Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/932 E. 2022/1308 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/932 Esas 2022/1308 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/932
KARAR NO : 2022/1308

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2019
NUMARASI :2018/44 Esas 2019/1050 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 22/07/2013
KARAR TARİHİ : 26/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/10/2022Taraflar arasındaki alacağa ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
ASIL DAVADA DAVA
Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … ile davalı … arasında imzalanan 20/06/2013 tarihli işyeri devir sözleşmesi uyarınca davalıya ait … isimli işyerinin davacıya devredildiğini, devir bedeli 1.150.000,00 TL olup ödemenin bir kısmının peşin, kalan kısmının ise bonolar verilmek suretiyle ödenmesi konusunda anlaşıldığını, davacının bu işyerini çalıştırmaya başladığında ilk önce devir tarihinden önceki borçlar davalıya ait olduğu halde davalının işçi ücretleri ve sigortalarını, elektrik, gaz, su bedellerini ödemesi gerektiği halde bunları ödemekten kaçındığını, daha sonra tanımadığı iki kişinin gelip işyerinde bulunan kahve makinesi, kahve değirmeni ve sıcak çikolata makinesinin kendisine ait olduğunu belirtip bu makineleri alıp götürdüğünü, bu makineler için bedel ödedikleri halde yukarıda belirtilen nedenle kullanamadıklarını, yine yapılan araştırma sonucu işyeri ile ilgili ruhsat sorunu olduğunun ortaya çıktığını, bina sahiplerinden birinin açtığı dava nedeniyle yıkım kararı çıktığını, bu nedenle ruhsat verilmesinin mümkün olmadığını, bu durumun kendilerine davalı tarafından bildirilmediğini, bu durumu bilmeleri halinde sözleşmeyi imzalamalarının mümkün olmadığını belirtip, işyeri devir sözleşmesinin feshine, davalı tarafa ödenen 220.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, işyeri için yapılan toplam 50.000,00 TL masrafın davalıdan alınmasına, henüz ödeme günü gelmeyen bonoların tahsilinin tedbir kararı ile engellenmesine, davalıya verilen vekaletin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA DAVA
Birleşen davada davacı … vekili ; taraflar arasında düzenlenen ek protokol uyarınca tüm vergi, SGK primleri ve diğer bazı masrafların işletmeyi devir alan davalı … tarafından ödenmesi gerektiği halde işyeri kayıtları ve muhasebe davacı … üzerinde olduğu için aslında davalı … tarafından ödenmesi gereken toplam 139.392,49 TL’nin davacı tarafından ödendiğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmakla birlikte 139.392,49 TL’nin davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP
Asıl davada davalı … vekili ; davalının yerleşim yeri itibariyle Çorum Mahkemeleri yetkisiz olup Ankara Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, işyerinin devrini konu alan sözleşmenin 20/06/2013 tarihinde imzalandığını, davacıya ruhsat sorunu ile ilgili bilgi verildiğini, devredilen işyerini halen işleten kişiden davacının vekaletname alıp ruhsat çıkarıncaya kadar işletmeyi bu şekilde sürdürmeyi kabul ettiğini, işyeri için verilmiş yıkım kararı bulunmadığını, işyerinden bir başkası tarafından götürüldüğü söylenilen kahve makinesi, sıcak çikolata makinesi ve kahve değirmeninin demirbaş listesinde yer almadığını, bu nedenle bu eşyanın işyerinden alınmasının sözleşmeye aykırılık oluşturmadığını, davacının işyeri ile ilgili tüm incelemeyi yaparak devir almayı kabul ettiğini, sözleşme öncesi ya da sonrasında davalının iradesini sakatlayan herhangi bir eylem ve işlemlerinin bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA CEVAP
Birleşen davada davalı … vekili ; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; asıl davada, gerek 20/06/2013 tarihli işyeri devir sözleşmesinin gerekse 25/06/2013 tarihli işyeri devir sözleşmesine ek protokolün imzalanması öncesinde ve sonrasında gerekse davacının işyerini kapattığı 17/11/2014 tarihine kadar işyerinin devrine ve işletilmesine engel hukuki veya fiili engel bulunmadığı, ayrıca ruhsat ile ilgili sorunun davacı tarafından iş yeri kapatılarak ticaret terk edildikten sonra ” ara bölmelerin kaldırılmasının projeye aykırı olduğu ” belirlenmiş olup, çok yüksek bir devir bedeli karşılığı iş yerini devir alan davacının basiretli tacir gibi davranarak ruhsat ile ilgili sorun olup olmadığını araştırdıktan sonra devir işlemini yapması gerekir iken bunu ihmal etmiş ise bu ihmalinin sonuçlarına katlanması genektiği, bu hali ile davacının işyerinin çalıştırılması için gerekli olan ruhsatın alınmasına engel hal bulunduğu şeklindeki iddianın sözleşmeyi fesih için gerekçe yapılamayacağı, davacı tarafın bir kısım eşyanın demirbaş listesinde olduğu halde üçüncü kişiler tarafından işyerinden alındığını iddia ederek sözleşmenin feshedildiğini ileri sürmüş ise de bu eşyanın iş yerine ait olduğu sabit olmadığı gibi, sadece üç adet eşyanın alınıp götürülmesinin tek başına sözleşmeyi fesih için gerekçe yapılamayacağı, davacının bu eşyanın bedeli kadar ödeme yapmaktan kaçınması yada bu üç eşyanın bedelini davalıdan talep etmesinin daha doğru olduğu, bu haliyle asıl davada davacı yönünden sözleşmenin feshi koşullarının gerçekleşmediği, işyerinin kapatılmasına kadar buranın davacı tarafından kullanılmış olması nedeniyle yapıldığı ileri sürülen harcamaların davalıdan talep edilmesinin de mümkün olmadığı; birleşen davada, taraflar arasında düzenlenen devir sözleşmesi ve eklerine göre devir tarihinden önceki döneme ait borçlardan devir eden … sorumlu iken devir tarihinden sonra oluşan borçlardan ise işyerini devir alan…’ın sorumlu olacağının kararlaştırıldığı, sözleşme hükümleri uyarınca davalı … tarafından ödenmesi gerektiği halde davacı … tarafından yatırılan ve bu nedenle davalıdan iadesi istenilebilecek SGK prim ödeme miktarının 34.526,11 TL olduğu, çalıştırılan işçiler nedeniyle SGK’ya yapılan ödemelerin ise 2014 yılı için 16.791,23 TL ve 13.231,29 TL olmak üzere bu alacaktan kaynaklanan davacı ödemesinin (34.526,11 TL + 16.791,23 TL + 13.231,29 TL = 64.548,63 TL) 64.548,63 TL olduğu, davalıdan talep edilebilecek toplam kira ödemesinin 70.328,00 TL olduğunu belirlemiş olmakla birlikte, dava dilekçesinde şimdilik 51.250,00 TL talep edildiği için bu taleple bağlı kalınması gerektiği, yine devir sözleşmesi hükümleri gereği davacı tarafından ödenen 13.304,00 TL idari para cezasının da davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiği, her ne kadar ayrıca ileride tahakkuk edecek idari para cezaları nedeniyle 1.000,00 TL talep edilmiş ise de, davanın açıldığı tarihten sonra karar verilinceye kadar yukarıdaki paragrafta tartışılan idari para cezası dışında davacı tarafından davalı adına ödenmiş idari para cezası bulunmadığı için bu talebin reddi gerekçeleriyle asıl davada davacının tüm taleplerinin reddine, birleşen davada 64.548,63 TL SGK’ya yapılan ödeme, 51.250,00 TL kira ödemesi, 13.304,00 TL idari para cezası ödemesi olmak üzere toplam 129.102,63 TL’nin 11/07/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faiziyle birlikte davalı …’dan alınıp davacı …’e ödenmesine, SGK’ya yapıldığı ileri sürülen 9.289,86 TL’ye yönelik talebin reddine, dava açıldıktan sonra ödenmesi olası idari para cezası için talep edilen 1.000,00 TL’nin reddine, kira ödemesine ilişkin fazla istemin saklı tutulmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl davada davacı- birleşen davada davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında dava konusu işyerinin devri sözleşmesi imzalandıktan sonra müvekkili tarafından devir çalışmalarına başlandığını ve fakat işyerinin bina sakinlerinden devraldığı işletmenin mimara aykırı olduğunu, uzun süre işletemeyeceğini, şifahen öğrendiğini, sonrasında ise yaptığı birkaç araştırma neticesinde işletmenin mevcut haliyle ruhsat problemi olduğunu öğrendiğini, bunun üzerine davalı yana kendisini yanıltmaları nedeniyle sözleşmeden vazgeçtiğini söylediğini, bunun üzerine sözleşmeden caymaması için müvekkilini durumun kendilerince giderileceğini, giderilene kadar davacının işe devam edebileceğini, devam etmesine sağlamak amacıyla her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduklarını beyan ederek müvekkilini ikna ettiklerini, hatta bunun için davacıya vekaletname dahi verdiğini, böylelikle müvekkilinin 25/06/2019 tarihinde yine ve tekraren hataya, hileyle düşürülerek bir ek protokol imzalamak zorunda bırakıldığını, protokolün 1. maddesinde de “devir alanın, kendi adına ruhsat çıkarmasında bir süreliğine sorun çıkabileceği anlaşılmakla….” denilmek suretiyle mevcut durumun açık şekilde ortaya konduğunu, maddenin bu şekliyle kaleme alınmasının dahi bir önceki sözleşmede mevcut durumun müvekkilinden gizlendiğinin ispatı olduğunu, ilk protokolün imzalanmasından sonra müvekkilinin davalı yanca oyalanması üzerine eldeki davanın açıldığını, dava konusu sözleşmenin müvekkilinin sözleşmenin imzalanması esnasında esaslı hataya maruz kalması sebebiyle imzalandığını bu nedenle geçersiz olduğunu, işyerinin ruhsat problemi olduğunu bilseydi müvekkilinin sözleşmeyi hiç imzalamayacağını, zira sözleşme imzalanırken davalı yanca işyerinin ruhsat problemi olduğunu müvekkiline bildirilmediğini, müvekkilinin sözleşmenin kurulmasından önce ve devamında sürekli aldatıldığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda hukuki değerlendirmelerde bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle asıl davanın kabulü gerektiğini, birleşen dava yönünden ise, devir tayinine kadar olan tüm sorumlulukların davalı yana ait olup davalı yanca işyeri müvekkiline hiç devir edilmediğinden birleşen dava konusu masrafların müvekkilinden talep edilemeyeceğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararını kaldırılmasını asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Asıl dava, taraflar arasında imzalanan 20/06/2013 tarihli işyeri devir sözleşmesi ve 25/06/2013 tarihli ek protokolün hata, hile ve yanılma nedeniyle feshi ve devir için ödenen bedel ile yapılan masrafların tahsili; birleşen dava, devir sözleşmesi kapsamında davacıya ait olduğu halde davalı tarafından ödenen SGK, vergi, kira vs giderlerin tahsili istemlerine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
20/06/2013 tarihli işyeri devir sözleşmesi, 25/06/2013 tarihli ek protokol, taraflar arasında düzenlenen ihtarnameler, ödeme dekontları, faturalar, kesilen cezalara ilişkin tutanaklar, 21/12/2015 tarihli, 23/02/2017 tarihli ve 30/09/2019 tarihli bilirkişi raporları vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Dosya kapsamından, davacı ile davalı arasında “…” isimli işyerinin davalı tarafından davacıya devri hususunda 20/06/2013 tarihli “İşyeri Devir Sözleşmesi” ve 25/06/2013 tarihli ek protokol imzalandığı, sözleşmeler kapsamında işyerinin davalı tarafından davacıya fiilen teslim edildiği ve resmi işlemlerin yürütülmesi amacıyla davacıya vekaletname verildiği, bu sözleşmelerin imzalanmasından davacı kendiliğinden 17/11/2014 tarihinde işyerini kapatıp gidinceye kadar ek protokolde düzenlendiği gibi kendi nam ve hesabına işlettiği, işyeri davacı tarafından işletilmekle birlikte söz konusu dönemde işyerine ait SGK prim, vergi, ceza ve kira bedellerinin davalı tarafından ödendiği anlaşılmaktadır.
Asıl davada davacı sözleşmelerin, davalı yanca işyerinin ruhsat problemi bulunduğu konusunda bilgilendirilmeyerek hata ve hile ile yanıltılması üzerine imzalandığını iddia etmiş ise de, bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere sözleşmelerin imzalandığı tarihten başlayıp davacı …’ın devir aldığı işyerini kendiliğinden kapatıp gittiği 17/11/2014 tarihine kadar işyerinin faaliyetine engel oluşturabilecek bir ruhsat sorununun bulunmadığı ve davalı tarafından alınmış 16/07/2017 tarihli ruhsatın geçerli olduğu, söz konusu ruhsatın herhangi bir mahkeme kararı nedeniyle değil de davacının faaliyeti sonlandırması nedeniyle işyerinin kapalı olup faaliyette bulunmadığının tespiti üzerine …nin 28/05/2015 tarihli kararı ile iptal edildiği, 17/11/2014 tarihine kadar davacının işyerini ek protokolde düzenlendiği gibi kendi nam ve hesabına işlettiği, davacı yanca, davalının sözleşmelerin kurulmasından önce hata ve hile ile iradesinin sakatlanması üzerine sözleşmelerin imzalandığı iddia edilmiş ise de 20/06/2013 tarihli devir sözleşmesinde işletmeyi görerek ve beğenerek, ileride kusur ve noksan iddiasında bulunmamak kaydı ve şartı ile olduğu gibi kabul ederek devir aldığının yazılı olduğu, davacı yanca sözleşmenin kurulmasından önce hile ile hataya düşürüldüğüne dair başkaca delil sunulmadığı, dava dilekçesinde belirtilen üç adet makinenin devir sözleşmesi ekinde yer alan demirbaş listesinde bulunmadığı, davacının basiretli bir tacir gibi hareket ederek sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra yaptığını beyan ettiği araştırmayı sözleşme tarihinden önceki bir tarihte yapacağı bir araştırma ile tespit edilebileceği anlaşılmakla ilk derece mahkemesince asıl davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığından asıl davada davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Birleşen dava yönünden ise, taraflar arasındaki sözleşmelerde açıkça 25/06/2013 tarihli ek protokolde sözleşme tarihinden itibaren işletmenin işletilmesinden dolayı oluşacak tüm yasal ve mali sorumlulukların, üçüncü kişilere ve satıcılara karşı sorumlulukların davalı …’a ait olacağı, davalının aylık kira bedellerini ödeyeceği kararlaştırılmış olup mahkemece alınan bilirkişi raporlarında sözleşme hükümleri uyarınca davalı … tarafından ödenmesi gerektiği halde davacı … tarafından yapılan ödemelerin hangi dönemlere ait olduğuna ilişkin ayrıntılı döküm yapıldıktan sonra, davalı … tarafından ödeme yapılması gereken döneme ilişkin davalı … yerine davacı … tarafından yapılan toplam ödeme miktarının belirlendiği ve mahkemece bu miktarlar esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmakla mahkemece birleşen dava yönünden yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmediğinden birleşen dava davalısı … vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin asıl davanın reddi, birleşen davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden asıl davada davacı-birleşen davada davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Asıl davada davacı vekili ve birleşen davada davalı … vekilinin asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl davada davacı …’dan alınması gerekli olan 44,40 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10 TL harcın asıl davada davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Birleşen davada davalıdan alınması gerekli olan 8.819,00 TL harçtan peşin alınan 2.204,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.578,50 TL harcın asıl ve birleşen davada davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Asıl davada davacı vekili ve birleşen davada davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraf yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi 26/10/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.