Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/105 E. 2021/716 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2020
NUMARASI …
DAVA : Alacak (Ticari Vekillik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2019
KARAR TARİHİ : 01/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/06/2021

Taraflar arasındaki ticari vekillik sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin çeşitli şubelerinde olmak üzere en son … şubesinde kurye olarak çalıştığını, iş bu çalışmalarını tüm özveri ve sadakat ile gerçekleştiren müvekkile davalı tarafça ticari vekillik teklif edildiğini, davalı tarafın dilekçe ekinde sunmuş oldukları 19.12.2008 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile…. ticari vekilliğini müvekkile verdiğini, 2008 – 2010 yılı arası müvekkil davalı kargo şirketinin ticari vekilliğini üstlenmiş ve sözleşme gereği üzerine düşen tüm edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, 2008 ve 2010 yıları arası vekillik çalışmaları boyunca aylık hak edişler her ayın 10-20 ve 30’unda müvekkilin banka hesabına yatırılacağı belirtilmiş ise de iş bu hakkediş ödemeleri hiçbir zaman düzenli ve tam olarak yapılmadığını, aylık hakkedişlerden haksız ve sözleşmeye aykırı olarak kesintiler yapıldığını ve müvekkile hak ettiği bu ödemelerin davalı şirket tarafından yapılmadığını iddia ederek fazlaya ilişkin tüm dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydı ile, bilirkişi raporu sonrası ıslah ile arttırılmak üzere 2008-2010 yılları arasında ticari vekillik nedeniyle tahakkuk eden ve eksik ödenen alacaklarına karşılık şimdilik 10.000,00 TL’nin işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile akdedilen ticari vekillik sözleşmesi gereği yetkili mahkemenin İstanbul … olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının taraflar arasında akdedilen sözleşmeler kapsamında davacıya gönderilen hiçbir ekstreye zamanında itiraz etmemesi ve taraflar arasında cari hesap dönemleri sonunda hesap mutakabatı sağlanması nedeniyle davacının talep hakkının düştüğünü bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın 2019 yılında ikame edildiği, dava konusu alacakların 2008 ile 2010 yıllarına ait olduğu, bu nedenle 818 sayılı mülga TBK hükümlerinin uygulanacağı, 818 sayılı BK 126/4 gereği dava konusu alacağın 5 yıllık zamanaşımı hükümlerine tabi olduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak kesin ti yapmasından kaynaklanan alacak davası olup 818 sayılı BK’nın 126/4.maddesinin uygulanmasının hatalı olduğunu, somut uyuşmazlıkta 10 yıllık zamanaşımının uygulanması gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; ticari vekillik ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dosya kapsamından davacının, davalı şirketin 19/12/2008 tarihli yönetim kurulu kararı ile davalı şirketin ticari vekili olarak atandığı ve 2008-2010 yılları arasında şirketin ticari vekili olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır.
Davacı yan işbu davada, 2008-2010 yılları arasındaki dönemde davalı şirketçe ticari vekilliğinden kaynaklanan alacaklarının eksik ödendiğini iddia ederek anılan dönem için eksik ödenen alacaklarının tahsilini talep etmiş, davalı yan ise süresinde zamanaşımı def’i ileri sürmüştür.
2008-2010 yılları arasındaki döneme ilişkin ticari vekillik alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 126/4.maddesi gereğince ticari vekillik ücreti alacakları bakımından zamanaşımı süresi 5 yıldır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 147/5.maddesinde de zamanaşımı süresi 5 yıl olarak öngörülmüştür.
6101 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun 5.maddesine göre; “Madde 5 – (1) Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. Ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur.”
Bu durumda; 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan, 6098 Sayılı Kanun yürürlüğe girse de zamanaşımı konusunda yine 818 sayılı Borçlar Kanunu döneminde doğan ticari vekillik alacakları yönünden 5 yıllık zamanaşımı uygulanacaktır. Kaldı ki 6098 sayılı Kanunda da 5 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür .
Somut uyuşmazlıkta; davacı yan 2008-2010 yılları arasındaki döneme ilişkin ticari vekillik alacağını talep etmiş, eldeki dava ise 31/12/2019 tarihinde açılmış olup, gerek uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu gerekse de dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanuna göre dava tarihi itibariyle 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan ilk derece mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/06/2021

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.