Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/963 E. 2022/619 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

…..

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2020
NUMARASI …..
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 23/02/2018
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankada vadeli ve vadesiz mevduat hesapları bulunduğunu, davalının müvekkilinin bilgisi ve onayı olmadan vadeli mevduat hesabını kapatarak hesapta bulunan parayı vadesiz mevduat hesabına aktardığını, müvekkilinin bu nedenle zarara uğradığını belirterek şimdilik 15.000,00 TL’nin 21/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dışı ……. ortağı ve yöneticisi olduğunu, dava konusu mevduat hesabının müvekkili banka tarafından dava dışı şirketin borçlarının teminatı niteliğinde rehin almak üzere açılmış bir hesap niteliği bulunduğunu, rehin senedi ile davacının bankada bulunan vadeli mevduat hesabı ve rehin konusuyla ilgili açılacak olan diğer hesaplarının üzerine rehin konulmasına muvafakat verdiğini, vadesiz mevduat hesabında bulunan miktarı, davacının talebiyle 3 ay için vadeli hesaba aktarıldığını, davacının temdit talimatı vermemesi nedeniyle vade sonunda sistemin otomatik olarak vadeli hesabı kapatıp vadesiz hesaba üzerindeki teminat blokesiyle beraber aktardığını, hesaptaki paranın nakden çekildiği tarihe kadar rehin konusu miktarın vadeli hesapta tutulmasına dair davacının başka bir yazılı talimat vermediğini, vadesiz hesabı kapatılırken herhangi bir ihtirazı kayıt ileri sürmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacının dava dışı şirketin teminat mektubunun teminatını teşkil etmek üzere davacının vadesiz hesabına 65.000,00 TL yatırıldığı, yine aynı tarihte bu meblağın 90 gün vadeli hesaba aktarıldığı, vade sonunda 1.442,47 TL brüt faiz hesaplandığı, net faiz tutarının ise 1.226,10 TL olduğu, 65.000,00 TL’nin vadeli hesaptan vadesiz hesaba aktarıldığı, 09/05/2017 tarihinde davacıya ödendiği, vadeli mevduatının davacının aksine bir talimatı olmamasına rağmen vadesiz hesaba aktarılmasının ve faiz uygulanmaksızın davacıya ödeme yapılmasının gerek sözleşme, gerek yönetmelik, gerekse bankacılık uygulamaları ile uyuşmadığı, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporundaki tespitlerin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 11.698,61 TL’nin temerrüt tarihi olan 21/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının rehin senedini geri almaya ilişkin açık şerhi karşısında mevduat kabulü ile ilgili çerçeve sözleşmelerde bulunması gereken şartları belirleyen Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine Ve Zaman Aşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet Ve Alacaklara İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4.4. maddesinin uyuşmazlıkta uygulanması gerektiğini, bilirkişi incelemesinin eksik yapıldığını, davacının rehin konusu miktarı bankaya teslim ettiği tarihten bu miktarı nakden çektiği tarihe kadar rehin konusu miktarın vadeli hesapta tutulmasına dair başka bir yazılı talimat vermediğini, hesabını kapatırken müvekkilinden herhangi bir faiz talebi olmadığını, hesabındaki miktarı herhangi bir itiraz ya da ihtirazi şerh sunmaksızın tahsil ettiğini, bu aşamada herhangi bir zarar itirazının olmadığını, ihtirazi kayıt düşmeden ana parayı tahsil eden davacının açtığı işbu davanın sırf bu nedenle reddedilmesi gerektiğini, yazılı talimat olmadan para üzerinde sözleşme hükümleri ve yasal düzenlemeler dışında bankanın re’sen tasarrufta bulunmasının mümkün olmadığını, davacının kusurunun yarattığı zararı müvekkilinden talep edemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; bankada bulunan vadeli mevduat hesabının, banka tarafından talimat olmaksızın kapatılarak mevduatın vadesiz mevduat hesabına aktarılması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı tarafından davalı bankaya gönderilen ihtarname sureti, davacının banka hesap ekstresi, taraflar arasında akdedilen bireysel müşteri sözleşmesi, rehin senedi, dava dışı … İnş. … Ltd. Şti. lehine davalı banka tarafından düzenlenen 65.000,00 TL bedelli teminat mektubu sureti, davalı banka yazı cevabı, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 18/01/2019 tarihli kök, 24/06/2019 tarihli birinci ek, 25/11/2019 tarihli ikinci ek, 30/01/2020 tarihli üçüncü ek bilirkişi raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava Ankara 7. Tüketici Mahkemesinde açılmış olup, yapılan yargılama sonunda 2018/75 Esas 2018/340 Karar sayılı karar ile asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 12/07/2018 tarih 2018/1280 Esas 2018/804 Karar sayılı karar ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, dosyanın Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edildiği görülmüştür.
Davacı yan davalı bankada bulunan vadeli hesabının bilgisi ve talimatı olmaksızın kapatılarak hesapta bulunan paranın vadesiz hesaba aktarıldığını, bu nedenle zarara uğradığını iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının davalı bankada vadeli ve vadesiz hesabı bulunduğu, vadeli hesabı üzerinde dava dışı şirketin teminat mektubundan kaynaklanan kredi borcunun teminatını oluşturmak üzere rehin tesis edildiği, 90 günlük vade süresinin sonunda davacının vade süresinin yenilenmesine yönelik davalı bankaya talimat vermediği, davalı bankanın vadeli hesabı kapatarak hesapta bulunan 65.000,00 TL’yi davacının vadesiz hesabına aktardığı, davacının vadesiz hesabında bulunan parayı çektiği, ihtirazi kaydının bulunmadığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalı bankanın vadeli hesabın vade süresinin sonunda, davacının vadenin yenilenmesi talimatı bulunmadığında vadeli hesabı kendiliğinden kapatarak hesapta bulunan parayı vadesiz hesaba aktarıp aktaramayacağı, aktaramayacak ise davacının zarara uğrayıp uğramadığı, uğramış ise miktarı, davacının zararını davalıdan talep edip edemeyeceği, davacının vadesiz hesaptaki parayı çekerken ihtirazi kayıt koymamasının somut olay üzerindeki etkisi hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacının davalı bankaya 13/05/2015 tarihinde 65.000,00 TL yatırdığı, 11/08/2015 tarihinde davacının vadeli hesabının kapatıldığı, 09/05/2017 tarihinde davacıya 66.196,17 TL ödendiği dosya içerisinde yer alan banka hesap ekstreleri ile sabittir.
Davacının rehin veren sıfatı ile imzasının yer aldığı rehin senedinden 65.000,00 TL bedelli vadeli mevduat hesabı üzerine, 14/05/2015 tarihinde, dava dışı … İnş. … Ltd. Şti.’nin kredi borçlarının teminatını oluşturmak üzere davalı banka lehine rehin tesis edildiği anlaşılmıştır.
Davalı banka 15/03/2018 tarihli yazı cevabında; davacının vadeli hesaptaki 65.000,00 TL’sine dava dışı şirketin bankaya doğmuş ve doğacak borçlarına karşılık alınan rehin senedine istinaden bloke konulduğunu, vadeli hesabın 13/05/2015 tarihinde açıldığını, 11/08/2015 tarihinde vadenin dolarak otomatik olarak kapandığını, hesaptaki tutarın üzerindeki teminat blokesiyle birlikte vadesiz hesaba otomatik olarak aktarıldığını bildirmiştir.
Taraflar arasında bila tarihli bireysel müşteri sözleşmesi akdedilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök ve 1. ek raporunda, davacının vadeli hesabını rehin sözleşmesi imzalayarak davalı bankaya rehnettiği, hesap üzerine bloke konulduğu, ilk vade sonunda tahakkuk eden faiziyle birlikte davacı vadesiz hesabına aktarıldığı, bu tarihten sonra mevcut tutara faiz tahakkuk ettirilmediği, dava dışı şirketin teminat mektubunun davalı bankaya iade edildiği, davalı bankanın gayrı nakdi kredi riski kalmayınca rehin ve bloke işleminin sona erdiği, vadesiz hesapta bekleyen 66.196,17 TL’nin 09/05/2017 tarihinde davacıya ödendiği, sözleşme hükümleri ve BDDK’nın mevduat kabulüne ilişkin yönetmelik hükümleriyle bankacılık uygulamaları karşısında mudinin aksine bir talebin olmaması durumunda vadeli mevduatın aynı vade ve geçerli faiz oranı ile yenilenmesinin gerektiği, mevduat hesabına 11/08/2015-09/05/2017 aralığında aynı miktarda ve 90 gün vadeli mevduata kamu bankalarınca faiz oranlarının tatbik edilmesi gerektiği yönünde kanaat bildirilmiş, alınan 2. ek raporda, hesaplamanın bankaca fiilen uygulanan faiz oranlarına göre hesaplama yapılmasının uygun olduğu, buna göre davacının 11.619,59 TL faiz kaybı bulunduğu tespit edilmiş, alınan 3. ek raporda da, davacının faiz konusunda yeni bir talimat vermediği göz önünde bulundurulduğunda 90 günlük vade süreleri sonunda hesaplanan faizlerin anaparaya kapitalize edilip mevcut anaparanın yeniden faize tabi tutulması durumunda mudiye ödenmesi gereken net faizin 11.698,61 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; davacının davalı bankada bulunan vadeli hesabı üzerine dava dışı şirkete banka tarafından verilen teminat mektubu nedeniyle imzalanan rehin senedine istinaden bloke konulmuştur. Vadeli hesabın 90 günlük vadesinin sonunda davacı tarafından davalı bankaya vadenin yenilenmesine yönelik herhangi bir talimat verilmemiştir. Davalı banka tarafından davacının vadenin yenilenmesine yönelik talimatın verilmediği gerekçesiyle davacının rehin senedi nedeniyle üzerinde bloke bulunan vadeli hesabı kapatılarak hesapta bulunan para davacının bankada bulunan vadesiz hesabına aktarılmıştır. Dava dışı şirket tarafından teminat mektubu bankaya iade edildiğinde ise, şirketin gayri nakdi kredi borç riski kalmadığı gerekçesiyle davacının vadesiz hesabında bulunan bloke kaldırılarak davacı tarafından hesaptaki para çekilmiştir.
Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine Ve Zaman Aşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet Ve Alacaklara İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik gereğince banka tarafından hazırlanacak çerçeve sözleşmeleri, vadeli mevduat hesabına verilen faiz oranı, kanunun 144. maddesi hükümleri saklı kalmak kaydıyla, vade sonuna kadar değiştirilemeyeceği, vadesinde kapatılmayan hesapların hesap sahibinin yeni vade sonunun hafta sonu tatiline gelmesi ve bu vadenin ilk iş gününe ötelenmesi hususunda talimat vermesi durumunda yeni bir vade, söz konusu talimatın verilmemesi durumunda ise aynı vade ve yenileme tarihinde geçerli olan faiz veya kar ve zarara katılma oranı üzerinden yenilenmiş sayılacağı ve hesap sahibinin kredi kuruluşundan talep hakkının hesabın vadesinin bittiği tarihteki birim hesap değeri veya faiz oranı üzerinden hesaplanan tutarda olacağına ilişkin hususların yer alması zorunlu tutulmuştur.
Taraflar arasında akdedilen bireysel müşteri sözleşmesinin 2.5.4 maddesi de “Vadeli hesaplarda, vade günü mesai bitimine kadar hesabın kapatılmaması halinde, müşterinin yeni vade sonunu hafta sonu tatiline gelmesi ve bu vadenin ilk iş gününe ötelenmesi hususunda talimat vermesi durumunda yeni bir vade ve vade yenileme tarihinde bankada geçerli olan faiz oranı üzerinden, müşterinin vadenin yenilenmesine ilişkin talimat vermemesi halinde ise aynı vade ile vade yenileme tarihinde bankada geçerli olan faiz oranı üzerinden yenilenmiş sayılacaktır.” hükmünü içermektedir.
Anılan sözleşme hükmünde de açıkça belirtildiği üzere vadeli hesaba vade süresinin sonunda hesap sahibi tarafından vadeli hesabın kapatılmaması ve vadenin yenilenmesine ilişkin talimat vermemesi durumunda hesap aynı vade ile vade yenileme tarihinde bankada geçerli olan faiz oranı üzerinden davalı banka tarafından yenilenecektir. Somut olayda ise, davalı banka sözleşme hükmünün aksine, davacı hesap sahibinin vadeli hesabın kapatılmasına yönelik bir talimatı bulunmadığı halde davacının vadeli hesabını kapatmıştır. Her ne kadar davacı yan vade süresinin sonunda vadenin yenilenmesine yönelik bir talimat vermemiş ise de, bankaca yapılması gereken iş hesabın kapatılması değil, aynı vade ile hesabı yenilemektir.
Bu durumda mahkemece, vadeli mevduat hesabının davacının aksine bir talimatı olmamasına rağmen vadesiz hesaba aktarılmasının ve faiz uygulanmaksızın davacıya ödeme yapılmasının sözleşme ve bankacılık uygulamaları ile uyuşmadığı, yargılama aşamasında alınan bilirkişi 3. ek raporunun ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, davacı yan davalı bankanın vadeli hesabı kapatarak vadesiz hesaba aktardığı parayı hesaptan çektiği sırada herhangi bir ihtirazi kayıt koymamış ise de, bu durum davacının sözleşmeye aykırı davranışı ile vadeli hesabı kapatması nedeniyle uğradığı zararı davalıdan talep etmesine engel değildir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 799,13 TL istinaf karar harcın peşin alınan 199,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 599,35 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 17/05/2022

…..
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.