Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1049 E. 2021/934 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
…..

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2021
NUMARASI : ……
DAVA TARİHİ : 25/01/2021
KARAR TARİHİ : 05/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/07/2021

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi uyarınca davalının bankadan kredi kullandığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, bu süreçte davalı hakkında konkordato kesin mühlet kararı verildiğini, müvekkili tarafından alacak bildiriminde bulunulduğunu, toplam alacağın 5.818.976,31 TL olduğunu, borçlu şirket tarafından yapılan bildirime itiraz edilerek toplam 1.906.498,14 TL alacağın kabul edildiğini, geri kalan alacağın ise reddedildiğini, konkordato projesinin bu hali ile tasdik edildiğini, tasdik kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğunu, kabul edilmeyen 3.912.478,17 TL alacak için İİK’nun 308/b maddesi uyarınca işbu davanın açıldığını belirterek müvekkilinin davalıdan 3.912.478,17 TL alacaklı olduğunun kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’ya 5/A maddesi olarak eklenen madde hükmü gereğince TTK’nın 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2 maddesi gereğince davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda bulunduğu, davacı tarafça arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmediği, davanın alacağa ilişkin olması nedeniyle arabulucuya başvurulmasının dava şartı olduğu, davacı yanın davadan önce arabulucuya başvurmadığı anlaşıldığı, 6102 sayılı TTK’nun 5/a maddesinde düzenlenen dava şartının yerine gelmediği gerekçesiyle davanın TTK’nun 5/A ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi göndermesi ile HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece davalı şirketin konkordato projesi kabul edilerek ilan edildiğini, konkordato tasdik kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuşsa da İİK’nun 308/b maddesi gereğince 1 ay içinde mahkemeden alacağın kabulüne karar verilmesini isteme zorunluluğunun doğduğunu, alacakları itiraza uğramış olan alacaklıların tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren 1 ay içinde dava açabileceklerini, alacağı çekişmeye uğrayan her alacaklının anılan maddeye dayalı dava açma hakkı bulunduğunu, çekişmeli alacaklar hakkında açılan davanın konkordato prosedürü ile arasında sıkı ilişki bulunduğunu, bu dava ile korunan menfaat dengesi dikkate alındığında açılan davaların arabulucuya başvuru zorunluluğuna tabi olmadığını, genel hükümlere incelenecek bir alacak davası olsa da davadan çıkacak olan sonucun konkordato projesini doğrudan etkileyeceğini, bu davanın konkordato sürecinden ayrı değerlendirilemeyeceğinin arabuluculuk başvurusunun uyuşmazlığı çözecek bir işlere sahip olmadığını, arabulucunun komiserlerden ayrı bir ödeme planı üzerinde yönlendirme yapamayacağını, proje dışında bir anlaşma metni hazırlanmasının mümkün olmadığını, İİK’nun 308/b maddesi anlamında açılan davaların arabuluculuk dava şartına tabi bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; İİK 308/b maddesi kapsamında alacağın eksik kaydedilmesi ile tasdik edilen konkordato nedeniyle eksik kaydedilen alacağın kayıt altına alınması istemine ilişkindir.
İİk 308/b maddesine göre açılan davalar genel hükümlere tabi olduğundan her dava kendine ait usul hükümlerine göre yürütülecektir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı yanca, konkordato komiserliğine başvuru sonucu alacağın talep edilen miktardan farklı ve eksik olarak tespiti gerçekleştirilip konkordato davasında konkordato tasdik kararı verildiği iddiasıyla davalı banka aleyhine işbu dava açılmıştır. Davanın tarafları banka ve şirket olup, kayıt altına alınması talep edilen alacağın dayanağı ise genel kredi sözleşmesidir. Bu durumda açılan dava mutlak ticari dava niteliğindedir.
7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun ile TTK’nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesiyle, TTK’nın 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiş olup, aynı yasal düzenlemenin 23. maddesinde 6325 sayılı Kanuna eklenen 18/A maddesiyle, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edildiğinden, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden ilk derece mahkemesince arabuluculuk dava şartı gerçekleşmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın usulden reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/07/2021

…..

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.