Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/899 E. 2022/813 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2020
NUMARASI :…
DAVA TARİHİ : 03/07/2019
KARAR TARİHİ : 15/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/06/2022

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, olağan genel kurul toplantısına da bizzat katılarak kararlara karşı muhalefet ettiğini, toplantı tutanağında müvekkilinin itiraz ve istemlerinin mevcut olduğunu, müvekkilinin bakanlık temsilcisinin de iştirak ettiği olağan genel kurul toplantısında genel kurul gündeminin; faaliyet raporunu müzakeresi ile ilgili 3. maddesi, bağımsız denetim raporunun müzakeresine yönelik 4. maddesi, şirketin 2018 yılı bilanço ve gelir tablosunun müzakeresi hakkında 5. maddesi, kar dağıtımına ilişkin 7. maddesi, bağımsız denetim firması seçimine yönelik 8. maddesi ve genel kurul toplantı tarihinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 409. maddesine uygun tespit edilmesi hususları hakkında olumsuz oy kullanıldığını ve her maddeye yönelik muhalefet şerhi yazıldığını, 30/05/2019 tarihinde gerçekleştirilen olağan genel kurulunda faaliyet raporu, bağımsız denetim raporu, şirketin 2018 yılı bilanço ve gelir tablosunun müzakerelerine ilişkin 3,4 ve 5. maddeleri, kar dağıtımına ilişkin 7. maddesi, bağımsız denetim firması seçimine yönelik 8. maddesiyle, genel kurul toplantı tarihinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 409. maddesine uygun tespit edilememesine yönelik kararların iptali hakkında dava açılması zaruretinin doğduğunu iddia ederek olağan genel kurul toplantısında alınan kararlardan olumsuz oy kullanılarak muhalefet şerhi düşülen maddelerin iptal edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının şirkete karşı kötü niyetle açtığı davalarına bir yenisini daha eklediğini, davacının söz konusu şirket genel kurulu kararlarının iptalini isterken bunların, kanuna mı esas sözleşme hükümlerine mi yoksa dürüstlük kurullarına mı aykırı olup olmadığı hakkında bir açıklamada bulunmadığını, neredeyse dava dilekçesinin hiçbir yerinde, ilgili genel kurul kararları dolayasıyla ne tür bir zarara uğradığından, kendi çıkarlarının nasıl ciddi tehlikelere maruz kaldığından bahsetmediğini, davacının ciddiyetten yoksun, kötü niyetli bir dava açtığını, davacının ileri sürdüğü tek argümanın ilgili genel kurul kararlarına karşı muhalefet ettiği olduğunu, davacının açmış olduğu iptal davasının hangi hukuki gerekçeye dayandırdığı belli olmadığını, davacının kendisinin de üye olduğu yönetim kurulunu ibra ettiğini, bu nedenle iptal davasının kötü niyetli olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda davacının 30/05/2019 tarihinde yapılan genel kurulda yönetim kurulunun ibrasına ilişkin karara olumlu oy kullandığı, bu şekilde yönetim kurulunun faaliyet raporu, şirkete ait bilanço ve gelir tablosu ile diğer işlemler yönünden sorumluluklarının bulunmadığı kabul edilerek yönetim kurulunu ibra ettiği, ibra edilen yönetim kurulunun söz konusu işlemleri yönünden davacının iptal davası açma hakkının bulunmadığı, nitekim TTK 558/2 maddesinde ibra kararının, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak şirketin ibraya olumlu oy veren pay sahiplerinin dava hakkını kaldıracağı, söz konusu hüküm sorumluluk davasıyla ilgili olsa da genel kurul kararının iptalinde de kıyasen uygulanması gerektiği, davacının ibra kararına rağmen muhalif kaldığı kararların iptalinde hukuki yararının bulunduğunu ispat etmesi gerektiği, ancak mevcut davada ibra edilen yönetim kurulunun faaliyetleri ve işlemlerin iptalinde hukuki yararının bulunduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin aile şirketi görünümünde bir anonim şirket olduğunu, şirketin 15/10/2018 tarihli 2018/9 yönetim kurulu kararı ile müvekkilinin görev süresi dolmadan Antalya temsilciliği görevinden uzaklaştırıldığını ve 12/11/2018 tarihli genel kurul toplantısında hiçbir haklı gerekçe olmaksızın yönetim kurulu üyeliğinden alındığını, taraflarınca buna ilişkin genel kurul kararının iptali davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, bu nedenlerle davaya konu edilen müvekkilinin kar payı istemesi ve buna ilişkin kararın iptalini talep etmesi ve yine muhalefet ettiği tüm diğer maddeler ile çoğunluk pay sahibi erkek kardeşlerinin kendisine zarar vermelerine ve yine kendi çıkarları doğrultusunda şirket gelirlerini kullanma uygulamalarına engel olma amaçlı olduğunu, yönetim kurulunu ibra ettiğinden bahisle TTK 558/2 maddesinin kıyasen uygulanması gerekti ve bu nedenle müvekkilinin genel kurul kararı iptal davası açma hakkının ortadan kalktığı gerekçesinin de hukuka aykırı olduğunu, anonim şirketlerde genel kurulun ibra kararı, yönetim kurulu üye ve yöneticileri için olası sorumluluktan kurtulma kurumu olduğunu, ibranın menfi borç ikrarı olduğunu, yönetim kurulu üyeleri hakkında açılacak sorumluluk davasında önem taşıdığını, ortaklık genel kurulunun verdiği geçerli ibra kararının ortaklığın sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırdığını, çünkü ibranın, ortaklığın ilgili hesap dönemine ilişkin işlemler sebebiyle tazminat talebi bulunmadığını ikrar etmesi anlamına geldiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ticaret sicil kayıtları, dava konusu 30/05/2019 tarihli genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, muhalefet şerhi, denetçi raporları, faaliyet raporları vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
“TTK MADDE 445- (1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.
II – İptal davası açabilecek kişiler
MADDE 446- (1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,
b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.
H) Butlan
MADDE 447- (1) Genel kurulun, özellikle;
a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,
c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan,kararları batıldır. ” hükümleri düzenlenmiştir.
Gelen ticaret sicil kayıtlarına göre davacı, davalı şirketin ortaklarından biridir.Dava açma hak ve yetkisine sahiptir. Dava konusu genel kurul toplantı tarihi 30/05/2019 olup davanın açıldığı tarih ise 03/07/2019 olması nedeniyle dava yasal süresinde açılmıştır.
Davacı yanca iptali istenen davalı şirketin 30/05/2019 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararlardan 3.maddesinin alınan faaliyet raporunun müzakeresi ile ilgili olduğu; 4. maddesinin, bağımsız denetim raporunun müzakeresine ilişkin olduğu; 5. maddesinin, şirketin 2018 yılı bilanço ve gelir tablosunun müzakeresi hakkında olduğu; 6. maddesinin 2018 yılındaki yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olduğu; 7.maddesinin kar dağıtılmamasına ilişkin olduğu; 8. maddesinin ise, bağımsız denetim firması seçimine ilişkin olduğu, 3, 4, 5, 7 ve 8 no’lu kararların oy çokluğu ile kabul edildiği, davacının kararlara muhalif kaldığı, ibraya ilişkin 6 no’lu kararın ise oy birliği ile alındığı, davacının ibraya muhalefet etmediği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının dava konusu genel kurulda yönetim kurulunun ibrasına ilişkin karara olumlu oy kullandığı, böylelikle ibra ile ilişkili olan yönetim kurulunun faaliyet raporu, şirkete ait bilanço ve gelir tablosu ile diğer işlemler yönünden sorumluluklarının bulunmadığını kabul ettiği, TTK 558/2 maddesinde ibra kararının, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak şirketin ibraya olumlu oy veren pay sahiplerinin dava hakkını kaldıracağına dair hükümde gözetidiğinde ibra edilen yönetim kurulunun söz konusu işlemleri yönünden davacının iptal davası açma hakkının bulunmadığı, davacının ibra kararına rağmen muhalif kaldığı kararların iptalinde hukuki yararının bulunduğunu da ispatlayamadığı; dosyada mevcut ticaret sicil kayıtlarından anlaşıldığı üzere davacının davalı şirketin kuruluşundan dava konusu genel kurul toplantısı öncesine kadar davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde şirketin kar dağıtımı yapmadığı, davacının daha önceki şirket genel kurul toplantılarında kar dağıtımı yapılmamasına ilişkin kararlara karşı muhalif kalmadığı ve dava açılmaması nedeniyle bu yöndeki kararların kesinleştiği, şirketin yabancı kaynaklara finansman ihtiyacını azaltmak için kar dağıtmamasının kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olmadığı anlaşılmakla davacı yanca, yönetim kurulu üyesi olduğu önceki genel kurul toplantılarında alınan kar dağıtımı yapılmaması kararlarına muhalefet edilmeyip, dava konusu genel kurul toplantısında alınan kar dağıtımı yapılmamasına ilişkin kararın iptalini talep etmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğu da gözetilerek ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 23/03/2017 tarih 2016/8830 Esas 2017/1771 Karar sayılı ve 27/02/2012 tarih 2010/10704 Esas 2012/2716 Karar sayılı emsal ilamları).
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/06/2022

….

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.