Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1087 E. 2023/1320 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1087 Esas 2023/1320 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1087
KARAR NO : 2023/1320

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2021
NUMARASI : 2020/40 Esas 2021/263 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR
DAVA : Şirket feshi
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 05/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/10/2023

Taraflar arasındaki şirketin feshine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı … hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan davalı şirket hakkındaki davanın esastan reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 11.02.2013 tarihinden bu yana davalı …. Şti’nin % 49 hisse sahibi ortağı olduğunu, şirketin dört ortaklı bir şirket olup, diğer davalı …’in şirket müdürü olduğunu, şirketin uzun zaman önce faaliyetine fiilen son verildiğini, şirketin şu anda vergi kaydı da olmadığını ve sadece ticaret sicilinde kayıt üzerinde olduğunu, şirketin devamı ve amacının gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, bu durumun şirketin haklı nedenle feshine sebep olduğunu, ancak Ankara Cumhuriyet Vergi Dairesi tarafından 213 Sayılı VUK İç Genelgesi gereğince 30.11.2016 tarihinde re’sen terk halinde mükellefiyeti kapatıldığını, davalıyla davacı arasındaki anlaşmazlık ve husumetin uzun süredir devam ettiğini ve ciddi boyutlara ulaşmış bulunduğunu, bu husumet mevcut haliyle şirketin devamı ve amacının gerçekleştirilmesi önünde bir engel teşkil ettiğini ve şirketin haklı nedenle feshine sebep oluşturduğunu iddia ederek …. Şti’nin haklı nedenlerle feshine ve 6102 Sayılı Kanunda gösterilen şekillerde tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılara dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı, davalı şirket müdürü arasında anlaşmazlık ve husumet bulunduğunu, bu husumet nedeniyle şirketin devamı ve amacının gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını belirterek davalı şirketin haklı nedenle feshine karar verilmesi talep edilmiş ise de, Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/924 esas 2020/1121 karar sayılı dosya örneğinin tetkikinde davacılar ….Şti ile … … Ltd.Şti tarafından davalı … hakkında menfi tespit ve istirdat talebi ile açılan davanın yargılaması sonucunda Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2016/12594, 12595, 12596 esas sayılı takiplere dayanak olan kiralama sözleşmelerini davalının her iki şirket vekili olarak imzaladığı, çifte temsil halinde temsilciye açık bir yetki verilmiş olması gerektiği, davacı şirketlerce davalıya verilen vekaletnamelerde kendisiyle doğrudan bir sözleşme yapma yetkisi verilmemiş olması nedeniyle davalının davacı şirketler adına kendisi ile yaptığı sözleşmelerin geçerlilik koşullarını taşımadığı gerekçesiyle Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2016/12594, 12595, 12596 esas sayılı dosyalarından dolayı davacının borçlu bulunmadığının tespitine, fazla ödenen 52.417,85 TL’nin istirdadına fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş olduğu görülmekle TTK 636/3 maddesi kapsamında haklı nedenin varlığının davacı tarafça ispatı gerektiği gibi hiç kimsenin kendi kusuruna dayanamayacağından davacının şirketin haklı nedenle feshi talebinin yerinde olmadığı, TTK 636/3 maddesinin 2. cümlesi kapsamında şirketin feshi yerine ortaklık payı karşılığı davacının şirketten çıkarılması veya başkaca bir çözüme karar verilebileceği düzenlenmiş ise de bu çözüm yollarına karar verilebilmesi için de davacıdan kaynaklanmayan haklı sebebin varlığının kanıtlanmış olması gerektiği gerekçeleriyle toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı uyarınca davalı ….Şti yönünden kanıtlanamayan davanın reddine, şirketin feshi talebinde şirket müdürüne husumet yönlendirilemeyeceğinden davalı …’e yönelik davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilin, ortağı olduğu firmadan alacağını talep ve tahsil etmesinin neresinin “kusur” olduğu ve şirketin münfesih addedilmesinin müvekkilin kusurundan kaynaklandığı gerekçesinin yasal dayanağının bulunmadığını, davalılardan …’in şirketin içini boşalttığı hususunun görmezden gelinerek müvekkilin kusurlu addedilmesinin anlaşılamadığını, şirket müdürü olan davalı …’in yolsuzluk ve usulsüzlük yapmak suretiyle şirketin içini boşaltmış olması dolayısıyla şirketin ticari faaliyetinin zaten sonlandığını, davalı tarafın sırf şirketin devam eden bir işinden doğan hakedişini alabilmek amacıyla şirketin feshine karşı çıkmasının “haklı” ve hukuka uygun bir yanı bulunmadığını, …’nin müdürü … ve %1 ortak … birlikte hareket ederek %51 pay çoğunluğu ile davacı müvekkilinin %49 hisse sahibi ve ortağı olduğu davalı şirketin paralarını kendi çıkarları ve şahsi harcamaları için kullanmak suretiyle şirketin içini boşalttıklarını, davacının davalılardan …’in Almanyada dolandırıcılık, gasp ve zimmet suçlarından ceza almış olduğunu öğrenmesi üzerine ortaklığını bitirmek istediğini, ancak davalı …’in ortaklığı bitirmek bir yana kendi çıkarı doğrultusunda şirket hesabından birçok kez para havale, nakit para çekimi, şirket deposundaki ticari malları kayıt dışı olarak satmak, Şirket gideri dışında özel harcamalarını Şirkete yüklemek gibi fiilleri icra ettiğini ve 2012 yılından bu güne kadar da yıllık olağan genel kurullları dahi yapmadığını, kaldı ki Davalı … tarafından müdürlük yetkileri kötüye kullanılmak suretiyle;
a-… Şubesi nezdinde bulunan …. ŞTİ.ye ait … numaralı TL hesaplarından, Şirketin iş ve işlemleri ile alakası olmayan yaklaşık 1 milyon Euro tutarında işlemin gerek bankadan nakden çekme, gerekse yakın akraba ve üçüncü kişilerin şahsi hesaplarına aktarma ve şirket iş/işlemleri ile alakası olmayan firmalara davalı … tarafından aktarıldığını,
b-…. Şti.nin genel kurul kararı olmaksızın ve ticaret sicile de tescil edilmeksizin Almanya’nın Berlin şehrinde Şirkete ait temsilcilik açıldığını, Şirkete ait yüzbinlerce Euro para, sanki şirket gideriymiş gibi gösterilmek suretiyle yurtdışına banka havalesi yoluyla aktarılarak davalı … tarafından zimmete geçirildiğini, banka havale kayıtları incelendiğinde, 2012 yılında 120.000-Euro, 2013 yılında 100.000,00-Euro; 2014 yılında 124.000,00-Euro; 2015 yılında 140.000,00-Euro tutarlarındaki Şirkete ait paralar yasal olmayan şekilde Şirket kasasından Almanya’daki muhtelif banka hesaplarına transfer edildiğini, bu hesaplara transfer edilen paraların, dolaylı yolan Davalı … ve bir kısmı da Şirketin diğer ortağı … olduğunu, ismi geçenler şahsi harcamalarını dahi Şirket kasasından karşılayıp, Şirkete fatura ettiklerini (Fitnes merkezi faturaları, ev kiraları, tatil ve eğlence giderleri vs.),
c-2013 yılında 99.000,00-USD Şirket hesabından nakit olarak çekilmiş olmakla birlikte, bu paranın akıbeti belli olmadığı gibi muhasebe kayıtlarında bu nakit işleminin de yer almadığını,
d-18.01.2013 … Dolar hesabından, … Firmasına 12.100,00-USD transfer edildiğini, oysa Müvekkilin ortağı bulunduğu davalı … Firmasının mezkur Şirketle hiçbir ticari bağının bulunmadığını,
e-Davacı Müvekkilin ortağı olduğu mezkur Şirketin stoklarında bulunan 452.390,00-TL tutarındaki ticari malın, şirket müdürü Davalı … tarafından zimmete geçirilmiş olmakla birlikte satılmış olduğunun kuvvetle muhtemel olduğunu, bu malzemelerin akibetinin bilinmediğini, şirketin bu ticari malları sattığına dair hiçbir kayıt ve emare de bulunmadığını,
f-Davacı müvekkilin ortağı olduğu ve feshini talep ettiği mezkur Şirketin mizanlarına bakıldığında … isimli şahsa 300.240,00-TL borç adı altında para transfer edildiğini, ancak bu bedel bu kişi tarafından iade edilmediğini, dolayısıyla davalı … tarafından bu kişiye bu bedelin neden verildiğinin bilinmediğini,
g-Davalı …’ın, kardeşi …’e 10.293,29-TL; karısı …’e Şirket hesabından 3.556,50-TL para tranferi gerçekleştirdiğini, bu paraların da Şirkete iade edilmediğini,
h-Davacı müvekkilin ortağı olduğu ve tasfiyesi istenen ….Şti. ile alakası olmayan ancak haricen öğrendikleri kadarıyla davalı …’in ortağı bulunduğu … A. Ş. adlı Şirkete davalı … tarafından Şirket hesabından 12.500,00-TL ödeme yapıldığını,
ı-Davacı müvekkilin ortağı olduğu ve tasfiyesi istenen ….Şti. ile alakası olmayan ….ye davalı … tarafından Şirket hesabından 219.506,10-TL ödeme yapıldığını,
i-Davacı müvekkilin ortağı olduğu ve tasfiyesi istenen ….Şti. ile alakası olmayan … adlı işletmeye davalı … tarafından Şirket hesabından 39.524,00-TL para aktarıldığını,
j-Davacı müvekkilin ortağı olduğu ve tasfiyesi istenen …. Şti. ile ticari bir ilişkisi mevcut olmayan … isimli Firmaya davalı … tarafından Şirket hesabından 146.023,85-TL para aktarıldığını,
k-Davalı … babası …’in cenaze ve defin masraflarıyla, davalının yakınlarının Almanya’dan Türkiye’ye geliş-gidiş masrafları için binlerce Euronun Şirket hesabından ödendiğini, davalının oğlu, karısı, kız kardeşi ve yakın akrabaları için uçak biletlerinin davalı Şirkete fatura edildiğini, şirket hesabından ödendiğini (Yaklaşık 14.000,00-Euro.),
l-Yine davalı …, babasının mezarı için mermer yapılması konusunda, … firmasına 11.000,00-TL ödemeyi Şirket hesabından yaptığını, bu şahsi harcamanın faturasının da müvekkilinin ortağı olduğu mezkur Şirkete borç kaydedildiğini,
m-Almanya …e davalı … tarafından bir yakınının cenaze masrafları için Şirket hesabından para aktarıldığını, cenaze için … tarafından kiralanan uçağın masrafları Şirket hesabından karşılandığını,
n-… Şirketinden yaklaşık 100.000,00-Euro uçak yolculuğu, otel ve konaklama faturası Şirkete borç kaydedildiğini ve davacı müvekkilinin ortağı olduğu …. Şti. hesabından ödendiğini, bu faturalar incelendiğinde davacı müvekkilinin ortağı olduğu mezkur Şirketle alakası olmayan ve Şirketin yaptığı iş ile alakası olmayan kişiler için Şirketle alakası olmayan harcamaların yapıldığı ve Şirketin içinin bu yolla boşaltıldığını, bu kapsamda davalı … ve akrabalarıyla, Şirketin diğer ortağı … ve sevgililerine değişik ülkeler için uçak ve konaklama giderleri fatura edildiğini ve bu giderlerin de davacı müvekkilin ortağı olduğu mezkur Şirket hesabından ödendiğini,
o-Ayrıca … Firması tarafından 2013-2014-2015 yıllarında toplamda 100.000,00-Euro üzerinde konaklama, uçak bileti, araç kiralama adı altında Şirkete fatura kesilriğini, bu bedelin de davacı müvekkilinin ortağı olduğu mezkur Şirketin banka hesabından ödendiğini, ancak bu harcamaların da müvekkilin ortağı olduğu mezkur Şirketin ticari faaliyet konusu ile hiçbir alakası bulunmadığını,
ö-07.01.2013 tarihinde davacı müvekkilin ortağı olduğu mezkur şirketin … Bankası-TL hesabından, şirketin muhasebecisi olan diğer …’in oğlu … hesabına 18.916,25,-TL aktarılmış olmakla birlikte havale işleminin açıklamasında “… den ortaklık hesabına mahsuben” yazıldığını, yine aynı gün ve aynı hesaptan Avukat … …e “010592nolu fatura ile … adi Ortaklığına ihtar ücreti” gönderildiğini, … konusu … ve davalı … kendi şahsı için bir iş ortaklığı kurduğunu, bu ortaklığın masraflarını, avukatlık ücreti ve ihtar masrafına kadar davacı müvekkilin ortağı olduğu mezkur Şirketle hiçbir ticari bağının mevcut olmamasına rağmen Şirketin banka hesaplarından karşıladığını,
p-… ortaklığının aleyhine Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/285-E ve Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2015/953-E ve 2015/148-K sayılı davalar açılmış ve bu davalar daha sonra Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/953-E sayılı dosyasında birleştirildiğini, davalı … buradaki tutumunun, davacı müvekkilin ortağı olduğu … Şirketiyle sözleşmesi bulunan … Firmasının işlerini; yani … Şirketinin işlerini şirket Müdürü … isimli şahısla kurduğu bir adi ortaklığa plase edip, Şirketin yaptığı işi … ortaklığına aktarmak olduğunun açıkça görüldüğünü, dolayısıyla davalı …’ın, şirketin mali müşaviri … ve diğer ortak … birlikte örgütlü bir çalışma ve ortak kastla Şirketin içini boşaltarak dolandırıcılık ve zimmet suçunu işlediklerini, davalı … tarafından, tescil ve kayıt işlemleri yasal olmayan bir şekilde Almanyada … Almanya Tanıtım Şubesi için kiralanan ve tüm masrafları …. Şti. hesabından ödenen bu ofis adresinde … ismiyle benzer şirketler kurularak(… … gibi)Davalı Şirkete ait işler … ve … ortaklığı ile açılan yeni firmalara sözleşme yapılarak devredildiğini, hatta bu şirketler adına Türkiyede firmalar açılarak (…)Müvekkilein ortağı olduğu …. Şti.nin özsermaye, varlık ve kaynakları … ve … ortaklığındaki firmalara aktarıldığını,
Şirketin ortak olduğu diğer üç şirketin tasfiye edildiğini, ancak davalı … bu şirketleri yeniden faal hale getirme konusunda bir işlem yapmadığını, oysa bu şirketlerin müdürü de davalı … olduğunu, davalı …’ın sırf davalı …. Şti.nin hak ediş ve alacaklarına konabilmek amacıyla bu Şirketin tasfiyesine karşı çıktığını,
r-Müdürün tek başına adres değişikliği yapma yetkisi mevcut olmamasında rağmen davalı …’ın anasözleşmeye aykırı olarak adres tebdili yaptığını, bu nedenle de müvekkilin katılımının engellendiği bir sözde genel kurulla, yıllık olağan toplantısı yapılmadığını, sermaye artırımına gidilmediğini, bir şirketin davalı müdür … tarafından adresinin değiştirilmesi kararı alınarak ticaret sicile tescil ve ilanı, tescil eden memur açısından da suç teşkil ettiğini, limited şirketin adresini değiştirmek için usule uygun olarak alınmış bir ortaklar kurulu kararı gerektiğini,
s-davalı …’ın, şirket müdürünün mesul olduğu gerekli ihtimam ve bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müdürlerin şirket ortaklarına eşit işlem sağlaması, TTK.nın 627. maddesinin amir düzenlemesinin gereği iken, davalının buna da riayet etmeyerek müvekkili safdışı edip, yasal olmayan kararlarla Şirketin adresini değiştirmesi gibi, özen yükümlülüğünü ihlal edip ortaklar arasında ayrım yapmasının da yasaya aykırı olup, şirketin feshi sebebi olduğunu,
ş-Genel kurul toplantısına müvekkilin katılımı engellendiğini,
kısaca; şirketin zarara uğramasında davacının kusuru dahi olsa, davalının kusurunun varlığı halinde şirketin feshi zorunlu olduğunu, somut olayda davalı …’ın şirketin için boşalttığını, ancak mahkeme sadece müvekkilinin kusurundan bahsettiğini ve bu kusuru red gerekçesi addedip davalı … kusurunu adeta görmezden geldiğini,
3-Mahkemece davanın reddi yerine başka bir tedbire başvurulmamış olması day yasaya aykırı olduğunu,
4-Davalı şirketin amacına uygun hiçbir ticari faaliyet yapmadığını, kar elde etmediğini, kar payı dağıtmadığını, şirket vergi ve bilançoları ile sabit olduğu üzere davalı irketin son üç yıl içinde hiçbir ticari faaliyet icra etmediğini, gelir elde etmediğini, kar payı dağıtması zorunlu olan davalı Şirketin kanunun açık ve emredici hükmü karşısında kar payı dağıtmamış olmasının başlıbaşına fesih sebebi olduğunu,
5-Şirketin vergi dairesince de münfesih addedildiğini, aynı zamanda da Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde Şirketin fesih ve tasfiyesi amacıyla 2019/274-E sayılı davayı açtığını, mezkur davanın “Ticaret Sicil Müdürlüğünün aktif husumet ehliyetinin mevcut olmaması nedeniyle” reddedildiğini, böylesi bir davanın mevcudiyeti dahi davalı şirketin münfesih addedilmesini gerektirdiği halde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Cumhuriyet Vergi Dairesi, Başkent Vergi Dairesi, Ticaret Sicil Müdürlüğü cevabi yazıları, Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2016/12594 esas, 2016/12595 ve 2016/12596 esas sayılı takip dosyaları, Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/924 esas sayılı dosyası vs deliller dosya arasında mevcuttur.
6102 sayılı TTK’nun 636. maddesinin 2. fıkrasında ” Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.” düzenlemesi, 3. fıkrasında ise “haklı sebeplerin varlığında her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme istem yerine, davacı ortağı payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Davalı şirketin ticari sicil kayıtları kapsamında davacının davalı şirkette %49 oranında pay sahibi olduğu, sicil kayıtlarının tetkikinde davalı şirketin son genel kurulunun 02.09.2010 tarihinde yapıldığı, Başkent Vergi Dairesi cevabi yazısında naklen gelen şirketin faal durumunda olduğunun bildirildiği, böylelikle TTK 636/2 maddesi kapsamında fesih koşulunun oluşmadığı; Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/924 esas 2020/1121 karar sayılı dosyasında davacılar ….Şti ile … … Ltd.Şti tarafından davalı … hakkında menfi tespit ve istirdat talebi ile açılan davanın yargılaması sonucunda Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2016/12594, 12595, 12596 esas sayılı takiplere dayanak olan kiralama sözleşmelerini davalının her iki şirket vekili olarak imzaladığı, çifte temsil halinde temsilciye açık bir yetki verilmiş olması gerektiği, davacı şirketlerce davalıya verilen vekaletnamelerde kendisiyle doğrudan bir sözleşme yapma yetkisi verilmemiş olması nedeniyle davalının davacı şirketler adına kendisi ile yaptığı sözleşmelerin geçerlilik koşullarını taşımadığı gerekçesiyle Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2016/12594, 12595, 12596 esas sayılı dosyalarından dolayı davacının borçlu bulunmadığının tespitine, fazla ödenen 52.417,85 TL’nin istirdadına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş olduğu görülmekle TTK 636/3 maddesi kapsamında haklı nedenin varlığının davacı tarafça ispatı gerektiği gibi hiç kimse kendi kusuruna dayanamayacağından davacının şirketin haklı nedenle feshi talebinin yerinde olmadığı, TTK 636/3 maddesinin 2. cümlesi kapsamında şirketin feshi yerine ortaklık payı karşılığı davacının şirketten çıkarılması veya başkaca bir çözüme karar verilebileceği düzenlenmiş ise de bu çözüm yollarına karar verilebilmesi için de davacıdan kaynaklanmayan haklı sebebin varlığının kanıtlanmış olması gerektiği, şirketin feshi talebinde şirket müdürüne husumet yöneltilemeyeceği anlaşılmakla ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin yatıran taraf üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/10/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.