığı, takip dayanağı senette davacının avalist olarak imzasının bulunduğu hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, dava konusu icra takibine dayanak senedin teminat vasfı bulunup bulunmadığı, teminat vasfında ise takip ve dava tarihi itibarıyla senedin teminat vasfının devam edip etmediği, devam ediyor ise hangi miktarda teminat vasfı bulunduğu, dava tarihi itibarıyla davacının davalı bankaya senet nedeniyle borçlu olmadığı bir miktar bulunup bulunmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, işbu dava 1.000,00 TL harca esas değer gösterilmek suretiyle anılan miktar üzerinden harç yatırılarak açılmış ise de, dava dilekçesindeki talep kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Ön inceleme duruşmasında davacı vekili tarafından davanın 1.000.000,00 TL bedelli senede dayalı olarak müvekkili aleyhine başlatılan takip miktarı olan 120.113,85 TL nedeniyle borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiği açıkça bildirildiği gibi, dava konusu icra takibinde tahsili talep edilen alacak da 120.113,85 TL’dir.
Menfi tespit davasının kısmi olarak açılması usulen mümkün değildir (Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 11/02/2019 tarih ve 2017/2989 Esas 2019/798 Karar sayılı ilamı). Bu durumda mahkemece davacı yana borçlu olunmadığı iddia edilen 120.113,85 TL üzerinden eksik peşin harcın tamamlatılarak yargılamaya devam edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan dava konusu Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2018/11113 sayılı icra takip dayanağı senet kambiyo senedi vasfındadır. Senedin üzerinde teminat olduğuna ilişkin herhangi bir ibare yazılı değildir. Davacı yan senedin teminat vasfında olduğunu ileri sürmüştür. Davalı yan ise aşamalarda senedin teminat senedi olmadığını, iyi niyetli yetkili hamil olduğunu savunmuştur.
Anılan iddia ve savunma karşısında işbu davada ispat külfeti davacı üzerinde olup, davacı dava konusu icra takip dayanağı senedin teminat senedi olduğunu usulüne uygun delillerle ispatlamakla yükümlüdür.
Davacı yan dava dilekçesinde banka kayıtlarına, bilirkişi incelemesine dayanmıştır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ise dosya üzerinden yapılan incelemeyi içermekte olup, banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanmadığından dava konusu icra takip dayanağı senedin banka kayıtlarında ne şekilde kayıtlı bulunduğuna ilişkin yapılan bir incelemeyi içermemektedir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/7501 Esas 2022/9270 Karar, 2021/5176 Esas 2022/9170 Karar, 2020/7950 Esas 2022/2848 Karar sayılı ilamları).
Hal böyle olunca, mahkemece yapılması gereken iş, davalı tarafından dava dışı … … Ltd. Şti’ne kredi açılışına ilişkin evraklar da getirtilmek suretiyle bankacı bilirkişiden banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılarak dava konusu senedin teminat senedi olarak banka kayıtlarına işlenip işlenmediği, senedin bankaya tevdi bordrosunda tevdinin hangi amaçla kayıtlı bulunduğu, senedin teminat vasfının tespiti halinde ise dava tarihi itibarıyla senedin teminat vasfının devam edip etmediği, dava tarihi itibarıyla davacının dava konusu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı bir miktar bulunup bulunmadığı hususlarında rapor alınarak tarafların iddia ve savunmaları da değerlendirilmek suretiyle sonucuna uygun karar verilmesinden ibarettir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı tarafından dava dışı … … Ltd. Şti’ne kredi açılışına ilişkin evraklar da getirtilmek suretiyle bankacı bilirkişiden banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılarak dava konusu senedin teminat senedi olarak banka kayıtlarına işlenip işlenmediği, senedin bankaya tevdi bordrosunda tevdinin hangi amaçla kayıtlı bulunduğu, senedin teminat vasfının tespiti halinde ise dava tarihi itibarıyla senedin teminat vasfının devam edip etmediği, dava tarihi itibarıyla davacının dava konusu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı bir miktar bulunup bulunmadığı hususlarında rapor alınarak tarafların iddia ve savunmaları da değerlendirilmek suretiyle davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davacı vekilinin sair istinaf itirazları ile davalı vekilinin istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;

1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE, davacı vekilinin sair istinaf itirazları ile davalı vekilinin istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/01/2021 tarih ve 2019/526 Esas 2021/24 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacının yatırmış olduğu 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi. 01/06/2023
Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …
(Karşı Oy)

KARŞI OY

Davalı tarafından davacı aleyhine kambiyo senedine dayanılarak kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatılması üzerine davacı tarafından takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasıyla takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talebiyle işbu menfi tespit davası açılmıştır.
Dava konusu icra takip dayanağı kambiyo senedi incelendiğinde davacının senette avalist sıfatıyla imzasının bulunduğu, davalının ise lehtarın cirosu ile yetkili hamil konumunda bulunduğu görülmüştür.
Mülga 6762 sayılı TTK’nun 614. maddesi ve yürürlükteki 6102 sayılı TTK’nun 702. maddesi uyarınca avalist asıl borçlu gibi sorumlu olup, aval verme genel kredi sözleşmesindeki borçtan ayrı bir teminat oluşturmaktadır. Avalistin lehine aval verilenin ileri sürebileceği ve senedin şekline ilişkin olanlardan başka geçersizlik sebeplerini def’i veya itiraz olarak alacaklıya karşı ileri sürmesi mümkün değildir (Emsal Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 2017/5433 Esas 2020/781 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/6069 Esas 2021/3215 Karar sayılı ilamları).
Hal böyle olunca, davacının dava konusu takip dayanağı senette avalist olduğu, aval vermenin genel kredi sözleşmesindeki borçtan ayrı bir teminat oluşturduğu, avalistin senedin şekline ilişkin olanlardan başka senedin geçersizlik sebeplerini def’i veya itiraz olarak ileri süremeyeceği, dava konusu senette hangi ilişkinin teminatı olduğuna dair açık bir teminat kaydı bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilerek mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılamamaktayım. 01/06/2023

Üye – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.