Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/841 E. 2022/233 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR


İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2020
NUMARASI ….
DAVA : Davalı Şirketin Tasfiye Memurunun Azli
DAVA TARİHİ : 14/03/2019
KARAR TARİHİ : 02/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/03/2022

Taraflar arasındaki davalı şirketin tasfiye memurunun haklı nedenle azli ve davalı şirkete yeni tasfiye memurunun atanması istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin 07.07.2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan karar uyarınca şirketin tasfiyesine karar verildiğini, davalı tasfiye memurunun şirketin yapılması gereken 2018 yılı genel kurlunu toplantıya çağırmadığını, genel kurulun yapılması için 29.11.2018 tarihli noter ihtarı ile talepte bulunduklarına ancak davalının bu talebe de olumlu yanıt vermediğini, genel kurulun toplantıya çağırılması için Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/42 esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, davanın usulü bir nedenle reddedildiğini, davalının ayrıca; şirketin tek malvarlığı olan…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/704 esas sayılı dosyası ile tapu iptali davası açıldığını, şirketi temsile yetkili olan davalının şirketin haklarını savunmadığını, inanç sözleşmesinin varlığını kabul ettiğini, davalının davayı kabul etmek yada yeterli savunma yapmamak suretiyle %80 oranında ortaklık payı olan müvekkilini zarara uğratabileceğini belirterek davalının TTK’nın 537/2 maddesi uyarınca azline ve mahkemece uygun görülecek bir kişinin tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davalı şirketin tasfiye sürecine girdiğini, tasfiye sürecinin tamamlanması için şirketin tek malvarlığı olan…. bağımsız bölümün satılması gerektiğini, ancak bu taşınmaz hakkında şirketin diğer ortağ….a 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/704 esas sayılı dosyasında tapu iptali davası açıldığını, şirketin her hangi bir ticari faaliyeti ya da geliri olmadığını, tasfiye memuru olarak yapılacak tek işlemin dava sonucunun beklenmesi olduğunu, şirket kayıtları üzerinde yaptıkları incelemede; daire bedelinin 17.08.2011 tarihinde 650.000,00 TL olarak … tarafından şirkete nakit ödendiğini, bu durumun davacının da imzasını taşıyan belge ile tutanak altına alındığını, yine davacı tarafından şirkete nakit olarak ödenen 650.000,00 TL ile sermaye artışı yapıldığını davacının hisse miktarının %24’ten %80’e yükseltildiğini, davacının genel kurul talebine olumlu yanıt verildiğini ve 11.01.2019 tarihinde bir yönetim kurulu toplantısı yapıldığını, anılan toplantıda, davacının talep ettiği tüm belgelerin teslim tutanağı ile davacıya teslim edildiğini, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; azil davalarının azli istenen tasfiye memuruna yönetilmesi yeterli olup davanın da tasfiye memuruna karşı açıldığı, eldeki davada tasfiye memurunun azlini gerektiren haklı sebebin tespit ve ispatı noktasında durumun değerlendirilmesi gerektiği, haklı sebep olgusu için mutlaka tasfiye memurunca verilmiş bir zarar olgusunu ispatı aranmayacağı, keza davacının salt iddiasına bağlı kalınarak da dava yürütülmeyeceği, yasadaki şartlara aykırılık olup olmadığına bakılacağı, eldeki davada davalı tasfiye memurunun şirketin tek mal varlığı olan taşınmazın konu olduğu davada şirket aleyhine olacak şekilde kabul beyanında bulunduğu, bu kabul beyanının şirketin mal varlığını ortadan kaldıracak mahiyette olduğu ve tasfiyenin gerektirdiği bir işlem olmadığı, davalı tasfiye memurunun bu hareketi ile şirketin mal ve haklarının korunması için düzenli ve görevinin bilincinde bir yönetici gibi gereken önlemleri almamış olduğu kanaatine varıldığı, bu suretle özen ve sadakat yükümüne de aykırı davrandığının anlaşıldığı, TTK’nın 408/2-f maddesi uyarınca önemli miktarda şirket varlığının devrinin genel kurulun görev ve yetkisi kapsamında olduğu, taşınmazın elden çıkması sonucunu doğuracak kabul beyanının yasanın açık hükmüne aykırı olduğu, kanaatine varıldığı, tüm anlatılanlar ışığında yapılan değerlendirmede tasfiye memurunun bu görevi sırasında basiretli bir iş adamı gibi davranmadığı, özen ve sadakat borcunu yerine getirmediği, bu suretle tasfiye halindeki şirketi zarara uğrattığı kanaatine varılarak davanın kabulüne, davalı tasfiye Memuru …’nın TTK’nın 537/2. maddesi uyarınca haklı nedenle azline, tasfiyeye ilişkin acele işlemleri yerine getirmek ve en kısa sürede tasfiye memuru seçimi gündem maddesiyle şirket olağanüstü genel kurul toplantısı çağrısı yapmak üzere …’in kayyım olarak atanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İlk derece mahkemesi kararının taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğunu, açılan davada tasfiye memurunun azli ve yeni bir tasfiye memurunun atanması talep edilmesine rağmen mahkemece olağanüstü genel kurul toplantısı yapmak üzere kayyım atanmasına karar verildiğini,
Mahkeme kararının TTK’nın 537/2.maddesine aykırı olduğunu, mahkemece, azil kararı verilmesi halinde yerine yenisini ataması gerektiği halde bu yönde karar verilmediğini, davacının talebinin de kanun hükmünün de bu yönde olduğunu,
Müvekkilinin görevini kanuna uygun şekilde yerine getirdiğini, azil kararının hakkaniyete aykırı olduğunu, şirketin uzun yıllardır ticari faaliyette bulunmadığını, hiçbir geliri bulunmadığını, müvekkilinin davaya cevap dilekçesinde belirttiği üzere taşınmazın tasfiyesi ile şirketin tasfiyesinin sona ereceğini, Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/704 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporundan taşınmazın bedelinin … … D. … tarafından ödendiği hususunun şirket kayıtlarında örtüştüğünü, bu dosyada şirket temsilcisine yemin teklif edildiğini, müvekkilinin de mahkeme huzurunda yemin edeceği celsede yalan beyanda bulunması mümkün olmayacağından kabul beyanı sunmak zorunda kaldığını,
Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesince müvekkilinin kabul beyanına itibar edilmeyerek yargılamaya devam edildiğini, duruşma zaptının mahkemeye sunulduğunu, mahkemece bu husus gözden kaçırılarak sanki davaya konu şirketin uğramış olduğu bir zarar varmış gibi müvekkilini azlettiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili cevap ve öne alım dilekçesinde özetle; müvekkilinin Tasfiye Halinde 2İ Ticaret ve … A.Ş.’de %80 hisse sahibi olduğunu, şirketin tasfiye kararı aldığını, tasfiye memuru olarak davalı …’nın görevlendirildiğini, tasfiye memurunun bu görevden azline ve şirkete kayyım atanmasına yönelik açılan davada mahkemece tasfiye memurunun azline ve şirketi olağanüstü genel kurul toplantısı çağrısı yapmak üzere …’in kayyım olarak atanmasına karar verildiğini, ilk derece mahkemesi kararı kesinleşmediğinden kayyımın görevine başlayamadığını, mevcut durumda davalı …’nın tasfiye memurluğu görevi devam etmekte olduğundan, şirket ve dolayısıyla müvekkilinin hisselerinin davalının zarar kastıyla hareket ettiği her eylemi dolayısıyla tehlike altında olduğunu,
Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/704 Esas sayılı dosyasında davacı olan … … D. … şirkete karşı dava açılarak, şirketin tek mal varlığı olan taşınmazın tapu iptalinin yapılarak taşınmazın kendi üzerine tescilini talep ettiğini, bu davada da … … D. … ile danışıklı olarak hareket eden …’nın 2İ Ticaret ve … A.Ş’yi temsilen davayı kabul ettiğini, taşınmazın şirkete değil …’e ait olduğunu savunduğunu, müvekkili …’nın şirkette temsil yetkisi bulunmadığından, diğer ortaklar tarafından yapılan bu kurgu davalara şirket yetkilisi olarak müdahale edemediğini, kurgu davalarla şirket hissesi ele geçirilmeye çalışılan müvekkilinin söz konusu davalarda taraf olmadığından, dolaylı olarak da olsa doğrudan kendi hisselerini etkileyecek olan olası menfi kararlara karşı kanun yollarına da başvuramadığını,
Bu nedenlerle sürekli şirket zararına hareket ederek şirketi ve dolaylı olarak müvekkilini zarara uğratan …’nın tasfiye memurluğunundan azlinin bir an evvel kesinleşmesi büyük önem arz ettiğini, aksi halde, davalının şimdiye dek yapmış olduğu usulsüz işlemlerin, tarafı olduğu danışıklı kurgu davalardan dolayı hem müvekkili …’nın hem de Tasfiye Halinde 2İ Ticaret ve … A.Ş.’ni zarara uğramaya devam edeceğinden Tasfiye Halinde 2İ Ticaret ve … A.Ş.’ne ilk derece mahkemesi kararı kesinleşinceye dek tedbiren kayyım atanmasını ve ayrıca davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı şirketin tasfiye memurunun haklı nedenle azli ve davalı şirkete yeni tasfiye memurunun atanması atanması istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
2İ Ticaret ve … A.Ş.’nin 06/07/2017 tarihinde yapılan 2014, 2015 ve 2016 Olağan Genel Kurul Toplantısında; gündemin 5 no’lu maddesi ile yönetim kurulunun oy birliği ile ibra edildiği, 6 no’lu gündem maddesi ile şirketin esas sözleşmede yer alan amaç ve konusunda bugüne kadar faaliyete başlayamadığı ve bundan sonra da bu faaliyetleri ifa edemeyeceği kanaati hasıl olduğuna ilişkin yönetim kurulu önerisi sonucu yapılan oylamada oy birliği ile şirketin tasfiyesine karar verildiği, şirketin unvanına Tasfiye Halinde ibaresinin eklendiği, 7 no’lu gündem maddesi ile de tasfiye memuru olarak …’nın seçilmesine oy birliği ile karar verildiği,
Yukarıda belirtilen inanç sözleşmesine dayalı olarak inanan … … tarafından…. AŞ’ye karşı Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/704 esas sayılı dosyasında tapu iptali tescil istemiyle dava açıldığı görülmüştür. Yargılamanın devamında; şirketi temsile yetkili tasfiye memuru davalı …’nın şirket aleyhine açılan davanın kabulü yönünde kabul beyanı verdiği görülmüştür.
Tasfiye halindeki 2İ Ticaret ve … AŞ’nin tasfiyeye konu tek mal varlığının davaya konu …. bağımsız bölüm olduğu bildirilmiştir.
Bilindiği üzere … Şirketlerde tasfiye memurunun atanması TTK. 536. Maddede düzenlenmiştir. Bu kapsamda esas sözleşme veya genel kurul kararı ile pay sahiplerinden veya üçüncü kişilerden tasfiye memuru atanabilir. Tasfiye memurunun azli ise TTK. 537. Maddede düzenlenmiştir. Yine bu kapsamda esas sözleşme veya genel kurul kararı ile atanmış tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren yönetim kurulu üyeleri genel kurul tarafından her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir. Pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları mahkeme kararına dayanılarak tescil ve ilam olunurlar. TTK 539. Madde uyarınca tasfiye memurlarına kanunla tanınmış yetkiler devredilemez. Tasfiye memurlarının üçüncü kişilerle tasfiye amacı dışında yaptığı işlemler şirketi bağlar.
6102 Sayılı TTK 537/2 maddesi; “Pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Aynı yasanın TTK 542/b maddesi “Tasfiye memurları;Tasfiyenin gerektirmediği yeni bir işlem yapamazlar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Düzenlemeleme ile birlikte somut olaya gelince; genel kurul kararı ile atanan tasfiye memurun TTK 537/2 maddesi kapsamında azlini gerektir haklı neden bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere haklı sebep için mutlaka tasfiye memurunca verilmiş bir zararın ispatı aranmaz. Somut olayda ise, davalı tasfiye memuru … tarafından tasfiye halindeki şirketin tek mal varlığı olan taşınmazın konu olduğu Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/704 esas sayılı dosyasında şirket aleyhine olacak şekilde kabul beyanında bulunduğu, bu kabul beyanının şirketin mal varlığını ortadan kaldıracak mahiyette bulunduğu ve tasfiyenin gerektirdiği bir işlem olmadığı halde davalı tasfiye memurunun bu hareketi ile şirketin mal ve haklarının korunması için düzenli ve görevinin bilincinde bir yönetici gibi davranarak gereken önlemleri almadığı anlaşılmaktadır. 6102 Sayılı TTK’nun 408 ve devamı maddelerinde şirketin önemli miktarda mal varlığının devri genel kurulun görev ve yetkisi kapsamındadır. Davalı tasfiye memuru … tarafından asliye hukuk mahkemesinde şirketin tek mal varlığı olan taşınmazla ilgili açılan davada taşınmazın elden çıkması sonucunu doğuracak şekilde kabul beyanının olması açıkça davalı şirkete olan özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden açılan davanın kabulü ile, davalı tasfiye memurunun azline ilişkin ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Öte yandan, 6102 Sayılı TTK’nun 537/2.maddesi gereğince; pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkemenin de tasfiyeye memurunu görevden alabileceği ve yerine yeni tasfiye memurunu atayabileceği düzenlemesi dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince azline karar verilen tasfiye memuru yerine yeni bir tasfiye memuru atanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesince kayyım olarak atanan …’in 6102 Sayılı TTK’nın 537/2.maddesi gereğince davalı 2İ Ticaret ve … A.Ş.’ne tasfiye memuru olarak atanmasına, tasfiye memuruna aylık 2.000,00 TL ücretin davalı şirketten alınmak üzere ücret takdirine karar vermek gerekmiştir.
Diğer yandan, davacı yanca, istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde, davalı şirkete karar kesinleşinceye kadar tedbiren kayyım atanması talep edilmiş ise de, bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nun da , mahkemeye … şirketlerde ortaklık yönetim kurulu üyelerini görevden alma veya yerlerine yenilerini atama yetkisi tanınmadığı gibi, bu yetkinin de açıkça genel kurula ait olduğu düzenlenmiştir. Şirkete kayyım atanabilmesi için açıkça yönetim boşluğu bulunması gerekmektedir. Somut olayda ise, davalı … şirketin tasfiyeye girdiği, şirkete tasfiye memuru atandığı gibi, yönetim kurulunun da mevcut olduğu anlaşılmakla, şirkette yönetim boşluğu bulunmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin reddi gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece hükmünün kaldırılmasına, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE,
2- Ankara 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih 2019/118 Esas 2020/172 Karar sayılı kararının HMK’nın 353(1)-b.2.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın KABULÜNE,
Davalı tasfiye Memuru …’nın TTK 537/2. Maddesi uyarınca haklı nedenle azline,
Tasfiye memuru olarak …’in atanmasına, Tasfiye memuru için 2.000,00-TL ücret TAKDİRİNE, Tasfiye memuru ücretinin davalı şirket bütçesinden KARŞILANMASINA,
Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL eksik harcın davalı tasfiye memurundan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL harç gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 109,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.153,40 TL yargılama giderinin davalı memurundan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinder karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı şirket tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının HMK.m.333 gereğince karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
C)1-Davalı vekili tarafından peşin yatırılan 54,70 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2- İstinaf aşamasında yapılan 148,60 istinaf kanun yoluna başvurma harcı yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/03/2022

….

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.