Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1012 E. 2023/447 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/950 Esas 2023/454 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/950
KARAR NO : 2023/454

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2021
NUMARASI : 2020/37 Esas 2021/161 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI
VEKİLLERİ
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 16/01/2020
KARAR TARİHİ : 24/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/04/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, davalının taşınmazı üzerinde ipotek tesis edildiğini, kredi borcunun ödenmemesi üzerine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, davalı tereke tasfiye memuru tarafından icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini belirterek davalının icra takibine itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin murisin terekesine tasfiye memuru olarak atandığını, takibin hukuka uygun olmadığını, iflas idaresi konumunda bulunan müvekkiline ipoteğin limiti, borcun varlığı, miktarı, ne kadarının nakdi, ne kadarının gayri nakdi olduğu, ne kadarının ödenip, ne kadarının ödenmediğini tespit etme olanağı sağlanmadığını, müvekkilinin takibe itirazının kötü niyetli olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporuyla davacının dava dışı asıl borçludan takip tarihi itibarıyla alacaklı olduğu miktarın tespit edildiği, davalı terekesinin nakdi borç miktarından ipotek veren sıfatıyla sorumlu olduğu, itirazın yerinde olmadığı, alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının icra takip dosyasında 1.000.000,00 TL’ye yönelik itirazının iptali ile takibin bu değer üzerinden takip şartları ile devamına, %20 oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı tereke tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesinde özetle; ne dava dilekçesi ekinde ne de takip talebi ekinde bugüne kadar iflas masası konumunda olan müvekkiline ve tereke dosyasına söz konusu takibe ve huzurdaki davaya dayanak tutulan, ipotekle teminat altına alınan alacağa ilişkin kredi sözleşmeleri ve kredili hesaba ait cari hesap ekstreleri ibraz edilmediğinden iflas dairesi konumundaki müvekkili tarafından ipoteğin limitinin, borcun varlığının, miktarının, ne kadarının nakdi ve ne kadarının gayri nakdi olduğunun, ne kadarının ödenip ne kadarının ödenmediğinin incelenmesi ve tespit edilmesine olanak sağlanmadığını, icra inkar tazminatının alacağın tahsilini haksız yere geciktirmek amacıyla yapılan itirazlara yönelik olarak hükmedilebilen bir tazminat türü olduğunu, müvekkilinin tasfiye memurluğu görevi gereği ve bu görevin niteliği itibarıyla alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla davacı tarafından yapılan icra takibine itiraz edildiği iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafından alacağa dayanak belgelerin icra takip aşamasında ödeme emri ekinde veya tereke dosyasına, huzurdaki davada dava dilekçesi ekinde tasfiye memurluğu görevini yürüten müvekkiline, tereke dosyasına ibraz edilmediğini, müvekkilinin alacağı incelemesine olanak verilmediğini, dava dilekçesinden alacağın kısmi bir alacak davası mı yoksa itirazın iptali davası mı olduğunun anlaşılamadığını, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit alacak olması gerektiğini, davacı tarafından ıslah hakkının saklı tutulmasından bahsedilmişse de, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 23. İcra Müdürlünün 2010/4843 sayılı icra takip dosyası, hesap kat ihtarı, genel kredi sözleşmesi sureti, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 27/01/2021 tarihli rapor, ipotek resmi senet sureti, TCMB müzekkere cevabı dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 23. İcra Müdürlünün 2010/4843 sayılı icra takip dosyası ile, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu terekesi tasfiye memuru ve dava dışı borçlular aleyhine 1.000.000,00 TL asıl alacağın tahsili istemi ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlu terekesi tasfiye memuruna 15/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu terekesi tasfiye memurunun 22/04/2019 tarihinde borca itiraz ettiği, itirazın 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapıldığı, davacı alacaklı vekiline itirazın tebliğ edilmediği, işbu itirazın iptali davasının, itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme ile alınan bilirkişi raporunda, davacının takip tarihi itibarıyla dava dışı asıl borçlu şirketten toplam 5.131.461,65 TL nakit, 20.228,00 TL ve 3.198,00 Usd gayri nakit alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davacı ile dava dışı … … Ltd. Şti. arasında 20/07/2012 tarihli 10.000.000,00 TL limitli, 19/02/2008 tarihli 750.000,00 Usd limitli, 03/03/2006 tarihli 1.500.000,00 Usd limitli, 04/04/2007 tarihli 1.500.000,00 Usd limitli genel kredi sözleşmeleri akdedildiği, davalının anılan sözleşmelerde müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Dava konusu icra takip dayanağı ipotek resmi senedi incelendiğinde, davalının taşınmazı üzerinde 05/03/2009 tarihinde 1.000.000,00 TL limitle dava dışı … … Ltd. Şti.’nin doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere davacı banka lehine üst sınır ipoteği tesis edildiği görülmüştür.
TCMB’ye yazılan müzekkere cevabı ile, davacı bankanın fiilen uyguladığı faiz oranları bildirilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağı bulunduğunu, davalının icra takibine itirazının haksız olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise tereke tasfiye memuru olmaları nedeniyle borç miktarını tespit etme imkanı bulunmadığından zarureten borca itiraz ettiklerini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bankacı bilirkişiden alınan rapor hükme esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunun ödenmediği iddiası ile davacı banka tarafından davalı ipotek maliki aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalının yasal süre içerisinde icra takibine konu borca itiraz ettiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, takip dayanağı genel kredi sözleşmesi nedeniyle takip tarihi itibarıyla davacı bankanın alacağının bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı ve bu alacağın davalıdan talep edilip edilemeyeceği, davalının icra takibine itirazının haklı olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde, işbu dava fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere harca esas değer 1.000.000,00 TL gösterilmek suretiyle anılan miktar üzerinden harç yatırılarak açılmıştır. Dava dilekçesindeki netice talep de davalının icra takibine itirazının iptalidir.
Dava konusu icra takibi ile davalı ipotek malikinden tahsili talep edilen alacak miktarı 1.000.000,00 TL’dir.
Bu durumda davacı tarafından açılan davanın harca esas değeri ile dava konusu icra takibinde tahsili talep edilen alacak miktarı aynı olduğundan kısmi dava niteliği taşımadığı, davanın açıkça itirazın iptali talebiyle açıldığı anlaşıldığından mahkemece bu kabul çerçevesinde davanın yürütülmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davacının takip tarihi itibarıyla dava dışı asıl borçludan alacaklı olduğu miktar tespit edilmiştir. Banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme ile alınan rapor ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir.
Hal böyle olunca, mahkemece ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile takip tarihi itibarıyla tespit edilen alacak miktarının davalının taşınmazı üzerinde tesis edilen ipotek limitini aştığı, davalının ipotek limitiyle sınırlı olmak üzere ipotekli taşınmazı nedeniyle sorumlu olduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi isabetlidir.
Davalı … vekilinin icra inkar tazminatına yönelik istinaf itirazına gelindiğinde, İİK’nun 67/3. maddesinde, icra takibine itiraz edenin veli, vasi, veya mirasçı olması halinde borçlu hakkında tazminata hükmedilmesinin kötü niyetin sübutuna bağlı olduğu hükme bağlanmıştır.
Dava konusu icra takibi davalı ipotek maliki terekesi tasfiye memuru aleyhine başlatılmış, ödeme emri kendisine tebliğ edilen tereke tasfiye memuru icra takibinde borca itiraz etmiştir.
İİK’nun 67/3. maddesindeki açık düzenleme karşısında, icra takibinde borca itiraz eden davalı … terekesi tasfiye memurunun hükümde yer alan mirasçı ibaresinin kıyasen uygulanması sonucu itirazının bu hüküm kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
Açıklanan bu durum karşısında davalı aleyhine icra takibine itirazının haksız olduğunun anlaşılması halinde aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi ancak icra takibine itirazının kötü niyetli olduğunun ispatı halinde mümkündür. Davacı bankanın ise davalı … memurunun icra takibine itirazının haksız olduğu ileri sürülmüş ise de, kötü niyetli olduğuna dair bir iddia ileri sürülmediği gibi, dosyaya bu yönde sunulan herhangi bir delil de bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, davanın kabulüne karar verildikten sonra İİK’nun 67/3. maddesi gözetilmeden icra takibine itirazının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmeyen davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Dairemizce yeniden kurulan hüküm sırasında, ilk derece mahkemesince hüküm altına alınmayan arabuluculuk ücreti de gözetilerek arabuluculuk ücretinin davada haksız olduğu anlaşılan davalı üzerinde bırakılmasına hükmedilmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında icra inkar tazminatı yönünden isabet görülmediğinden davalı … terekesi tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının icra inkar tazminatı yönünden kaldırılmasına, davalı … terekesi tasfiye memuru vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine, davanın kabulüne, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı … terekesi tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2021 tarih ve 2020/37 Esas 2021/161 Karar sayılı kararının icra inkar tazminatı yönünden KALDIRILMASINA, davalı … terekesi tasfiye memuru vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine,
2-Davanın KABULÜNE, davalının Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2019/4843 sayılı dosyasında 1.000.000,00 TL’ye yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden takipte yer alan koşullarla devamına,
3-İİK’nun 67/3.maddesi gözetilerek davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine
4-Alınması gereken 68.310,00 TL harçtan peşin alınan 12.077,50 TL harç ile 5.000,00 TL icra peşin harcının mahsubu ile bakiye 51.232,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 12.077,50 TL peşin harç, 5.000,00 TL icra peşin harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri olarak yapılan 90,8‬0 TL, bilirkişi ücreti olarak yapılan 750,00 TL olmak üzere toplam 840,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kararın icra inkar tazminatı yönünden kaldırıldığı gözetilerek AAÜT gereğince 67.050,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
B)1-Davalı … terekesi tasfiye memuru tarafından adli yardım kararı nedeniyle nispi istinaf harcı yatırılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalı … terekesi tasfiye memuru tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/03/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.