Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/100 E. 2023/343 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/100 Esas 2023/343 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/100
KARAR NO : 2023/343

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2020
NUMARASI : 2017/260 Esas 2020/467 Karar
DAVACILAR :
DAVACI
VEKİLLERİ
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 24/05/2016
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/03/2023

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacılar vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …’nin …İnş ve … İnş. Adlarına ve kendi adına olmak üzere, diğer müvekkili …’nin kendi adına olmak üzere …mevkiinda her biri bir bir firmaya ve şahsa ait olmak üzere birer megavatlık toplam dört megavatlık güneş enerji santrali (GES) kurmak üzere… A.Ş.’ye (…) gerekli başvuruların yapılması ve tamamlanması için davalılar … ve …’e sınırlı yetkiler içeren Ankara 40. Noterliği’nin 03.09.2014 tarihli ve Ankara 47. Noterliği’nin … nolu vekaletnamelerinin verildiğini ve başvuruların tamamlandığını, 16.02.2015 tarihinde … Genel Müdürlüğü Sistem işletme Müdürlüğü’nden bağlantı anlaşmasına çağrı mektubu geldiğini, bu çağrı mektubunun artık alana tesis kurulabileceği anlamına geldiğini, kontrol ve bilgi amacıyla davalı kuruma gittiklerinde ise projenin geri çekilerek çağrı mektubunun iptal edildiğini ve durumun internetten yayınlandığını öğrendiklerini, ancak kurum tarafından başvurunun neden ve nasıl çekildiğine ilişkin evrakların gösterilmediğini, sadece vekaleten yapılan talep üzerine iptalin gerçekleştiği bilgisinin şifahen verildiğini, bunun üzerine davalıların Ankara 40. Noterliği’nde düzenlenen … yevmiye no.lu azilname ile azledildiğini, ayrıca 08.04.2015 tarih … yevmiye no.lu ihtarnamenin de davalılara keşide edildiğini, davalıların vekalette olmayan bir yetkiyle başvurularını geri çektiklerini, diğer davalı idarenin de vekaleti incelemeden başvurularını iptal ettiğini, bu işlemler nedeniyle müvekillerinin zarara uğradıklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilleri adına 4 MGW’lik GES proje başvurularının proje bedelleri ve çağrı mektup bedellerinin hesaplanarak şimdilik 1.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların satın almaları gereken arazileri satın almayarak lisanssız elektrik üretim başvurularını kadük hale getirdiklerini, çağrı mektubunun bu alana tesis kurulabileceği anlamına gelmediğini, davacıların kendilerine herhangi bir sözleşme olmadan lisanssız elektrik üretimi başvurusu yapmak için vekalet verdiklerini, buna istinaden uygun arazi bulup başvuru yaptıklarını, idare görüşlerinin ve olumlu görüşün alındığını, GES başvuru koşulu olarak 02.10.2013 tarihli Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik’in 7/1. Maddesi uyarınca arazi sahipleri ile davacılar adına 08.09.2014 tarihinde satış vaadi sözleşmesi ve başvuruda kullanılmak üzere geçici kira kontratları yapıldığını, bu sözleşmelerde alıcıya sadece arazinin GES kurulumuna uygun olmaması veya gerekli iznin çıkmaması durumunda cayma hakkı tanındığını, ilgili başvuru belgeleri elektrik şirketine verildikten sonra 18.03.2015 tarihinde davacılarla arazi sahiplerinin tapuda buluşup satış harcını yatırdıklarını ancak davacıların araziyi satın almaktan vazgeçtiklerini, bunun üzerine arazi sahipleri ile alıcı vekili arasında cezai feragat karşılığında satış vaadi sözleşmesi ve kira kontratlarının feshi hususunda 20.03.2015 tarihli sözleşme düzenlendiğini, anılan yönetmelik çerçevesinde geçici kira kontratı ile yapılan başvuruların tapu kaydı ibraz edilememesi ve kira kontratlarının iptali üzerine hükümsüz kalacağını, başvuru formunda bildirilen arazinin coğrafi konumları, aplikasyon krokisi vb. belgelerin ayrıntılı olarak verildiğini, sonradan arazinin değiştirilemeyeceği, vekaletin gereklerini son aşamaya kadar başarılı ve olumlu bir şekilde yerine getirdiklerini, davacıların fesih nedeniyle cezai şart da ödemediklerini, davacıların satıştan vazgeçmeleri nedeniyle kendilerinin zor durumda kaldıklarını, davacıların kendi kusurlarından kaynaklanan maddi durum nedeniyle vekaletin kötüye kullanıldığını iddia edemeyeceklerini, kendilerine herhangi bir ücret de ödenmediğini, daha önce de davacılara ait 3MW’lık projeyi geliştirerek teslim ettiklerini, proje geliştirme prosedürünü davacıların bildiklerini, ancak kötü niyetli olduklarından haksız kazanç sağlamaya çalıştıklarını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacılar yetkilisince 4 megavatlık Güneş Enerji Santrali (GES) kurulmak üzere başvuru yapıldığını, olumlu bulunması nedeniyle bağlantı anlaşmasına yönelik çağrı mektubu gönderildiğini, 16.02.2015 tarihinde davacılar yetkilisinin dilekçe ile başvurarak bağlantı anlaşmasına çağrı mektubunun iptalini istediğini, bunun üzerine komisyon tarafından incelenerek çağrı mektubunun iptaline karar verildiğini, bu kararın …’a ait internet sayfasında yayınlandığını, 09.04.2015 tarihinde davacılar tarafından ihtar gönderilerek yetkilileri …’un azledildiğini, bu nedenle çağrı mektubunun iptali ile ilgili işlemin geçersiz sayılarak eski hale iadesinin talep edildiğini, yapılan incelemede, …’a davacılar tarafından verilen 03.09.2014 tarihli vekâletnamede, her türlü işlem konusunda yetki verilmiş olduğundan, adı geçenin azledildiği tarihe kadar yaptığı tüm işlemlerin geçerli olduğunu, durumun davacılara 07.05.2015 tarihli yazı ile bildirildiğini, davacılar tarafından …’a verilen vekâletname ile elektrik idarelerinde her türlü iş ve işlem yapma yetkisinin verildiği, GES başvurularının da abonelik işlemi olması sebebiyle bahse konu vekâletnameye dayanılarak davacıların başvurularının kabul edildiği gibi yetkili şahıs tarafından iptal başvurularının da Komisyonca kabul gördüğünü, bağlantı anlaşmasına çağrı mektubunun iptal edilmesinden sonra azilname müvekkiline tebliğ edildiği için yapılan iptalin hukuken geçerli olduğunu ve iptal edilemeyeceği savunularak, açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, 09.04.2020 tarihli bilirkişi heyet raporuna ve toplanan tüm delillere göre; Güneş Enerji Sistemi kurmak üzere davalılar … ve …’a verilen vekaletnamelerde çağrı mektubunun iptali yada geri çekilmesine ilişkin yetki verilmediği halde bu davalıların başvuruları geri çekmesi, diğer davalının da başvuruyu iptal etmesi iddiasına dayalı tazminat istemiyle açılan davada, davacılar vekili, güneş enerji santrali kurmak üzere davalı …. tarafından bağlantı anlaşmasına ilişkin çağrı mektubunun haksız olarak iptal edildiğini iddia ederek, davalılar … ve …’a verilen vekaletnamelerde çağrı mektubunun iptali yada geri çekilmesine ilişkin yetki verilmediği halde bu davalıların başvuruları geri çekmesi, diğer davalının da başvuruyu haksız yere iptal etmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteminde bulunduğu, davalı gerçek kişilere Ankara 40. Noterliğinin … yevmiye numaralı, 03/09/2014 tarihli ve Ankara 47. Noterliği’ nin … yevmiye numaralı vekaletname verildiği, vekaletnameye istinaden GES projesi kapsamında diğer davalı idareye başvuru yapıldığı, 16/02/2015 tarihinde çağrı mektubunun gönderildiği ve 26/03/2015 tarihinde davalı … tarafından çağrı mektubunun iptali için başvuru yapıldığı ve çağrı mektubunun iptal edildiği, davalı gerçek kişilerin … tarafından Ankara 40. Noterliğinin 08.04.2015 tarih ve … yevmiye sayılı Azilnamesi ile azledildiği, usul ve yasaya uygun ve denetime elverişli 09/04/2020 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, davalılar … ve …’ un usulüne uygun vekaletname gereğince yetkilerinin bulunduğu, başvuru ve iptal istemlerinin yetki dahilinde kullanıldığı ve davalı idarenin de verilen yetkiye istinaden usulüne uygun işlem yapmış olduğu, davaya konu Bağlantı Anlaşmasına Çağrı Mektuplarının ekonomik bir değer taşımadığı, sisteme bağlanabilmesi için verilen bir izin belgesi olduğu, ülkenin muhtelif yerlerinde kısmen başvurulara ilişkin uygun görüş verilmemiş olmasının geçerlilik tarihleri 18/05/2015 olan çağrı mektuplarının ekonomik değeri üzerinde etkisinin bulunmadığı, yukarıda bilirkişi raporunda belirtildiği üzere 26/03/2015 tarihinde henüz üretim tesisi ve varsı irtibat hattı projesi hazırlanıp onaya sunulmadığından ve santral kurulacak bir parsel bulunmadığından çağrı mektubunun geçerliliğinin kalmadığı ve davacılar açısından kar ve fırsat mahrumiyetinin oluşmadığı, davacılar vekilinin 03/07/2020 tarihli celsedeki beyanlarının dosya kapsamında iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında olduğu, tahkikat sona erdikten sonra ıslah talebinde bulunulduğu gerekçesiyle ıslah talebinin ve davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; açılan davanın 4 MGW’lik güneş enerji santral sisteminin (GES) proje başvurularının, proje yani santral bedellerinin ve çağrı mektuplarının bedellerinin hesaplanması ve tazmini istemiyle açılan davada, GES Proje başvurusu için yapılan masraflar, proje bedeli yani çağrı mektubu iptal edilmeseydi bu proje yapılsaydı yani santral yapılsaydı bu santralin değerinin ne kadar olacağı ve çağrı mektubunun değerinin hesaplanmasından oluştuğu, GES kurulabilmesi için elektrik aboneliğinin ve tesisin yapılacağı gayrimenkulün satın alınması zorunluluğuna dair iki şartın arandığını, 1. Şart olan elektrik aboneliklerinin davalılara verilen vekaletname ile çözüldüğünü ve aboneliklerin yapıldığını, bu vekaletin de sadece bu iş için verildiğini, 2. Şart ise gayrimenkul alım işi olup çağrı mektubunun ne zaman çıkacağı bilinmediği için uygulamada yapıldığı üzere gayrimenkul sahibiyle 4 ay sonra alınmak üzere taahhüt edilerek dosyadaki 08.09.2014 tarihli satış vaadi sözleşmesinin imzalandığını ve böylece tesisin kurulacağı gayrimenkulün kiralandığını, izin çıkana kadar kiralanan bu taşınmaz için müvekkilleri tarafından davalılara 23.09.2014, 24.09.2014 ve 11.11.2014 tarihlerinde toplam 20.000,00 TL kiralama bedeli ve masraf ödemesi yapıldığını, bu sözleşmenin süresi 08.01.2015 tarihinde dolduğu halde tarafların konuşarak zaman istediklerini ve çağrı mektubunu beklediklerini, satış vaadi sözleşmesinin süresi 08.01.2015 tarihinde dolduktan sonra 16.02.2015 tarihli çağrı mektubunun geldiğini, çağrı mektubu geldikten sonra müvekkillerinin gayri menkulü satın almak için Uşak’a gittiklerinde taşınmaz malikleri tarafından taşınmazın değerinin artırıldığını öğrendiğini, müvekkilinin gayrimenkulün alımından vazgeçmediğini, buna ilişkin bir talimatının bulunmadığını, müvekkillerince iki gün sonra alım satım yapılmasının talep edildiğini, davalı aracılar tarafından bu süreçte müvekkillerinin taşınmaz malikinin ikna edilmeye çalışıldığı, pazarlık yapıldığına dair 10 gün süre ile oyalandığını, sonrasında da müvekkiline bilgi verilmeksizin gayrimenkul sözleşmesini feshedildiğini, davalıların bu konuda bir açıklamasının da bulunmadığını, her ne kadar dava dışı malikler tarafından satış vaadi sözleşmesi feshedilse de bu gayrimenkulün feshinden sonra müvekkilleri tarafından alınması ihtimalinin bulunduğunu, satış vaadi sözleşmesinin feshedilmesinin davalılara kuruma gidip çağrı mektuplarının geri çekilmesi hakkını vermediği gibi bu konuda vekaletnamede bir yetkinin de bulunmadığını, elinde çağrı mektubu bulunan davalıların uygulamada bu çağrı mektuplarını bir başkasına satış vaadi sözleşmesi ile taahhüt ederek parasal değere dönüştürebileceklerini, nitekim davalı …’un polis ifadesinde çağrı mektubunun çok kıymetli ve devredilebilir olduğunu açıkça kabul ettiğini, nitekim TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenecek Geçici 25. Madde ile tüketim-üretim bağlantısı kopmuş tesisler için süre uzatım hakkını, yapılamayan diğer tüm lisanssız projeler için de genişletilmesini içeren 19 Temmuz 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan torba yasanın 31.maddesine göre, Tüketim- Üretim bağı kopan ve bağlantı anlaşması süresi dolan projelere ilave 120 gün ek süre verildiğini, yani eğer bu çağrı mektupları müvekkillerin elinde olsaydı, davalı tarafça iptali, davalı kurum tarafından da yetkisiz vekalete istinaden iptal edilmeseydi bir değerinin olacağını, bilirkişilerden tüm bunlardan ari olarak

Çağrı mektubunun değeri Çağrı Mektubuyla buraya tesis kurulsaydı bu tesisin yani projenin değeri, davalı kurumdan verilecek cevapla bu işlemler için yapılan masraflar nedir bunun net olarak hesaplanması işi olduğu halde bilirkişilerin görevlerini yapmadıklarını, davalıların müteselsilen ve müştereken çağrı mektubunun müvekkillerince tedavüle çıkarılarak maddi kazanç elde etme imkanını ve tesis kurma imkanını ortadan kaldırdıklarını, çağrı mektubunun piyasa değerini, projenin ve tesisin değerini bilen bir bilirkişi tarafından değerlendirme yapması veya ek rapor alınmasının daha uygun olacağını, davalıların vekaletnamelerinde yetki olmadığı halde çağrı mektubunun iptalini gerçekleştirmiş olmalarının TBK’nın 504. Maddesine aykırı olduğunu, vekalette çağrı mektubunun iptali için açık bir yetkinin varlığının aranması gerektiğini, nitekim davalı … şirketinin 16.02.2015 gün yazısıyla; “Çağrı Mektubu Konulu yazısında gerekli işlemlerin tarafınızca yürütülmesi gerekmektedir. Gereğini rica ederiz” demek suretiyle davalı şirketin bundan sonraki işlemler için vekilin görev ve yetkisinin de sona erdiğine vakıf olduğunu gösterdiğini, davalı şirketin çağrı mektubunu iptal etmesi başvurunun reddi sonucunu doğurmakta olup, bu eylemin 6446 sayılı yasanın 9. Maddesine ve elektrik piyasasında lisanssız elektrik üretimine ilişkin yönetmeliğin 6. Maddesine aykırılık oluşturduğunu, bu sebeplerle davalı şirketin azilnamenin daha sonra geldiği ve azilnamenin gelene kadar vekil ile yapılan işlemlerin geçerli olduğunu savunmasının hukuki bir değerinin bulunmadığını, dosyada alınan ilk rapor ile ikinci rapor arasında masraf konusunda çelişki bulunduğunu, ilk raporda her bir davacı yönünden 7000 TL masraf hesaplanmış ise de 2. Raporda bu hususun göz ardı edildiğini, müvekkillerinin elinden alınan tesis yapma imkanına rağmen müvekkillerinin bir başka yerde 3 MGW’lık yatırım gerçekleştirerek aslında ne kadar önemli bir yatırımcı olduklarını kanıtladıklarını, görüldüğü üzere müvekkillerinin gayrimenkulü almayalım, çağrı mektubunu yakalım, çağrı mektubunu devredicez gibi basit işlerle uğraşmadığını, mahkemece dosyayı ıslah etmek üzere kesin süre verildiğini ancak bu ıslah hakkı kullandırılmadan karar verildiğini, müvekkillerinin elinde çağrı mektubu bulunmakta olup bu hakkın kazanılmış bir hak olduğunu, müvekkillerinin bu hakkı isterlerse başkasına devredebileceklerini, isterlerse de satabileceklerini, 19 Temmuz 2019 tarihli RG’de yayımlanan torba yasanın 31. Maddesine göre, tüketim-üretim bağı kopan ve bağlantı anlaşma süresi dolan projelere ilave 120 gün verildiğini, bu durumda eğer çağrı mektubu elinde olan müvekkilinin bu hak kendisinden alınmasaydı Türkiye’de sonradan çıkan veya çıkacak yasalarla bu hakkı kullanabileceğini, mahkemece çağrı mektubunun değerinin hesaplanması talep edildiği halde ısrarla çağrı mektubunun ekonomik değerinin olmadığından bahisle hesaplama yapmadıklarını, çağrı mektubu alınmış olmasına rağmen kapasite yetersizliğinden dolayı ülkenin tamamında başvurulara uygun görüş verilmemiş olmasının ve buna bağlı olarak çağrı mektuplarının ekonomik değeri hususunda değerlendirmenin mümkün olup olmadığının takdiri mahkemeye ait olup bilirkişilere ait olmadığını, çağrı mektubunun piyasa değerini bilen piyasasını bilen bir bilirkişi tarafından değerlendirme yapılması gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar vekili ile davalı … … vekili ayrı ayrı davacılar vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesini istemişlerdir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, Güneş Enerji Sistemi kurmak üzere davalılar … ve …’a verilen vekaletnamelerde çağrı mektubunun iptali yada geri çekilmesine ilişkin yetki verilmediği halde bu davalıların başvuruları geri çekmesi, diğer davalının da başvuruyu iptal etmesi iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemline ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davaların reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili, dava dilekçelerini ıslah etme haklarının kendilerine kullandırılmadığını istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
Islah müessesi, 6100 sayılı HMK’nın 176 ila 182. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Islah, taraflardan birisinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir (HMK 176/1). Dava, davacı tarafından HMK’nın 180. maddesi uyarınca tamamen ıslah edilebileceği gibi, taraflarca HMK’nın 181. maddesi uyarınca kısmen de ıslah edilebilir. Davanın tamamen ıslah yoluna dava dilekçesinden itibaren bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması için başvurulur. Davadaki talep kısmının değiştirilmesi de davanın tamamen ıslahı mahiyetindedir. Kısmi ıslahta ise, taraf belli bir usul işlemini ıslah etmektedir. Davadaki talep kısmının artırılması ise davanın kısmen ıslahı mahiyetindedir. Gerek davanın tümden ıslahı gerekse kısmi olarak ıslahı tahkikatın sona ermesine kadar (HMK 177/1) ve bir defa yapılabilir (HMK 176/2). Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni dava dilekçesi vermek zorundadır. (HMK 180) Yine, kısmen ıslaha başvuran tarafa da ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. (HMK 181)
Diğer taraftan, HMK’nın 184. Maddesi hükmü gereğince hakim, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için taraflara söz verilip tahkikatın bittiğini tefhim etmekle yükümlüdür.
Somut olayda, davacılar vekili 03.07.2020 tarihli celsede, dava dilekçesindeki talep kısmını artırmak istediklerini beyan ederek HMK’nın 181. Maddesi gereği kısmen ıslah edeceklerini bildirmiştir. Ne var ki ilk derece mahkemesince davacılar vekilinin bu beyanı gözetilerek kısmen ıslaha başvuran davacı tarafa dava dilekçesindeki talep kısmını artırarak harcını yatırması, eş deyişle usule uygun olarak ıslah edebilmesi için HMK’nın 181. Maddesi gereği bir haftalık süre verilmediği gibi HMK’nın 184. Maddesine aykırı bir biçimde tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için taraflara söz verilip tahkikatın bittiği tefhim edilmeksizin bu şekilde usule ilişkin yargılamada esaslı eksiklik yapılmak suretiyle sürpriz karar yasağı ilkesi ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak, dosyanın HMK’nın 353/1-a-6. Maddesine göre davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacılar vekilinin esasa ilişkin öteki istinaf başvuru sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2020 tarihli ve 2017/260 Esas-2020/467 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacılar vekilinin esasa ilişkin öteki istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5- İstinafa başvuran davacı taraftan başlangıçta alınan 54,40 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
6-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi uyarınca tarafların yokluğunda kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi. 09/03/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.