Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1089 E. 2023/679 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1089 Esas 2023/679 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1089
KARAR NO : 2023/679

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2021
NUMARASI : 2020/224 Esas 2021/161 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (İşletme Devir Hakkı Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/05/2020
KARAR TARİHİ : 04/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2023

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hisselerinin tamamı …’a ait olduğu dönemde …’ın özelleştirilmesinden önce yani … ile …’ın ayrılmaz bütün olduğu, fiilen dağıtım faaliyetinin davalı … tarafından yapıldığı ve müvekkilinin …’a fiilen bağlı olduğu 20/06/2007 tarihinde meydana gelen iş kazasından dolayı müvekkilinin tazminat ödemek zorunda kaldığını, ödenen bedelden işletme hakkı devir sözleşmesi uyarınca davalının sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 140.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, 3. Kişi zararından müvekkilinin sorumlu olabilmesi için zarara neden olan olayın dağıtım faaliyetine ilişkin olması, olayın dağıtım faaliyetinin müvekkili tarafından yürütüldüğü dönemde, yani İHDS’nin imza tarihinden önce gerçekleşmesi gerektiğini, İHDS tarihinden sonra meydana gelen zararlara ilişkin sorumluluğun davacıda olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, işbu davaya dayanak İş Mahkemesi dosyasında dava konusu olayın 20/06/2007 tarihinde elektrik bağlamak için çıktığı direkte elektrik akımına kapılarak elektrik direğinden düşen ve ağır yaralanan işçi ile ilgili olarak hükmedilen maddi – manevi tazminat ve yargılama giderine istinaden icra dosyasına ödenen toplam 140.000,00 TL için talepte bulunulduğu, tazminata konu olayın İHDS tarihinden sonra meydana geldiği, İHDS’nin 7. maddesi uyarınca sözleşmenin düzenlendiği 24/07/2006 tarihinden sonraki döneme ilişkin meydana gelen olay nedeniyle tazminat sorumluluğunun davalı üzerinde olmadığı, davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … ile …’a bağlı olarak faaliyet gösteren elektrik dağıtım şirketlerinin fiili devir tarihi olan 30/10/2009 tarihine kadar ayrılmaz bir bütün olduğu hususunun …’ın 2004-2010 arası ve sonraki yıllarda yayımladığı faaliyet raporlarına da konu olduğunu, ortada ticari bir iş ve sözleşmenin birlikte değerlendirilmesi gerekli yeni bir delil bulunduğunu, olayın gerçekleştiği tarih itibarıyla müvekkilinin davalının ayrılmaz bir parçası olduğunu, yapılan tüm iş ve işlemlerin davalı adına yürütüldüğünü, bizzat davalının emir ve talimatları doğrultusunda yapıldığını, olayın gerçekleştiği tarih itibarıyla haksız fiile uğrayan 3. kişi ile anlaşma yoluna gidilmemesi bile değerlendirildiğinde davalının sorumlu olduğunun açık olduğunu, rücuya konu tazminata ilişkin davanın hisse devri sözleşmesinden önce müvekkiline karşı açıldığını, bu tarihten itibaren hisse devir sözleşmesine kadar kesinleşmiş olsaydı ödenmesi lazım gelen tazminat tutarının dönem bilançosuna yansıyacağını, sorumluluğunda yine müvekkilinden dolayı davalının bilançosuna yansıyacağını, mahkemelerce yapılan yargılamanın salt bilanço tarihlerine denk gelecek şekilde karar vermemesi, karar verme sürecinin uzamasından kaynaklı sonuçlara müvekkilinin katlanmasının beklenemeyeceğini, olayın salt sözleşmeler hukuku içerisinde değerlendirilemeyeceğini, haksız fiilden doğan maddi yükümlülüklerin talep edilmesi halinde talep eden kişinin sözleşmenin tarafı olmadığı için üçüncü kişi olduğunu, … ile …’a bağlı olarak faaliyet gösteren elektrik dağıtım şirketlerinin fiili devir tarihi olan 30/10/2009 tarihine kadar ayrılmaz bir bütün olduğu ve bu döneme ait hakların … tarafından yürütülmesi gerektiği hususunun … Hukuk Müşavirliği görüş yazısında da belirtildiğini, olayın salt sözleşmeler hukuku içerisinde değerlendirilerek devir bilançolarına yansımayan tutarlara elinde olmayan sebeplerle sadece müvekkilin katlanmasının istenmesinin kabulünün mümkün olmadığını, mahkemece bilirkişi raporuna atıf yapılarak matbu bir gerekçe ile dosyadaki iddia ve deliller değerlendirilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 8. İş Mahkemesi’nin 2013/258 Esas 2013/1267 Karar (bozma öncesi 2008/481 Esas 2011/429 Karar) sayılı dosyanın davacısı … vs., davalısı … A.Ş. vs. olup, 20/06/2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanan işçi tarafından uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talebiyle açılan davada verilen davanın kısmen kabulü kararının Yargıtay 21. Hukuk Dairesi tarafından onanmasına karar verildiği, verilen kararın Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2015/4825 sayılı dosyası ile … A.Ş. vs. aleyhine icra takibine konulması sonucu davacının icra dosyasına 20/03/2015 tarihinde 328.644,38 TL ödediği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten sonra, 20/06/2007 tarihinde meydana gelen iş kazasına dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Ankara 8. İş Mahkemesi’ndeki davanın davacısı bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda ise de İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmamaktadır.
Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi öncelikle uygulanacaktır.
Hal böyle olunca İHDS imza tarihinden sonra gerçekleşen rücuya dayanak ilama konu iş kazasından kaynaklanan sorumluluğun davacı şirkette olduğu, dağıtımın … tarafından yürütülen dönemde iş kazasının meydana gelmediği gözetilerek ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27/10/2022 tarih 2021/3576 Esas 2022/7514 Karar sayılı ilamı).
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/05/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.