Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/98 E. 2022/345 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/98 Esas 2022/345 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/98
KARAR NO : 2022/345

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019
NUMARASI : 2015/742 Esas 2019/1002 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2015
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı … Lojistik Madencilik İnş. Turizm ve Dış Tic. Ltd. Şti’nin asıl borçlu, davalı …’nin ise müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 11.12.2013 tarihli ve 2.500.000,00 TL kredi limitli kredi çerçeve sözleşmesine istinaden davalı asıl borçlu şirkete kullandırılan ancak vadesinde ödenmeyen kredinin tahsili için davalılara Ankara 57. Noterliği’nin 11.12.2014 tarihli ve 19.01.2015 tarihli kat ihtarnameleri keşide edildiği halde davalılarca borcun ödenmemesi üzerine davalılar aleyhine tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, ayrıca davalı asıl borçlu şirket hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi de başlatıldığını ancak davalı borçlular tarafından ilamsız icra takibine haksız itiraz edildiğini ileri sürerek nakdi ve gayri nakdi kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili süresinde cevap dilekçesi sunmamış, 23.06.2016 tarihli celsede davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi kök ve ek raporlarına göre; davacı banka ile davalı … Madencilik İnş. Turz. ve Dış Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan kedi sözleşmesinde diğer davalının müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığı, borçlu şirketin kullandığı kredinin teminatı olarak banka lehine toplam ipotek miktarı 1.400.000,00 TL olan üç adet gayrimenkulun ipotek edildiği, kefile asıl borçludan daha fazla bir yükümlülük yüklenemeyeceği kefilin sorumluluğunun asıl borçlunun borç miktarı, kefalet limiti ve kendi temerrütünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağı dikkate alındığında davalı kefilin takip tarihi itibarı ile 1.691.874,50 TL asıl alacak, 254.292,61 TL işlemiş temerrüt faizi 12.714,63 TL BSMV ve 350,55 TL olmak üzere toplam 1.959.232,29 TL’den sorumlu olduğu, kefalet sözleşmesinde davacı bankanın gayri nakdi riskler için kefilden depo talebinde bulunabileceğine dair açık hüküm bulunmadığından davalı kefilin bir adet çek yaprağı için 1.120,00 TL çek yaprağı sorumluluk bedellerinin depo edilmesinden sorumlu tutulamayacağı, banka lehine verilen toplam 1.400.000,00 TL ipotek tutarının davalı asıl borçlunun sorumlu olduğu toplam 1.960.001,74 TL borçtan mahsubu sonrasında borçlu olduğu asıl alacak 560.352,29 TL’den sorumluluğunun bulunduğu, davadan sonra Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün 2015/23562 E sayılı icra takip dosyasına yapılan ödemelerin infazda dikkate alınacağı, alacağın hesap edilebilir olduğu ve banka lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların icra takip dosyasına vaki itirazlarının kısmen iptali ile takibin davalı … yönünden 1.691.874,50 TL asıl alacak (Davalı asıl borçlu … Ltd. Şti’nin asıl alacak 560.352,29 TL sinden sorumlu olmak kaydıyla), 254.292,61 TL işlemiş temerrüt faizi, 12.714,63 TL BSMV ve 350,55 TL masraf olmak üzere toplam 1.959.232,29 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin nakdi ve davalı kefil yönünden gayri nakdi alacağa ilişkin depo isteminin reddine, hüküm altına alınan 1.959,232,29 TL nin %20 icra inkar tazminatının davalılardan (davalı asıl borçlu şirketin 560.352,29 TL’nin %20 sinden sorumlu olmak üzere) tahsiline, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda … nolu ve … no’lu kredilerin 30.12.2014 tarihinde yapılan 111.040,01 TL’lik tahsilat ile kapatıldığı belirtilmiş ise de tahsilatın temerrüt tarihinden sonra yapıldığını, dolayısıyla kapatıldığı varsayılan krediye ilişkin tahsilat tarihine kadar işleyen tüm faizlerin göz ardı edildiğini, kefilin sorumluluğunun belirlenmesinde sadece … no’lu kredinin hesaplamaya dahil edildiğini, asıl alacak tutarı hesaplanırken yapılan tüm tahsilatların borçlu lehine anaparaya yapıldığını, ancak tahsilatların öncelikle işleyen faiz ve BSMV ye yönelik yapılması gerektiğini, nitekim bilirkişi raporunda Banka alacağının bildiriminde görüldüğü üzere ihtar tarihinden günümüze değin 367.586,17 TL’lik tahsilat yapıldığı izlenmekte olup, bilirkişi tarafından tüm tahsilatların anaparaya mahsup edildiğini, müvekkili banka tarafından tahsilatların 296.809,93 TL’lik kısmının anapara; 70.776,24 TL’lik bölümünün ise faiz ve BSMV’ye yapıldığının izlendiğini, 30.12.2014 tarihinde yapılan tahsilatların anaparaya vapıldığı varsayımının, takip tarihine kadar hem anapara tutarını ve dolayısı ile de takip tarihine kadar işleyecek temerrüt faiz tutarını da etkilediğini, diğer yandan asıl borçlu yönünden temerrüt tarihi 31.01.2015 olarak belirtildiğini, bu nedenle asıl alacaklı yönünden hem … hem de … kredilerin hesaplamasında yukarıdaki hesaplamanın baz alınarak 30.12.2014 tarihi itibari ile kapatıldığı varsayılan kredilere ilişkin tahsilat tarihine kadar işleyen tüm faizlerin göz ardı edildiğini, hem de 09.12.2014-30.01.2015 tarihi arasında %36 faiz oranı ile faiz hesaplaması yapıldığını, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada yine tahsilatlar anlamında tüm tahsilatların anaparaya mahsup edildiğini, müvekkili bankaca tahsilatların 296.809,93 TL’lik kısmının anapara; 70.776,24 TL’lik bölümünün ise faiz ve BSMV’ye yapıldığının izlendiğini, 30.12.2014 tarihinde yapılan tahsilatların anaparaya yapıldığı varsayımının, takip tarihine kadar hem anapara tutarını ve dolayısı ile de takip tarihine kadar işleyecek temerrüt faiz tutarını da etkilediğini, kefile asıl borçludan daha fazla bir yükümlülük yüklenemeyeceği dikkate alınarak davalı kefilin de takip tarihi itibarı ile davalı asıl borçlu şirketin sorumlu olduğu tutar kadar borçtan sorumlu tutulduğunu, kredi alacağı bir bütün olup aksine bir düzenleme ya da kefil tarafından bir yasaklama beyanı bulunmadıkça kefalette nakdi ya da gayri nakdi ayrımına gidilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sözleşmedeki limit dahilinde davalı kefilin de gayri nakdi kredi alacağından dolayı sorumlu olduğunu, gayri nakdi kredi için kefalet vermek istemeyen kefilin sözleşmeye ihtirazi kayıt koyması gerektiğini, nakdi ve gayri nakdi kredinin aynı sözleşmede düzenlendiğini, kredi çerçeve sözleşmesinin genel hükümler başlıklı 2/2. Maddesi, rehin, hapis, takas ve mahsup hakkı başlıklı 3.3.1. Maddesi ve borçlara muacceliyet verilmesi, cari hesapların kesilmesi, sözleşmenin feshi, banka alacağının takip ve tahsili ile ilgili hükümler başlıklı 4.1.3. Maddelerinin ve kefalet sözleşmesi başlıklı bölümün 2.maddesinin 8. Fıkrası hükümleri gözetildiğinde davalı kefilin gayri nakdi kredi alacağından da sorumlu tutulması gerektiğini, ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar vekili davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, kredi çerçeve sözleşmesini asıl borçlu ve müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalılara karşı başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi gereği iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu Ankara 5. İcra Müdürlüğü’nün 2015/5826 E.sayılı icra takip dosyasında; davacı banka tarafından … Lojistik Madencilik İnş. Turizm ve Dış. Tic. Ltd. Şti. Ve … aleyhine 11/03/2015 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, …’nin sorumlu olduğu tutarın 1.805.202,67 TL ana para, 263.559,59 TL işlemiş faiz (15/12/2014 -11/03/2015 arası %72), 13.177,98 TL BSMV, 350,55 TL masraf olmak üzere toplam 2.082.290,78 TL ile 1.120,00 TL tutarındaki bir adet çek bedelinin depo edilmesi; diğer borçlu … Lojistik Madencilik İnş. Turizm ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin sorumlu olduğu tutarın 1.831.760,74 TL ana para 142.877,34 TL işlemiş faiz (31/01/2015 – 11/03/2015 arası %72), 7.143,87 TL BSMV, 350,55 TL masraf olmak üzere 1.982.132,50 TL nakit toplam, 1.120,00 TL gayri nakit toplam olmak üzere 1.983.252,50 TL genel toplam, 1.400.000,00 TL ipotek tutarının mahsubu ile 583.250,50 TL olduğu belirtilmiş olmakla takipte borca ve tüm fer’ilerine itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Davacı banka ile davalı asıl borçlu … Loj. Mad. İnş. Turz. Ve Dış. Tic. Ltd. Şti. Arasında 11/12/2013 tarihli kredi sözleşmesi düzenlendiği, sözleşme limitinin 2.500.000,00 TL ve müteselsil kefilin … olduğu, davalı kefil …’nin davalı asıl borçlu şirketin ortağı olduğu, davacı banka tarafından keşide edilen Ankara 57. Noterliği’nin 11/12/2014 tarih 46810 yev. nolu ihtarnamesi ile davalı borçluların 09/12/2014 tarihi itibariyle 2.093.248,63 TL nakit, 1.120,00 TL gayri nakit borcun bulunduğu bir gün içerisinde ödenmesi gerektiği ihtar olunmuş, ihtarname davalı kefile 13/12/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı kefil 15.12.2014 tarihinde temerrüde düşmüş, davalı şirkete kat ihtarnamesi sözleşmede bildirilen adresine tebliğ edilemeyip 13.12.2014 tarihinde iade edilmiş, aynı Noterlikçe aynı konuyu içeren 19/01/2015 tarih … yev. nolu ihtarname asıl borçlu şirkete sicil adresine Tebligat Kanunu’nun 21. Maddesine göre 29/01/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında banka alacağının varlığının ve miktarının tespiti yönünde davacı banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi … tarafından düzenlenen kök ve itirazlar üzerine alınan ek raporlarına göre; kat tarihi itibarı ile 1.650.000,00 TL ana para borcu bulunduğu, davalı asıl borçluya çek hesabı açılmış olup tedavülde 12/12/2013 basım tarihli bir adet çek yaprağı bulunduğu, davacı banka tarafından 11/12/2014 ve 19/01/2015 tarihli ihtarname keşide edildiği, sözleşmenin 4.2 maddesi hükmü gereğince TC … Bankasına TL kredilerde fiilen uygulanabilecek en yüksek faiz oranı %36 olarak bildirildiğinden temerrüt tarihine kadar %36 faiz oranın uygulanacağı, bu faiz oranının %100 fazlası olarak hesaplanan %72 oranı temerrüt faiz oranı olduğu, davalı kefilin temerrüt tarihi 15/12/2014 itibarı ile 1.844.450,03 olup taleple bağlılık ilkesi gereği 1.805.202,67 TL asıl alacağın esas alındığı, takip tarihi itibarı ile davalı kefilden talep edilebilecek borç miktarının 1.691.874,50 TL asıl alacak, 298.012,67 TL işlemiş faiz ve 14.900,63 TL BSMV olmak üzere toplam 2.004.787,80 TL olduğu, takip talebinde davalı kefilden 263.559,59 TL işlemiş ve 13.177,98 TL BSMV talebinde bulunulmakla taleple bağlılık ilkesi gereği davalı kefilin sorumlu olduğu borç miktarının 1.968.612,07 TL olarak tespit edildiği ancak kefile asıl borçludan daha fazla bir yükümlülük yüklenemeyeceği dikkate alınarak davalı kefilin de takip tarihi itibarı ile davalı asıl borçlu şirketin sorumlu olduğu 1.958.881,74 TL borçtan sorumlu olması gerektiği, asıl borçlunun takip tarihi itibarı ile (taleple bağlılık ilkesi gereği) asıl alacak 1.808.860,53 TL, işlemiş faiz 142.877,34 TL ve BSMV 7.143,87 TL olmak üzere toplam 1.958.881,74 TL’den sorumlu olduğu ayrıca 1.120,00 TL çek yaprak bedelinin depo edilmesinden sorumlu olmakla davalı asıl borçlu şirketin sorumluğu olduğu 1.960.001,74 TL borçtan davacı banka lehine verilen 1.400.000,00 TL ipotek tutarı çıkarıldığında borç miktarının 560.001,74 TL olarak bulunduğu bildirilmiştir.
Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün 2015/23562 Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan icra takibinde ipotekli gayri menkullerin satış tarihlerinin 13/09/2017 ve 08/05/2017 olmakla takip ve dava tarihinden sonra icra dosyasına yapılan ödemelerin infazda dikkate alınacağı gözetildiğinden hesaplamada dikkate alınmamıştır.
Davacı banka, kredi çerçeve sözleşmesini asıl borçlu sıfatıyla imzalayan davalı şirket ile işbu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil aleyhine asıl borçlu şirkete kullandırılan nakdi ve gayri nakdi kredi alacağının tahsili için tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın İİK’nın 67. Maddesi gereği iptalini talep etmiş, davalılar vekili süresinde cevap dilekçesi sunmamış, duruşmada davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Uyuşmazlık, itirazın iptali davasına konu ilamsız icra takip tarihi itibarıyla davacı bankanın davalı asıl borçlu şirketten ve davalı müteselsil kefilden nakdi ve gayri nakdi kredi sebebiyle alacaklı olup olmadığı, davalı kefilin gayri nakdi kredi sebebiyle sorumlu tutulup tutulamayacağı, davalı asıl borçlu ve davalı kefilin takipte talep olunan nakdi ve gayri nakdi krediler sebebiyle varsa sorumlu tutulacakları kredilerin miktarları üzerinde toplanmaktadır.
Hükme esas alınan kök raporda, davalı kefilin 15.12.2014, davalı asıl borçlunun 2. İhtarnamenin sicil adresine tebliği ile 31.01.2015 tarihinde yani davalı kefilden sonra temerrüde düştüğü kabul edilmiştir. Davalı asıl borçlu şirkete çıkarılan ilk ihtarname 13.12.2014 tarihinde sözleşmede bildirilen adresine tebliğ edilemeyip iade edilmiş, bu defa davacı banka tarafından 2. İhtarname sadece davalı asıl borçlu şirketin bu defa sicil adresine tebliğe çıkarılıp Tebligat K.nun 21. Maddesine göre tebliğ edilmiştir. TBK’nın 586. Maddesine göre davalı asıl borçluya başvurmadan davalı kefile müracaat edilemeyeceğine göre davalı kefilin davalı asıl borçludan önce temerrüde düşürülmesi mümkün olmayıp ancak takip tarihi itibarıyla temerrüdü söz konusu olacaktır. Ancak hükmü istinaf eden davalı banka olduğuna göre aleyhe hüküm kurma yasağı bulunduğundan bu hususa dokunulamaz. Ayrıca kök raporun 7. Sayfasında davacı bankaca ekli belgeye göre yapılan tahsilatların (31.12.2014 tarihinde takipten önce, 48.161,01 TL, 64.487,66 TL, 679,50 TL) borçlu lehine ana paraya yapıldığı belirlenmiştir. Buna göre davalı kefilden takip tarihi itibarıyla; yapılan tahsilatlar da düşüldükten sonra takipte talep olunan asıl alacak miktarı 1805.202,67 TL’den mahsubu ile 11.03.2015 takip tarihi itibarıyla 1691.874,50 Tl ana para, 263.559,59 TL %72 işlemiş faiz, 13.177,98 TL BSMV olmak üzere toplam alacak miktarı 1.968.612,07 TL olduğu, takip tarihi itibarıyla asıl borçlu şirketin nakdi krediden kaynaklanan sorumluluğunun 1.958.881,74 TL olduğu, aradaki farkın davalı kefilin 15.12.2014, davalı asıl borçlu şirketin ise 31.01.2015 tarihinde temerrüde düşürülmesinden kaynaklandığı, kefaletin fer’i nitelikte bir borç olduğu, dolayısıyla davalı kefile asıl borçludan daha fazla bir yükümlülük yüklenemeyeceği, bu durumda davalı kefilin takip tarihi itibarıyla 1.691.874,50 TL asıl borç, 254.292,61 TL işlemiş %72 faiz, 12.714,63 TL BSMV olmak üzere toplam 1.958.881,74 TL borçtan sorumlu olduğu, belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince alınan rapor Dairemizce ayrıntılı, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmuştur.
Bilirkişi 4. Ek raporunda; Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün 2015/23562 Esas sayılı dosyasında; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde, ipotek miktarı 1.400.000,00 TL üzerinden başlatılan takipte; 13.09.2017 tarihinde 115.000,00 TL, 13.09.2017 tarihinde 97.500,00 TL, 08.05.2017 tarihinde 152.000,00 TL tahsil edilmiş olup yapılan bu tahsilatlar eldeki dava konusu icra takip tarihi 11.03.2015 ve dava tarihi 06.11.2015 tarihinden sonradır.
Somut olayda davalı kefilin kefalet imzasının bulunduğu “11.12.2013 tarihli kredi çerçeve sözleşmesinin “kefalet sözleşmesi” başlıklı belgenin 2.8. Maddesinde olduğu gibi gibi “kefiller, müşteri ile Banka arasındaki tüm sözleşme maddelerini okuduğunu, bu maddelerin kendilerine de aynen uygulanacağı hususlarını kabul ve taahhüt ederler” kefil olunan gayrinakdi kredi nedeniyle asıl borçlunun yükümlülüklerinin kefilin kendi hakkında da uygulanacağını genel bir ifade ile kabul etmesinin, kefili, çek bedelini depo etme yükümlülüğü altına soktuğunu da iddia etmek, kanun koyucunun kefili koruma amacı ile çelişmektedir. Zira kefaletin kendisi tıpkı depo gibi bir teminat olduğundan ve kefil açıkça çek bedelini ayrı bir garanti sözleşmesi ile garanti etmedikçe kefilin iradesinin dar olarak yorumlanması uygun olacaktır. Bu durumda davacının müteselsil kefil olarak imzaladığı sözleşmede açıkça çek bedelini depo etme yükümlülüğü bulunmadığından depo talebinden kefilin sorumlu olmadığının kabulü gerekmektedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2020 tarihli ve 2017/11-36 Esas- 2020/290 Karar sayılı kararı da bu yöndedir. O halde ilk derece mahkemesince davalı kefile karşı çek depo bedelinin talep edilemeyeceğine ilişkin kararına karşı davacı vekilinin istinaf sebebine itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,,3 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/03/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.