Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/11 E. 2023/75 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/11 Esas 2023/75 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/11
KARAR NO : 2023/75

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2020
NUMARASI : 2019/349 Esas 2020/484 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/06/2019
KARAR TARİHİ : 09/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı …. Şti’nin asıl borçlu davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 16/07/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden dava dışı asıl borçlulara kullandırılan kredi alacağının tahsili için borçlulara keşide edilen Ankara 19. Noterliği’nin 22/10/2018 tarihli kat ihtarına rağmen ödenmediğini, borcun ödenmemesi üzerine davalı-borçlular aleyhine girişilen ilamsız icra takibine haksız olarak itiraz edildiğinden takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davada asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan davanın görevsiz mahkemede açıldığını, müvekkillerinin eş rızası olmadığı için ve TBK’nın 584. Maddesindeki şekle ilişkin nitelikli kefalet koşulları bulunmadığından müvekkillerinin kefaletlerinin geçersiz olduğunu, dava konusu kredi sözleşmesi nedeniyle asıl borçlu şirketin ipoteklerinin mevcut olduğunu, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılması gerektiğini, icra inkar tazminatı talep etme koşullarının da oluşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişinin 20.07.2020 tarihli ek raporuna ve toplanan tüm delillere göre; genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın davalı müteselsil kefillerden tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle açılan davada, davacı bankaca dosyaya sunulmuş olan faiz genelgesi sunulmadığından, en yüksek cari faiz oranı olan %19,80 oranı esas alınarak tespit edilen %29,70 oranının taksitli ticari kredili mevduat hesabına uygulanması sonucunda: 58.228,98 TL asıl alacak, 174,82 TL işlemiş faiz, 61,91 TL BSMV olmak üzere toplam 58.465,71 TL alacak hesapladığı, yapılan bu hesaplamanın hükme esas alındığı, eldeki davada, asıl borç ve fer’ileri toplamı 58.465,71 TL olup, kefilin kefalet limitlerinin altında kaldığı, dolayısıyla, kefilin borcun tamamından sorumlu olduğu, somut olayda, uyuşmazlık banka kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, alacak ‘likit’ olduğundan, davacının icra inkâr tazminatı talebinin yerinde görüldüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların ilamsız icra takibine vaki itirazlarının 58.228,98 TL asıl alacak, 174,82 TL işlemiş faiz, 61,91 TL BSMV olmak üzere toplam 58.465,71 TL üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %29,70 oranında temerrüt faizi uygulanmak ve bu miktar üzerinden %5 BSMV hesaplanmak suretiyle takibin devamına, hüküm altına alınan 58.465,71 TL’nin %20’sine karşılık gelen 11.693,14 TL inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, dava konusu kredi alacağı taksitli ticari kredi alacağı olup mahkemece gerekçede her ne kadar faiz genelgesi sunulmadığı belirtilmiş ise de gerekçenin aksine faiz genelgesinin 19.02.2020 tarihli dilekçe ekinde sunulduğunu, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 7.8.3. maddesi gereğince talep olunan %45 oranı üzerinden temerrüt faizi alacağının hesaplanması gerektiğini, 07.08.2020 tarihli dilekçeleri ile yeni bir bilirkişiden rapor alınmasına, sunulan faiz genelgesi kabul edilmeyecekse bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilerek ilgili şube kayıtları üzerinde yerinden inceleme yapılmasına karar verilmesine ilişkin taleplerinin reddedildiğini, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kısmen kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, dava dışı şirketin asıl borçlu, davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları genel kredi sözleşmesine istinaden kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi gereği iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1482 E. sayılı takip dosyasında; alacaklı … AŞ tarafından borçlular …. Şti, …, … ve … ..AŞ hakkında 31.01.2019 tarihinde genel kredi sözleşmesine, hesap özeti ve dayanaklarına, ihtarnameye dayalı olarak 31.01.2019 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde 62.496,21 TL asıl alacak, 174,82 TL işlemiş faiz %45 temerrüt faizi oranı, 8,74 TL BSMV olmak üzere toplam 62.679,77 kredi alacağının takip tarihinden itibaren asıl alacağa işletilecek temerrüt faizi ve %5 gider vergisi ile birlikte tahsili istemiyle tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla başlatılan ilamsız icra takibinde davalı borçlular vekili tarafından ödeme emrine yasal süresinde borca ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine ilamsız icra takibinin durduğu görülmüştür.
Dava dışı …. Şti. İle davacı bankanın … Şubesi arasında imzalanan 16.07.2012 tarihli 600.000,00 TL kredi limitli genel kredi sözleşmesini borçlular … ile …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, davacı banka tarafından Ankara 19. Noterliği’nin 23.01.2019 tarihli kat ihtarnamesi ile kredi hesabı kat edilerek dava dışı asıl borçlu şirkete ve davalı müteselsil kefillere kat ihtarının 25.01.2019 tarihinde tebliğ edildiği, kat ihtarnamesinde verilen 1 günlük atıfet süresinin dolduğu 28.01.2019 tarihinde davalı müteselsil kefillerin temerrüde düştükleri, ayrıca dava dışı asıl borçlu şirket tarafından dava konusu kredi alacağının teminatı olarak verilen taşınmaz üzerindeki ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile 31.01.2019 tarihinde dava dışı asıl borçlu şirket hakkında toplam 62.679,77 TL kredi alacağının tahsili için tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1483 Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinin başlatıldığı, anlaşılmıştır.
Davalı-müteselsil kefiller, dava konusu kredi alacağının tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yapılmadan kendilerine müracaat edilemeyeceğini iddia etmişler ise de, davalı müteselsil kefiller tarafından ipotek tesis edilmeyip, dava dışı asıl borçlu şirket tarafından davacı banka lehine söz konusu ipotek tesis edildiğine göre bu durumda ancak ipoteği tesis eden asıl borçlu şirket tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna başvurulması gerektiği ileri sürebileceğinden, davalı müteselsil kefillerin bu yöndeki savunması dikkate alınmaz.
Uyuşmazlık, dava konusu kredi alacağına uygulanacak temerrüt faizi oranından kaynaklanmaktadır.
Taraflar arasında imzalanan dava konusu ilamsız icra takibine dayanak genel kredi sözleşmesinin 7.8.3. Maddesinde; “Müşteri, temerrüdün doğduğu tarihten itibaren fiili ödemeyi gerçekleştirdiği güne kadar geçecek günler için, temerrüt tarihinde aynı tür krediler ve hesaplar için Bankaca belirlenen en yüksek cari faiz oranının %50 fazlası olarak hesaplanacak oranda temerrüt faizi ödeyecektir” düzenlemesine yer verilmiş, açıkça uygulanacak temerrüt faizi oranı kararlaştırılmamış, sadece temerrüt faizi oranının nasıl belirleneceği belirtilmiştir. Davacı bankaca gerek davalı borçlulara keşide olunan kat ihtarnamesinde gerekse davalı müteselsil kefiller aleyhine başlatılan dava konusu ilamsız icra takibinde %45 oranında temerrüt faizinin uygulanması talep edilmiştir.
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi … tarafından davacı bankanın … Şubesi’nde yerinde yapılan inceleme sonucunda temin edilen belgeler düzenlenen 04.02.2020 tarihli kök raporda ve gerekse davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesine konu 19.02.2020 tarihli itiraz dilekçesi ekindeki davacı bankanın azami faiz oranlarını gösterir faiz çizelgesini de sunarak bildirdiği itirazları değerlendiren 20.07.2020 tarihli ek raporda; davacı banka tarafından temerrüt tarihi itibarıyla aynı tür kredilere, somut olayda taksitli ticari kredilere) fiilen uygulanan oran bildirilmediğinden, davaya konu krediye uygulanan oranın fiilen uygulanan en yüksek cari faiz oranı olarak kabulü gerektiği, bu durumda kök raporda belirtildiği üzere takip konusu taksitli ticari krediye uygulanan faiz oranının yıllık %19,80 oranının taksitli ticari kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranı olarak kabul edilerek, temerrüt faiz oranının sözleşmenin 7.8.3 maddesi de gözetilerek, 19,80 x1,50=%29,70 olduğu, bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince alınan kök ve ek raporlar Dairemizce denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş, davacı bankaca dava ve takip konusu taksitli kredi alacağına uygulanan temerrüt faizi oranı belirlenemediğinden ilk derece mahkemesince icra takip talebinde talep olunan taksitli ticari kredi alacağının ödeme belgesinde davacı bankaca belirlenen yıllık 19,80 oranının, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 7.8.3. maddesinde belirtilen %50 oranı fazlasının temerrüt faizi olarak kabulünde davacı banka tarafından temerrüt tarihinde aynı tür kredileri daha yüksek faizle açtığını ispatlayamadığı ve davalı tarafın istinaf kanun yoluna başvurmadığı gözetildiğinde herhangi bir usulsüzlük görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta alınan 54,40 TL istinaf maktu karar harcının mahsubu ile bakiye 125,5 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/02/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.