Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/837 E. 2022/1078 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/837 Esas 2022/1078 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/837
KARAR NO : 2022/1078

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 01/10/2019
NUMARASI : 2016/46 Esas 2019/681 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/01/2016
KARAR TARİHİ : 23/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :11/10/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; alacaklı bankanın … Şubesi ile dava dışı … Gıda Hay. Mot. Araçlar Tic. Ltd. Şti.’nin asıl borçlu, davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi alacağının, dava dışı asıl borçlu ve davalı borçlulara keşide olunan Beşiktaş 26. Noterliği’nin 13.11.2015 tarihli kat ihtarnamesine rağmen ödenmediğini, bunun üzerine kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, zira müvekilleri kefiller ile davacı banka arasındaki ilişkinin tüketici ilişkisinden kaynaklandığını, dava konusu icra takibinde asıl alacak ve faizin hatalı hesaplandığını, müvekkillerinin takipte talep olunan miktarda borçlarının bulunmadığını, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı isteminin de yerinde olmadığını savunarak davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, 30.10.2018 tarihli bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarına ve toplanan tüm delillere göre; genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi alacağının tahsili istemiyle açılan davada, banka ile borçlu arasında imzalanan 24.07.2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin temerrüt faizi ve oranı başlıklı 12.maddesinde temerrüt halinde uygulanacak faizin bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranına bu oranının % 50’sinin ilavesi ile bulunacak oran üzerinden uygulanacağının kararlaştırıldığı, davacı bankanın asıl borçlu … Gıda Ltd.Şti’ne işletme kredisi, taksitli ticari kredi, kredili mevduat hesabı, çek kredisi ve kredi kartı olmak üzere 5 ayrı türde kredi kullandırdığının anlaşıldığı, akdi ve temerrüt faiz oranlarının belirlenmesinde her bir kredi ayrı ayrı ele alınmış olup, takip talepnamesindeki açıklamaya göre banka tarafından akdi faiz oranının % 26, temerrüt faiz oranının % 39 kabul edildiği, davalılar bankaca uygulanan faiz oranlarına itiraz ettiklerinden bankaca uygulanacak azami faiz oranlarının tespitinin gerekeceği, şirket kredi kartları ve kredili mevduat hesabından kaynaklanan alacağa uygulanacak akdi ve temerrüt faiz oranları yasal olarak sınırlandırılmış olup, bilirkişi raporunda da saptandığı üzere dava konusu kurumsal kredi kartı ve kredili mevduat hesabı alacaklarından bankanın uygulanacağı azami akdi faiz oranı % 22,02 (yıllık %24,24) temerrüt faiz oranı aylık % 2,52 (yıllık % 30.24) olarak kabul edildiği, taksitli ticari kredi alacağına bankaca uygulanacak akdi ve temerrüt faiz oranları borçlunun imzanı taşıyan geri ödeme planında belirtilmiş olup, akdi faiz oranının yıllık % 12, temerrüt faiz oranının yıllık %39 olduğunun anlaşıldığı, banka tarafından keşide edilen 13.11.2015 tarihli hesap kat ihtarında işlemiş faizlerle birlikte 1.090.773,94 TL nakit alacağın ve iade edilmemiş çek yapraklarından kaynaklanan 31.200,00 TL gayrinakit alacağı ihtarnamenin tebliğinden itibaren 1 gün içinde ödenmesinin asıl borçlu ve kefillere bildirildiği, ihtarnamenin asıl borçlu şirketin sözleşmedeki adresine 17.11.2015 tarihinde ulaştığı ancak tebliğ edilemeden iade edildiği, yine davalı …’a 17.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı …’ın ise tebliğ edilemediğinin görüldüğü, tebliğ tarihleri itibariyle kefil … yönünden temerrüt tarihinin 19.11.2015, davalı …’ın ise temerrüt tarihinin takip tarihi olan 03.12.2015 olduğunun belirlendiği, mahkemece alınan 31.10.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda, takip tarihi itibariyle banka alacağı her bir kredi türü ve temerrüt tarihleri itibariyle ayrı ayrı hesaplandığı, yapılan hesaplamada; davalılar farklı tarihlerde temerrüde düştüklerinden her bir davalı için ayrı ayrı hesaplama yapıldığı, davalı kefillerden takipte talep olunan 26 adet çek bedelinin depo edilmesine ilişkin genel kredi sözleşmesinde açık hüküm bulunmadığından davacının bu yöndeki talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine, talep olunan nakdi alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine, sözleşmede kefillere yönelik açık bir depo hükmü bulunmadığından 26 adet çekten kaynaklanan depo talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; genel kredi sözleşmesinde; “her durumda alacağın muacceliyet tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar (ödemenin yapıldığı gün de dahil olmak üzere) temerrüt faizi uygulanır” maddesi ile daha önce dosyaya sunulan 2013/136 sayılı Faiz Genelgesi doğrultusunda müvekkil Banka tarafından uygulanan akdi faiz oranının %26, temerrüt faiz oranının ise %39 olduğu, ancak hükme esas bilirkişi raporunda davalı … için yapılan hesaplamada; 6008728923 risk numaralı 4289450172061203 risk numaralı hesaplamalarda söz konusu risklerin takip hesaplarına aktarıldığı 30.09.2015 tarihinden icra takip tarihine kadar temerrüt faizi uygulanmasına rağmen raporda temerrüt faizinin 03.12.2015 tarihi itibariyle uygulandığını, ayrıca söz konusu riskler için akdi faiz oranı %26 olarak hesaplanması gerekirken kredi kullandırım oranı olan %12 ve 4289450172061203 numaralı risk için %24,24 olarak hesaplandığı, bu nedenle müvekkil bankanın akdi faiz ve ferilerinin eksik hesaplandığını, bilirkişi raporuna bu yönde yapılan itirazların dikkate alınmadığını, ayrıca 4000465241 numaralı risk için yapılan hesaplamada söz konusu riskin takip hesaplarına aktarıldığı 30.09.2015 tarihinden icra takip tarihine kadar temerrüt faizi uygulanması gerekirken raporda temerrüt faizi 03.12.2015 tarihi itibariyle hesaplanmış olup, müvekkil bankanın faiz ve ferilerinin eksik hesaplandığı, hükme esas raporda davalı … için yapılan hesaplamalarda; 4000465241 numaralı risk için yapılan hesaplamada söz konusu riskin takip hesaplarına aktarıldığı 30.09.2015 tarihinden icra takip tarihine kadar temerrüt faizi uygulanması gerekirken raporda temerrüt faizi 03.12.2015 tarihi itibariyle hesaplanmış olup, müvekkil banka faiz ve ferilerinin eksik hesaplandığı, ayrıca, 6008728923 risk numaralı 4289450172061203 risk numaralı hesaplamalarda söz konusu risklerin takip hesaplarına aktarıldığı 30.09.2015 tarihinden icra takip tarihine kadar temerrüt faizi uygulanmasına rağmen raporda temerrüt faizi 03.12.2015 tarihi itibariyle uygulandığı, ayrıca söz konusu riskler için akdi faiz oranı %26 olarak hesaplanması gerekirken kredi kullandırım oranı olan %12 ve 4289450172061203 numaralı risk için %24,24 olarak hesaplandığını, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, Yerel mahkeme tarafından kefillere yönelik açık bir depo hükmü bulunmadığından 26 adet çekten kaynaklanan depo talebinin reddine ilişkin kararın da usul ve yasaya aykırı olup, kaldırılması gerektiğini, ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar vekili, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir. ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, dava dışı asıl borçlu şirketle davacı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden asıl borçluya kullandırılan kredi nakdi ve gayri nakdi kredi alacağının işbu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefillerden tahsili istemiyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi gereği iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu Ankara 9.İcra Müdürlüğünün 2015/26249 esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan ilamsız icra takibinde 974.408,63 TL asıl alacak, 62.223,86 TL işlemiş (%26) akdi faiz, 70.533,95 TL işlemiş (%39) temerrüt faizi, 6.637,91 TL BSMV olmak üzere toplam 1.113.904,35 TL lik tutarın borçlulardan tahsili ve 26 adet iade edilmemiş çek yapraklarından kaynaklanan 31.200,00 TL’nin banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesinin talep ettiği, davalı-borçlular vekilinin yasal sürede ödeme emrine itiraz dilekçelerinde borca ve fer’ilerine itiraz etmeleri üzerine takibin durduğu, görülmüştür.
Davacı … Bankası ile dava dışı … Gıda Ltd.Şti arasında imzalanan 24.07.2014 tarihli ve 1.250.000 TL limitli genel kredi sözleşmesini davalılar … ile … ayrı ayrı 3.000.000,00 TL kefalet limiti ile müteselsil kefil olarak imzalamışlardır. Davalıların kefaletlerinin emredici nitelikteki TBK’nın 583. maddesindeki şekil koşuluna uygun olarak, kefaletin türü ve azami sorumlu olunan miktarın kefilin el yazısı ile sözleşmeye yazıldığı, davalı kefillerden …’ın asıl borçlu şirket temsilcisi, davalı …’ın ise şirket ortağı olduğu anlaşılmış olmakla davalıların kefaletinin geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Davacı Banka tarafından keşide edilen Beşiktaş 26. Noterliği’nin 13.11.2015 tarihli hesap kat ihtarında işlemiş faizlerle birlikte 1.090.773,94 TL nakit alacağın ve iade edilmemiş çek yapraklarından kaynaklanan 31.200,00 TL gayrinakit alacağı ihtarnamenin tebliğinden itibaren 1 gün içinde ödenmesi asıl borçlu ve kefillere bildirilmiştir. İhtarnamenin asıl borçlu şirketin sözleşmedeki adresine 17.11.2015 tarihinde ulaştığı ancak tebliğ edilemeden iade edildiği, yine davalı …’ın 17.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı …’ın ise tebliğ edilemediği görülmüştür. Tebliğ tarihleri itibariyle, davalı kefil …’ın 19.11.2015 tarihinde, davalı kefil …’ın ise takip tarihi olan 03.12.2015 tarihinde temerrüde düşmüşlerdir.
Uyuşmazlık, dava konusu ilamsız icra takibinde talep olunan nakdi ve gayri nakdi kredi alacağından davalı-kefillerin sorumlu tutulup tutulamayacakları, nakdi kredi alacağına uygulanacak akdi ve temerrüt faizi oranları, davalı-kefillerin takip tarihi itibarıyla sorumlu tutulabilecekleri nakdi ve gayri nakdi kredi tutarı noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 11.3. Maddesinde; “Her durumda alacağın muacceliyet tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar ödemenin yapıldığı gün de dahil olmak üzere temerrüt faizi uygulanır”, temerrüt faizi ve oranının düzenlendiği 12. Maddesinde ise; “Müşterinin temerrüdü halinde Banka, vadesinde ödenmeyen ana para ile hesaba tahakkuk ettirilmiş olan fakat zamanında ödenmeyen faiz, komisyon, ücret, masraf, fon kesintisi, vergi ve diğer eklentileri..bunlardan oluşan meblağa Bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranına, bu oranın %50’sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden faiz uygulama yetkisine sahiptir” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Davacı banka tarafından dava konusu ilamsız icra takibine konu ticari kredi, işletme kredisi, kredili mevduat hesabı, çek kredisi ve kredi kartı olmak üzere 5 ayrı kredi türünden alacakları için %26 akdi, %39 temerrüt faizi talep edilmiştir. Davacı bankadan talep olunan 23.01.2017/97 tarihli ve sayılı yazıda 2012-2016 yılları arasında söz konusu kredilere uygulanan cari faizin %26, temerrüt faizinin de %39 olduğu, bildirilmiştir.
Davacı banka vekilinin istinaf başvuru dilekçesine konu itirazları takipte talep olunan, taksitli ticari kredi …, kredi kartı-… ve ticari kredi-4000465241 risk numaralı 3 adet kredi alacağına ilişkin olup bu kredi alacaklarının kat ihtarnamesinde bu kredi hesaplarının kat tarihi olarak bildirilen 30.09.2015 tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulanması gerektiğini ayrıca, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen akdi ve temerrüt faiz oranlarının da sözleşmeye ve bankanın Faiz genelgesine aykırı olduğunu, davalı kefillerden 26 adet çek yaprağı bedelinin depo edilmesine ilişkin taleplerinin reddinin de doğru olmadığını ileri sürmüştür.
Öncelikle dava konusu takipte; söz konusu üç adet kredi alacağı yönünden her iki davalıdan da işlemiş akdi faiz alacağı oranı olarak bildirilen %26 oranı üzerinden ayrı bir kalem olarak akdi faiz alacağı talep edildiğine göre, işlemiş faiz alacağı olarak takip hesaplarına kredi alacağının aktarıldığı 30.09.2015 tarihinden takip tarihine kadar temerrüt faizi oranı olarak talep olunan %39 oranı üzerinden salt temerrüt faizi alacağı talep edilmemiştir. O halde davacı banka vekilinin HMK’nın 26. Maddesindeki taleple bağlılık kuralı gözetildiğinde bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Kaldı ki, ilk derece mahkemesince usul ve yöntemine uygun olarak alınan Dairemizce, objektif, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 30.10.2018 tarihli bilirkişi heyeti kök ve davacı banka vekilinin istinaf başvuru dilekçesine konu itirazları üzerine alınan 01.07.2019 tarihli ek raporda da belirtildiği üzere Kök Raporumuzda da yer kat ihtarnamesi davalı …’a 07.11.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, ödeme için verilen 1 günlük atıfet süresi de dikkate alındığında, temerrüt faizi başlangıç tarihi 19.11.2015 günüdür. Dolayısıyla bilirkişi heyeti tarafından yapılan hesaplamada, 30.09,2015 -19.11.2015 dönemi için akdi faiz, 19.11.2015 tarihinden, takip tarihi olan 03.12.2015 tarihinc kadar isc temerrüt faizi uygulanmıştır. Davalı …’a kat ihtarnamesi tebliğ edilemediğinden, temerrüt, icra takip tarihi itibariyle oluşmuştur. Bu nedenle 30.09.2015 tarihinden, takip tarihi olan 03.12.2015 tarihine kadar akdi faiz uygulanmıştır. İcra lakip tarihinden itibaren ise temerrüt faizi uygulanması gerekmektedir. Bu durumda her iki davalı açısından akdi faiz ve temerrüt faizi için esas alınan dönemlerde hata bulunmamaktadır. Yine her iki davalı yönünden dava ve takip konusu … takip no’lu krediye ilişkin ödeme planında fiilen uygulanan akdi faiz oranı %12 olduğundan davacı bankanın fiilen uyguladığı akdi faiz oranı üzerinde %26 akdi faiz oranı talebi yerinde değildir. Davacı bankanın -4000465241 risk numaralı ticari kredi alacağına ise talebi doğrultusunda hesap kat tarihi 30.09.2015 tarihinden davalı …’ın temerrüde düştüğü 19.11.2015 tarihine kadar %26, davalı …’ın temerrüde düştüğü 03.12.2015 tarihine kadar %26 akdi faiz oranı, temerrüde düştükleri tarihlerden sonra ise yine davacı bankanın talebi doğrultusunda kredi sözleşmesinin 12. Maddesine uygun olarak akdi faiz oranının %50 fazlası olan %39 temerrüt faizi uygulanmıştır. Bu bağlamda takipte talep olunan 4289 4501 7206 1203 no’lu alacak kredi kartı alacağı olup hükme esas alınan bilirkişi kök heyet raporu ve ek raporunda da doğru olarak belirlendiği üzere davacı bankaca takipte talep olunan dava konusu kredili mevduat hesabı ve kredi kartı için Sözleşmenin 12. Maddesi uyarınca belirlenen yıllık %39 faiz oranı ve takipte talep olunan %26 akdi faiz oranı bu türden kredi alacakları için 5464 sayılı Yasa’nın 26/3. Maddesi uyarınca TCMB tarafından üç ayda bir çıkarılan tebliğlerde belirtilen faiz oranı olan %24,24 akdi faiz ve %30,24 olan temerrüt faizi oranını geçemeyeceğinden uygulanması mümkün değildir.

Ayrıca, davalıların müteselsil kefil olarak imzaladıkları kredi sözleşmesinde açıkça çek bedelini depo etme yükümlülüğü bulunduğu düzenlenmediğinden depo talebinden davalı kefillerin sorumlu tutulmaması da yerindedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2020 tarihli ve 2017/11-36 Esas- 2020/290 Karar sayılı kararı da bu yöndedir. O halde ilk derece mahkemesince davalı kefillerden çek depo bedelinin talep edilemeyeceğine ilişkin kararına karşı davacı vekilinin istinaf sebebine itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinafa başvuran davacı banka 6219 Sayılı Kanunun geçici 5. maddesi uyarınca harçtan muaf olup tahsil olunan istinaf başvuru ve karar harcı bulunmadığından iadesi yönünde hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/09/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.