Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/846 E. 2022/630 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/12/2019
NUMARASI …
DAVA TARİHİ : 30/03/2018
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/05/2022

Taraflar arasındaki rücuan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu’nun 20. maddesi ile özelleştirme idaresine devredilen kamu iktisadi teşebbüslerinin anonim şirkete dönüştürüldüğünü, … ile 24.07.2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, özelleştirmeye ilişkin sürecin 28.06.2013 tarihinde tamamlandığını, …. bulunan kayıtlı taşınmazda … tarafından kamulaştırma işlemi yapılmaksızın ve irtifak hakkı tesis edilmeksizin 1990 yılında el atıldığını ileri sürerek açılan tazminat davasında, Kağızman Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/368 E. 2014/314 K. sayılı kararıyla tazminata karar verildiğini ve Yargıtay 5.HD’nin 2016/6521 E., 2016/17883 K. sayılı ilâmı ile onanarak kesinleştiğini, Kağızman İcra Müdürlüğünün 2017/13 E. sayılı takip dosyasından davacı aleyhine icra takibi yapıldığını ve 22/02/2017 tarihinde toplam 151.764,14 TL ödendiğini, işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.4 ve 7.6. Maddeleri gereği davalı …’ın ödenen tazminat bedelinden sorumlu olduğunu, zira dava konusu olayın 24/07/2006 tarihli İHDS’nden önceki tarihli olduğunu, tazminat konusu olayın İHDS’nin 7.1 maddesine göre …’ın sorumluluğunda bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL’nin davalı …’tan ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili yargılama sırasında dava değerini 13.02.2019 tarihli dilekçe ile 151.764,14 TL üzerinden ıslah etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamamaşımına uğradığını, … ile %100 hisselerine sahip olduğu 20 … şirketi arasında dağıtım varlıklarının işletilmesine ilişkin İHDS imzalandığını, … ile … A.Ş.’leri arasında 24/07/2006 tarihinde imzalanan İHDS’nin 18.6 maddesine göre …’ın sorumluluğunun bulunmadığını, ihale şartnamesinin 22/d bendinde hisselerin devrinden sonra herhangi bir hukuki nedene dayalı olarak …’tan talepte bulunulamayacağını, (f) ve (p) bendinde alıcının sorumlu olduğunun, hisse satış sözleşmesinin 9/3 ve 9/4 maddelerinde alıcının sorumlu olacağını, davacının İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddelerine dayandığını ancak 18.6 uyarınca davacının …’tan bir talepte bulunamayacağının düzenlendiğini, taşınmaza el atma tarihinin belirlenmesi gerektiğini ayrıca tapu kaydında tescil işleminin kimin adına yapıldığı hususunun önem arz ettiğini, davacının bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ve dolayısıyla faiz ve icra dosyasına ilişkin giderleri talep edemeyeceğini ve bu sebeple davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; taraflar arasında imzalanan işletme hakkı devir sözleşmesi (İHDS) hükümleri gereğince İHDS’den önce yapılan iş ve işlemlerden, davalı …’ın sorumlu olduğundan bahisle davacının ödemek zorunda kaldığını iddia ettiği miktarın rücuen tahsili istemiyle açılan davada, davacının rücuen alacak talebi, davalı … tarafından 1990 yılında kamulaştırmasız olarak el atılan taşınmazın maliki 3. kişinin, İHDS’den sonra, 2011 yılında, davacı … … aleyhine açtığı kamulaştırmasız el atma davasında, İHDS sonra yapmış olduğu ödemenin rücuen tahsili istemine ilişkin olduğu, davacının ödemek zorunda kaldığı tazminat …’ın faaliyet dönemindeki işlerden kaynaklandığı gibi 3. kişi tarafından açılan davanın da, …’a ihbar edildiği, takip dosyasına göre ilam nedeniyle alacaklar İHDS’den sonra dosya davacısı tarafından ödendiğinden, davacının, İHDS’nin 7.maddesi gereğince yaptığı ödemeyi rücuen talep etmekte haklı olduğu, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olduğundan ve davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden alacağa ödeme gününden itibaren tarafların tacir olması sebebiyle avans faizi işletildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 151.764,14 TL rücuen alacağın ödeme tarihi olan 22/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TBK’nın 73. Maddesi gereği davanın zamanaşımına uğradığını, rücu davasına dayanak mahkeme kararında bahsi geçen alacak türünün …’a bırakılan alacaklardan olmadığını, dayanak davanın davacısının sözleşmenin 7. Maddesi kapsamında 3. Kişi sayılamayacağını, işletme hakkı devir sözleşmesi ile ihale şartnamesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, ödemelerin müvekkili kurum tarafından yapılmış olması halinde mükerrer ödemenin söz konusu olacağını, devre esas bilanço düzenlemesi ile her türlü borç ve alacak işlemlerinin kesinleştiğini, dolayısıyla müvekkili kurumdan herhangi bir hak talep edilemeyeceğini, müvekkili kurumun icra takibine ilişkin giderlerden, vekalet ücretinden, karara ilişkin olarak yapılan diğer masraflardan ve faizden sorumlu olmadığını, dayanak dava davacı tarafından sözleşmenin 7/2. Maddesi gereği müvekkiline bildirilmediğinden faiz ve icra dosyasına ödenen giderlerden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, dayanak mahkeme ilamında alacağa yasal faiz ödenmesine karar verildiği halde mahkemece avans faizine hükmedilmesinin de doğru olmadığını, ileri sürerek açıklanan ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kağızman Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 31/10/2014 tarih 2011/368 Esas 2014/314 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; …, davalısı … … A.Ş., ihbar olunan … olup, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talebiyle 07.10.2011 tarihinde açılan davada davanın kabulüne, 80.090,54 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, … Mahkeme ilamında gösterilen kısım üzerinde kullanımı davalı idareye ait olmak üzere … Genel Müdürlüğü adına irtifak hakkı kurulmasına, irtifak hakkının tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği görülmüştür.
Kağızman İcra Müdürlüğünün 2017/13 sayılı icra takip dosyası ile yukarıda anılan mahkeme ilamına dayanılarak alacaklı … tarafından, borçlu … … A.Ş. aleyhine ilama dayanarak icra takibi başlatıldığı, davacının icra dosyasına 22.02.2017 tarihinde 151.764,14 TL yatırdığı görülmüştür.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı … tarafından taşınmazına kamulaştırmasız el atılarak yüksek gerilim hattı geçirilmesi nedeniyle zararın tazmini talebiyle … … A.Ş. aleyhine açılan davada, davanın … Genel Müdürlüğüne ihbar edildiği, yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacının kesinleşen karar nedeniyle icra dosyasına 22/02/2017 tarihinde 151.764,14 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan işletme hakkı devir sözleşmesine dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarına gelindiğinde; rücu talebine konu Kağızman Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 31/10/2014 tarih 2011/368 Esas 2014/314 Karar sayılı dosyasının davacısı … vekili tarafından … … A.Ş. Aleyhine 07.10.2011 tarihinde kamulaştırmasız el atma davası açılmıştır. Davacı … … A.Ş. ile davalı … arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesi 24/07/2006 tarihinde imzalanmıştır. Bu durumda rücu talebine dayanak dava konusu işlem işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalanmasından önceki tarihlidir. Rücuya dayanak davada irtifak hakkı da davalı … Genel Müdürlüğü adına kurulmuştur.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra takibi nedeniyle yapılan ödeme işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Kağızman Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra takibi nedeniyle ödediği miktarı davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olup, sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü kapsamında rücuya dayanak davayı …’a ihbar ettiği görülmüştür. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Öte yandan, hisse satış sözleşmesinin 9.4. maddesinde “…İşletme hakkı devir sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde hisse satış sözleşmesi karşısında işletme hakkı devir sözleşmesinin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik savunmalarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin açılan davada ödeme tarihinden itibaren avans faizi uygulanamayacağına yönelik itirazına gelindiğinde, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Buna göre ilk derece mahkemesinin kararında ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacının ilama dayalı başlatılan Kağızman İcra Müdürlüğünün 2017/13 sayılı takip dosyasına ödeme yaptığı anılan dosyada yer alan 22/02/2017 tarihli tahsilat makbuzundan anlaşılmıştır. Bu durumda davalı vekilinin davacının ödeme yaptığını ispatlayamadığına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davalı taraftan alınması gereken 10.367,00 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 2.591,75 TL’nin mahsubu ile bakiye 7775,25 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/05/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.