Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1044 E. 2023/727 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1044 Esas 2023/727 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1044
KARAR NO : 2023/727

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/01/2021
NUMARASI : 2018/859 Esas 2021/73 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 25/09/2018
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2023
Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kredi kartı kullanımından kaynaklı herhangi bir gecikmesi olmamasına rağmen davalı bankanın haksız olarak çekilen ihtarname ile kredi kartı borcunun tamamının ödenmesinin istenildiğini, müvekkilinin hesapları üzerinde haksız dondurma ve kapatma işlemleri gerçekleştirildiğini, kredi kartına ilişkin tüm ödemelerin süresinde yapıldığını, kartın herhangi bir dönem borcu ya da gecikmeli olarak yatırılan bir ödemesi bulunmadığını, müvekkilinin ticari itibarının sarsıldığını, kredi notları düşmesin diye kredi kartı borcunun tamamının yatırmak zorunda kaldığını, davalının müvekkili ile ilgili TC Merkez Bankasına riskli olduğuna dair bildirimde bulunduğunu, müvekkilinin kredi puanının düştüğünü, manevi olarak zarara uğradığını belirterek 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından gerçekleştirilebilecek işlemler ile ilgili davacı tarafın bilgilendirildiğini, davacının işlemleri kabul etmesi üzerine kredi kartı sözleşmesi imzalandığını, müvekkili tarafından uygulanan işlemlerin taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğunu, haksız fiilin unsurlarının gerçekleşmediğini, davacının zarara uğradığı iddiasının kanıtlayacak bir delil sunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı bankanın davacıya 50.000,00 TL limitli kredi kartı tahsis ettiği, davalının ödemelerini düzenli olarak yaptığı, davalının 40.215,00 TL tutarlı vadesi gelmemiş taksitli alışverişleri kat ederek 25/07/2018 tarihindee47.048,36 TL bakiye borç ile hesabı takip hesaplarına intikal ettirdiği,
davacı kredi kartı hesaplarının davalı banka tarafından dava dışı borçlu …’a kullandırılan ve davacı şirket müdürü olan …’ın müteselsil kefil olduğu, kredi hesabının kat edilmesi olarak gösterildiği, davacı şirketin anılan borçlunun grup firması kapsamında kredi kartının takip hesaplarına aktarıldığı, davalı davalının davacı şirket ortağı olmayan yetkili müdürünün şahsi kefaleti, şirketle organik yada hukuki bağı olmayan 3. şahıslara ait kredilerin grup fimasına dahil edilmesi ve bu kredilerin takibe düşmesi sebebi ile davacının düzenli olarak ödediği, hatta alacak bakiyesi bulunan kredi kart hesaplarının kat edilerek takip hesaplarına aktarılması, daha sonra kat ihtarnamesi ile hesaplarının kat edilmesi, ayrıca takip hesaplarına aktardıktan sonra ihtarname keşide ederek taksitlendirilmiş alışverişler toplamının da ödenmesi için 7 gün süre verilmesine rağmen ihtarname keşide tarihinden önce takip hesaplarına aktarmasının TMK’nun 2. maddesine aylkırı olduğu, davacının takip hesaplarına aktarılan borcu 09/08/2018 tarihinde kapatmasına rağmen davalının TC Merkez Bankasına bildirimde bulunduğu, davacının bu kurumda negatif listeye dahil edildiği, davalının, davacı şirketin kredilerinin takip hesabına alınmasını hata olarak kabul etmediği, bu nedenle de bildirimini düzeltme gereği duymadığı, davalının hiç bir gecikmesi bulunmayan davacının kredilerini önce takip hesaplarına aktarıp sonra ihtarname göndermek suretiyle 7 gün içerisinde vadesinden önce ödenmesini talep etmesinden bahisle davacı hakkında negatif bildirimde bulunup TC Merkez Bankası listesinde davacının adının kayda geçmesinin davalı banka yönünden kusurlu ve haksız bir davranış olarak kabul edilmesi gerektiği, bu durumun davacı şirketin ticari itibarını zedelediği, manevi zarara uğradığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 8.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalının davacı hakkında TC. Merkez Bankası’na yapmış olduğu bildirimle ilgili kayıtların silinmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki kredi kartı üyelik sözleşmesinin 18. maddesi ile müvekkiline tanınan neden gözetilmeksizin sözleşmeyi feshetme ve alacağın tamamının ödenmesini isteme hakkının sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olmadığını, yerleşik bankacılık teamüllerine göre yalnızca müvekkili değil, her bankanın müşterileriyle benzer nitelikte hükümler içeren sözleşmeler düzenlediğini, taraflar arasındaki sözleşme imzalanmadan önce davacıya sözleşme koşulları hakkında açıkça bilgi verildiğini, davacının bu koşulları kabul ederek sözleşmeyi imzaladığını, sözleşmenin genel işlem koşuluna aykırı olmadığını, dürüstlük kuralının ihlal edilip edilmediğini, somut olayın niteliğine göre de tarafların konumları özellikle bir tarafın diğer taraf üzerinde hakim olup olmadığı, konulan hükmün emsal sözleşmelerde uygulanmasının alışılagelmiş olup olmadığının göz önünde bulundurulması gerektiğini, davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunduğunu, müvekkilinin tacir olan davacı üzerinde hakim olması gibi bir durumunu söz konusu olmadığını, kredi kullandıran taraf olan müvekkilinin herhangi bir neden gözetilmeksizin sözleşmeyi feshetme ve alacağının tamamının ödenmesi hakkı bulunduğunu, bu durumun dürüstlük kuralına aykırı olmayacağını, davacının tek başına imzaya ve ahzukabza yetkili şirket müdürünün kefalet ilişkisinden doğan borcunu ifa etmemesi nedeniyle müvekkilinin alacağının tehlikede olduğunu hissettiği anda kredi hesabını kat etmesinde hukuka
aykırılık bulunmadığını, müvekkilinin davacı şirket müdürü olan …’a hem güveninin sarsıldığını, hem de takip hesaplarına atılan gerçek ve tüzel kişilere, tüzel kişilerin ortaklarına ve tüzel kişileri sonsuz yetki ile temsil eden şirket müdürlerine kredi vermenin bankalar için riskli olduğundan taraflar arasındaki sözleşmenin 18. maddesi uyarınca davacı şirketten tüm alacağını ihtarname ile talep ettiğini, müvekkilinin işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığını, davacı şirketin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde şirketin tüm paylarının belirli periyotlarla …, … arasında devredildiği ve anılan kişilerin tek başına imzaya ve ahzukabza yetkili olarak temsil yetkisinin sonlandırılmadığının görüleceğini, davacının kuruluşundan bugüne kadar tek ortaklı limited şirket olarak ticari hayatına devam ettiğini, belirli aralıklarla şirket ortağı sıfatının anılan üç kişi arasında değiştiğini, bu durumda … ile davacı arasında yalnızca alelade bir müdürlük ilişkisi olmadığının kabulü gerekeceğini, müvekkiline karşı kefalet borcunu ödemeyen … ile davacı arasında organik bir bağ mevcut olup, grup firma değerlendirmesi yapılmasının olağan olduğunu, bilirkişiler tarafından bu durumun yalnızca müvekkilinin iç ilişkisinde geçerli olacağı tespitinin yapılmasının yerinde olmadığını, müvekkilinin davacıdan alacağının tamamını istemesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, haksız fiilin varlığından söz edilemeyeceğini, her kişilik hakkı ihlalinin manevi tazminat sorumluluğu doğurmayacağını, mutlaka manevi zararın mevcut olması gerektiğini, tüzel kişiler bakımından acı, elem ve ızdıraptan bahsedilemeyeceğinden manevi zararın, kişilik hakları kapsamında yer alan değerlerin objektif ölçütlere göre zedelenmesi halinde söz konusu olacağının kabul edilmesi gerektiğini, davacının bu iddialarına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, davacının müvekkili tarafından alacağının tamamının istenmesi ve TCMB listesine girmesi ile kredi notunun %100 iken düştüğünü iddia ettiğini, dosya içeriğinde mevcut bulunan kredi kayıt bürosunun müzekkere cevabında davacının güncel kredi notunun %56,5 olduğunuı bildirildiğini, davacı tarafından müzekkere cevabı ile bildirilen kredi notunun müvekkili işleminden sonraki tarihe ilişkin olduğunu ve bu nedenle düşük olduğunu iddia etmekte ise de davacının güncel kredi notunun müvekkilinin işleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığının belli olmadığını, davacının manevi zararının bulunduğundan bahsedilemeyeceği gibi bir an için manevi zararın mevcut olduğu varsayımında dahi söz konusu manevi zarar ile müvekkilinin işlemi arasında uygun illiyet bağı bulunduğunun da ispat edilemediğini, manevi tazminat sorumluluğu doğması için gerekli koşulların oluştuğu ispatlanamadığından davanın reddi gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, kredi kartı ödemelerinin düzenli olarak yapılmasına rağmen bankanın hiçbir sebep göstermeden kredi kartı hesabını kat ederek vadesi gelmeyen tüm alacağın tahsilini istemesi, TC Merkez Bankasına şirketin risk taşıdığı gerekçesi ile bildirim yapması nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kredi kartı kat ihtarı, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 08/07/2019 tarihli birinci bilirkişi raporu, bankacı bilirkişiden alınan 08/11/2019 tarihli ikinci bilirkişi raporu, 27/11/2020 tarihli üçüncü bilirkişi raporu, kredi kayıt bürosu müzekkere cevabı, davalı banka yazı sureti, davacı tarafından davalıya gönderilen cevabi ihtarname, davalının kartının iptal edildiğine ilişkin yazı sureti, dava dışı …Bankasının davacı şirket yetkilisi …’a gönderdiği e-mail suretleri, davacının TC Merkez Bankası kredibilitesine ilişkin kayıt sureti, davacının kredi kartı hesap özetleri, dava dışı …’ın hesap kat ihtarnamesi dosya içerisinde yer almaktadır.
Davalı tarafından davacıya gönderilen 25/07/2018 tarihli yazı ile kredi kartı borcunun ödenmemesi nedeniyle kartın iptal edilerek yasaklı kartlar listesine alındığı bildirilmiştir.
Davalı banka tarafından davacıya gönderilen 06/08/2018 tarihli ihtarname ile 47.431,90 TL kredi kartı borcunun 7 gün içinde ödenmesi talep edilmiştir.
Davacı tarafından davalıya gönderilen cevabi ihtarname ile ise, kredi kartına ilişkin gecikmiş bir borç bulunmadığı, buna rağmen tüm borcun 7 gün içinde kapatılmasının ihtar edildiği, ihtarname dahi gelmeden hesaplarının bloke edildiği, interaktif bankacılık kullanımının da yasaklandığı, ödemenin gerçekleştirildiği, maddi ve manevi zarara uğradığı bildirilmiştir.
Davalı banka 09/08/2018 tarihli yazı ile, davacının idari takip hesabının 09/08/2018 tarihinde yapılan defaten ödeme ile kapatıldığı, kartla ilgili bir borç kalmadığı belirtilmiştir.
Dava dışı …Bankası tarafından davacı şirket yetkilisi …’a gönderilen e-mailler ile esnek ticari hesabın limit kullanımının durdurulduğu, kredi kartının geçici olarak kullanıma kapatıldığı bildirilmiştir.
Davalı banka tarafından dava dışı (asıl borçlu) … ile davacı şirket yetkili müdürü olan (kefil) …’a 22/06/2018 tarihli hesap kat ihtarnamesi gönderilerek 20,147,58 TL kredi borcunun ödenmesi talep edilmiş, anılan ihtarname kefil …’a 30/07/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Kredi kayıt bürosu 27/06/2019 tarihli müzekkere cevabında, davacının 27/06/2019 tarihi itibarıyla güncel kredi notunun 1000 üzerinden 565 olduğu bildirilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan birinci bilirkişi raporunda, davacının kredi notunun %100 değil, %56,50 olduğu, bu kredi notunun da riskli bir not olup, bankaların bu tür şirketlerle kredili olarak çalışmak istemeyecekleri, banka uygulamasının sözleşme hükümlerine ve davacının kredi notuna göre yerinde olduğu, davacı şirket müdürü …’ın kefaletinden kaynaklı borcu bulunduğu tespit edilmiştir.
Alınan ikinci bilirkişi raporunda, davacı şirkette 12/11/2014 tarihinde …’ın hisselerini …’a devrederek ortaklıktan çıktığı, …’ın 19/12/2013 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davacı şirket müdürü olduğu, davalının vadesi gelmemiş taksitli alışverişleri kat ederek 25/07/2018 tarihinde 47.048,36 TL bakiye borç ile idari takip hesaplarına intikal ettirdiği, davacı şirketin 09/08/2018 tarihinde ihtarnamedeki süre dolmadan borcu ödediği, borç kalmadığı, davalının şirket ortağı olmayan imza yetkili müdürün şahsi kefaleti şirketle organik bağı olmayan üçüncü şahıslara ait kredilerin grup firmasına dahil edilmesi ve bu krediler takibe düştüğünden hesabı kat etmesi, yapılan bu işlemleri de sözleşmedeki genel işlem koşulu niteliğindeki maddeye dayandırmasının TMK’nun 2. maddesine aykırı olduğu, bankaya tek taraflı dilediği anda fesih yetkisi verilmesinin genel işlem koşulu niteliğinde olup, TMK’nun 2. maddesine aykırı olacağı, davalı bankanın işlemi sonucu davacının TCMB kayıtlarında takibe düşmüş firma olarak görülmesi sebebiyle manevi zarara uğrattığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan üçüncü bilirkişi raporunda, davalının TCMB’ye yaptığı ödememe kaydından davacının kredi değerliliğinin kısmen zayıflamasının yol açtığı sonucuna varıldığı, dava dışı … Bankasının 22/07/2019 tarihli yazısında TCMB memza kaydındaki diğer banka 47.048,00 TL takip hesaplarına aktarılması nedeniyle yenilenmeyeceğini bildirdiği, …Bankasının da esnek ticari hesap kredi kullanımını durdurduğunu bildirdiği, şirketin belli bir dönem olumsuz ödeme kaydından dolayı bankalardaki limitlerini kullanımda olası sorunlar yaşamasının olası olduğu, bu süreçte kısmen olumsuz olarak etkilendiği tespit edilmiştir.
Taraflar arasında davacı ile davalının taraf olduğu kredi kartı üyelik sözleşmesi akdedildiği, kredi kartı ödemelerinin davacı tarafından gecikmeksizin yapıldığı, davacı tarafından kredi kartı taksit süreleri gelmeden kredi kartı hesabı kat edilerek tüm kart alacağının ödenmesinin talep edildiği, davacı tarafından bildirilen sürede tüm borcun ödendiği, davalı banka tarafından davacı şirketin ortağı olmayan yetkili müdürünün kefaletinin bulunduğu dava dışı borçluya ait kredi hesabının kat edildiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalının davacının kredi kartı hesabını kat etmesinin taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olup olmadığı, sözleşmeye uygun ise gecikmiş borcu bulunmayan kredi kartı hesabının kat edilmesinin TMK’nun 2. maddesine aykırılık teşkil edip etmeyeceği, davalının davacı şirketin ortağı olmayan yetkili müdürünün kefaletinin bulunduğu kredi hesabının kat edilmesinin davalı banka yönünden davacı şirketin kredi kartı hesabının kat edilmesi yönünden haklı gerekçe olup olmayacağı, davalının yaptığı işlemler usul ve yasaya aykırı ise davalının manevi zarara uğrayıp uğramadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazı hesap kat işleminin yasaya aykırı olduğu, sözleşmede yer alan bankanın dilediği anda hesabı kat edebileceğine ilişkin hükmün genel işlem koşullarına aykırı olmadığı, manevi zararın oluşmadığına yöneliktir.
Davalı vekilinin banka tarafından kredi kartı hesabının kat edilmesinin yasaya aykırı olduğuna yönelik istinaf itirazları incelendiğinde; taraflar arasında akdedilen kredi kartı üyelik sözleşmesinin sözleşmenin sona ermesi başlıklı 18. maddesinde, sözleşmenin süresiz olarak düzenlendiği, bankanın kartın son kullanma tarihinden önce kötüye kullanım, limit aşımı veya sözleşmenin herhangi bir hükmüne uyulmaması, hesap özetinde gösterilen ve son ödeme tarihine kadar ödenmesi gereken asgari tutarın veya diğer ödemelerin süresinde ödenmemesi, kart hamilinin iflası, ölümü veya hacir altına alınması nedenleri ile veya neden göstermeksizin kartın veya tüm kartların kullanımını durdurup sözleşmeyi feshedebileceği, alacağın fer’ileri ile birlikte tamamının ödenmesini talep edebileceği, sözleşmenin feshedilmesi, hesabın kat edilmesi halinde tüm borcun muaccel hale geleceği hükme bağlanmıştır. Yargılama aşamasında alınan birinci bilirkişi raporunda, davalının anılan hükme dayanarak hiçbir sebep göstermeksizin hesabı kat edebileceği tespit edilmiş, alınan ikinci ve üçüncü bilirkişi raporlarında ise kredi kartı ödemelerinde herhangi bir gecikme bulunmadığı, davalı bankanın bu hükme dayanarak kredi kartı hesabını kat etmesinin TMK’nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırı olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı şirketin yetkili müdürü olan … davacı şirket ortağı değildir. Anılan müdürün kefaletinin bulunduğu dava dışı asıl borçlu …’ın kredi hesapları 22/06/2018 tarihinde kat edilmiş, hesap kat ihtarı anılan şirket müdürüne tebliğ edilmiştir. Davalı banka aşamalarda sözleşmenin 18. maddesi uyarınca hiçbir neden gösterilmeden kredi kartı hesaplarının kat edilebileceğini savunduğu gibi, davacı şirket müdürünün kefaletinin bulunduğu kredi hesabının kat edilmesinin grup firması olarak değerlendirilmesi nedeniyle de hesabın kat edildiğini ileri sürmüştür.
Yukarıda açıklandığı üzere davalı banka tarafından davacının kredi kartı hesaplarının kat edildiği tarihe kadar davacının geciken herhangi bir kredi kartı ödemesi bulunmadığı gibi, aksine fazla yapılan ödemeler nedeniyle alacaklı durumda olduğu gibi, dava dışı asıl borçlu … davacı şirket ile grup şirketi olmadığı gibi, bu kredinin kefili olan … davacı şirketin ortağı olmayıp yetkili müdürü konumundadır.
Öte yandan, davalı banka kredi kartı hesaplarını kat ettikten sonra davacıyla ilgili olarak TCMB’ye bildirimde bulunmuştur.
Hal böyle olunca, mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin 18. maddesine dayanılarak kredi kartı ödemelerinde herhangi bir gecikme bulunmayan davacının kredi kartı hesaplarının kat edilmek suretiyle taksit tarihleri gelmeyen tüm borcun ödenmesinin talep edilmesinin TMK’nun 2. maddesine aykırılık teşkil edeceği, yapılan bu işlemin davalı tarafından negatif durum olarak TCMB’ye bildirilmesi nedeniyle davacının adının kayıtlara geçtiği, davacının ticari itibarının zedelendiği, manevi zarara uğradığı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 546,48 TL istinaf karar harcından peşin alınan 136,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 409,86 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy çokluğu ile karar verildi. 17/05/2023
Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Davacı yan taraflar arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalandığını, kredi kartından kaynaklanan borcunu süresinde ödediği halde davalının hesabı kat ederek taksit tarihleri gelmeyen tüm bakiye borcun ödenmesini talep ettiğini, TCMB’ye risk durumunu bildirmesi nedeniyle ticari itibarının zedelendiğini, şirketin kredibilitesinin düştüğünü, manevi olarak zarara uğradığını ileri sürmüş, davalı yan ise kredi kartı hesabının kat edilmesi işleminin sözleşmeye ve yasaya uygun olduğunu savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen kredi kartı üyelik sözleşmesinin 18. maddesi, “İşbu sözleşme süresiz olarak düzenlenmiştir. Banka kartın son kullanma tarihinden önce, kötüye kullanım, limit aşımı veya şirket/şirket kartı hamilinin sözleşmenin herhangi bir hükmüne uymaması hesap özetinde gösterilen ve son ödeme tarihine kadar ödenmesi gereken asgari tutarın ve/veya diğer ödemelerin süresinde ödenmemesi, şirket/şirket kart hamilinin iflası, ölümü veya hacir altına alınması nedenleri ile veya neden göstermeksizin, ilgili kartın ve/veya tüm kartların kullanımını durdurup, sözleşmeyi feshedebilir ve alacağın fer’ileri ile birlikte tamamının ödenmesini talep edebilir. İşbu sözleşmenin feshedilmesi, hesabın kat edilmesi halinde tüm borç muaccel hale gelmiş olur.” hükmünü içermektedir.
Taraflar tacir olup sözleşme hükümleri tarafları bağlayacaktır. Davalı banka sözleşmenin yukarıda anılan hükmü uyarınca dilediği anda kredi kartı hesabını kat etme hak ve yetkisine sahiptir. Kaldı ki, davacı şirketin yetkili müdürünün kefaletinin yer aldığı kredi hesabı da kat edilmiş durumdadır.
Hal böyle olunca mahkemece, davalı bankanın hiçbir sebep göstermeden kredi kartı hesabını kat etmesinin sözleşmeye uygun olduğu, davacı şirketin yetkili müdürünün kefaletinin yer aldığı kredi hesabının da kat edildiği, davalı banka tarafından usulüne uygun olarak yapılan işlem nedeniyle davacının manevi zarara uğramasının söz konusu olmayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet bulunmadığından sayın çoğunluğun mahkemenin bu yöndeki gerekçesinin yerinde olduğuna yönelik görüşüne katılamamaktayım.17/05/2023

Üye –
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.