Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/833 E. 2022/1495 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/833 Esas 2022/1495 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/833
KARAR NO : 2022/1495

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2020
NUMARASI : 2018/319 Esas 2020/115 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 20/04/2018
KARAR TARİHİ : 02/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile hukuku davalıya ait olan maden sahasının nihai bedeli 500.000,00 TL üzerinden müvekkiline şartlı koşullu olarak devrine ilişkin 2016 yılında sözleşme imzalandığını, sözleşmede koşullu devralma nedeniyle imzadan sonra yapılan araştırma sonunda maden sahasında açık işletmeye uygun ekonomik linyit kömür varlığı tespit edilemediğini, bu nedenle 20/04/2016 tarihinde sözleşmenin feshedildiğinin davalıya bildirildiğini, davalı tarafın bu bildirim üzerine sözleşme uyarınca kendisine satılması taahhüt edilen kömürün satılması suretiyle, müvekkilinin davalıdan olan alacaklarının tahsil edilebileceği şeklinde bildirimde bulunduğunu, çıkarılacak kömür bulunmadığından ve zaten çıksa bile satışların davalı borcu ile ilgisi bulunmadığından müvekkilinin sözleşme gereği davalıdan alacağının bulunduğunu, davalı tarafın acil ödenmesi gereken borçlarının, kendi namına ödenmesini talebi üzerine sözleşmenin 9. maddesi uyarınca 27/01/2016 tarihinde 109.730,00TL ödeme yapıldığını, devir halinde bu ödemelerin devir bedelinden mahsup edileceğinin belirtilmiş olduğunu, sözleşme hükümleri tamamlanıncaya kadar davalının müvekkiline 120.000,00 TL tutarlı bono vereceğinin belirlendiğini ve 30/06/2016 vadeli bononun müvekkiline verildiğini, senedin vadesi belli olmadığından faiz tutarının senede dahil edilmediğini, TTK 20.mad.uyarınca ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanılmış olduğunu, belirtilen 120.000,00 TL lik senet için Ankara 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/265 D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alındığını ve Ankara 5.İcra Müdürlüğü 2016/15293 E. sayılı dosyası ile takip açıldığını, borçlunun yetkiye ve borca itirazı üzerine Ankara l0.İcra Hukuk Mahkemesi tarafından yetki itirazının kabul edildiğini, Ankara BAM 18 HD tarafından yetki itirazının reddine karar verildiğini ve dosyanın mahkemeye döndüğünü, mahkemece bu kez borcun kaynağının yargılamayı gerektirdiği gerekçesi ile takibin iptaline karar verildiğini, müvekkilinin 120.000,00 TL tutarlı senetten dolayı alacaklı olduğunu, tahsilde tekerrüre mahal verilmeden 120.000,00 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans fâizi ile birlikte müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davalının talebi ve gereklilikleri nedeniyle … borçları, tapu ve ruhsat üzerindeki vergi borçları, SGK borçları, davalının ödenmesini talep ettiği diğer borçları çerçevesinde 277.659,19 TL ödeme yapılmış olduğunu, bu ödemeler nedeniyle temerrüt tarihinden itibaren avans faizine hak kazanıldığını belirterek bonodan doğan 120.000,00 TL alacağın avans faizi ile birlikte ile bonodan sonra geriye kalan 157.659,19 TL’nin ödeme gününden itibaren yasal faiz ilave edilerek toplanmak suretiyle temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya ait olan … grup işletme ruhsatlı, maden sahasının satışı konusunda taraflar arasında ilk önce 27/01/2016 tarihinde 600.000,00 TL bedelli sözleşmenin imzalandığını, bu sözleşmede belirtilen şekilde maden sahasının bir kısım borçlarının alıcı şirket tarafından ödenip satış bedelinden düşüleceğinin karara bağlandığını, müvekkili tarafından 120.000,00 TL bedelli 30/06/2016 vadeli senedin teminat olarak davacıya verildiğini, davalı müvekkili tarafından taraflara aracı olan…’a taşınmaz satış yetkisi de olan vekaletname verilerek edimlerinin tamamlanmış olduğunu, davacının bazı sondaj çalışmaları yaptığını, sözleşmenin yenilenmesi gerektiğini bildirdiğini, müvekkili tarafından bu önerinin kabul edilmediğini, yapılan görüşmeler neticesinde 10.08.2016 tarihli sözleşmenin imzalandığını, bu sözleşme ile sözleşme bedelinin 500.000,00 TL olarak belirlendiğini, sözleşmenin 4. maddesi uyarınca maden ruhsat sahası içinde taşınmaz üzerinde iki adet kapalı alanı olan yapı, şantiye binaları, kömür kırma eleme tesisleri, kapalı stok alanı, kompresörler, vinç, su tankları, nakliye vagonları, trafo ve maden sahasının işlemesi için gerekli olan bilumun araçların devri konusunda anlaşmaya varıldığını, bu anlaşma ile taşınmaz bedelinden daha fazla değeri olan tesislerin davacı şirkete satılmış olduğunu, satış için vergi dairesinden borcu olmadığına dair yazının da davacıya verildiğini, davacının borcunu ödemeyip sürekli ödemeleri geciktirerek ödemelerin artmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin ekonomik sıkıntıya girmesi üzerine değerinden ucuza maden ruhsatı ve sahasını sattığını, icra takibinin usulsüz olması üzerine sözleşmenin feshi için Muğla 3.Noterliği 29.01.2018 tarihli ihtarnameden sonra davacının cevap verdiğini, davacı tarafın ödemelerinin bir kısmının ruhsat için yatırılması gereken harçlar olduğunu, sözleşme gereği davacının yatırması gerektiğini, müvekkilinden talep edilemeyeceğini, diğer ödemelerin ise müvekkilinin zararlarının karşılanmasında çok uzak olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; sözleşmenin feshedilmiş olması nedeniyle devir işleminin yapılması ve işletmeye açılması için davacı tarafından, davalı adına yapılan zorunlu harcamalar ve ödemeler olan toplam 277.659,19 TL’nin davalıdan tahsili istemiyle açılan davada, bilirkişi heyeti raporlarıyla taraflar arasındaki sözleşme ve kayıtların incelenmesi neticesinde davacı şirket tarafından, davalı namına ve davalıya yapılan toplam ödeme tutarının 278.351,88 TL olduğunun belirlendiği, dava özü itibariyle sözleşmenin feshi nedeniyle edimlerin iadesi talebine ilişkin olup, bu noktada sözleşmenin feshedilip edilmediğinin tespiti gerektiği, davacı tarafça sözleşmenin 20/04/2016 tarihinde feshedildiği beyan edilmiş ise de ikinci sözleşmenin bu tarihten sonraki tarih olan 10/08/2016 tarihinde yapıldığı, bu yönde taraf vekillerine beyanda bulunmaları yönünde süre verildiği, diğer taraftan, akit şirketlerin fesih yönünden iradelerinin tespiti bakımından ihtarnameler incelendiğinde davacı tarafından keşide edilen 14/02/2018 tarihli ihtarname ile, davalı tarafa devir işlemlerini tamamlaması için süre verildiği, böylelikle sözleşmenin devamı yönündeki iradenin halen devam ettiği, davalı tarafça keşide edilen 29/01/2018 tarihli ihtarname ile sözleşmedeki bedellerin kendisine ödenmesini ve devir işlemlerinin tamamlanmasını davacıya ihtar ettiği görülmekle davalının da sözleşmenin feshi yönünde iradesinin olmadığı, böylelikle sözleşmenin feshedilmemiş olduğu, davacı ile davalı arasındaki sözleşmede devir bedeline mahsuben davacının davalı lehine borç ödemeleri yapacağı, bu ödemelerin daha sonra devir bedelinden mahsup edileceği düzenlendiğinden sözleşme feshedilmediği sürece bu ödemelerin ileride gerçekleşecek devirden mahsubu söz konusu olabileceğinden geri istenmelerinin (muaccel hale gelmelerinin) feshe bağlı olacağı, sözleşme feshedilmediği sürece davacının davalıdan bedel talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözleşme hükümleri çerçevesinde edimlerin iadesi gerektiğinden sözleşmenin feshinin şart olmadığını, davaya konusu sözleşmenin şartlı ve karma nitelikte, geciktirici şarta bağlı bir devir sözleşmesi olduğunu, müvekkilinin sözleşme konusu yeri devir alması, bu yerin sözleşmede belirtilen nitelikleri taşıması ve davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi koşuluna bağlı olduğunu, geciktirici koşul gerçekleşmediğine göre fesih gerekmeksizin verilen bedellerin iadesinin istenebileceğini, (TBK’nın 172/2. Maddesi gereği) müvekkilinin iade talebi için sözleşmenin feshi aranacak olduğunda bu sözleşmenin feshedilmiş olduğunun da kabul edilebileceğini, zaten davalının keşide ettiği 29.01.2018 tarihli ihtarnamede “10.08.2016 tarihli maden ruhsat sahasının devrine ilişkin sözleşmenin feshi ihbarıdır” başlığını kullandığı gibi ihtarname içeriğinde de buna uygun beyanda bulunduğunu, bu durumda sözleşmenini feshedildiği kabul edilerek müvekkilince yapılan ödemelerin iadesi gerektiğini, yerleşik yargı uygulamasına göre müvekkili tarafından edimlerin iadesi yönünde açılan bu davanın fesih iradesi olarak yorumlandığını, nitekim bilirkişi raporunda müvekkiline iade edilmesi gereken miktarın belirlendiğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, taraflar arasında imzalanan davalı uhdesinde bulunan maden sahasının davacı şirkete şartlı koşullu devrine ilişkin sözleşme kapsamında yapılan ödemelerin iadesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı açıklamayla davanın reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı ile davalı arasında “Hukuku … Uhdesinde bulunan Maden Sahasının … AŞ’ne şartlı koşullu devrine ilişkin 27.01.2016 tarihinde imzalanan sözleşmenin 2. Maddesinde düzenlenen sözleşmenin konusu başlıklı maddesinde; “Hukuku, … uhdesinde bulunan ve aşağıdaki genel bilgileri verilen ruhsat sahasının şartlı ve koşullu olarak … AŞ tarafından devir alınmasından ibarettir” denilmiş, devamında “devir alan bu sondajlar neticesinde açık işletmeye uygun ekonomik linyit kömürü bulması halinde bunu email yolu ile yazılı olarak ruhsat sahibine bildirecek ve madde 9 daki ödeme tarihlerine uygun verilecek senetler ve banka hesabına peşin ödeme mukabilinde ruhsatı …’tan 600.000,00 TL toplam bedelle devir alacaktır. Aracı bu tebligat mailine göre devir işlemlerini başlatacaktır. Devir alanın sondajları bitirmesi ve sahayı devir alıp almayacağı kararını …’a ve…’a bildirmesi için son tarih 25.04.2016 tarihidir. Devir alan sahayı devralmak istemediğini mail yolu ile yazılı olarak ruhsat sahibine ve aracıya bildirir ise sözleşme kendiliğinden fesih olacak ve taraflar birbirlerinden herhangi bir bedel talep edemeyeceklerdir. Devir alan sahayı devir almaya karar verdiği takdirde …’a ve…’a yapılacak tebligatla sahanın devir alanın dilediği bir şahsa firmaya ve ve kuruma devrine … muvafakat eder ve sözleşme miktarı ve şartları harici herhangi bir ilave istekte bulunamaz. Sözleşmenin 9. Maddesinde devir ödemeleri başlığı altında davalı ruhsat sahibi nam ve hesabına davacı devralan tarafından 27.01.2016-30.04.2016 tarihleri arasında 8 adet ödeme bedeli olarak toplam 109.730,00 TL ödenmesi, bunlardan ayrı borç çıkması halinde devir alan ilave borcu dilerse öder ve 30.04.2016 tarihli ilk ödemeye mahsup eder. … sözleşme hükümleri tamamlanıncaya kadar bu ödemeler karşılığı 30.06.2016 vadeli 120.000,00 TL devir alan adına düzenlenmiş senedi devir alana verecektir. Madde 2’de anlaşılan toplam bedel aşağıdaki şekilde ruhsat sahibine ödenecektir. 30.04.2016 tarihinde 150.000,00 TL -109.730,00 :40270,00 TL …’ın banka hesabına transfer, 30.07.2016 150.000,00 TL senet, 30.10.2016 150.000,00 TL senet, 30.01.2017 150.000,00 TL senet. Olarak düzenlenmiştir. Davalı tarafından sunulan 10.08.2016 tarihli sözleşme ile “Hukuku … Uhdesinde Bulunan maden sahasının ….’ne şartlı koşullu devrine dair sözleşmenin ilk sözleşmeyi değiştiren ilgili hükümlerinin şu şekilde yer aldığı görülmüştür. Sözleşmenin konusu madde 2; “…İşbu ruhsat …. Veya onun göstereceği herhangi bir üçüncü tüzel kişi veya şahıs tarafından sözleşme şartlarının yerine gelmesi mukabilinde … ‘tan 500.000,00TL. bedelle devir alınacaktır. Aracı devir işlemlerinin başlaması için kendisine yapılan tebligat mailine göre devir işlemini başlatacaktır. “Devir Ödemeleri başlıklı 9. maddede”; “Devir işlemleri süresince … veya herhangi bir üçüncü şahıs ocakta üretim yapamayacakıtır. İş bu sözleşme tarihine kadar … ‘a veya namı hesabına muhtelif şekillerde 90.000,00TL. ödeme yapılmıştır. 500.000,00TL. devir bedelinden 90.000,00TL. mahsup edildiğinde devir alan … ‘a 410.000,00TL. bakşiye ödemeyi aşağıda belirtilen şekillerde yapacaktır. … borçları ödenecek, tapu ve ruhsat üzerindeki vergi ve SGK hacizleri ödenecek bu ödemelerden sonra kalan bakiye miktar ise ruhsat devir zaptı gününde, ruhsat devir zaptı gününden 180 gün vadeli ilk senet ve 180 günü takip eden her 90’ncı güne vadeli 5 adet senet ile toplam 6 senet ile tamamlanacaktır…
Bu ödemelerden ari olmak üzere devir alan, …’a-200 toleranslı 3700 kcal/kg kalorilik değere sahip 06-18 mm fındık linyit kömürünü toplam 1500 ton ile sınırlı olmak kaydı ile işbu ruhsattaki ocak yerinde teslim ederek, beher tonu 230,00TL/ton olarak satmayı taahhüt eder. … kömür bedelini peşin olarak yatıracak ve yükleme ondan sonra yapılacaktır…” denilmiştir.
Davalı ruhsat sahibi tarafından davacıya keşide edilen Muğla 3. Noterliği’nin 29.01.2018 tarihli ihtarnamesi ile işbu ihtarın tarafınıza ihtarından itibaren 15 gün içinde sözleşmede belirtilen ödemeleri tarafına yaparak bedeli karşılığında maden ruhsat sahasını devir işlemlerini tamamlamasını, aksi takdirde sözleşmeni feshi yoluna başvuracağını ihtaren bildirildiği, ihtarnamede konunun 10.08.2016 tarihli maden ruhsat sahasının devrine ilişkin sözleşmenin feshinin ihbarıdır” denildiği, davacı tarafından davalıya keşide edilen 14.02.2018 tarihli Ankara 24. Noterliği’nin cevabi ihtarnamesinde sözleşmenin 9. Maddesi hükmü gereği tarafınıza ve namı hesabınıza yapılmış olan bu ödemelerin toplamının 277.659,19 TL olduğu belirtilerek tarafınız uhdesinde bulunan tüm borçlarınızı ödeyerek, bahse konu ruhsat ve taşınmaz üzerindeki devri engelleyen tüm hacizlerin kaldırılmasını ve teknik nezaretçinizden muvafakatname alarak devir işlemlerini işbu ihtarnamenin tebliğinden itibaren 15 iş günü içinde tamamlamanızı aksi takdirde her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla aleyhe yasal yollara başvurulacağının ihtaren bildirilmiştir.
Dosya kapsamında hesap uzmanı ve mali müşavirden oluşan iki kişilik bilirkişi heyetinde alınan bilirkişi raporunda; davacı şirketin kayıtlarına göre davacıya yapılan ödemelerin toplam tutarı 277.659,19 TL olup kendi kayıtlarına göre 120.000,00 TL tahsilat yapıldığı görüldüğünden davacı adına kalan kalan ödemeler toplamının 157.659,19 TL olduğu, davadan önce taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiğine dair bir tespit yapılamadığından ve davacı ile davalı arasındaki sözleşmede devir bedeline mahsuben davacının davalı lehine borç ödemeleri yapacağı, bu ödemelerin daha sonra devir bedelinden mahsup edileceği düzenlendiğinden sözleşme feshedilmediği sürece bu ödemelerin ileride gerçekleşecek devirden mahsubu söz konusu olabileceğinden geri istenmelerinin (muaccel hale gelmelerinin) feshe bağlı olacağı düşünüldüğü takdirde, hukuki takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, sözleşme feshedilmediği sürece davacının davalıdan bedel talebinde bulunamayacağı, ancak Mahkemece dava tarihi itibariyle davacının davalıya ödediği tutarları geri isteme hakkının muaccel hale geldiği kabul edildiği takdirde, dosyaya sunulan belgelerin dökümüne göre ödeme tutarı 278.351,88 TL olup davacının kendi defterlerindeki kayıtlı ödeme tutarları 277.659,19 TL olduğundan ve davacının davadaki talebi de 277.659,19 TL olduğundan taleple bağlı kalınarak davacının davalıdan toplam 277.659,19 TL’yi talep edebileceği, bunun 120.000,00 TL’sinin 30.06.2016 vadeli bono ile tahsilde tekerrür olmamak üzere tahsili gerekeceği belirtilmiştir.
Davacı, taraflar arasında davalının ruhsat sahibi olduğu maden sahasının işletilmesinin devrine ilişkin 2016 yılında imzalanan sözleşmede koşullu devralma nedeniyle imzadan sonra yapılan araştırma sonunda maden sahasında açık işletmeye uygun ekonomik linyit kömür varlığı tespit edilemediğini, bu nedenle 20/04/2016 tarihinde sözleşmenin feshedildiğinin davalıya bildirildiğini, sözleşmeni 9. Maddesi gereği davalının borçlarının davalı namına ödendiğini, bu ödemelerin devir bedelinden düşülmesinin sözleşmede kararlaştırıldığını, davalı tarafından sözleşme tamamlanıncaya kadar 120.000,00 TL meblağlı bono verildiğini ileri sürerek davalı adına yapılan ödemeler sebebiyle bonodan doğan ve bono mablağı dışında kalan meblağın davalıdan faizi ile birlikte tahsili talep edilmiş, davalı ise taraflar arasında davalının ruhsat sahibi olduğu maden sahasının ruhsatının ve işletilmesinin devri konusunda 27.01.2016 tarihinde 600.000,00 TL devir bedeli karşılığında sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile maden sahasının borçlarının davacı tarafından ödenerek devir bedelinden düşülmesinin kararlaştırıldığını, davalı tarafından sözleşmenin teminat olarak 120.000,00 TL bedelli bononun verildiğini, davalının üzerine düşen edimleri yerine getirerek aracılık eden kişiye taşınmaz satış yetkisinin verilmesini içerir vekaletname düzenleyip verdiğini, davacının daha sonra sondaj çalışmaları yaptığını be sözleşmenin yenilenmesi gerektiğini bildirdiğini, bunun üzerine 10.08.2016 tarihinde 500.000,00 TL devir karşılığında aynı maden sahasının işletilmesinin devrine ilişkin sözleşmenin imzalandığını, vergi borcu yoktur yazısının da davacıya verildiğini, davacı tarafından ruhsat için yapılması gereken ödemelerin yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki maden sahasının ruhsatının ve işletmesinin devrine ilişkin 27.01.2016 tarihli ilk sözleşmenin feshedilip feshedilmediği, taraflar arasında 10.08.2016 tarihinde yeni bir sözleşmenin imzalanıp imzalanmadığı, davacının sözleşme kapsamında yapmış olduğu ödemelerin iadesini talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasında ilk olarak 27.01.2016 tarihinde ruhsatı ve ruhsat sahası davalıya ait olan maden sahasının devir bedeli karşılığında şartlı ve koşullu olarak davacıya 600.000,00 TL karşılığında devrinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin devri 2. Maddesinde belirtildiği üzere “devir alanın bu sondajlar neticesinde açık işletmeye uygun ekonomik linyit kömürü bulması halinde bunu email yolu ile yazılı olarak ruhsat sahibine bildirme koşuluna bağlandığı, davacı tarafından sözleşmeye istinaden 9. Maddesi kapsamında davalı adına ödemeler yapıldığı, davalı tarafından sözleşmenin teminat olarak 27.01.2016 tanzim ve 120.000,00 TL meblağlı 30.06.2016 vade tarihli bir adet bononun davacıya verildiği, davacı tarafından davalıya gönderilen 20.04.2016 tarihli elektronik posta iletisi ile sözleşmenin 2. Maddesi gereği sahanızda yapılan sondajlar neticesinde açık işletmeye uygun ekonomik linyit kömür varlığı saptanamadığı, bu nedenle söz konusu sahayı devralmayacağını bildirdiği, davalının davacıya cevaben sözleşmenin feshedildiği, bu durumda davacı tarafından yapılan ödemelerin iadesi için sözleşmede gösterilen usulle hareket etmesi gerektiği, 30.06.2016 vade tarihli senedin de iadesi gerektiğinin bildirildiği, taraflar arasında 10.08.2016 tarihinde davalıya ait aynı maden sahasının ve ruhsatının davacıya 500.000,00 TL devir bedeli karşılığında şartlı ve koşullu olarak devri kararlaştırılmış ise de bu defa sözleşmede “devir alanın bu sondajlar neticesinde açık işletmeye uygun ekonomik linyit kömürü bulması halinde bunu email yolu ile yazılı olarak ruhsat sahibine bildirme koşuluna” bağlanmadığı gibi sözleşmenin 15/a bendinde sözleşme imzalandıktan sonra işbu sözleşme ile ilgili bütün önceki düzenlemelerin ve yazışmaların geçersiz ve hükümsüz olarak kabul edileceğinin öngörüldüğü, sözleşmenin devir ödemeleri başlıklı 9. Maddesinde ise; işbu sözleşme tarihine kadar davalıya veya namı hesabına muhtelif şekillerde 90.000,00 TL ödeme yapıldığı, 500.000,00 Tl devir bedelinden 90.000,00 TL mahsup edildiğinde devir alanın ruhsat sahibi davalıya 410.000,00 TL bakiye ödemeyi aşağıda belirtilen şekillerde yapacaktır. … nam ve hesabına … borçları ödenecek, tapu ve ruhsat üzerindeki vergi ve SGK hacizleri ödenecek, bu ödemelerden sonra kalan bakiye miktar ise ruhsat devir zaptı gününde, ruhsat devir zaptı gününden 180 gün vadeli ilk senet ve 180 günü takip eden her 90’ıncı güne vadeli 5 adet senet ile toplamda 6 adet senet ile tamamlanacaktır. Ancak devir işleminin 31.12.2016’dan önce tamamlanması halinde bile ilk senet tarihi 01.06.2017 olacak ve diğer senetler 90 gün vadeler aralıkları ile takip edecektir. Devir zaptı öncesinde ruhsata veya ocağa gelecek her türlü ceza ve yaptırım …’a aittir. Devir alan diler ise bu ceza ve yaptırımları … hesabından düşülmek kaydı şartı ile yapabilir. … bu sorumluluktan imtina etmez. Sözleşme tarihindeki ocaktaki tüm demirbaşlar ve emtialar zapt tutanağı ile devir alana teslim edilmiştir. Bu ödemelere istinaden devir alan diler ise bu devir bedelinden düşülmek kaydı ile …’a kısmi ödeme yapabilir. Devir alanın böyle bir ödeme zorunluluğu yoktur, hasıla gelebilecek herhangi bir olumsuzluğu bertaraf etmek adına kendi inisiyatifi ile böyle bir ödeme kararı alabilir.” denilmiş olup taraflar arasında imzalanan ilk sözleşme feshedilip davalıya ait ilk sözleşme konusu aynı maden sahasının ve maden ruhsatının devri konusunda yeni bir sözleşmenin imzalanmış olduğu ve taraflarca feshedilmediği, ilk sözleşmenin 2. Maddesinde yer verilen “devir alanın bu sondajlar neticesinde açık işletmeye uygun ekonomik linyit kömürü bulması halinde bunu email yolu ile yazılı olarak ruhsat sahibine bildirme koşulunun” yeni sözleşmede öngörülmediği, bu durumda sözleşmenin 9. Maddesi gereği davacı tarafından davalıya veya davalı nam ve hesabına yapılan ödemelerin devir bedelinden mahsup edilebileceği gözetildiğinde, davacı tarafından bilirkişi raporu ile belirlenen davalıya veya davalı nam ve hesabına yapılan toplam ödeme tutarı 277.659,19 TL olup bunun 120.000,00 TL’sinin 30.06.2016 vadeli bono ile tahsilde tekerrür olmamak üzere tahsili gerekeceği tespit edildiğine ve ikinci sözleşmede devir bedeli olarak belirlenen 500.000,00 TL’yi aşmadığına göre ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,3 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/12/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.