Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1054 E. 2021/936 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
……

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2021
NUMARASI :…..
DAVA : Tazminat (Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2017
KARAR TARİHİ : 05/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/07/2021
Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kasko sigortacısı olduğu aracın trafikte seyir halinde iken davalıya ait rögar kapağının yerinden çıkması sonucu hasara uğradığını, hasar bedelinin müvekkili tarafından sigortalıya ödendiğini, ödenen bedelden davalının sorumlu olduğunu belirterek 10.800,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın yolun bakım ve onarım sorumluluğunu yerine getirilmemesi sebebiyle meydana geldiğini, bakım onarım sorumluluğunun müvekkilinde olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, sigortalı araçta 10.200,00 TL hasar oluştuğu, rögar kapağının mülkiyet hakkına sahip olan davalının olaydaki kusuru oranında davacının yaptığı hasar ödemesinden sorumlu bulunduğu, adli tıp raporu ile sigortalı araç sürücüsünün %40, yolun bakım ve onarımından sorumlu olan kurumun ise %60 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, davalının kusuruna isabet eden hasar bedelinin 6.120,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 6.120,00 TL’nin 28/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, bilirkişi raporunda tespit edilen kusur oranını hatalı olduğunu, davalının zararın tamamından sorumlu bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; meydana gelen kazada müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, adli tıp tarafından tespit edilen kusur oranının hatalı olduğunu, yolun bakım ve onarımından sorumlu olan kurumun hatalı bulunduğunu, anılan kurumun müvekkili değil, ilgili il veya ilçe belediyesi veya … olduğunu, müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; TTK’nun 1472. maddesi uyarınca kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2. fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı üç bin Türk Lirasıdır. 01/01/2021 tarihinden itibaren ise bu sınır 5.880,00 TL’dir. Davacı vekilinin istinafa konu ettiği miktar reddedilen 4.680,00 TL’ye yönelik olması nedeniyle 10/03/2021 tarihli karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararlara karşı HMK’nun m.346/1 hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nun 352. maddesi gereğince yapılan ön inceleme neticesinde Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai bir karardır. (Tolga Akkaya, Medeni Usul Hukukunda İstinaf sayfa 176)
Öte yandan davalı vekili kararın tebliğinden itibaren istinaf süresi sona erdikten sonra, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin tebliği üzerine katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvurmuştur. HMK’nun 348. maddesinde, istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen tarafın, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabileceği, istinaf yoluna asıl başvuran tarafın, buna karşı iki hafta içinde cevap verebileceği, istinaf yoluna başvuranın, bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebinin de reddedileceği hükme bağlanmıştır.
Katılma yoluyla istinafın akıbeti asıl istinafa bağlıdır. İlk istinafa başvuran taraf başvuru hakkından feragat eder veya istinaf mahkemesi başvuruyu esasa girmeden reddederse, katılma yoluyla istinaf başvurusu da reddedilir. (m.426/H, II. “Örneğin süresinde başvuru yapılmadığı veya kesin bir karara karşı istinafa başvurulduğu için caiz olmayan asıl istinaf istemi ön incelemede reddedilirse, katılma yoluyla istinaf talebi de reddedilir.” Medeni Usul Hukukunda İstinaf, Yard.Doç.Dr. Tolga Akkaya, Sahife 176).
Bu durumda davalı vekilinin katılma yoluyla istinafının akıbeti davacı vekilinin asıl istinafına bağlı olup, davacı vekilinin asıl istinaf talebi kararın kesin olmasından ötürü Dairemizce esasa girilmeden reddedilmesinden dolayı katılma yoluyla davalı vekilinin istinaf başvurusunun da reddi gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle HMK’nun m.352’deki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davacı vekilinin ve katılma yoluyla davalı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden red kararına karşı temyiz yolu açık değildir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih ve….

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İlk derece mahkemesi hükmü HMK’nın 341/2. maddesi gereğince kesin olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcı ve 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 221,40 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı tarafından yatırılan 105,00 TL istinaf karar harcı ve 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 267,10 TL’nin talep halinde davalıya iadesine,
4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 05/07/2021

……

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.