Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/849 E. 2022/654 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/849 Esas 2022/654 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/849
KARAR NO : 2022/654

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :11/03/2020
NUMARASI : 2017/877 Esas 2020/193 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2017
KARAR TARİHİ : 18/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … …Ltd. Şti. hakkında İş Mahkemesince müvekkili kurum lehine verilen ilama dayalı alacağın tahsili için yaptıkları icra takibi sırasında bu şirketin tasfiye kapanışının yapıldığını ve ticaret sicilden kaydının silindiğini öğrendiklerini, bu sebeple davacının alacağını tahsil edemediğini, davalının şirketin tek ortağı ve tasfiye memuru olduğunu, mahkeme kararından ve icra takibinden haberdar olmasına rağmen yasaya aykırı olarak tasfiye yaptığını, TTK 553. maddesine göre kurum zararından davalının sorumlu olduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 115.165,98 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının sadece şirketin tasfiyesini istediğini, işlemlerin ticaret sicil memurluğunca yapıldığını, yasanın aradığı prosedürün tamamen uygulandığını, SGK, vergi dairesi ve kurumlarla yazışmaların ve ilanların yapıldığını, davalıya şirketin borcunun bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava dışı şirketin tek ortağı ve tasfiye memuru olan davalı, TTK.’nun 553. maddesine göre tasfiye işlemleri sırasında kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusuru ile ihlal ettiği taktirde, şirket alacaklılarına verdikleri zararlardan sorumlu oldukları, ancak bilirkişi raporunda da ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, davalı, tasfiye işlemleri sırasında davacı kurumun alacağını dikkate alsa dahi, şirketin borcu ödeyecek mal varlığı bulunmadığından, davalının tasfiye işlemleri sırasındaki kusuru ile davacının zararına sebebiyet vermesi söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının dava dışı şirketin tek ortağı ve yetkilisi ile tasfiye memuru olduğunu, müvekkili kurum alacağını şirket ve dolayısıyla davalı tarafından biliniyor olmasına rağmen şirketin sona erdiği hususunda müvekkilinin bilgilendirilmediğini ve tasfiye kapanışının yapıldığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı tasfiye memurunun 6102 sayılı yasanın 541. maddesinin yollaması ile aynı yasanın 553. maddesine göre tazminat sorumluluğu iddiası ile açılan alacak talebine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 31/01/2018 tarihli cevabi yazısından; dava dışı “… Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. ‘nin … adresinde, …, … paydaşlığında kurularak 26.06.1997 yılında … sicil no.suna kaydının yapıldığı, 14.08.2000 tarihinde tescil edilen 08.08.2000 tarih 02 nolu karar ile adresinin … adresine nakil olduğu, 11.03.2013 tarihinde tescil edilen 07.03.2013 tarih 2013/01 nolu karar ile tüm hisselerin davalı …’e devir edilerek tek ortaklı limited şirket halini aldığı, tek ortak davalı … tarafından alınan 23.02.2014 tarih 2014/01 no.lu ortaklar kurulu kararı ile şirketin tasfiyesine başlandığı, davalı …’ün tasfiye memuru olarak atandığı, yasal ilanların yapılarak 23.03.2015 tarihinde tescil edilen 20.03.2015 tarih 2015/01 no.lu ortaklar kurulu kararı ile şirketin tasfiyenin kapatılarak, Ticaret Sicili kaydının silindiği anlaşılmıştır.
Ankara 11. İcra Müdürlüğü’ nün 2011/9934 Sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının SSK Genel Müdürlüğü, borçlularının … Tic. Ltd. Şti. ile … San. Ltd. Şti.’nin olduğu, 02.10.2003 tarihinde Eski 62.139.812.881 TL asıl alacağın 11.08.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz, icra giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili amaçlı ilamlı yasal takip başlatıldığı, bu işlemler sırasında dosya numarasının 2003/5347 olduğu, takibin sonuçsuz kalarak dosyanın mahzene kaldırıldığı, alacaklı vekilince dosyanın 04.01.2011 tarihinde yenilenerek 2011/9934 esasına kayıt edildiği, dosyada bulunan bilgi ve belgelerden dava dışı … San. Ltd. Şti.’ne hiçbir şekilde tebligat yapılamadığı, 11.04.2017 tarihli haciz tutanağında ise adresin kapalı olduğu, apartman yöneticisinin ise borçlu şirketin daha öncede adreste hiç ikamet etmediğini beyan ettiği, 11.03.2013 tarihinde davacı kurum vekili yenileme emrinin tebliğ edilememesi sebebiyle tebligat kanununun 35. maddesi hükümlerinin uygulanmasını talep ettiği, dosya kapsamında herhangi bir tahsilat yapılamadığı görülmüştür.
Ankara 11. İş Mahkemesi’nin 2002/191 E. 2003/120 K. sayılı ilamının incelenmesinde; taraflarının işbu dava davacısı kurumun davacı, dava dışı … Tic. Ltd. Şti. ile … Tic. Ltd. Şti’nin davalı olduğu, yapılan yargılama neticesi 27.03.2003 tarih 2002/191 E. 2003/120 K. sayılı ilamda 21.549.013.756 TL. kurum zararının 8.071.742.317 TL’ına 19.10.1999, 13.437.785.994 TL.’sına 31.10.2000 tarihinden, 39.485.445 TL.’sına masrafa ödeme tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle davalılardan müştereken mütselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verildiği, kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2003/4928 E. 2003/5496 K. sayılı ilamı ile 03.07.2003 tarihinde onandığı görülmüştür.
25/03/2019 tarihli bilirkişi kök ve itirazları karşılar ek raporlarında özetle; davalının, tek ortağı ve tasfiye memuru olduğu şirketten davacı kurumun alacağından haberdar olduğunu, davalının, şirketin kusuru nispetinde sorumlu olduğu, buna göre 23.033,20 TL ‘den sorumlu tutulması gerektiği, ancak şirketin bu miktarı karşılar varlığının bulunmadığını, şirketin borca batık olduğu bildirilmiştir.
Bilindiği üzere dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın limited şirketlere ilişkin 644.maddesine atfı ile tasfiye memurlarının sorumluluğuna ilişkin uygulanması gereken TTK’nın 553.maddesi gereğince tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde alacaklılara verecekleri zarardan sorumludurlar.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere tasfiye memurlarının sorumluluğu bir çeşit kusur sorumluluğu olarak düzenlenmiştir. Tasfiye memurlarının sorumlu tutulabilmesi için kanundan ve esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmemiş olmaları ve bu yerine getirme olgusunun da kusurlarıyla oluşması gerekir. Tasfiye memurlarının sorumlu tutulabilmeleri için görevlerini kusurlarıyla ihlal etmeleri yeterli olmayıp aynı zamanda bu kusurlu eylem nedeniyle bir zararında doğmuş olması gereklidir. Kusur ve eyleme rağmen zarar doğmamış ise tazminattan söz edilemez.
Davacının, davalı tasfiye memurundan uğradığını iddia ettiği zararı talep edebilmesi için, öncelikle dava dışı borçlu tasfiye edilen … … Ltd. Şti’nden alacaklı olduğunu ve var olan alacağını davalının kusuru nedeniyle borçlu şirketten tahsil edemediğini ispatlaması gereklidir.
Dava dışı … … Ltd. Şti.’nin 23/02/2014 tarihli genel kurul kararı ile şirketin tasfiyesine ve davalının tasfiye memuru olarak atanmasına karar verildiği, 23/03/2015 tarihli genel kurulda da tasfiye kapanışının yapıldığı ve şirketin sicil kaydının silindiği, dava dışı şirketin borca batık olduğu, dava konusu miktarın karşılar aktifininin bulunmadığı, şirketin mali yapısını bu karşılığı ayırmaya yeterli olmadığı anlaşılmakla davalının dava konusu miktarın tamamından sorumlu tutulmasının mümkün değildir.
Bununla birlikte, mahkemece alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında tespit edildiği üzere tasfiye girişinde sunulan bilançoya göre dava dışı şirketin aktif toplamının 3.301,02 TL olup, söz konusu aktiflerden 301,02 TL’sinin dava dışı şirketin vergi ve fonlardan kaynaklanan borçlarının, 3.000,00 TL’sinin ise ortaklara olan borçların ödenmesinde kullanıldığı ve tasfiye kapanışının bu şekilde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda aynı zamanda dava dışı şirketin tek ortağı, yetkilisi ve tasfiye memuru olan davalının, şirketin tüm borçlarını dağıttıktan sonra kalan miktar var ise, şirketten olan alacağını alması gerekirken ortaklara borçlar hesabından kendi alacağını tahsil etmesi TTK’nun ve MK’nun 2.maddesine aykırı olduğundan kendisine aldığı 3.000,00 TL nedeniyle davacıya karşı sorumlu olduğu kanaatine varılmakla bu miktar yönünden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekili istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/03/2020 gün 2017/877 Esas 2020/193 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜNE,
3.000,00 TL’nin dava tarihi olan 25/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3- Fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Alınması gerekli 204,93 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 146,50 TL posta gideri ile 900,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.046,50 TL yargılama giderinin kabul ve reddi oranı gözetilerek 13,88 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince hesap edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince hesap edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
C)1-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından 32,50 TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında davalı yönünden HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin, davacı yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 18/05/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.