Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/920 E. 2022/29 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2016
NUMARASI ….
DAVA TARİHİ : 24/12/2010
KARAR TARİHİ : 24/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/02/2022

Taraflar arasındaki alacak davasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine duruşmalı olarak inceleme sonunda Dairemizce verilen kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesince bozulması üzerine duruşma açılarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalının 08/01/2009 tarihinde müvekkili şirket müdürlüğüne atandığını, 17/06/2010 tarihi itibarıyla davalının müdürlükten azledildiğini ve şirketle ilişiğinin kesildiğini, davalının müvekkili şirketin alacaklarını tahsil ettiğini, şirket banka hesaplarından para çekip müvekkiline iade etmediğini, şirketin ihtiyacı olmayan ve şirkette bulunmayan eşyalar alıp şirket adına fatura ettirdiğini belirterek şimdilik 10.000,00 TL alacağın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında talebini toplam 407.127,80 TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının iddialarının yerinde olmadığını, ispat yükümlülüğünün davacı üzerinde bulunduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dava tarihi itibarıyla yürüklükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 556. maddesi yollaması ile 341. maddesi uyarınca şirket yöneticisi hakkında sorumluluk davası açılması için şirket genel kurulunun bu konuda izin vermesi ve davanın da denetçiler tarafından açılması gerektiği, davacı limited şirketin ortaklarının … ile … olduğu, 23/12/2010 tarihinde şirket eski müdürü davalı … hakkında sorumluluk, alacak davası açılması için karar alındığı, yargılama sırasında denetçiye ait vekaletname sunularak dava şartının tamamlandığı, davalı hakkında başlatılan ceza soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davalının müdürlük yaptığı dönemde şirketten avans olarak çektiği miktarın şirkete geri ödendiği veya şirket işlerinde harcandığının ispat yükünün davalı üzerinde bulunduğu, davalının sorumluluk ve denetimi altında tutulan şirket kayıtlarının üçüncü kişi tarafından oluşturulmuş belge niteliğinde olmayıp davalı yönünden bağlayıcı olduğu, davalı tarafça aksini ortaya koyacak delil ve belge sunulmadığı, davalının avans olarak çekilen 390.255,00 TL nedeniyle şirkete karşı sorumlu olduğu, 16.872,80 TL’lik eşya faturalarına konu malların davacı şirkete teslim edildiğinin davalı tarafından ispatlanamadığı, bu miktar için şirket zararının oluştuğu, … … Şirketi’ne verilen iki adet çek, …’ya verilen çek ve … Market faturalarına ilişkin olarak şirket defterinde kaydın bulunmadığı, … Şirketi’ne verilen iki adet çekle ilgili olarak, çek verilmiş ise de, çek bedelinin şirket tarafından ödenmiş olmadığı, … ile ticari ilişkinin bulunduğu, defter kaydına göre bu kişiye borcun olduğu anlaşılmakla bu miktarlarla ilgili şirket zararının oluşmadığı, başlangıçta 5 kalem için şimdilik kaydı ile 10.000,00 TL üzerinden dava açıldığı, bunlardan şirketten alınan avansa yönelik kısmın 5.000,00 TL, eşya faturalarına yönelik kısmın 3.000,00 TL olduğu, ıslahla 10.000,00 TL toplam talebin 407.127,80 TL’ye yükseltildiği, bu şekliyle ıslaha konu miktarın 397.127,80 TL olduğu ve şirketten alınan avans ve eşya faturalarına yönelik bulunduğu, oluşan zarar 390.255,00 TL+16.872,80=407.127,80 TL ise de; … market faturalarına ilişkin 1.000,00 TL, … … ve …’ya verilen çeklerle ilgili 1.000,00 TL ret kapsamında olmakla toplam yükseltilen dava değeri 407.127,80 TL’den 2.000,00 TL kısmın düşümü ile 405.127,80 TL alacak bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 405.127,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, alacağın 8.000,00 TL’sine dava tarihinden, kalan kısım yönünden ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı şirketin defterleri üzerinde birebir inceleme yapılmadığını, muhasebede bulunan bilgisayar kayıtları ile rapor hazırlandığını, bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının yanlış olduğunu, 2009 yılı ticari defterler üzerinde inceleme yapılmadığından bu defterlerin açılış kapanış tasdiklerinin bulunup bulunmadığının belli olmadığını, defterlerin sahibi lehine delil teşkil etmeyeceğini, ticari defterlerde yer alan kayıtların gerçek işlemlere dayanıp dayanmadığının sorgulanmadığını, davacı şirketin vergi dairesine vermiş olduğu beyanların dikkate alınmadığını, 2009 yılı nakit akış tablosunda dava konusu alacakların yer almadığını, 2009 yılına ait mizan ile 26/04/2010 tarihinde davacı şirket tarafından verilen … Vergisi Beyannamesi ve eklerinin gerek bilanço gerekse gelir tablosu ile uyumlu olduğunu, davacı şirketin 2009 yılı için 23/11/2010 tarihinde yani müvekkilinin müdürlükten azlinden sonra düzeltme beyanı verdiğini, bu düzeltme beyanı ile 390.255,00 TL iş avanslarının ve 306.264,31 TL ortaklara borçların eklemesinin yapıldığını, şirketin bu miktarda avans verebilecek durumunun bulunmadığını, davacının bu parayı ortaklardan borç almış gibi gösterip girdi-çıktı yaptığını, bir başka ifadeyle aslında ortada bir avans alacağının bulunmadığını, kanun koyucu müdürlerin sorumluluğu bakımından kusur karinesi öngörmüş ise de, sonradan eklenen kayıtlar karşısında illiyet bağının kesildiğini, eşya faturası ile ilgili olarak verilen 16.872,80 TL’lik kararın tamamen hatalı olduğunu, … Ltd. Şti’nden alınan eşyalar ile ilgili şirket tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmadığını, müvekkili ile ilgili olan kişisel husumet nedeniyle bu davanın açıldığını, müvekkilinin iş akdinin haksız olarak fesh edildiğinin mahkeme kararıyla hüküm altına alındığını, ceza soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacı şirketin önceki yetkilisi olan davalının şirketi zarara uğrattığı iddiasıyla açılan sorumluluk davasıdır.
Davacı yan davalının şirket müdürü olduğu dönemde şirketle ilgisi olmayan ve şirket kayıtlarında bulunmayan ev-gıda ürünleri aldığını, borçlu olunmayan ve iş yapılmayan şirket ve kişiler adına çek keşide ettiğini, şirketten avans aldığını, şirketi zarara uğrattığını iddia etmiş, davalı yan ise iddiaların doğru olmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalının davacı şirketten avans aldığı, eşya faturasına konu malın davacı şirkete teslim edildiğinin davalı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 405.127,80 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir. Dairemiz kararına karşı davacı vekilince temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10/06/2020 tarih 2019/4469 Esas 2020/2786 Karar sayılı kararıyla “… dosya kapsamında aldırılan raporlar arasındaki çelişki giderilmediği gibi, raporlarda dahi davalı tarafından kapatılmayan bir kısım paranın hesabının, davalı tarafından defter ve kayıtlara intikal ettirilecek şekilde verilmediği belirtilmiş olduğu halde, salt davalı görevden ayrıldıktan sonra yapılan muhasebe düzeltmesi ve bankalardan çekilen ancak iade edilmeyen tutarın daha fazla olmasına rağmen daha az bir taleple dava açılmış olması nedenleriyle, kapatılmayan avanslara ilişkin talep kalemi yönünden davanın reddi doğru olmamış …” gerekçesiyle Dairemiz kararının bozulmasına hükmedilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/37066 sr. sayılı karar sureti, anılan dosyada verilen kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararına itiraz üzerine verilen Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin 28/01/2016 tarih 2015/3392 D.iş sayılı itirazın reddi karar sureti, davacı şirket banka hesap hareketleri, yargılama aşamasında hukukçu ve mali müşavirden oluşan bilirkişi heyetinden alınan 24/06/2012 tarihli kök rapor, istinaf aşamasında aynı bilirkişi heyetinden alınan 12/01/2018 tarihli 1. Ek rapor, 16/02/2018 tarihli 2. Ek rapor, 15/11/2018 tarihli 3. Ek rapor, aynı heyette yer alan mali müşavir bilirkişiden alınan 14/06/2019 tarihli 4. Ek rapor, banka yazı cevapları, bozma ilamından sonra mali müşavir bilirkişiden alınan 28/01/2021 tarama tarihli bilirkişi kök, 20/05/2021 tarama tarihli bilirkişi ek raporu, Ankara 7. İş Mahkemesinin 2011/117 Esas 2013/1355 Karar sayılı dosyasında verilen ve kesinleşen karar sureti, anılan dosyada alınan bilirkişi raporu, davacı şirket muavin defter sureti dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında alınan 24/06/2012 tarihli bilirkişi heyeti kök raporunda, davalının müdürlük yaptığı dönemde davalı tarafından davacı şirketten 390.255,00 TL avans alındığı, davalının bu miktar borç bakiyesinin davacının 2010 yılı defterlerinde kayıtlı olduğu, şirket adına düzenlenen toplam 3.612,18 TL’lik … … Market faturaları ile 16.872,80 TL’lik eşya faturalarının davacı şirket defterlerinde kaydı bulunmadığı, fatura içindeki ürünlerin davacı şirkete teslim edildiğinin belirgin olmadığı, … … şirketine davalı tarafından davacı şirketin toplam 14.500,00 TL bedelli iki adet çekinin verildiği, karşılığında mal hizmet faturası alınmadığını, davacı şirketin bu çeklerden dolayı borçlu olmadığı, … ile davacı arasında ticari ilişki mevcut olup, davacı defter kaydına göre söz konusu kişiye borçlu olduğu, davalının yedinde olduğu iddia edilen çeklerin ticari defter kaydı ile tespitinin mümkün olmadığı, davalının görev yaptığı sürede bankalardan çektiği paralardan ne kadarının yedinde olduğunun defter kayıtları ile tespitinin mümkün olmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
İstinaf aşamasında davalı vekilinin istinaf itirazlarının değerlendirilebilmesi için aynı bilirkişi heyetinden alınan 12/01/2018 tarihli 1. ek raporunda davacı şirketin 2009 yılı ticari defterlerinin adli emanette bulunması nedeniyle incelenemediği bildirilmiştir. Davacı tarafından anılan defterlerin adli emanetten teslim alınarak mahkemeye ibraz edilmesi üzerine alınan 16/02/2018 tarihli 2. Ek raporda, kök raporda davacının 2010 yılı ticari defterleri ve 2009 yılı bilgisayar kayıtları incelenerek yapılan tespitler ile incelenen 2009 yılı yevmiye defter kayıtlarının birbirini teyit etmediği, davalının müdür olduğu dönemde verilen ilk beyannamede davalı üzerinde avans kaydı bulunmadığı, davalının müdürlükten azledildiği tarihten sonra 2009 dönem kayıtlarının düzeltildiği, düzeltme kaydından sonra noter kapanış tasdikinin yaptırıldığı ve düzeltme beyannamesi verildiği, ilk beyannamede bulunmayan avans kaydının düzeltme beyannamesinde mevcut olduğu, … şirketinden alındığı iddia edilen eşya bedeliyle ilgili olarak anılan şirket tarafından davacı adına düzenlenen 6 adet fatura nedeniyle davacı şirket hesabından ödeme yapıldığının tespit edilemediği belirtilmiştir. Anılan rapora davacı vekilince itiraz edilmesi üzerine düzenlenen 15/11/2018 tarihli 3. Ek raporda da, kayıtların usulüne uygun olmadığı, davacı banka hesapları, banka kayıtları üzerinde hiçbir düzeltme yapılmadan ortaklardan alacaklar, ortaklara borçlar ve verilen avanslar kalemlerinde değişiklik yapıldığı, davalının müdür olarak görev yaptığı dönemde … … Şubesindeki hesabına davalı tarafından 151.370,00 TL para yatırıldığı, 568.015,00 TL para çekildiği, yatırılan ve çekilen para arasında 416.645,00 TL fark olduğu halde davacı şirket defterlerine 352.400,00 TL’sinin avans olarak kaydedilip dava konusu yapıldığı, bunun sebebinin anlaşılamadığı, davalı hesabına avans kaydedilen 37.885,00 TL’nin davacı şirketin … …, … … ve … şubelerinden çekildiği, bunlara ilişkin dekont ve kayıtların dosyada bulunmadığı, mali yönden yapılan incelemede davacı vekilinin itirazlarının yerinde olmadığı tespitine yer verilmiştir. Dosyaya davacı şirketin … …, … … ve … şubelerinden çekilen toplam 37.855,00 TL tutarlı banka dekontlarının celp edilmesi ve davacı vekilinin rapora itirazları üzerine aynı heyette yer alan mali müşavir bilirkişiden alınan 14/06/2019 tarihli 4. Ek raporda ise, davalı tarafından 37.855,00 TL’nin davacı şirketin … …, … … ve … şubelerindeki hesaplarından çekildiği, mali yönden yapılan incelemede davacı vekilinin itirazlarının yerinde olmadığı tespit edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamından sonra Dairemizce yeni bilirkişiden alınan kök raporda dava konusu 390.255,00 TL’nin davacının defterlerinde davalının üzerinde iş avansı olarak göründüğü, bu tutarın bankalardan davalı tarafından çekildiği, şirketin kasa defteri tuttuğuna ilişkin taraf beyanları dışında bir delil bulunmadığı, davacı şirketin dosyaya sunduğu 2009 yılına ilişkin defteri kebiri yazmadığı, kasa hesabı dökümünün yevmiye defterinden tek tek döküldüğü, kasa muavininin dosyada mevcut olduğunu, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarında davacı şirketin 2010 yılı ticari defterlerinin incelenerek tespitlerini yaptığı, istinaf aşamasında alınan bilirkişi raporlarında ise 2009 yılı defterleri de incelenerek rapor sunulduğu, bu nedenle ilk derece mahkemesine verilen raporla daireye verilen rapor arasında farklılık oluştuğu, davalının üzerinde böyle bir borç bulunmasının ticari icaplara ve davacı şirket yönünden basiretli iş adamı gibi davranmaya uygun olmadığı yönünde kanaat bildirilmiş, ek raporda da kök raporda yer alan görüşünü tekrar etmiştir.
Yargıtay bozma ilamından sonra yapılan istinaf yargılaması sırasında 22/11/2021 tarihli celsede davacı tarafa 13/07/2010 tarihli ihtarnamede geçen şirketin tüm harcamalarının kayıt altına alındığı, şirket kasa defteri ve ticari hesapların sunulmak üzere bir aylık kesin süre verilmiş, sunulmadığı takdirde davalının savunmasında geçen harcama kalemlerinin anılan kasa defteri ve cari hesaplara işlendiğinin kabul edileceği ihtar edilmiştir.
Anılan kesin süre üzerine davacı şirket vekilince 20/12/2021 tarihli yazılı dilekçe ile 2010 yılında cari bulunmadığı belirtilerek ek 2009 yılı muavin defteri-100-kasa hesabı, 2010 yılı muavin defteri-100-kasa hesabı, 2009 yılı muavin defteri-195-cari belirtilerek dilekçe ekinde davacı şirketin muavin defter kayıtları ibraz edilmiştir.
Davacı vekiline dava dilekçesinde yer alan zarar kalemlerini bildirmek üzere süre verilmiş, davacı vekili buna ilişkin 31/10/2016 tarihli dilekçe sunduğu gibi, 02/11/2016 tarihli celsede; davalarını 2 kalem için ıslah ettiklerini, bunların eşya faturaları ve şirketten alınan avansa ilişkin olduğunu, başlangıçta dava açarken zarar içeriklerini belirtip şimdilik kaydı ile belirttikleri 10.000,00 TL’nin 1.000,00 TL’sinin … faturası, 500,00 TL’si … …, 500,00 TL’si …’ya verilen çekler, 3.000,00 TL’sinin eşya faturaları ve 5.000,00 TL’sinin de şirketten alınan avansa ilişkin olduğunu bildirmiştir.
Davalının, 08/01/2009 tarihinde 3 yıl süreyle davacı şirket müdürü olarak atandığı, davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili bulunduğu, 26/01/2010 tarihinde müdürlük görevinin 5 yıl daha uzatılmasına karar verildiği, 07/04/2010 tarihinde şirket müdürlüğünden azledilerek, şirket müdürlüğüne 10 yıl süre ile … ve …’ün müşterek müteselsilen sorumlu kılındığı, 17/06/2010 tarihli kararla ise davalının müdürlük görevi sona erdirilerek 10 yıl süreyle …’ün münferiden temsile yetkili kılındığı, davalı tarafından müdür olduğu dönemde davacı şirketin banka hesaplarından para çekildiği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının şirket müdürü olarak görev yaptığı dönemde şirketten avans almak, … … market faturaları ile eşya faturaları, … ….Ltd. Şti.’ne verilen çekler ve …’ya verilen çek nedeniyle davacı şirketi zarara uğratıp uğratmadığı, uğratmış ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; davalı 08/01/2009-17/06/2010 tarihleri arasında davacı şirket müdürü olarak görev yapmıştır. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti raporu ile, anılan dönem içerisinde 01/07/2009-31/12/2009 tarihleri arasında davalının davacı şirketten toplam 390.255,00 TL avans aldığının 2010 yılı ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu tespit edilmiştir. Anılan rapor 2009 yılı ticari defterleri incelenmeden tanzim edilmiştir. İstinaf aşamasında, avans alınan tarihlere ilişkin davacı şirketin 2009 yılı ticari defterleri bilirkişi heyeti tarafından incelendiğinde ise, 2010 yılı ticari defterleri ve 2009 yılı bilgisayar kayıtları incelenerek yapılan tespitler ile incelenen 2009 yılı yevmiye defter kayıtlarının birbirini teyit etmediği, davalının müdür olduğu dönemde verilen ilk beyannamede davalı üzerinde avans kaydı bulunmadığı halde davalının müdürlükten azledildiği tarihten sonra 2009 dönem kayıtlarının düzeltildiği, düzeltme kaydı ile avans kaydının oluşturulduğu, davacı şirket kayıtlarının usulüne uygun olmadığı, şirket banka hesapları, banka kayıtları üzerinde hiçbir düzeltme yapılmadan ortaklardan alacaklar, ortaklara borçlar ve verilen avanslar kalemlerinde değişiklik yapıldığı tespit edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunun belirtilmesi üzerine bozmadan sonra yapılan istinaf yargılaması sırasında alınan bilirkişi kök ve ek raporunda, şirketin kasa defteri tuttuğuna ilişkin taraf beyanları dışında başka bir delil bulunmadığı, dava konusu 390.255,00 TL’nin davacının defterlerinde davalının üzerinde iş avansı olarak görüldüğü, bu miktarın davalı tarafından bankalardan çekildiği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davalı yan aşamalarda davacı şirketin gayri resmi olarak tutulan kasa defteri bulunduğunu, bankalardan çekilen paranın şirketin hangi işlerine kullanıldığının bu kasa defterine tek tek kaydedildiğini, davacı şirket müdürlüğünden kendi rızasıyla ayrılmadığını, şirket tarafından tatile gönderildiğini, kasa defteri dahil tüm evrakların şirkette bulunduğunu ileri sürmüştür. Davacı tarafından davalıya gönderilen Ankara 56. Noterliğinin 13/07/2010 tarih, …. yevmiye no’lu ihtarnamesinin sonuç ve istek kısmında ” … İş akdinizin feshedildiğini, tarafınızda bulunan ve iade etmediğiniz şirketin tüm harcamalarını kayıt altına aldığımız şirket kasa defterleri ve cari hesapları ihtiva eden bilgisayar kayıtlarını … iki gün içerisinde iade etmenizi …” ibarelerine yer verilmiştir. Anılan ihtarnameden anlaşılacağı üzere şirketin tüm harcamalarının kayıt altına alındığı şirket kasa defterinin varlığı davacı şirketin kabulündedir. Dairemizce yapılan istinaf yargılaması sırasında davacı yana verilen kesin süreye rağmen davacı şirketin ihtarnamede sözünü ettiği kasa defteri sunulmamıştır. Sunulan belgeler davacı şirketin muavin defter kayıtlarına ilişkindir. Her ne kadar davacı vekilince ek olarak sunulduğu belirtilen muavin defterinin yanında kasa hesabı ibaresi yazılı ise de, sunulan belgelerin ihtarnamede geçen kasa defteri niteliğinde olmadığı görülmüştür.
Bu durumda 2009 yılı davacı şirket kayıtlarında davalının davacı şirketten avans aldığı kaydı bulunmadığı, davalının şirket müdürlüğünden azledilmesinden sonra, davacı banka hesapları, banka kayıtları üzerinde hiçbir düzeltme yapılmadan ortaklardan alacaklar, ortaklara borçlar ve verilen avanslar kalemlerinde değişiklik yapılarak 01/07/2009-31/12/2009 tarihleri arasında davalıya 390.255,00 TL avans verildiği kaydının yapıldığı, davalı tarafından kapatılmayan bir kısım paranın hesabı bulunmakta ise de, davalının bankalardan çekilen paraların davacı şirket için harcandığı ve bu durumun şirket kasa defterine kaydının yapıldığını savunduğu, davacı şirketin davalıya gönderdiği ihtarnamede kasa defterinin varlığını kabul ettiği, davacı yana verilen kesin süre içerisinde kasa defterinin sunulmaması halinde davalının savunmasında geçen harcama kalemlerinin anılan kasa defteri ve cari hesaplara işlendiğinin kabul edileceğinin ihtar edildiği, verilen kesin süreye rağmen davacı yanın şirket kasa defterini ibraz etmediği, kesin sürede sunulan kayıtların şirketin muavin defter kaydı olduğu, davacının kasa defterini kesin süre içerisinde sunmamasının sonucu olarak davalının savunmasında geçen harcama kalemlerinin anılan kasa defteri ve cari hesaplara işlendiği kabul edilmekle davacının davalıdan talep edebileceği herhangi bir tazminat alacağı bulunmadığı, davanın reddi gerektiği anlaşıldığından mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
… şirketinden alındığı iddia edilen eşya bedeline gelindiğinde; anılan şirket tarafından davacı şirket adına eşya bedeline yönelik olarak 6 adet fatura tanzim edildiği, davacı şirket hesabından bu faturalara ilişkin ödeme yapıldığının ise tespit edilemediği bilirkişi ek raporunda belirtilmiştir. Hal böyle olunca anılan eşya faturalarına ilişkin olarak davalının davacı şirketi zarara uğrattığının ispatlanamadığı ve Yargıtay bozma ilamında da sadece bankadan çekilen tutarların bozma gerekçesi yapıldığı gözetilerek bu kalem zarar talebi yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları da yerinde görülmüştür.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/11/2016 gün 2010/809 esas 2016/730 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
4- Alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin yatırılan 148,50 TL ile 6.046,00 TL ıslah harcı toplamı 6.194,50 TL’den mahsubu ile bakiye 6.113,80 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Davalı tarafından yapılan 2,75 TL vekalet harcı, 26,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 28,75 TL yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7- Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 36.948,95 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B)1-Davalı tarafından yatırılan 6.919,00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 159,00 TL posta ve tebligat gideri, 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 844,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf aşamasında bir duruşma yapılmış olmakla kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin ve davalı asilin yüzüne karşı HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/01/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.