Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1051 E. 2021/956 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR


İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/04/2021
NUMARASI :….
TALEP : Tedbire İtiraz
TALEP TARİHİ : 06/04/2021
KARAR TARİHİ :08/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :08/07/2021

Taraflar arasındaki, limited şirket müdürünün azli, limited şirketin feshi ve kar payı alacağının tahsili istemlerine ilişkin dava kapsamında ihtiyati tedbire itirazın yargılaması sonunda ara kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı ihtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … …’nin %13,12 hissesinin sahibi olan müvekkiline şirketin işleyişi, üstlendiği proje ve mali durumu hakkında bilgi verilmediğini, bugüne kadar hiç kar payı dağıtılmadığını, bu suretle müvekkiline TTK’nın 608. Maddesinde tanınan hakkının ihlal edildiğini, davalı şirkete bu konuda gönderilen Ankara 16. Noterliği’nin 09.12.2020 tarihli ihtarına herhangi bir yanıt alamadığını, davalı şirket müdürünün şirketin karını düşük gösterecek işlemler yaptığını, örneğin davalı şirketin Ankara ili Yenimahalle ilçesi …. sayılı taşınmaz üzerinde yaptığı Nevadium projesi ile ilgili olarak dava dışı arsa sahibi … ..AŞ ile imzaladığı ve hasılat paylaşımı esasına dayalı kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında oluşan bağımsız bölümlerin satışından elde ettiği gelirleri şirket kayıtlarına eksik yansıttığını, davalı şirketin mali kayıtlarına 3. Kişilerle satış sözleşmesinde yazılı gerçek satış bedeli yerine tapuda gösterilen satış bedelini yansıtmak suretiyle gerçek gelirini gizlediğini, kar dağıtımını yapmaktan kaçındığını, müvekkili ortağın TTK’nın 614. Maddesindeki bilgi alma hakkının engellendiğini, TTK’nın 625/f fıkrası hükmüne aykırı olarak davalı şirket müdürlerinin şirketin finansal tablolarını hazırlamadıklarını, yıllık faaliyet raporlarını sunmadıklarını, kar payının hesaplanması ve dağıtımından sorumlu olduğunu, 625/g maddesine ve davalılara keşide edilen ihtarlara rağmen davalı müdürlerin şirketin kurulduğu 2012 yılından bugüne kadar genel kurul toplantısını yapmadıklarını, davalı şirket müdürlerinin söz konusu ihlalleri sebebiyle yönetim hakkının kaldırılması ve sınırlandırılması hususunda TTK’nın 630. Maddesi gereği haklı sebeplerin oluştuğunu ileri sürerek tedbiren şirkete ait varlıkların kaçırılmasını önlemek için TTK’nın 630/3. Maddesinde sayılan haklı sebebin gerçekleştiği gözetilerek aynı maddenin 2. Fıkrası kapsamında davalı müdürlerin yönetim ve temsil hakkının kaldırılmasına, davalı şirketi yönetmek üzere re’sen yönetici kayyımı atanmasına, TTK’nın 553. Maddesinde düzenlenen yönetici sorumluluğu kapsamında tüm davalılardan müvekkilinin dağıtılmayan kar payı alacağı kapsamındaki zararı olan şimdilik 10.000,00 TL tazminatın, kar payının dağıtılması gereken tarihten itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 636/3. Maddesi gereği şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi istemleriyle açılan dava kapsamında TTK’nın 636/4. Fıkra kapsamında gerekli tedbirlerin alınmasına, bu bağlamda şirketin mevcut yöneticilerinin yönetim yetkisinin kaldırılmasına, re’sen yönetici kayyımı atanmasına ilişkin istemin ilk derece mahkemesince kabulü ile 25/03/2021 tarihli ara kararda davalı gerçek kişilerin şirket müdürü sıfatıyla şirket adına gerçekleştireceği şirket aktifini azaltıcı tüm iş ve işlemlerin dava sonuçlanıncaya kadar kayyım onayına tabi tutulmasına, kayyım olarak …. görevlendirilmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
İTİRAZ
Aleyhlerine ihtiyati tedbir verilen davalılar vekili itiraz dilekçesinde özetle; müvekkili … tarafından şirketin kurulduğu 2012 yılından 2018 yılına kadar davacı ve davalılarının babası …’ün müdür olduğu dönemde genel kurul toplantısının yapılmadığını, 2018 yılından itibaren şirket müdürlüğü görevine müvekkili …’ün getirildiğini, şirket ortaklarının sürekli bir arada olması, davacı ortağın ayrılma isteğinin karşılanması, işlerin iyi gitmemesi, pandemi gibi nedenlerden dolayı genel kurul toplantısının yapılmadığını, davacının davalı şirketin işleyişi hakkında bilgi alamadığına, şirketteki %13,12 payına karşılık yasal haklarını kullanamadığına dair iddialarının doğru olmadığını, hiç çalışmayan davacının geçimini davalı şirketten aldığı ücretlerle sağladığını, davacının iddiasının aksine müvekkili şirket ile … …AŞ arasında imzalanan Ankara 54. Noterliği’nin 28.04.2016 tarihli Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde hasılat paylaşım usulü ile inşaat yapımının kararlaştırıldığını, ekonomik dalgalanma ve satışların durması sebebiyle müvekkili yükleniciye verilen bağımsız bölümlerin arsa malikine devredildiğini, satışların tamamının arsa maliki tarafından yapılarak inşaatın maliyetini karşılamak için müvekkiline ödemeler yapıldığını, buna ilişkin anlaşmanın taraflarca arabulucu huzurunda imzalandığını, dolayısıyla bağımsız bölümlerin satışının müvekkilince gerçekleştirilmediğini, davacının iddiasının aksine şirket karının düşük gösterilmediğini, bir aile şirketi olan müvekkili şirketçe davacının tüm ihtiyaçlarının karşılandığını, davacının 2020 yılı sonuna kadar sorunsuz şekilde bilgi alma ve şirket kayıtlarını inceleme hakkını kullandığını, 2019 yılında ortaklıktan çıkma isteği karşılığında davacıya gerekli ödemenin yapıldığı halde hisselerini devretmediğini, şirketin iş yaptığı firmalara şirket bilgilerini aktarması ve şirketi kötülemesi sebebiyle davacı tarafından çekilen 09.12.2020 tarihli ihtara cevap verilmediğini, şirketin mali kayıtlarından ve bilançosundan şirketin kötü yönetilmediğinin anlaşılacağını, davacının çıkma payının belirlenerek şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesinin talep edildiğini, davacının kendisine 100.000.000,00 TL ödenmezse şirketi feshettireceğine dair çevrede açıklamalar yaptığını, müvekkili şirketin iş yaptığı firmalara baskı yaparak şirketi zor durumda bırakmaya çalıştığını, mahkemece verilen tedbir kararının müvekkili şirketin piyasada çalışma şartlarını çok zorlaştıracağını, yeni iş alımlarını etkileyeceğini, davacının şirketi zora sokma amacını gerçekleştireceğini, şirketin ticari faaliyetlerini sekteye uğratacak şekilde verilen tedbirini değiştirilmesini istediklerini, davacının istemlerinin kar payı ve ayrılma payı olduğu gözetilerek şirketin yeterli miktarda taşınmaz ve araçları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesinin talep edildiğini savunarak davanın reddine, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmediği takdirde TTK’nın 636/3. Maddesi gereği davacı ortağın payının gerçek değerinin ödettirilmesi neticesinde şirket ortaklığından çıkartılmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılar vekilince cevap dilekçesi ekinde sunulan tapu kayıtlarının müvekkili ile bir ilgisinin bulunmadığını, aksi halde tapu kayıtlarına konu taşınmazların müvekkili adına tescil edilmiş olması gerektiğini, müvekkiline verildiği iddia olunan 50.000,00 ABD Doları ile ilgili bir belge sunulmadığını, müvekkiline fatura konusu 2+1 daire verildiğinin de doğru olmadığını, davalılar vekilinin iddialarının yerinde olmadığını ileri sürerek itirazın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda; mahkemece 25/03/2021 tarihinde davalıların müdürlük yetkilerinin kayyım denetimine bırakılmasına ve davalı gerçek kişilerin şirket müdürü sıfatıyla şirket adına gerçekleştireceği şirket aktifini azaltıcı tüm iş ve işlemlerin dava sonuçlanıncaya kadar kayyım onayına tabi tutulmasına karar verildiği, gelinen süreçte Mahkeme dosyasına sunulan yeni delil ve belge olmadığı, Mahkemece verilen kararın yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin tedbir kararına yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili … tarafından kurulan davalı şirkette %73-76 oranında pay sahibi, davalı ile davalının ise her birinin %13,12 oranında pay sahibi olduklarını, mahkemece tesis edilen davalı gerçek kişilerin müdürlük yetkilerinin kayyım denetimine bırakılması şeklinde şirket faaliyetlerini tamamen kısıtlayıcı nitelikte tedbir kararının verilemeyeceğini, oto alım ve satım ile inşaat /taahhüt işleri yapan davalı şirketin piyasadaki krize bağlı olarak karlılık durumunun söz konusu olmadığını, müvekkilinin ekonomik olarak zorlanması sebebiyle tarafların 24.05.2019 tarihinde arabulucu huzurunda bir araya gelerek önceden imzaladıkları “Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat sözleşmesine istinaden yüklenici uhdesinde bulunan bağımsız bölüm satışı ve elde edilecek hasılatın yarı yarıya paylaşımı anlaşmasının sonlandırılarak eldeki tüm bağımsız bölümlerin satışı hususunda arsa malikine yetki verildiğini, iddianın aksine buradaki taşınmazların satışının tamamının arsa malikince yapıldığını, müvekkilince düşük bedel gösterilerek taşınmaz satışının hiçbir surette mümkün olamadığını, yeni işler çabası içinde olan müvekkili şirketin kayyım denetimine tabi kılınmasının davalı şirketin muhataplarını tereddüte düşürdüğünü, kayyım denetimi söz konusu olduğunda üçüncü kişiler ve şirketlerin kurulan iş bağlantılarını sözleşmeye dökmeyeceklerini, davalı firmanın yeni iş almasının önüne geçeceğini, müvekkili şirketin piyasadaki göstergelerinin olumlu olduğunu, kredi ödemelerinde ve çek ödemelerinde herhangi bir sıkıntısının söz konusu olmadığını, davacının şirketteki payı gözetildiğinde verilen tedbir kararının hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı şirketin müdürlerin yetkilerinin kayyım denetimine tabi tutulmasına ilişkin tedbir kararının kaldırılması talepleri yerinde görülmezse şirket faaliyetlerinin zarar görmemesi için hakkaniyete uygun çözüm bulunması, bu kapsamda da tedbir kararının amacına uygun (muhtemel davacı alacağını güvence altına alacak şekilde değiştirilmesini talep ettiklerini, %13,12 oranında pay sahibi olan davacının şirketin feshi istemiyle açmış olduğu bu davada çıkma payı alacağının güvence altına alınması için TTK’nın 531. Maddesi gereği şirketin değerlemesinin yapıldığı ekli uzman görüşünün sunulduğunu, şirketin en önemli mal varlığını oluşturan Ankara İli … sayılı 6.590 m2 büyüklüğündeki taşınmazın edinme 15.02.2017 tarihi itibarıyla değerinin 1.250.000,00 TL olduğunu, mevcut tedbirin kaldırılarak işbu taşınmazın devir kayıtlarına devri engelleyici tedbir konulmasının talep edildiğini, ayrıca şirketin uhdesinde bulunan … plakalı 2.573.182,00 TL bedelli …. … … plakalı 599.000.00 TL bedelli Volksvagen marka araç ve ….ı 62.211,00 TL bedelli araçlar üzerine de devirlerini engelleyici tedbir konulabileceğini ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen tedbirin kaldırılmasına, şirketin belirtilen mal varlığı üzerine devrini önleyecek tedbir kararı verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep, TTK’nın 630/2. Ve 3. Maddeleri gereğince davalı limited şirket müdürlerinin azli, aynı Yasa’nın 636/3. Maddesi uyarınca haklı nedenle limited şirketin feshi ve kar payı dağıtılması istemleriyle açılan dava kapsamında şirkete tedbiren yönetici kayyımı atanmasına ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle söz konusu tedbir talebinin kabulü ile şirkete yönetici kayyımı atanmasına karar verilmiştir.
HMK’nun 389/1 maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nun 390/3.maddesinde tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/(2) ve (3). maddelerinde; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir.
Yine TTK’nın 636/(4) maddesinde de; “Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Haklı sebeple fesih davasındaki ihtiyati tedbirler kural olarak dava açan ortağın haklarının ve şirket mal varlığının korunmasını amaçlar. Bu bağlamda mahkemenin ihtiyati tedbire hükmederken, orantılılık ve ölçülülük ilkesinin yanı sıra hem ortaklığın hem de dava açan ortağın menfaatlerini de gözeterek uygun bir tedbire hükmetmesi gerekir. Kuşkusuz mahkeme ortaklığın feshine neden olacak veya bu sonucu doğuracak nitelikte tedbirlere hükmedemez. Aksi halde davanın sonunda elde edilebilecek sonuç peşinen ihtiyati tedbir kararıyla elde edilmiş olur. (….
Gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nın 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunun 426 maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda …… 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D….kabul görmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 403/2. maddesinde kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, 426. maddesinde vesayet makamının, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atayacağı, kayyım atamasının yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel olmayacağı, 427. maddesinde ise bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanacağına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 01/08/2018 tarihli ….yayımlanan davalı limited şirketin 20/07/2018 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan karar uyarınca davalı şirketin büyük ortağı ve müdürler kurulu başkanı olan davalı … ve davalı şirketin ortağı aynı zamanda müdürü olan davalı … tarafından münferiden davalı limited şirketi temsil ve ilzam edilmektedir.
İhtiyati tedbir isteyen davacı ortak, dava dilekçesi ekinde sunulan tapu kayıtlarına, harici taşınmaz satış sözleşmeleri örneklerine, ihtarnamelere dayalı olarak davalı şirket müdürleri tarafından dava dışı 3. şahıslara davalı limited şirket tarafından düzenlenen harici satış sözleşmelerinde daha yüksek bedelle taşınmazları sattıkları halde tapu kayıtlarında daha düşük bedelle satış göstermek suretiyle davalı şirketin gelirinin düşük gösterildiğini, şirketin kuruluşundan beri davacı şirket ortağına kar payı verilmediğini, davacının şirketin işleyişi hakkında bilgilendirilmediğini, davalı şirketin genel kurul toplantılarının yapılmadığını, mali tablolarının hazırlanarak sunulmadığını ileri sürülerek üç ortaklı aile şirketi olan limited şirketin haklı nedenle feshi ve kar payı alacağının ödenmesi, şirket müdürlerinin haklı sebeple azli istemleriyle açılan davada şirketin mal varlığının azaltılmasını, kaçırılmasını ve içinin boşaltılmasını önlemek için davalı şirket müdürlerinin yönetim ve temsil haklarının sınırlandırılması ve şirketi yönetmek üzere re’sen kayyım atanmasını, yine şirketin feshinin de talep edildiği bu davada TTK’nın 636/4. Maddesi gereği gerekli tedbirlerin alınmasına, bu bağlamda şirketin mevcut yöneticilerinin yönetim yetkisinin kaldırılmasına, re’sen seçilecek kayyımın atanmasına karar verilmesini istemiştir.
İtiraz eden davalılar vekili, dava dışı … ile imzalanan Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Sözleşmesi Vaadi kapsamında müvekkilinin sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirememesi sebebiyle bu sözleşmeden doğan haklarından vazgeçerek müvekkili yükleniciye düşen taşınmazların satışlarının arsa sahibi anılan şirkete bırakıldığına dair davadan önce ihtiyari arabulucu vasıtasıyla düzenlenen 24.05.2019 tarihli ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesini, şirketin mali durumuna ilişkin uzman görüşünü, taşınır araçlarına ve taşınmaz mal varlığına ilişkin bilgi ve belgeleri davacı şirket ortağı tarafından gönderilen whatsup mesajların çıktılarını ibraz etmiş olup istinaf başvuru dilekçesi ekinde mali müşavir …. tarafından düzenlenen 22.04.2021 tarihli uzman görüşte; 2021 yılında şirketin zarar ettiği, şirket öz sermayesinin 31.03.2021 tarihi itibarıyla 4.066.725,61 Tl olduğu, şirketin adına kayıtlı iki adet taşınmazı bulunduğu, banka ve kasa mevcutlarının dönemsel sabit giderlerini karşılayamaz durumda olduğunu, şirketin sadece 2015 ve 2016 yıllarında kar elde ettiği, şirket faaliyetlerinin yıllar itibarıyla zararla kapandığı, faaliyetleri sonucu ticari kar oluşmadığından kar dağıtım kararı alınmadığı belirtilmiştir.
Somut uyuşmazlık, ihtiyati tedbir isteyen davacının ortaklarından biri olduğu toplam üç ortaklı aile şirketi niteliğindeki davalı limited şirketin TTK’nın 636. Maddesi hükmü uyarınca haklı nedenle feshi, kar payı alacağının tahsili ile TTK’nın 630. Maddesi gereği davalı şirket müdürlerinin azli istemlerine ilişkin olup işbu davada şirket, aynı zamanda davalı şirketin ortağı olan şirket müdürü davalı … ile şirketin hakim ortağı konumundaki şirket müdürü ve müdürler kurulu başkanı davalı … tarafından her biri münferiden temsil yetkisini haiz olmak üzere yönetilip temsil edilmektedir. Başka bir anlatımla bu aşamada şirkette organ boşluğu söz konusu olmadığından ve halihazırda yönetimde bulunan davalı şirket müdürleri azledilmeden şirkete, davalı şirket müdürlerinin şirket adına gerçekleştireceği şirket aktifini azaltıcı tüm iş ve işlemlerin dava sonuçlanıncaya kadar kayyım onayına tabi tutulması mümkün değildir. Zira, her ne kadar TTK’nın 630/2. Ve 3. Maddelerinde şirket müdürünün yetkisinin sınırlanabileceği belirtilmiş ise de, maddedeki sınırlamanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK’da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK’nın 629/1. Maddesinin atfıyla limited şirketlerde de uygulanması mümkün olan TTK’nın 371/3. Maddesi gereği, ancak temsil yetkisinin merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırmalar için geçerli olup, TTK’nın 630/2. Ve 3. Fıkralarında belirtilen sınırlandırma da ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin yapılabilir. Bu durumda, mahkemece TTK’nın 630/2. Ve 3. Fıkralarına dayalı olarak müdürleri azletmeden kayyım tayini ve müdürün yetkilerinin de kayyım tabi tutulması ve bu suretle sınırlandırıldığının kabul edilmesi doğru olmayıp, bu nedenle kararın kaldırılması gerektiği gibi esasen davalı şirket müdürlerinin görevlerinden azli için TTK’nın 630/3. maddesinde tanımlanan haklı sebebin gerçekleştiği de dosya kapsamı itibarıyla bu aşamada HMK’nın 390/3. maddesi gereği yaklaşık olarak kanıtlanmış değildir. Bununla birlikte davacı ortak esasen davalı şirketten olan kar payı alacağının ve çıkma payı alacağının zarara uğramaması için şirketin mal varlığının aktarılmasını, kaçırılmasını ve şirketin içinin boşaltılmasını önlemek amacıyla şirketin halihazırda yetkili müdürlerinin görevlerinin sonlandırılarak şirketi yönetmek üzere re’sen kayyım atanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, davalı şirketin taşınır ve taşınmaz mal varlığının el değiştirmesi halinde ihtiyati tedbir talep eden davacı ortağın hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya tamamen imkansız hale geleceğine ilişkin dosya kapsamına sunulan belgelerle yaklaşık ispat koşulunun da gerçekleştiği anlaşılmış olmakla, tedbirde orantılılık ve ölçülülük ilkesi ile birlikte gerek ortaklığın gerekse davacı ortağın menfaatleri, bu bağlamda davacı ortağın şirketteki payı gözetilerek, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulü ile aleyhine tedbir istenilen davalı … ….’nin taşınır ve taşınmaz mal varlığının üzerine 3. kişilere devrini önlemeye yönelik ihtiyati tedbir şerhi konulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazın reddi yönündeki ara kararında isabet görülmediğinden ihtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, duruşma açılmasına gerek görülmeksizin HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereği ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekilinin ihtiyati tedbire itirazlarının kabulüne, ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile… takdiren TL teminat karşılığında davalı … ….’nin taşınır ve taşınmaz mal varlığının üzerine 3. kişilere devrini önlemeye yönelik ihtiyati tedbir şerhi konulmasına karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekilinin istinaf sebeplerinin KABULÜNE,
2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/04/2021 tarih ve …. Esas sayılı ara kararının HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
B) 1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekilinin ihtiyati tedbire itirazlarının KABULÜNE,
2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/03/2021 tarihli ve ….Esas sayılı ihtiyati tedbir ara kararının KALDIRILMASINA…….3. kişilere devrini önleyecek şekilde İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA, ihtiyati tedbir kararının infazının ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
4-İhtiyati tedbir talep eden davacıdan takdiren 100.000,00 TL (ilk derece mahkemesi veznesine yatırılmak veya sunulmak üzere) teminat alınmasına, teminatın nakit olarak yatırmak yahut bu miktarda kesin, koşulsuz ve süresiz başka banka teminat mektubu ibraz etmek suretiyle dosyaya depo edilmesini müteakip ihtiyati tedbir edene (vekiline) tevdiine,
5-Dört no’lu ara kararın ikmalini takiben süresinde teminat yatırılarak başvurulduğunda ilk derece mahkemesince ilgili yerlere müzekkere yazılmasına, kararın infazı için karar örneğinin ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir isteyen davacıya verilmesine,
6-Müteakip işlemlerin koşulları oluştuğunda teminat iadesi de dahil olmak üzere ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
B)1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalıların yatırdığı 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç ile 17,63 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 239,03 TL’nin ihtiyati tedbir isteyen davacıdan tahsili ile ihtiyati tedbire itiraz eden davalı tarafa verilmesine,
2-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ihtiyati tedbire itiraz eden davalılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 08/07/2021

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.