Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1092 E. 2023/671 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1092 Esas 2023/671 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1092
KARAR NO : 2023/671

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/03/2021
NUMARASI : 2020/163 Esas 2021/204 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/03/2020
KARAR TARİHİ : 04/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/05/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; mütemerrit olma koşulu gerçekleşmediğinden takibin iptali gerektiğini, belirtilen tutarda borç bulunmadığını, müvekkillerinin 4 adet kredinin 3 tanesinin tamamını, dördüncü kredinin ise %75’ini ödediğini, kalan borcun banka tarafından yapılandırılacağı söylenirken takip başlatıldığını, yapılan ödemelerin dosya borcundan düşülmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporuyla takip tarihi itibarıyla davacının alacaklı olduğu miktarın tespit edildiği, kredi sözleşmesi gereğince kullandırılan kredinin ödenmemesinden davalı şirketin asıl borçlu davalı gerçek kişinin müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu oldukları, davacı banka ile davalı şirket arasında kullandırılan kredinin teminatı için 457.330,00 TL bedelli araç rehin sözleşmesi imzalandığı, davalı şirketin rehin bedeli kadar rehin veren sıfatıyla sorumlu olduğu, İİK’nun 45. maddesi gereğince rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği, rehin tutarı borcu ödemeye yetmediği takdirde alacaklının kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla talep edebileceği, buna göre 457.330,00 TL rehin bedeli kadar davacı bankanın rehin veren davalı şirkete haciz yoluyla takip yetkisinin bulunmadığı, bu miktar için ancak rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabileceği, rehin bedelini aşan kısım için ise haciz yoluyla takip yapılabileceği, davalı şirketin asıl alacağın 440.454,51 TL’sinden (897.784,51 TL – 457.330,00 TL = 440.454,51 TL) oranlama yöntemiyle bulunan miktara göre faizin 17.495,83 TL’sinden, BSMV’nin 874,79 TL’sinden ve ihtarname masrafının tamamından sorumlu olduğu, toplam sorumluluk miktarının 459.959,87 TL olacağı, rehnin sadece asıl borçlunun borcu için verildiğinden davalı kefilin bankanın belirlenen 897.784,51 TL asıl alacak, 23.697,72 TL işlemiş faiz, 1.184,89 TL BSMV ve 1.104,74 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 923.771,86 TL alacağından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin icra takibine itirazının 440.454,51 TL asıl alacak, 17.495,83 TL işlemiş faiz, 874,79 TL BSMV ve 1.104,74 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 459.929,87 TL, davalı …’un icra takibine itirazının 897.784,51 TL asıl alacak, 23.697,72 TL işlemiş faiz, 1.184,89 TL BSMV ve 1.104,74 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 923.771,86 TL miktar üzerinden iptaline, takibin davalı … yönünden Ankara 4. İcra müdürlüğünün 2019/15485 esas sayılı dosyası ile tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla toplam 923.771,86 TL miktar üzerinden (davalı şirket yönünden 459.929,87 TL ile sınırlı olmak üzere) devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, itirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si olan 184.754,37 TL (davalı şirket yönünden 91.985,97 TL ile sınırlı olmak üzere) icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davanın açılmasında usulsüz bir işlemi ve kusuru bulunmadığını, buna rağmen davalılar lehine ayrı ayrı olmak üzere fahiş ölçüde vekalet ücretine hükmedildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik inceleme ile hazırlandığını, kullandırılan kredilere ilişkin faiz oranlarının sözleşme ve genelgeler ile belirlendiğini, davalı şirket yönünden rehin bedeli düşülmek suretiyle hesaplama yapılarak müvekkilinin alacak miktarının belirlendiğini, rehne konu araç hakkında başlatılan icra takibine istinaden gönderilen ödeme emrine davalıların haksız olarak yaptıkları itirazın iptali davası nedeniyle rehne konu aracın satışının gerçekleştirilemediğini, satılarak paraya çevrilmeyen aracın rehin bedelinin borçtan düşülmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2020/751 sayılı icra takip dosyası, takip dayanağı genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 02/02/2021 tarihli rapor, davacı hesap hareketleri, ticari kredi ödeme planı, araç rehin sözleşmesi, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2019/15485 sayılı icra takip dosya sureti dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2020/751 sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı borçlular aleyhine toplam 924.801,21 TL alacağın tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlulara 23/01/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçluların 23/01/2020 tarihinde takibe konu borca ve icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiği, itirazın 7 günlük yasal süre içerisinde yapıldığı, itirazın davacı alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, işbu itirazın iptali davasının İİK’nun 67. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin davacı alacaklı vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre olan 10/03/2020 tarihinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme ile alınan bilirkişi raporunda, davalıların 02/12/2019 tarihinde temerrüte düştüğü, davacının %28,60 oranında temerrüt faizi talep edebileceği, davacının takip tarihi itibarıyla taleple bağlı kalınarak 897.784,51 TL asıl alacak, 23.697,72 TL işlemiş temerrüt faizi, 1.184,89 TL BSMV, 1.104,74 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 923.771,86 TL alacaklı olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı ile davalı şirket arasında 19/07/2018 tarihli ve 1.300.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, asıl borçlu şirketin yetkilisi olan diğer davalının aynı limit ile müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmede imzasının yer aldığı, kefaletin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583 vd. maddelerinde yer alan şekil koşullarına uygun olduğu dosya içeriğiyle sabittir.
Davalı şirketin aracı üzerinde davacı banka lehine 457.330,00 TL limitle rehin tesis edilmiştir.
Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2019/15485 sayılı icra takip dosyası ile, davacı banka tarafından davalı şirket aleyhine toplam 391.390,91 TL alacağın tahsili talebiyle 25/11/2019 tarihinde anılan araç rehin sözleşmesine dayalı olarak taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığı görülmüştür.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ve şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredinin ödenmediği iddiasıyla davacının kredi hesabını kat ettiği, alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalıların icra takibinde borca ve icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı, yetkili icra müdürlüğünde takip yapılmasına ilişkin itirazın iptali dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediği, takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan talep edebileceği herhangi bir alacak bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Dava konusu icra takip dosyasında davalı yan borca itirazının yanı sıra Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün yetkili olduğunu bildirerek icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz etmiştir.
İtirazın iptali davalarında yetkili icra müdürlüğünde takip yapılması HMK’nun 114/2. maddesi hükmü uyarınca dava şartı niteliğinde olup, mahkemece İİK’nun 50/2. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekmektedir.
Taraflar arasında akdedilen 19/07/2018 tarihli genel kredi sözleşmesinde borçlunun adresi veya kredinin nakledildiği şubenin adresi veya mal ve değerlerin bulunduğu yerlerin yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
Dava konusu icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesi … şubesi ile akdedildiği gibi, davalı borçluların adresi de …’dır.
Bu durumda mahkemece Ankara İcra Müdürlüğünün yetkili olduğu, itirazın iptali davasında yetkili icra müdürlüğünde takip yapılmasına ilişkin dava şartının gerçekleştiği gözetilerek işin esasına girilmesi isabetlidir.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile davacının takip tarihi itibarıyla davalılardan talep edebileceği alacak miktarı tespit edilmiştir. Yapılan hesaplama ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir. Mahkemece anılan rapor esas alındıktan sonra davalı asıl borçlu şirket yönünden rehin bedeli asıl alacak miktarından mahsup edildikten sonra oranlama yöntemi ile bulunan miktara göre davalı şirketin faiz ve BSMV’den sorumlu olduğu miktar tespit edilmiştir. Her ne kadar mahkemece bilirkişi raporu ile takip tarihi itibarıyla tespit edilen toplam alacak miktarından rehin bedeli mahsup edilerek bulunacak bakiye bedelin asıl alacak olduğu gözetilerek davalı şirketin sorumlu olduğu miktarın tespiti gerekmekte ise de, davacı bankanın bu yönde açık istinafı bulunmadığından kamu düzenine aykırılık teşkil etmeyen bu husus re’sen gözetilmemiştir.
Dava konusu icra takibinde davacı banka %28,6 temerrüt faiz oranı talep etmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davacının anılan oranda temerrüt faizi talep edebileceği belirtildikten sonra bu oran üzerinden işlemiş temerrüt faiz miktarı tespit edilmiştir. Bir başka anlatım ile, davacının talebi ile hükme esas alınan temerrüt faiz oranı aynıdır. Bu durumda davacı vekilinin temerrüt faiz oranına yönelik istinaf itirazı dosya içeriğine aykırıdır.
Öte yandan, İİK’nun 45/1. maddesi “Rehinle temin edilmiş olan bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoliyle takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoliyle takip edebilir.” hükmünü içermektedir. Anılan hükümden anlaşılacağı üzere davacı banka, rehinle temin edilmiş olan alacağı var ise sadece rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yaparak alacağının tahsilini talep edebilecek, rehin tutarı borcu ödemeye yetmediği takdirde ise, rehin tutarını aşan alacak kısmı yönünden iflas veya haciz yoluyla takip yapabilecektir. Bir başka anlatımla alacak rehinle temin edilmiş ise, davacı banka davalı borçlu aleyhine rehin ile teminat altına alınan alacak miktarı yönünden ilamsız icra takibi yapamayacaktır.
Yukarıda açıklandığı üzere davacı banka lehine, davalı şirketin aracı üzerinde, asıl borçlu davalı şirketin borçlarının teminatını teşkil etmek üzere 457.330,00 TL limitli rehin tesis edilmiş, işbu dava konusu icra takip tarihinden önce, 25/11/2019 tarihinde davacı tarafından davalı şirket aleyhine taşınır rehnin paraya çevrilmesi yoluyla Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2019/15485 sayılı icra takibi başlatılmıştır. Anılan icra takip dosyası işbu dava konusu icra takip tarihi itibarıyla derdesttir.
Hal böyle olunca, mahkemece rehin ile teminat altına alınan kısım yönünden davalı şirket hakkında ilamsız icra takibi başlatılamayacağı gözetilerek yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile takip tarihi itibarıyla davacının davalı şirketten alacaklı olduğu tespit edilen bedelden rehin bedeli mahsup edilmek suretiyle hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf itirazına gelindiğinde, davalılar yargılama aşamasında vekille temsil edilmiştir. Davalı şirket yönünden ret gerekçesi rehin ile teminat altına alınan alacak kısmı yönünden ilamsız icra takibi yapılamayacağı iken davalı … yönünden ret gerekçesi ise fazlaya ilişkin alacağın ispatlanamamasıdır.
Bu durumda davalılar hakkındaki ret gerekçelerinin farklı olduğu, AAÜT’nin 3/2. maddesi uyarınca yargılama aşamasında vekille temsil edilen davalılar yararına reddedilen kısım gözetilerek ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/05/2023

Başkan Üye Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.