Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/102 E. 2021/1046 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2020
NUMARASI :….
DAVA TARİHİ : 12/12/2017
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kasko sigortacısı olduğu araç ile davalının ZMMS poliçesi ile sigortacısı olduğu aracın karıştığı trafik kazası sonucu kasko sigortalı aracın hasara uğradığını, müvekkilinin sigortalısının hasar bedelini ödediğini, hasarın meydana gelmesinde davalının sigortacısı olduğu araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, ödenen bedelin tahsili için başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kusur durumunun gerçek zarar miktarının tespiti gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu, sürenin itirazın alacaklıya veya vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı, davacı alacaklının Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı aleyhine 29/06/2016 tarihinde itirazın iptali davası açtığı, anılan dava tarihi itibarıyla itiraz dilekçesini davacı alacaklının tebellüğ ettiği ve borçlunun itirazını tüm unsurlarıyla öğrendiğinin kabulü gerektiği, davanın 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra 12/12/2017 tarihinde açıldığı, TBK’nun 158. maddesinin somut olayda değerlendirilmesi gerektiği, 6098 sayılı TBK’nun 158. maddesi dava veya def’i mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa, alacaklının 60 günlük ek süre içinde haklarını kullanabileceği, davacı vekilinin aynı davayı Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esasında da açtığı, mahkemece görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği, kararın 27/09/2017 tarihinde kesinleştiği, 60 günlük sürenin en geç kararın kesinleşme tarihinden itibaren başlatılması halinde dahi açılan dava tarihi dikkate alındığından 60 günlük sürenin de geçtiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı icra takibine itiraz etmiş ise de bu itirazın taraflarına tebliğ edilmediğini, dava açma süresinin başlamadığını, itirazın haricen öğrenilmesi ile işbu davanın açıldığını, mahkemece hak düşürücü sürelerin kanunda belirtilen başlangıcının değiştirilmesinin mümkün olmadığını, İİK’nun 67.maddesinde itirazın öğrenilmesi veya başka bir yola değer atfedilmediğini, kamu düzeninden olan 1 yıllık hak düşürücü sürenin yorum yoluyla hukuka aykırı olacak şekilde genişletilemeyeceğini, sürenin başlangıcında tebliğ şartının zorunlu olduğunu, tebligata bağlanan hukuki sonuç olan dava açma süresinin başlamadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; TTK’nun 1472. maddesi uyarınca kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kasko sigorta poliçesi, sigortalı araç hasar fotoğrafları, kaza tespit tutanağı, ekspertiz raporu, sigortalı araç ruhsatı, ZMMS poliçesi, ödeme dekontu, Ankara 8. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası, Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin…… Karar sayılı karar sureti, yargılama aşamasında trafik kusur uzmanı ve makine mühendisi bilirkişi heyetinden alınan 16/10/2018 tarihli kök, 07/08/2020 tarihli ek rapor dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 8. İcra Müdürlüğünün …. sayılı takip dosyası ile davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 14.515,89 TL rücuen alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 26/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 7 günlük itiraz süresi içerisinde borca itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin alacaklı/vekiline tebliğ edilmediği dosya içeriğiyle sabittir.
Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin ….karar sayılı dosyasında davacı … Sigorta A.Ş. tarafından davalı … Sigorta A.Ş. aleyhine, davalının Ankara 8. İcra Müdürlüğünün …. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali talebi ile 29/06/2016 tarihinde dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda 13/07/2017 tarihinde davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, kararın 27/09/2017 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Davacı yan kasko sigortalı aracın karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, kazanın meydana gelmesinde davalının ZMMS sigortacısı olduğu araç sürücüsünün kusurlu bulunduğunu, hasar bedelinden davalının sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, itirazın iptali davasına ilişkin 1 yıllık hak düşürücü sürenin işbu dava tarihi olan 12/12/2017 tarihinde sona erip ermediği hususlarından kaynaklanmaktadır.
İİK’nın 67/1. maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmü yer almaktadır. İİK’nın 67. maddesinde düzenlenmiş olan bir yıllık süre hak düşürücü süre olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Dava konusu takip dosyasında itirazın davacı alacaklıya/vekiline tebliğine ilişkin herhangi bir belgeye rastlanılmamış ise de, davacı alacaklının aynı takiple ilgili itirazın iptali talebiyle 29/06/2016 tarihinde Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığı dosya içerisindeki anılan mahkeme kararından anlaşılmaktadır. Davacı alacaklının borçlunun icra takibine itirazını, açılan davanın niteliği gözetilerek, en geç anılan dava tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir (Emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28/02/2019 tarih ve… …. Karar sayılı ilamı, Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 07/06/2017 tarih 2016/7903 Esas 2017/46384 Karar, 21/03/2016 tarih 2015/16178 Esas 2016/4917 Karar, 10/02/2016 tarih 2015/11299 Esas 2016/2074 Karar sayılı ilamları).
Hal böyle olunca, mahkemece davalı borçlunun icra takibine itirazının en geç Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi dava tarihi olan 29/06/2016 tarihinde davacı alacaklı tarafından öğrenildiği kabul edilerek işbu itirazın iptali davasının 29/06/2016 tarihinden itibaren başlayacak olan bir yıllık hak düşürücü süre sona erdikten sonra 12/12/2017 tarihinde açıldığı gözetilerek hak düşürücü süre nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın usulden reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 23/09/2021
….