Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1066 E. 2023/852 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1066 Esas 2023/852 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1066
KARAR NO : 2023/852
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/03/2021
NUMARASI : 2020/18 Esas 2021/342 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLLERİ
DAVA : Menfi Tespit – İstirdat
DAVA TARİHİ : 13/01/2020
KARAR TARİHİ : 01/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/06/2023
Taraflar arasındaki menfi tespit, istirdat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankadan kredi çektiğini, 03/10/2018 tarihi itibariyle davalı bankaya 148.490,30 TL borcu bulunduğunu, borca karşılık müvekkilinin banka aracılığı ile maliki olduğu evin satıldığını, 152.000,00 TL satış bedelinin banka tarafından borca mahsup edildiğini, borca karşılık 10.875,00 TL para yatırıldığını, müvekkilinin alacaklı olduğu çekler tahsil edilerek borca mahsup edildiğini, ancak davalının halen borç bulunduğu iddiasıyla müvekkili aleyhine iki ayrı icra takibi başlattığını belirterek müvekkilinin Eskişehir 3.İcra Müdürlüğünün 2019/6669 E ve 2019/2409 E sayılı icra dosyaları nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında genel kredi sözleşmesi ve bankacılık işlemleri sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredilerin geri ödemelerinin hiç/eksik yapıldığını, çeklerinin karşılıksız çıktığını, kredi kartı ve KMH borcunu ödemediğini belirterek davanın reddini, %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacı ile davalı banka arasında 296.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı banka tarafından davacıya nakdi ve gayrinakdi kredi limiti tahsis edildiği, davacının davalı bankadan kullandığı kredilerin borçlu cari hesap kredisi, taksitli ticari kredi, doğrudan borçlandırma sistemine dayalı DBS kredileri, kredili mevduat hesap kredisi, ticari kredi kartı, bireysel kredi kartı ile gayrinakdi çek iştira kredilerinden oluşuğu, davacının, davalı bankadan 26/04/2017 – 05/12/2018 tarihleri arasında borçlu hesap şeklinde 29 adet kredi kullandığı, kredi kullanım tutarının 275.538,00 TL düzeyinde olduğu, davacının bu krediler için yapmış olduğu geri ödeme tutarının 05/12/2018 tarihi itibariyle 270.676,00 TL tutarında olduğu, bu kredilerden dolayı da 4.861,00 TL tutarında borcunun bulunduğu, ödenmeyen kredi tutarlarının da 3.823,00 TL’lik bölümünün doğrudan borçlandırma sistemi nedeniyle kullanılan kredilerden kaynaklandığı, davacı tarafından 24 ay eşit taksitli şeklinde iki adet 55.000,00 TL tutarında taksitli kredi kullanımının bulunduğu, 35.000,00 TL tutarındaki taksitli kredinin 16 taksitinin ödendiği, kalan 8 taksit için 13.845,00 TL, 20.000,00 TL tutarındaki kredinin de 12 taksit tutarı olan 11.896,00 TL’nin ödendiği, ödenmeyen 8 taksit için ise 11.896,00 TL tutarında borcun kaldığı, davacının davalı bankadan kullandığı ticari kredi kart ile bireysel kredi kartlarından kaynaklı olarak 9.000,00 TL dolayında, kredi mevduat hesap kredi kullanımından kaynaklı da 3.381,00 TL, davalı banka tarafından çek sorumluluk bedeli olarak ödenmiş bulunan 4 adet 6.400,00 TL tutarındaki nakde dönüşen gayrinakdi çek kredisinden kaynaklı borcunun bulunduğu, davacı tarafın davalı bankadan borçlu cari hesap ve taksitli kredi şeklinde kullanmış olduğu kredilerin toplamının 330.000,00 TL dolayında bulunduğu, kredi kullanımından kaynaklı faiz, BSMV ve masraflardan oluşan finansman maliyetinin de 26.000,00 TL olduğu, davacının mevduat hesabına … A.Ş. tarafından 108.000,00 TL, … tarafından 50.000,00 TL, … tarafından 7.400,00 TL, … tarafından da 1.000,00 TL olmak üzere toplamda da 170.113,50 TL tutarında nakit girişi olduğu ve ayrıca da davacıya ait taşınmaz satışından da 150.000,00 TL tutarında nakit girişinin bulunduğu, davacının mevduat hesabına olan nakit girişlerinin kullanılan kredilerin anapara ve işleyen faizler ile nakde dönüşen çek sorumluluk bedelleri ile 2 adet kredi kart ile kredili mevduat hesabındaki borçları karşılayamadığının anlaşıldığı, sonuç olarak, davacının tüm hesapların ve hesap hareketleri ayrıntılı olarak incelendiğinde, tüm nakit giriş ve çıkışları dikkate alınarak kredi kullanımları ile kredi kapatmaları eşleştirmeleri yapılması sonucunda, davacının davalı bankaya ödenmeyen kredi borçlarının bulunduğu, dava konusu icra takip dosyalarında takibe konu kredi sözleşmeleri nedeniyle davacının davalıya borçsuzluğunun söz konusu olmadığı, takip dosyalarında fazla ödeme yapılmadığı, davalının kötü niyet tazminatı talebi bulunsa da herhangi bir tedbir talebinin ve tedbir kararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalının tazminat talebinin reddine
karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin çekmiş olduğu krediler sonucunda davalı bankaya 03/10/2018 tarihinden itibaren 148.490,30 TL borçlandığını, bu borcunu maliki olduğu konutun satışından gelen 152.000,00 TL ile 18/10/2018 tarihinde ödediğini, ancak davalının bu ödemeyi hesaba 01/11/2018 tarihinde işleyerek müvekkilini zarara uğrattığını, sonrasında her ay 984,00 TL olmak üzere toplam 10.875,00 TL parayı borca karşılık müvekkilinin yatırdığını, tahsile verdiği … Bankası 12.500,00 TL, … Bankası 17.000,00 TL’lik çek ve 15/10/2017 keşide tarihli … adına olan 15.000,00 TL’lik çekin de davalı bankaca bu borca mahsup edildiğini, ancak bunlara rağmen davalının bitmediğini öne sürerek iki ayrı icra takibi başlattığını, mahkemece alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin alacaklı olmasına rağmen iddialara yer verilmediğini, aksine fahiş rakamlarla müvekkilinin borçlu çıkarıldığını, bilirkişi raporunda aydınlatılmamış hususlar olmasına ve bu konudaki itirazlarını bildirmelerine rağmen davanın reddedildiğini, müvekkilinin hem alacağını alamadığını, hem de haksız yere yargılama giderlerine mahkum edildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti, ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacının davalı bankada bulunan hesabına ilişkin hesap ekstresi, kredi kartı ekstreleri, hesap kat ihtarnameleri, kredi ödeme planları, tacirler arası bankacılık işlemleri sözleşmesi, genel kredi sözleşmesi, Eskişehir 3. İcra Müdürlüğünün 2019/2409 ve 2019/6669 sayılı takip dosya suretleri, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 08/10/2020 tarihli bilirkişi raporu ile bankacı bilirkişiden alınan 25/01/2021 tarihli bilirkişi raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Eskişehir 3. İcra Müdürlüğünün 2019/2409 sayılı takip dosyası ile davalı alacaklı banka tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 45.102,29 TL nakit alacağın tahsili, 2.030,00 TL gayri nakit alacağın depo edilmesi talebiyle kat ihtarına dayanılarak 26/02/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, Eskişehir 3. İcra Müdürlüğünün 2019/6669 sayılı takip dosyası ile davalı alacaklı banka tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 9.509,86 TL nakit alacağın tahsili talebiyle kat ihtarına dayanılarak 21/05/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, davacı borçlunun icra takibinde borca itiraz ettiği, itirazın hak düşürücü süre geçtikten sonra yapıldığı görülmüştür.
Taraflar arasında 30/03/2017 tarihli tacirler için bankacılık işlemleri sözleşmesi ile 03/04/2017 tarihli 296.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi akdedilmiştir.
Davalı tarafından davacıya gönderilen 04/12/2018 tarihli hesap kat ihtarnamesi ile 3.498,27 TL nakit alacağın ödenmesi, 4.800,00 TL gayri nakit alacağın depo edilmesi talep edilmiş, davacı borçluya 1 günlük atıfet süresi verilmiş, 12/12/2018 tarihli hesap kat ihtarnamesi ile 3.873,84 TL nakit alacağın ödenmesi talep edilmiş, davacı borçluya 1 günlük atıfet süresi verilmiş, 04/12/2018 tarihli hesap kat ihtarnamesi ile 13.895,97 TL nakit alacağın ödenmesi talep edilmiş, davacı borçluya 1 günlük atıfet süresi verilmiş, 12/12/2018 tarihli hesap kat ihtarnamesi ile 5.229,27 TL nakit alacağın ödenmesi talep edilmiş, davacı borçluya 1 günlük atıfet süresi verilmiş, 04/12/2018 tarihli hesap kat ihtarnamesi ile 11.551,08 TL nakit alacağın ödenmesi talep edilmiş, davacı borçluya 1 günlük atıfet süresi verilmiş, 27/12/2018 tarihli hesap kat ihtarnamesi ile ise 5.809,05 TL nakit alacağın ödenmesi talep edilmiş, davacı borçluya 7 günlük atıfet süresi verilmiştir.
Yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme ile bankacı bilirkişiden alınan birinci bilirkişi raporunda, davalı bankanın gayri menkul satışından 150.000,00 TL, iki adet çekten 29.500,00 TL tahsil ettiği, davacıya 03/04/2017 tarihinde 35.000,00 TL, 15/08/2017 tarihinde 20.000,00 TL taksitli kredi kullandırıldığı, yapılan tahsilatlardan sonra davalının halen takip konusu alacak kalemlerinin devam ettiği tespit edilmiştir.
Alınan ikinci bilirkişi raporunda, banka kayıtlarında yerinde inceleme yetkisi verildiği belirtildikten sonra davacının davalı bankadan BCH şeklinde 29 adet kredi kullandığı, toplam 275.598,00 TL olduğu, davacının bu krediler için 05/12/2018 tarihi itibarıyla 270.676,00 TL geri ödemede bulunduğu, bu kredilerden dolayı da 4.861,00 TL borcu bulunduğu, ödenmeyen kredi tutarının 3.823,00 TL kısmının doğrudan borçlandırma sistemi nedeniyle kullanılan kredilerden kaynaklandığı, davacını iki adet 55.000,00 TL taksitli kredi kullandığı, 13.845,00 TL ve 11.896,00 TL borç kaldığı, davacının davalıya ödenmeyen kredi borçlarının bulunduğu takipler nedeniyle borçsuzluğunun söz konusu olmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan davalı banka ile arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi ve bankacılık işlemleri sözleşmesi kapsamında kullanılan kredi borçlarının ödendiğini, davalının ise kredi alacağının tahsili için iki ayrı icra takibi başlattığını iddia etmiş, davalı yan ise davacıdan kullandırılan krediler, kredi kartı, KMH nedeniyle alacak bulunduğunu, alacağın tahsili için icra takiplerinin başlatıldığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacı ile davalı arasında genel kredi sözleşmesi ve bankacılık işlemleri sözleşmesi imzalandığı, davacının davalı bankadan kredi kullandığı, kredi alacağının bulunduğu iddiasıyla davalı tarafından davacı aleyhine iki ayrı icra takibi başlatıldığı hususlarında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacının davalı bankaya dava tarihi itibarıyla icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığı bir kısım bulunup bulunmadığı, var ise miktarı, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen ödemelerin davalı tarafından ne şekilde borçtan mahsup edildiği, mahsup işleminin ödeme tarihinde yapılıp yapılmadığı, davacının davalıdan istirdatını talep edebileceği bir miktar bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarına gelindiğinde; yargılama aşamasında alınan her iki bilirkişi raporu banka kayıtları üzerinde yerinde incelemeyi içermekte ise de, alınan raporlarda dava tarihi itibarıyla davalının dava konusu icra takipleri nedeniyle davacıdan alacağı bulunup bulunmadığı, var ise miktarı hususlarında ayrıntılı bir hesaplamayı içermemektedir. Alınan raporlarda davacının davalı bankadan kullandığı krediler ile davalı tarafından bu krediler nedeniyle davacıdan yapılan tahsilat miktarları belirtilip, yapılan tahsilatlardan sonra davalının halen takip konusu alacaklarının devam ettiğinin belirtilmesi ile yetinilmiştir.
22/07/2020 tarih ve 7251 Sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 35. maddesi ile yapılan değişik HMK’nun 353/1.a-6 maddesi “Mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” hükmünü içermektedir.
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve ödenen bedelin istirdatı istemi ile açılan işbu davada bankacı bilirkişiden banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmak suretiyle dava takip tarihi itibarıyla davalı bankanın var ise alacak miktarına ilişkin ayrıntılı hesaplama yapılarak alacak miktarının tespitine yönelik rapor alınması, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delil niteliğindedir. Mahkemece ise bu delil toplanmamış, uyuşmazlığın çözümüne ilişkin herhangi bir hesaplamayı içermeyen raporlar ile yetinilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece yapılması gereken iş, dosyanın yeni bir bankacı bilirkişiye tevdi edilerek, bilirkişiye banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılmak suretiyle davacının ödediğini bildirdiği miktarların banka kayıtlarında tespit edilip, yapılan ödemelerin ödeme tarihlerinde TBK’nun 100. maddesi gözetilmek suretiyle davalının kredi alacağından mahsup edilmek suretiyle ayrıntılı hesaplama yapılarak dava tarihi itibarıyla davacının dava konusu icra takipleri nedeniyle davalıya borçlu olmadığı bir miktar var ise bu miktarın tespiti, davacının borçlu olmadığı halde ödediği bir miktar bulunup bulunmadığının saptanması suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesinden ibaret iken uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli niteliğe sahip ayrıntılı hesaplamayı içerir delil toplanmadan yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeni bir bankacı bilirkişi tarafından banka kayıtları üzerinde yapılacak inceleme ile davacının ödediğini bildirdiği miktarların banka kayıtlarında tespit edilip, yapılan ödemelerin ödeme tarihlerinde TBK’nun 100. maddesi gözetilmek suretiyle davalının kredi alacağından mahsup edilmek suretiyle ayrıntılı hesaplama yapılarak dava tarihi itibarıyla davacının dava konusu icra takipleri nedeniyle davalıya borçlu olmadığı bir miktar var ise bu miktarın tespiti, davacının borçlu olmadığı halde ödediği bir miktar bulunup bulunmadığının saptanmasına ilişkin bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;

1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/03/2021 tarih ve 2020/18 Esas 2021/342 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacının yatırdığı 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/06/2023
Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.