Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/942 E. 2022/766 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/942 Esas 2022/766 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/942
KARAR NO : 2022/766

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2020
NUMARASI : 2017/942 Esas 2020/107 Karar
ASIL DAVADA DAVACILAR
VEKİLLERİ :
ASIL DAVADA DAVALI :
VEKİLLERİ :
ASIL DAVA : Ortaklıktan Çıkarılma, Olmadığı Takdirde Ticari Şirket Feshi Ve Tazminat
DAVA TARİHİ : 30/10/2017

TASFİYE MEMURU :
BİRLEŞEN DAVA : Limited Şirket Feshi Olmadığı Takdirde Ortaklıktan Çıkarılma
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 15/01/2018
KARAR TARİHİ : 08/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/06/2022

Taraflar arasındaki asıl davada ortaklıktan çıkarılma, olmadığı takdirde ticari şirket feshi ve tazminat, birleşen davada ise limited şirket feshi olmadığı takdirde ortaklıktan çıkarılma istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın fesih talebi yönünden pasif dava ehliyeti yokluğundan usulden reddine, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
ASIL DAVADA DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının ..Ltd. Şti’ni kurduklarını, müvekkili tarafından … ili, … ilçesi, … pafta, … parselde kayıtlı 250 m2 arsa vasfındaki gayrimenkul üzerinde bulunan su kuyusu ve … markası bedeli karşılığında şirket tarafından işletilmekte olan oto yıkama işletmesinin kullanımına tahsis edildiğini, şirketin ilk yıllarında düzgün ilerleyen ortaklığın, davalının şirket sermayesini amacına uygun kullanmaması, şirketle ilgili olmayan kişilere/işlere ödeme yapması, şirket defterlerini usulüne uygun tutmaması, şirket kâr payından müvekkiline herhangi bir pay vermeyip şirketin tüm kârını kendi şahsi hesabına aktarması/şahsi menfaatleri doğrultusunda kullanması, son 10 yıllık dönemde şirketin ve davalının mal varlığının sürekli büyümesi ve artmasına rağmen bu durumdan müvekkilinin faydalandırılmaması, güven ve itimadı zedeleyici hareketlerde bulunması, şirket hesaplarını kontrol etmek için bile şirket defter ve belgelerini göstermemesi, hatta şirkete dahi sokmaması, müvekkiline herhangi bir pay vermemek için şirketi sürekli zarar ediyor göstermesi gibi sebeplerle bozulduğunu, ilk olarak İzmir 15.Noterliğinin 21.09.2017 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile şirkete tahsil edilen gayrimenkul, gayrimenkul üzerinde bulunan su kuyusunun ve markanın kullanım bedeli olarak 214.000,00 TL’nin ödenmesi ihtarında bulunulduğunu, akabinde şirket hisselerinin devri, banka hesapları, defter ve belgelerin kontrolü için dava dışı … ve …’a vekaletname verildiğini, … ve müvekkili şirkete görüşmeye gittiğinde tehdit ve gasp suçlamasıyla polise şikayet edildiğini, müvekkilinin şirket defter ve belgelerini kontrol etmemesi, şirket hisselerini bir başkasına satmaması için tehdit etmesi ve sürekli rahatsız etmesi nedeniyle Cumhuriyet Savcılığına şikayet etmek zorunda kaldığını belirterek davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına, bunun mümkün olmaması halinde şirketin feshine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 214.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, ortaklığın feshi talebi yönünden davanın ancak ortaklık tüzel kişiliğine karşı açılması gerektiğinden davanın usulden reddi gerektiğini, şirketin herhangi bir çıkarma kararı almadığını ve alamayacağını, şirketin %50’şer hisseye sahip 2 ortağı bulunduğunu, şirket içerisinde herhangi bir çıkarma kararı bulunmadığından müvekkili ortağın çıkarılmasının usulen mümkün olmadığının görüleceğini, davacı şirketin diğer ortağı olan …’nun müvekkili aleyhine silahlı tehdit ve çalışma hürriyetini ihlal suçlarından azmettirici olması nedeniyle Savcılık soruşturması başlatıldığını, usule aykırı fesih davasında belli bir bedelin müvekkilince ödenmesi talep edildiğini, ilgili talebin işbu davadan tefrik edilmesi gerektiğini, ecrimisil esaslı bu şahsi talebin işbu davada görülmesinin usulen mümkün olmadığını belirterek davanın öncelikle usulden reddine, itirazları kabul edilmez ise esas yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin iki ortağından biri olup %50, diğer ortak … isimli şahsın da %50 hisseye sahip olduğunu, davalı şirketin 25.03.2008 yılında tescil edilmiş olmakla tüzel kişilik kazanmış olup bugüne kadar faaliyetine devam ettiğini, her iki ortağın da şirketi temsil yetkilerini münferiden kullanabildiğini, şirket müdürü sıfatına haiz olduğunu, ortaklıkta müvekkili dışında şirket bünyesinde bir ortak daha bulunmakta ise de şirket faaliyet kapsamında yürütülen faaliyetin tamamının bizzat müvekkili tarafından yapıldığını, son dönemde Eylül 2017 tarihinden bu yana müvekkili arayarak şirketin oto yıkamada kullanılan su kuyusunun bedelini kullanılan isim hakkına ait bedelin ödenmesini istediğini, müvekkilinin şirket kârının tamamını aldığını, müvekkilinin mal varlığının sürekli arttığını kendisinin bundan faydalandırılmadığını iddia ederek tehdit ettiğini, diğer şirket ortağı …’ın müvekkilinin haberi olmaksızın taraflar arasında kurulan ortaklık adına … isimli bir avukat atamak suretiyle İzmir 15. Noterliğinin 21.09.2017 tarih … yevmiye no’lu ihtarname aracılığıyla şirkette kullanılan su kuyusu ile marka kullanım bedeli karşılığı 214.000,00 TL ödenmesi talebinde bulunduğunu, 06.11.2017 tarihinde şirketin feshi ve müvekkilinin ortaklıktan çıkarılması ve 214.000,00 TL’nin ödenmesi talebiyle 2017/942 esas sayılı dosyasıyla dava açtığını, ancak davanın şirketin feshi davası olarak açılmış olmasına rağmen davacısı tarafların ortağı bulunduğu şirket olarak gösterildiğini, maddi talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirketin feshine, mümkün olmaması halinde diğer ortak …’nun payının hesaplanarak ortaklıktan çıkarılmasına yada mahkemece uygun görülecek başka tedbir uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle aynı konuda müvekkili tarafından terditli olarak davacı hakkında ortaklıktan çıkarılma ve/veya şirketin feshi davası açıldığını, bu davanın 2017/942 esasında kayıtlı olduğunu, her iki davanın tarafları ve konusunun aynı olduğundan davaların birleştirilmesini istediklerini, davacının iddialarının asılsız olduğunu, ortakların anlaşamadığı ve bu ortaklığın devamının mümkün olmadığını, olayın bu hale gelmesinin sorumlusunun davacı olduğunu, davacının şirketin tek ortağı gibi hareket ettiğini, şirketin işleyiş ve faaliyetlerinden müvekkilini bilgilendirmediğini, şirketin kârını dağıtmadığını, yönetim ve temsil yetkisini kötüye kullandığını, son aşamada davacının müvekkilinin şirkete girmesine dahi engel olduğunu, müvekkilinin başka iş ve şirketlerinin de bulunduğunu, bu şirket ve ticari faaliyetlerini mevzuata uygun yürüttüğünü, müvekkilinin şirket defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapması engellendiği için şirket defter ve belgelerinin sıhhatini net olarak tespit edemediğini, davacı tarafından müvekkilinin şirkete sokulmaması nedeniyle müvekkilinin hisselerini harici sözleşme ile … ve …’a devrettiğini, ancak resmi devir işlemlerinin ortakların tümünün rızasıyla olacağından yapılamadığını, şirketin ortaklarca yönetilmesinin imkanının kalmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; gerçek kişi tarafların … İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin %50’şer paylı ortak ve müdürleri oldukları, şirketin ilk kuruluş yıllarında ortaklar arasında herhangi bir sorun bulunmadığı, şirketin normal faaliyetlerini yürüttüğü, şirket faaliyetinin genel olarak ortaklardan … tarafından gerçekleştirildiği, diğer ortağın zaman zaman şirket faaliyet ve defterlerini inceleyip bilgi aldığı, şirket kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, şirketle ilgili olmayan kişi ve işlere ödeme yapıldığının dosyada belirlenemediği, 2017 yılına kadar olağan genel kurulların yapıldığı, her iki ortağın kar dağıtımı yapılmaması konusunda birlikte karar aldıkları, son 10 yıllık dönemin 4 yılında şirketin zarar ettiği, diğer dönemlerde kar ettiği, 2018 yılındaki 200.000,00 TL üzerindeki zararın personele yapılan giderlerden oluştuğu, şirketin son 8 yılında verimli çalışmadığı, söz konusu şirketin halen borca batık olduğu ve iflas koşullarının gerçekleştiği, Savcılık ve Mahkeme dosyalarına göre …’nun şirket payını usulüne uygun devretmediği ve devir alan kişilerin …’ı tehdit ettikleri ve taraflar arasındaki şirket ortaklığından kaynaklanan anlaşmazlığın bu şekilde ceza davalarına yansıdığı, şirket ortaklarından …’nun bundan dolayı sanık olarak yargılandığı, … ile birlikte hareket eden kişilerin yargılamalar sonucu cezalandırılmalarına karar verildiği, tüm bu hususların şirket faaliyetlerine sekte vuracak ve karşılıklı güveni ortadan kaldıracak nitelikte olduğu, ortakların birbirlerine duydukları güvenin kalmadığı, her iki ortağın da ortak kusurlarının bulunduğu, bu nedenle şirket feshi konusunda haklı nedenlerin oluştuğu, bu aşamadan sonra tarafların birlikte şirket ortaklığını devam ettirmelerinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, birleşen davadaki şirket feshi talebinin kabulüne, asıl davada davalı gerçek kişinin şirket feshi yönünden pasif dava ehliyeti bulunmadığından bu talebin usulden reddine, asıl ve birleşen davadaki şirket ortaklıklarından çıkarılmaya ilişkin taleplerin verilen fesih hükmü gereğince esastan reddine,
Her ne kadar asıl davada, davacı vekilince kuyu suyu kullanım bedeli ve marka kullanım bedeli tahsili istenmişse de, yer altı sularının devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, davacı … vekilinin iddia ettiği kuyu suyuyla ilgili herhangi bir masraf yapıldığını kanıtlanamadığı, yine dava tarihine kadar söz konusu suyun kullanımına karşı herhangi bir itirazının bulunmadığı gibi talep edilen marka kullanım bedeliyle ilgili taraflar arasında herhangi bir sözleşme olmadığı, aynı markanın davalı şirket tarafından uzun yıllar kullanıldığı, şirket ortağı …’nun bu duruma herhangi bir itirazının bulunmadığı anlaşıldığından, asıl davada davacı …’nun su kullanım ve marka kullanım bedellerine ilişkin istemlerine değer verilmemiş, bu taleplerin de reddi gerektiği anlaşıldığından asıl davanın fesih talebi yönünden pasif dava ehliyeti yokluğundan usulden reddine, asıl davadaki diğer taleplerin ise esastan reddine, davacı vekilinin şirket fesih talebinin kabulü ile Eskişehir Ticaret Sicil Müdürlüğünün … ticaret sicil sırasında kayıtlı davalı … İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin feshine, tasfiye memuru olarak SMMM …’un atanmasına, birleşen davada davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar karşı davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Aslı davada diğer ortağın ortaklıktan çıkarılmasını ve/veya şirketin feshini talep edenin davacı … İnş. San. Tic. Ltd. Şti. olduğunu, …’nun bu davayı şirket müdürü sıfatıyla şirket adına açtığını, şirketin diğer ortağı davalı …’ın davalı olarak gösterilmesinde kanuna aykırı bir durum bulunmadığını, kaldı ki …’ın da şirketin müdürü olduğunu, bu nedenle davanın pasif husumet ehliyeti yönünden reddi kararının hatalı olduğunu,
Asıl davada su kuyusunu kullanım bedeli ve marka kullanım bedeli taleplerinin esastan reddine dair kararın da hatalı olduğunu, su kuyularının kira sözleşmesine konu olabileceğini, bu yönde emsal Yargıtay kararları bulunduğunu, bu nedenle müvekkili …’nun davalıdan mülkiyeti kendisine ait olan su kuyusunun kullanım bedelinin talep etme hakkı bulunduğunu, sessiz kalınmış olmasının hakkın özünden vazgeçildi anlamına gelmeyeceğini, karar gerekçesinin hatalı olduğunu, bilirkişilerden alınan ek raporlarda müvekkilinin marka kullanımından doğan alacağının hesaplandığını, taraflar arasında sözleşme bulunmasa da müvekkili Serkan’a ait markanın şirket tarafından uzun süre kullanılmasının sessiz kalmasının da hakkın özünden vazgeçilmiş anlamına gelmeyeceğini, müvekkili tarafından İzmir 15. Noterliğinden 21/09/2017 tarihinde açıkça marka kullanım bedeli yönünde ihtar çekildiğini, davanın kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğunu, ayrıca birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul kararının da hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini ve ayrıca asıl davada davalı birleşen davada davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı karşı davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin birleşen davada şirketin feshine yönelik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Feshe konu şirketin 3.şahıs ve kamuya karşı hiçbir borcu bulunmadığını, şirketin kazanç sağlayamadığını, eksik kalan ödemelerin davalı-karşı davacı … tarafından yapıldığını, raporlardan anlaşılacağı üzere, davacı-karşı davalı …’ın mali dönem sonlarında yapılan olağan şirket toplantılarının tümüne katıldığını, hesaplar hakkındaki mutabakatını attığı imzası ile tastik ettiğini,
Borçlarını ödeyen hala istihdam yaratan bir şirket hakkında fesih kararı verilmesinin hukuka ve yerleşik yargı içtihatlarına aykırı olduğunu, salt şirket ortakları arasındaki uyumsuzluğun şirketin feshi sebebi olamayacağını, bu durumda dosya incelenerek davanın taraflarının eksik ve yanlışları tespit edilerek işletmenin yaşamasına imkan verecek şekilde bir karar tesis edilmesi gerekirken doğrudan feshe karar verilmesinin hukuka uygun düşmediğini,
Haklı sebeplerin varlığı doğrultusunda davacı-karşı davalı ortak olan …’ın, ortaklıktan çıkarılması yönündeki taeplerine rağmen şirketin feshine karar verilmiş olmasının kanuna, yerleşik ilmi ve kazai içtihatlara aykırı olduğunu,
İlk derece mahkemesinin asıl davaya yönelik red sebeplerinin usule ve hukuka uygun olduğunu,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının birleşen dava yönünden kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini ve ayrıca asıl davada davacılar birleşen davada davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Asıl dava, ortaklıktan çıkarılma, olmadığı takdirde limited şirketin feshi ve tazminat, birleşen dava ise, limited şirketin feshi, olmadığı takdirde davalı ortağın şirket ortaklığından çıkarılması istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Eskişehir 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/155 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davaya konu ticari şirket ortaklığından kaynaklanan olaylar nedeniyle şüpheliler …, … ve … haklarında müşteki …’ı birden fazla kişi tarafından birlikte silahla tehdit etmeden ötürü kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda sanık …’ın beraatine, sanık …’un silahla tehdit suçundan cezalandırılmasına, sanık …’in ise silahla tehdit suçu ile 6136 sayılı yasaya aykırılıktan cezalandırılmalarına karar verildiği,
Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/2409 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; yine taraflar arasındaki davaya konu ortaklık nedeniyle şüpheli … hakkında müşteki …’ı basit tehdit etme iddiasıyla kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda sanığın tehdit suçundan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
… İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin ticaret sicil tescil dosyasının incelenmesinde, …, …’nun davalı şirketin %50’şer payı itibarıyla ortak oldukları, her iki ortağın da şirket müdürü olduğu anlaşılmıştır.
20/05/2018 tarihli Yer Altı Suyu Kullanma Belgesi’nin incelenmesinde; belge sahibi …’na Eskişehir Merkez, Karacahöyük Köyünde suyun yalnız sulama suyu kullanması amacı şartıyla kullanma belgesi verildiği görülmüştür.
Ziraat Mühendisi, Marka Tescil Uzmanı ve muhasebeci bilirkişiden oluşan 3 kişilik heyetten alınan raporda özetle; şirketin iki ortaklı olduğunu, … ve …’nun şirketin ayrıca müdürü bulunduğunu, şirkete ait ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulduğunu, şirketin olağan genel kurullarının zamanında ve usulüne uygun yapıldığını ve genel kurullara esas davada davacı olan ortağın katıldığını, genel kurullarda kâr payı dağıtılmaması kararlarında imzası bulunduğunu, şirketin 2009-2011 yılları arasında zarar ettiğini, 2012 yılındaki artışın kârdan, 2013 yılındaki artışın ise sermaye artırımından kaynaklandığını, 2017 yılına gelindiğinde sermayenin %17,5 oranında kâr elde edildiği, 2018 yılında ise öz kaynaktan %80 civarında yitirildiğini, şirketteki güven ve itimadın zedelendiğine yönelik iddianın somut bilgi belgelerle ispatlanamadığını, şirketin 10 yıllık döneminin 4 yılında zarar ettiğini, oto yıkama hizmeti sunan bir şirketin optimum kâr elde etme için gerekli personeli istihdam etmesi beklenirken yılda 200.000,00 TL zarar edecek şekilde personel istihdam edilmesinin yerinde olmadığını, 2018 yılı sonu itibariyle öz kaynakların %83,26 oranında yitirildiğini, 200.000,00 TL olan ödenmiş sermayesinden 33.488,63 TL kaldığını, TTK’da ki iflas şartlarının dahi gerçekleştiğini, çıkma payının 16.744,31 TL olacağını, birleşen dava yönünden Savcılık ve Ceza dosyaları incelendiğinde ortakların birbirlerine duydukları güven ortamının kaybolduğunu, marka kullanımının şekli sözleşmeye bağlı olduğunu, su kuyusunun kullanımı için ortaklar arasında bedel ödeneceğine ilişkin sözlü veya yazılı sözleşme bulunmadığını, su kullanım hakkının …’na ait olduğunu, markasını kullandırma hakkına sahip bulunduğunu, markanın kullanılmaması için son 10 yıldır yapılmış bir önleme girişimi bulunmadığını, … ile şirket arasında marka kullanım sözleşmesi bulunmadığından davacının marka kullanım bedelinin yerinde olmadığını, ayrıca suyun kullanım bedeli yönünden ise, şirket adına açılmış herhangi bir sondaj kuyusu olup olmadığı hususunda dosyada bilgi belge yer almadığını, atık su bedeli olarak … Genel Müdürlüğüne 218,12 TL ödeme yapıldığını, yer altı sularının kullanımından kaynaklı olarak davacının bir bedel talep hakkı bulunmadığının belirtildiği,
İtiraz üzerine aynı heyetten alınan ek raporda özetle; yer altı sularının kullanımından dolayı 167 Sayılı Kanun gereğince herhangi bir bedel alınmasının söz konusu olamayacağını, atık su bedeli ile ilgili piyasa araştırmaları sonucu oto yıkama yerlerinin aylık yaklaşık 300,00 TL atık su bedeli ödediklerini, bunun yanı sıra kuyu suyunun pompa ile elektrik kullanılarak suyun kullanılmasından ötürü aylık yaklaşık 120,00 TL elektrik bedelinin ödendiğinin kabul edilmesi halinde talep edilen 114 ay x 420,00 TL üzerinden atık su bedeli + kuyu suyu elektrik bedeli olmak üzere 47.880,00 TL masrafın çıkacağını, marka kullanım bedeli olarak da en son mali yılın 2018 yılı olması nedeniyle markanın bilinilirliği, müşteri sadakati, müşteri memnuniyeti gibi esaslar dikkate alınarak en düşük oran olarak %2,5, en çok oran %10 olacağını, oto yıkama gibi bir hizmette ayrıcı niteliğin az olması, markanın Eskişehir ilinde bilinirliğinin ölçümünün zor olması, müşteri sadakatinin tek nedeninin marka olmaması gibi kıstaslar göz önüne alındığında %2,5 oranından yapılan hesaplamaya göre yıllık 10.485,42 TL, 10 yıllık ise 104.854,20 TL talep edileceği belirtilmiştir.
Somut olaya gelince; davalı … İnş. San. Tic. Ltd. Şti. iki ortaklı ve ortaklarının … ile … olup, her ikisinin şirkette eşit hisseye sahip bulunduğu, asıl davada şirket ortaklarından … tarafından kendi adına asaleten ve şirket adına temsilen davalı …’ın şirket ortaklığından çıkarılması, olmadığı takdirde şirketin feshi ve tazminat istemine yönelik dava açıldığı, birleşen davada ise davacı … tarafından davalı şirketin feshi ve tasfiyesine yönelik olarak işbu davalar açılmıştır.
Davalı şirketin yukarıda da izah edildiği üzere iki ortaklı olduğu, her iki ortağın şirketteki hisselerinin eşit bulunduğu ve şirket ortaklarının ayrı ayrı şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu dosya kapsamıyla sabittir. Asıl davada şirket tarafından davalı …’ın şirket ortaklığından çıkarılması talep edilmiştir.
6102 Sayılı TTK’nın çıkarılma başlıklı 640/3.maddesinde, şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hâlinin saklı olduğu, aynı yasanın genel kurulunun yetkileri başlıklı 616/(1)-h.maddesinde bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması hususunun genel kurulun devredilmez yetkileri arasında sayıldığını, yine aynı yasanın önemli kararlar başlıklı 621/(1)-h.madesinde ise bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması için de genel kurul kararıyla temsil edilen oyların en az 2/3’ünün ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabileceği düzenlenmiştir.
Düzenleme ile birlikte somut olaya gelince, asıl davada, haklı sebeple ortağın ortaklıktan çıkarma için limited şirket tarafından mahkemeye başvurulmadan önce limited şirket genel kurulunda TTK’nun 621/1-h maddesi uyarınca ve nitelikli çoğunluk tarafından bu kapsamda bir kararın alınması dava şartıdır. İşbu davada dava şartı olan nitelikli çoğunluk tarafından alınan ortaklıktan çıkarmaya ilişkin genel kurul kararı bulunmadığı gözetilerek davacı şirket tarafından açılan çıkarılma davasının usulden reddine yönelik ilk derce mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur (Emsal mahiyette Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17/06/2020 tarih ve 2019/3224 Esas 2020/2963 Karar sayılı ilamı).
Öte yandan, ilk derece mahkemesince şirketin feshine yönelik olarak açılan davada şirketin davalı olarak gösterilmesi gerektiği belirtilerek asıl davada davalı gerçek kişinin şirket feshi yönünden açılan davada pasif dava ehliyeti bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, yukarıda izah edildiği üzere davalı şirketin iki ortaklı olduğu, her iki ortağın ortağı olduğu şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili olduğu, eldeki davanın da şirket ortağı ve temsilcisi … tarafından açıldığı, davalısının ise şirketin diğer ortağı olan … olduğu gözetildiğinde iki ortaklı limited şirketlerde tarafların davada yer alması halinde davanın şirkete karşı açıldığının ve dava dilekçesinde diğer ortağın gösterilmesinin şirketi temsilen yapılmış olduğunun kabulü gerektirdiğinden açılan davanın pasif husumet ehliyeti yönünden reddi kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Bilindiği üzere limited şirket ve anonim şirketlerde; şirketin haklı sebeplerle feshi ve şirket ortaklığından çıkma için haklı sebep teşkil edecek nedenlerin hangi haller olduğu hususu Türk Ticaret Kanununda sayılmamış olup, doktrinde ve Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin emsal içtihatlarında “şirketin kötü yönetilmesi ve ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunması,” “şirketin kuruluş gayesini gerçekleştirmesinin imkansız olması,” “şirket varlıklarının yanlış kullanılması veya israf edilmesi,” “azınlığa karşı fiili veya manevi güç baskı uygulanması,” “azınlığın meşru taleplerinin devamlı olarak reddedilmesi” ve pay sahiplerinin şirketteki hareket kabiliyetinin ortadan kalkması, şirketin feshi açısından haklı sebep olarak örnek olarak sayılmıştır.
Dosya içerisindeki bilgi, belge, ilk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan rapordan da anlaşılacağı üzere, davalı şirketin iki ortaklı olduğu, davacının hissesini 3.kişilere devretmesinden kaynaklı olarak taraflar arasında uyuşmazlık çıktığı, Eskişehir 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/155 Esas sayılı ve Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/2409 Esas dosyalarında bu yönde davalar açıldığı, davacı ve hisselerini sattığı 3.kişilerin mahkumiyeti yönünde hüküm kurulduğu, her ne kadar ortaklar arasında uyuşmazlık bulunması ve ortaklar arasındaki güven ilişkisinin zedelenmesi söz konusu ise de, bunun sorumlusunun davacının tutum ve davranışları olduğu anlaşılmakla davacı yanın açmış olduğu fesih davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer yandan, asıl davada davacı … tarafından kuyu suyu kullanım bedeli ve marka kullanım bedelinin tahsiline yönelik olarak davalı aleyhine işbu dava açılmış ise de, davaya konu kuyu suyunun ve marka kullanımının davacı ve davalının ortağı olduğu … İnş. San. Tic. Ltd. Şirketi tarafından kullanıldığı, şirket aleyhine açılmış bir dava bulunmadığından açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması da usul ve yasaya aykırıdır.
Ayrıca, dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının birbiri ile uyumlu olup usulüne uygun tutulduğu, şirketin öz kaynaklarının %83,26 oranında yitirildiği, borca batık durumda bulunduğu anlaşıldığından ve eldeki davada da davacı yanca haklı nedenle şirketin feshi ve diğer ortağın şirket ortaklığından çıkarılması talep edilmiş olması gözetildiğinde ve davalı şirketin diğer ortağının ortaklıktan çıkarma dava ve talep hakkının davalı şirkete ait olması nedeniyle ilk derece mahkemesince istem yerine davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilmeden şirketin feshine yönelik kararı usul ve yasaya uygun olmakla buna yönelik tarafların istinaf itirazlarına itibar edilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle asıl davada davacı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, birleşen davada davacı … vekilinin ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Birleşen davada davacı … vekilinin ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl davada davacı şirketin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
3-Birleşen davada davacı …’tan alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın birleşen davada davacı … alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Birleşen davada davalıdan alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın birleşen davada davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Birleşen davada davacı … ve birleşen davada davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
B)1-Asıl davada davacı … vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
2- Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2020 tarih ve 22017/942 Esas 2020/107 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi gereğince asıl dava yönünden KALDIRILMASINA,
C)1-Asıl davada fesih talebi yönünden açılan davanın ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl davada davacı şirket tarafından açılan çıkarılma davasının dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
3-Kuyu suyu bedeli ve marka kullanım bedelinden kaynaklan alacak istemine ilişkin talebin pasif dava ehliyeti yokluğundan USULDEN REDDİNE,
4-Fesih davası yönünden alınması gereken 80,70-TL harç davacı … tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
5-Çıkarılma davası yönünden alınması gereken 80,70 TL harç davacı şirket tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
6-Kuyu suyu bedeli ve marka kullanım bedeli yönünden alınması gerekli olan 80,70 TL harç davacı … tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
7-Asıl davada davacı … tarafından fazla yatırılan 3.444,3‬0 TL harcın talep helinde davacıya iadesine,
8-Asıl davada davacı yanca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince şirket feshi yönünden belirlenen 3.400,00.-TL maktu vekalet ücreti ile red edilen 214.000,00.-TL’lik bedel üzerinden hesaplanan 23.430,00.-TL nisbi vekalet ücretinden oluşan toplam 26.830,00.-TL vekalet ücretinin davacı …’ndan alınarak davalıya verilmesine,
D)1-Birleşen davada;
Davacı vekilinin şirket fesih talebinin kabulü ile, Eskişehir Ticaret Sicil Müdürlüğünün … ticaret sicil sırasında kayıtlı davalı … İnş San Tic Ltd Şti’nin feshine,
2-Tasfiye memuru olarak SMMM …’un atanmasına,
3-Tasfiye memuru için 3.000,00.-TL ücret takdiri ile davalı şirketten alınarak tasfiye memuruna verilmesine,
4-Tasfiye memurunun görevinin kararın kesinleşmesine müteakip başlamasına,
5-Birleşen davada davacının diğer taleplerinin reddine,

6-Alınması gereken 54,40.-TL harcın peşin alınan 35,90.-TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50.-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, peşin alınan 35,90.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 3.400,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacının yaptığı 35,90.-TL başvurma harcı, 5,20.-TL vekalet harcı, 59,10.-TL tedbir harcı, 188,50.-TL tebligat gideri, 6,50.-TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 295,20.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/06/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.