Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/821 E. 2023/289 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/821 Esas 2023/289 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/821
KARAR NO : 2023/289

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2020
NUMARASI : 2017/298 Esas 2020/55 Karar
DAVACI : …-…
VEKİLİ
DAVALI
VEKİLLERİ
DAVA : Sözleşmenin haksız feshi iddiasına dayalı Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/04/2017
KARAR TARİHİ : 02/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2022

Taraflar arasındaki maddi tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 2013 yılında Çin firması ….Şti. ile ilerde ortaklık yapmak için kurulmuş olup, şirketin kuruluş amacının, herhangi bir faaliyet sonucu oluşan kullanım dışı kalmış evsel, endüstriyel, tarımsal tıbbi ve ambalaj atıkları vs. tehlikeli ve tehlikesiz her türlü artık malzemenin ayrıştırılarak ekonomiye kazandırılması, teknolojik yöntemlerle elektrik enerjisi elde edilmesi olduğunu, müvekkili şirketin hisselerinin tamamının davalıya devri konusunda taraflar arasında 15.05.2015 tarihli “Hisse Devri Sözleşmesi”nin imzalanmasından 7 ay sonra davalının, davacıya göndermiş olduğu Ankara 20. Noterliği 02.12.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile sözleşmenin 4. ve 5. maddeleri uyarınca yapılmış olan incelemeler ve fizibilite çalışmaları sonucunda atık bertaraf konusunda yatırım yapılmasının uygun bulunmadığı gerekçesini ileri sürerek sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, müvekkili şirketin iş bu haksız ve dayanaksız fesih bildirimi üzerine, davalı şirkete Kadıköy 30. Noterliği kanalıyla 08 Aralık 2016 tarihli cevap yazarak davalı firmanın yapmak zorunda olduğu fizibilite raporunun bir nüshasını gönderip nasıl bir olumsuzluk tespit ettiklerini belgelemelerini istediğini, fizibilite raporunun müvekkiline gönderilmediği gibi görüşme talebinin de kabul edilmediğini, müvekkili tarafından davalıya son kez gönderilen Ankara 30. Noterliği’nin 14.06.2016 tarihli feshin haksız olduğunun bildirir ihtarnameye cevap verilmediğini, sözleşmenin 5.2. Maddesinde düzenlenen fesih hakkının kullanılabilmesi için davalı tarafından öncesinde fizibilite raporu alınması gerektiğini, davalı tarafından sözleşmenin haksız feshi sebebiyle davacı şirket yetkililerinin atık bertarafı ve bu yolla enerji üretimi işine girmeden evvel 2 yıl gibi uzun bir süre emek sarf ederek ciddi bir hazırlık ve çalışma yaptığını, bu bağlamda Kadirli ilçesinde yer alan uygun arazinin yatırım amacıyla davacı şirkete tahsisi için çalışmalara başlandığını, arazinin Çinli firma yetkililerine gösterilerek onay alındığını, müvekkili şirketin bu amaçla yapmış olduğu başvuruların ve uygulanacak proje örneğinin Kadirli Kaymakamlığı Mal Müdürlüğünde yer alan dosyada bulunduğunu, müvekkili şirkete tahsis edilecek olan 870.723,16 m2 lik bir alan olup, Çin firması ile yapılan görüşmelerin, davacı şirket yetkililerine ait olan …üzerinden gerçekleştirildiğini ve her iki tarafın da ortaklık konusunda iradelerini ortaya koyduktan sonradır ki, müvekkili şirket yetkililerince …nin kurulduğunu, …’ ın Çin devlet firması olan …’in resmi koordinatörü olduğunu, mail yazışmalarından da anlaşılacağı üzere Çin firmasının söz konusu ortaklık ile birlikte Türkiye’de kendilerine yatırım alanı sağlanması neticesinde % 51 ortaklık payı için asgari 10 milyon Euro vermeyi kabul ettiğini, daha önce çevresinde 1900 civarında endüstriyel tesis bulunan ve 400 dönüm arazisi olan Çorlu’daki ekolojik enerjinin % 51 hissesi karşılığı Çin firmasından 25 milyon Euro talep ettiğini, müvekkili şirketin Kadirli bölgesinde adına tahsis edilmiş olan arazide atık bertarafı konusunda yatırım ve çalışma yapmak üzere, Kadirli Kaymakamlığı’nda yer alan proje kapsamında faaliyet göstermek üzere kurulduğunu, bu aşamada devreye giren davalı şirketin davacıya Çin firması ile ortaklık kurup, yabancı bir firmayı Türkiye pazarına sokmasının doğru olmayacağını bildirerek davacı şirket ile kendilerinin ortak iş yapma gayesinde olduklarını ilettiğini, davalı tarafın şirket hisselerini tümüyle satın alma talebinde bulunmadan ve sözleşme akdedilmeden evvel bölge ve tesisin kurulacağı araziyi gördüğünü, vali ve bölge bürokratları ile görüştüğünü, bu aşamadan sonra da davalının davacı şirketin hisselerinin tümünü satın almak konusunda ısrar ettiğini, sözleşmeye konulan cezai şarta ilişkin maddeyi dahi müvekkilinin kabul ettiğini, davalının sözleşmeyi kötü niyetli olarak feshettiğini, müvekkili şirketin bu süreçte, Çin firması ile yapmak üzere olduğu anlaşmadan da vazgeçtiğini ve hisse devri sözleşmesi akabinde devrin gerçekleştirilmesi için aylarca davalı şirketten bir adım atmasını beklediğini, davalı şirketin, projesi ve arazisi hazır bulunan ve Türkiye için oldukça karlı bir alanda faaliyet gösterecek olan müvekkili şirketi atık bertarafı konusunda yatırım yapılmasının uygun bulunmadığı gerekçesiyle devralmaktan vazgeçtiğini, fesih şartları oluşmadığından gerçekleştirilen feshin de haksız olduğunu, müvekkili şirketin yabancı firma ile yapılacak anlaşmayı da davalı firma sebebiyle bozmuş olduğundan sözleşmenin imzalandığı tarihten bu yana faaliyete geçmediği gibi haksız fesih tarihinden bu yana başkaca bir yatırımcı ortak da bulamadığını, ayrıca sözleşme feshedilmeseydi davalı tarafından hisse devri neticesinde ödenecek bedelin kendisine ödenmediğinden bu yönden de zarara uğradığını, sözleşmenin imzalanmasından itibaren müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek davalı firmanın haksız ve mesnetsiz olarak tek taraflı feshettiği için fazlaya dair haklar saklı kalmak ve ileride artırılmak üzere şimdilik 200.000.00-TL’ nin haksız fesih tarihi olan 02.12.2015 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketten tazmini ile davacıya ödenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 15.05.2015 tarihinde imzalanan şirket hisse devir sözleşmesinin 4. Maddesinde, taraflar ortak mutabakat ile, alıcı sıfatına haiz davalı şirket tarafından yapılacak teknik, hukuki, ticari, idari, mali ve finansal incelemeler neticesinde davacı şirketin hisselerinin satın alınabilir olup olmadığına müvekkili şirketçe karar verilmesinin hüküm altına alındığını, sözleşmenin 4.1. maddesi uyarınca, şayet alıcı sıfatını haiz müvekkili şirket hisselerine münhasıran kendi alacağı karar ile devralmaya karar verirse bunu satıcılara yazılı olarak bildirileceğini ve bu yazılı bildirim akabinde ise hisselere ilişkin devir işlemlerine başlanacağını, sözleşmenin 5.2.maddesinde ise müvekkili şirketin yapacağı teknik, hukuki, ticari, idari mali ve finansal incelemeler sonucunda müvekkili şirketin davacı şirket hisselerini satın almama yönünde karar vermesi halini düzenlediğini, sözleşmenin 5.2 maddesi gereğince inceleme ve fizibilite çalışmalarının müvekkili şirket tarafından yapılmasını, bu inceleme ve fizibilite çalışmaları neticesinde müvekkili şirketin yatırım yapmayı yani şirket hisselerini devralmayı uygun görmemesi durumunda sözleşmeyi feshedebileceğini kabul ettiğini, müvekkili şirket tarafından o günkü şartlar doğrultusunda yapılan inceleme neticesinde müvekkili şirket tarafından yatırım yapılması uygun bulunmadığını, bu sebeple tarafların ortak mutabakatı ile sözleşme de bahsedilen haklar uyarınca müvekkili şirket tarafından bahse konu sözleşme 02.12.2015 tarihinde Ankara 20. Noterliği’nden keşide edilen … yevmiye numaralı fesih ihtarnamesi ile feshedildiğini, tacir olan davacı şirketin Türk Ticaret Kanunu’nun 18. maddesi gereğince ticaretine dair bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü altında olduğunu, davacı tarafından sözleşmenin haksız olarak feshedilmiş olmasının ileri sürülmesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, fesih halinde herhangi bir zarar ziyan vb talepte bulunamayacağını, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca şirketin satın alınabilir olup olmadığına karar verme yetkisinin münhasıran müvekkili şirkete ait olduğunu, davacı tarafından gönderilen ihtarnamelere cevap verilerek bu durumun bildirildiğini, davacının Çinli firma ile yapmış olduğu görüşmelerin de müvekkili şirket yüzünden sonlandırmış olduğu iddiasının da kabul edilmediğini, müvekkili şirketin Çin firması ile ortaklık kurup yabancı bir firmayı Türkiye pazarına sokulmasının doğru olmayacağını bildirdiğini ve davacının bu sebeple Çin firması ile anlaşma yapmaktan vazgeçtiğine dair iddiasının aksine müvekkili şirketin Çinli firma ile ortaklık kurulmaması yada Çinli firmanın Türkiye pazarına sokulmamasına ilişkin herhangi bir beyanda veya çabada bulunmadığını, Çinli firma ile davacının akdetmeyi planladığı sözleşmenin akdedilip akdedilmemesine ilişkin karar davacıya ait olduğu gibi davacının iddia ettiği şekilde işin karlı olduğu bir durumda da halen Çin veya herhangi bir ülkeden bir firmayla bu işi yapmasının önünde de bir engel bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; 2013 yılında kurulan davacı şirketin taraflar arasındaki görüşme ve yazışmalar neticesinde 15.05.2015 tarihinde davacı şirketin hisselerinin tamamının devri için davacı ve davacının hissedarı olan … ile bir hisse devir sözleşmesi imzalandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. ve 5 maddesinde davalı şirket tarafından yapılacak teknik, hukuki, ticari, idari, mali ve finansal incelemeler neticesinde davacı şirketin hisselerinin satın alınabilir olup olmadığına davalı şirketçe karar verileceği ve devralmaya karar vermesi halinde bunun satıcılara yazılı olarak bildirileceği, yazılı bildirim akabinde ise hisselere ilişkin devir işlemlerine başlanacağı, davalı şirketin yapacağı teknik, hukuki, ticari, idari mali ve finansal incelemeler sonucunda davacı şirketin hisselerinin tamamının alıcı tarafından satın alınabilir olmadığına karar verilmesi halinde alıcı sıfatına haiz davalı şirketin bu durumu satıcılara bildireceği ve böylesine bir durumun vukuu bulması halinde sözleşmenin hükümsüz hale geleceği ve satıcının ve davacı şirketin alıcı konumundaki davalı şirketten her ne ad altında olursa hiçbir talepte (masraf, zarar, ziyan kayıp vs) bulunmayacağının hüküm altına alındığı, sözleşmeni 5.2. Maddesindeki açık düzenleme gereği ayrıca alıcının fizibilite raporunu davacı yana da ibraz etmesi gerektiği yönünde hiçbir sözleşmesel yükümlülük olmadığı, aksine taraflar arasında hisse devir sözleşmesindeki düzenleme gereği alıcının masraf, zarar, ziyan, kayıp vs hiçbir ödeme yapmaksızın alıcının (davalının) yapacağı teknik, hukuki, ticari, idari mali ve finansal incelemeler sonucunda davacı şirketin hisselerinin tamamının alıcı tarafından satın alınabilir olmadığına karar verilmesi halinde sözleşmenin hükümsüz hale geleceği yönündeki sözleşme hükmü gözetilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin, müvekkili şirketi satın almak için önce 350.000,00 TL, 23 gün sonra yılbaşı gecesi teklifini 650.000,00 TL olarak yenilediğini, 2 ay sonra teklifini 1.900.000,00 TL ye çıkarmışken bu teklifleri sektörün fizibil olduğunu bilmeden yapmış olamayacağını, davalı tarafın maillerindeki bütün bu ifadelerin ve sözleşme hükmünün, fizibilitenin yaptırılmasını, olumlu veya olumsuz çıkması hallerine göre de şirketin devralınması hususunda karar verilmesi gerektiğini, davalının müvekkili firmaya gönderdiği Ankara 20. Noterliği’nin 02.12.2015 tarihli ihtarnamede “hisse devir sözleşmesinin 4.-5. Maddeleri uyarınca yapılmış olan incelemeler ve fizibilite çalışmaları sonucunda atık bertaraf konusunda yatırım yapmasının uygun bulunmadığını bildirmektedir” ihtarnamedeki bu ifadeden davalı tarafın yetkili bir firmaya fizibilite çalışmaları yaptırdığını ve ortaya çıkan fizibilite raporunun da olumsuz olduğunun anlaşılacağını, fakat mahkemeye sundukları dilekçelerinde ve duruşmadaki beyanlarında fizibilite yaptırmadıklarını, zaten fizibilite yaptırmaya da mecbur olmadıklarını, bilirkişi raporundaki “fizibilite yaptırılmamıştır” ifadesinden sonra mahkemeye verdikleri dilekçelerinde ise “mahkeme isterse fizibilite yaptırabileceklerini” yazdıklarını ancak son duruşmada ise fizibilite yaptırmış olduklarını ve bu raporu davacıya göndermek zorunda olmadıklarınını ifade ettiklerini, fizibilite raporu konusunda davalının çelişkili beyanlarının bulunduğunu, davalının sözleşmenin 4.4. Maddesinde yazılı olan “devir için 4.2. Maddesinde yazılanlarla sınırlı olmamak üzere taraflar devir için zorunlu ve gerekli olan sair tüm işlemleri de iyi niyetle derhal ve en kısa zamanda yerine getireceklerdir” hükmüne riayet etmeyip 7 ay kadar beklediğini ve mahkemenin de bu keyfiliği görmezden geldiğini, sözleşmeni 5.2. Maddesinin sözleşmenin 4.1. Ve 4.4. Maddelerini ortadan kaldırmayacağını, sözleşmenin 4.1. maddesinde şirketin alıcı tarafından incelenmesinin vurgulandığını, kuruluş sermayesi ile hayata geçirilen tek kişilik personeli olmayan davası alacağı borcu bulunmayan banka kredisi kullanmayan bir tane dahi fatura kesmemiş olan ve tüm belgeleri mizanıyla birlikte alıcıya verilmiş olan bir şirketin incelenmesinin mali müşavirlere göre birkaç saat veya bir iki gün olduğunu, buna rağmen davalının TMK’nın 2. Maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde 200 gün sonra bekleyip karar vermesinin ve mahkemenin bu durumu dikkate almamasının hukuka aykırı olduğunu, “sözleşmenin 4.1. Maddesindeki “şirketi inceledikten sonra satın alınabilir olduğuna karar verirse bunu satıcıya bildiriecektir” cümlesinden satın alınamaz olduğuna karar verirse bunu satıcıya bildirmeyecektir” anlamının çıkarılamayacağını, ayrıca davalının bölgede yaptığı incelemenin neler olduğunu ve bölgenin neden yatırıma uygun bulunmadığını da davalının açıklamak zorunda olduğunu, davacı tarafın böyle bir beyanı olmadığı halde mahkemenin kendisini taraf yerine koyarak gerekçeli kararın 3. Sayfasının 4. Satırında “haksız fesih tarihinden bu yana başka bir yatırımcı ortak da bulamadığı” şeklinde ibareye yer verdiğini, müvekkili şirketin böyle bir beyanı bulunmadığı gibi müvekkilinin de ortak arayışı içinde bulunmadığını, davalıya keyfi olarak sözleşmeyi feshi hakkının tanınmadığını, sözleşmeye göre fesih hakkının kullanılabilmesi için iki şartın varlığının arandığını, birincisinin devir alınacak şirketin inceleme sonucu kusurlu bulunması, ikincisinin ise yaptırılacak olan fizibilite çalışmaları sonucunda fizibilite raporunun olumsuz çıkması hali olduğunu, olayda iki koşulun da gerçekleşmediğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, taraflar arasında davacı anonim şirketin tüm hisselerinin davalı şirket tarafından devralınmasına ilişkin hisse devir sözleşmesinin davalı şirketçe haksız feshedildiği iddiasıyla uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda özetle; herhangi bir faaliyet sonucu oluşan kullanım dışı kalmış evsel, endüstriyel tarımsal, tıbbi, ambalaj atıkları vs tehlikeli ve tehlikesiz her türlü atık malzemenin, çevresel ve teknik açıdan uygun olan anaerobik çürütme yakma proliz, gazifikasyon vs yöntem ve teknolojiler kullanılarak enerji elde edilmesi, uygulama çalışmaları yapılması, toplanması, ara depolaması, taşınması, ayrıştırılması, atıktan türetilmiş yakıt hazırlanması ve enerji üretimi amacıyla yakıt olarak veya başka şekillerde kullanılarak geri kazanımı ve bertarafı yönetimi yapılması konularında faaliyette bulunmak üzere …’nin 2013 yılında kurulduğu, taraflar arasındaki görüşme ve yazışmalar neticesinde 15.05.2015 tarihinde davacı şirketin hisselerinin tamamının devri için davacı ve davacının hissedarı olan … ile bir hisse devir sözleşmesi imzalandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. ve 5 maddesinde davalı şirket tarafından yapılacak teknik, hukuki, ticari, idari, mali ve finansal incelemeler neticesinde davacı şirketin hisselerinin satın alınabilir olup olmadığına davalı şirketçe karar verileceği ve devralmaya karar vermesi halinde bunun satıcılara yazılı olarak bildirileceği, yazılı bildirim akabinde ise hisselere ilişkin devir işlemlerine başlanacağı, davalı şirketin yapacağı teknik, hukuki, ticari, idari mali ve finansal incelemeler sonucunda davacı şirketin hisselerinin tamamının alıcı tarafından satın alınabilir olmadığına karar verilmesi halinde alıcı sıfatına haiz davalı şirketin bu durumu satıcılara bildireceği ve böylesine bir durumun vukuu bulması halinde sözleşmenin hükümsüz hale geleceği ve satıcının ve davacı şirketin alıcı konumundaki davalı şirketten her ne ad altında olursa hiçbir talepte (masraf, zarar, ziyan kayıp vs) bulunmayacağının hüküm altına alındığı, dosya kapsamına davalı şirket tarafından fizibilite raporunun sunulmamış olup, projenin fizıbil olup olmadığı değerlendirilemediği belirtilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan 15.05.2015 tarihli hisse devir sözleşmesinin “konu” başlıklı 2.1. Maddesinde; işbu Sözleşmenin konusu …’in hisselerinin tamamının, Satıcı ve/veya Şirket tarafından Şirket ile ilgili olarak verilecek bilgi, belge ve veriler üzerinde teknik, hukuki, ticari, idari, mali ve finansal açıdan Alıcı tarafından yapılacak incelemeler ve Proje’nin bulunduğu yerde yapılacak değerlendirmeler neticesinde …’in mamelekinde bulunan taşınır ve taşınmaz tüm müştemilatıyla birlikte işbu Sözleşme’nin hükümlerine uygun bir şekilde ve yasal prosedür ve mevzuat çerçevesinde Alıcı’ya devredilmesidir” “Tarafların devir sürecine ilişkin yükümlülükleri başlıklı” 4.1. Maddesinde ise; “Alıcı; şirket ile ilgili teknik, hukuki, ticari, idari, mali ve finansal yönden yapacağı incelemelere göre Şirket’in satın alınabilir olduğuna karar verirse (bundan böyle Karar olarak anılacaktır) bunu Satıcıya bildirecektir. Alıcı bu kararını yazılı olarak bildirmesini takiben Şirket hisselerinin tamamı işbu Sözleşmenin 4. Maddesinde belirtilen şekil ve şartlarda Alıcıya devredilecektir. 4.4. Maddesinde ise “4.2. Maddesi alt bentlerinde yazılanlarla sınırlı olmamak üzere taraflar hisselerin devri için zorunlu ve gerekli olan sair işlemleri de iyi niyetli biçimde derhal ve en kısa sürede yerine getireceklerdir. 4.6. Maddesinde “İşbu madde kapsamında belirtilen her bir iş ve işlemin ilgili maddede belirtilen tarihlerde, Taraflardan herhangi birinden kaynaklanan sebeplerle gerçekleştirilmemesi halinde, diğer Taraf, öncelikle bu durumun düzeltilmesine ilişkin olarak yazılı ihtarda bulunacak, bu ihtara rağmen 1 hafta içerisinde bahsi geçen olumsuz durum düzeltilmez ise ihtarda bulunan Taraf işbu Sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme hakkına sahip olacaktır. Tarafların, tek taraflı fesih hakkını kullanarak işbu Sözleşmeyi feshetmeleri halinde karşı taraf (… namına yapacakları talepler dahil olmak üzere) fesheden taraftan her ne ad altında olursa olsun hiçbir sebeple (masraf, zarar ziyan, tazminat, devir bedeli, kar kaybı vs. ) bulunmayacağını, kabul, beyan ve taahhüt eder. “Ödeme” başlığı altında 5.2. Maddesinde ise; ” Alıcı’nın şirketle ilgili olarak teknik, hukuki, ticari, idari, mali ve finansal incelemeleri ve Proje’nin bulunduğu yerde yapacağı değerlendirmeleri neticesinde Şirketin satın alınabilir olmadığına karar vermesi halinde ve/veya Devir Tarihinden sonra Alıcının yaptıracağı ve masraflarını kendi karşılayacağı fizibilite raporundaki sonuçların olumlu çıkmaması halinde Alıcı bu durumu satıcıya bildirecektir. Böyle bir durumda sözleşme hükümsüz hale gelecek ve Şirket ve/veya Satıcı, Alıcı’dan her ne ad altında olursa olsun (masraf, zarar, ziyan, kayıp vs. Gibi) hiçbir talepte bulunmayacak ve Alıcı tarafından kendilerine yapılmış olan ödemeleri TCMB tarafından belirlenen avans faizi ile birlikte ve Alıcı tarafından resmi kurum ve kuruluşlara verilen teminatları (varsa) ve Alıcı tarafından Şirkete katılan değerleri (makine, teçhizat, satın alınan taşınmaz vb.) derhal alıcıya iade edecek ve Alıcı şirket hisselerini devralmış ise Şirket hisselerinin tamamını Satıcıya iade edecektir. “Süre” başlıklı 6.1. Maddesinde İşbu sözleşme imza tarihinde yürürlüğe girecektir. Taraflar, yazılı mutabakat ile aksini aksini kararlaştırmadıkça sözleşmenin 4. Maddesinde belirtilen iş ve işlemlerin Tarafların herhangi birinden kaynaklanan sebeplerle 31.03.2016 tarihine kadar tamamlanamaması halinde diğer Tarafın yapacağı bildirim ile Sözleşme sona erecek ve hukuki geçerliliğini yitirerek hükümsüz hale gelecektir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Davalı şirket tarafından davacı şirkete keşide edilen Ankara 20. Noterliği’nin 02.12.2015 tarihli ihtarname ile 15.05.2015 tarihinde akdedilen Hisse Devir Sözleşmesinin 4. Ve 5. Maddeleri uyarınca yapılmış olan incelemeler ve fizibilite çalışmaları sonucunda atık bertaraf konusunda yatırım yapılmasının uygun bulunmadığı, söz konusu sözleşmenin hükümsüz kaldığı bildirilmiş, davacı tarafından davalıya keşide edilen Bakırköy 30. Noterliği’nin 08.08.2015 tarihli ihtarnamesi ile fesih sebebi olarak ihtarnamede gerekçe olarak gösterilen sözleşmenin 5. Maddesinde fizibilite raporunun olumsuz olmasının arandığını bildirmiştir.
Davacı, davacı şirketin hisselerinin tamamının sözleşmede öngörülen bedel karşılığında davalıya devri konusunda hisse devir sözleşmesinin imzalandığı 15.05.2015 tarihinden yaklaşık 7 ay sonra davalının, davacıya göndermiş olduğu Ankara 20. Noterliği 02.12.2015 tarihli ihtarname ile sözleşmenin 4. ve 5. maddeleri uyarınca yapılmış olan incelemeler ve fizibilite çalışmaları sonucunda atık bertaraf konusunda yatırım yapılmasının uygun bulunmadığı gerekçesini ileri sürerek sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, oysa davacının sözleşmenin 5.2. Maddesindeki tek taraflı fesih hakkının kullanılabilmesi için davalı tarafından fizibilite raporunun gönderilmesi gerektiğini, davacı şirketin kurulduğu 2013 yılından beri Çukurova bölgesinde atık projesinin gerçekleşmesi için uygun arazi arayışı içinde bulunduğunu ve Kadirli İlçesi Kaymakamlığınca arazi tahsis edildiğini, Çinli yabancı şirket ile anlaşma yapmak üzereyken davalının teklifi üzerine vazgeçilerek davalı ile sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin feshi sebebiyle müvekkili şirketin devir bedelinden mahrum kaldığı gibi yabancı ortak da bulamadığını, Çinli firma ile anlaşma yapma olanağının da ortadan kalktığını ileri sürerek hisse devir sözleşmesinin haksız feshi sebebiyle uğranılan zararın tazminini talep etmiş, davalı vekili ise davalı şirketin sözleşmenin 4. Maddesi gereği davacı şirketin satın alınabilir olup olmadığı hususunda karar almakta münhasır yetkili olduğunu, tacir olan davacı şirketin basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün bulunduğunu, sözleşmenin 4.1. maddesi uyarınca, şayet alıcı sıfatını haiz müvekkili şirket hisselerine münhasıran kendi alacağı karar ile devralmaya karar verirse bunu satıcılara yazılı olarak bildirileceğini ve bu yazılı bildirim akabinde ise hisselere ilişkin devir işlemlerine başlanacağını, sözleşmenin 5.2.maddesinde ise müvekkili şirketin yapacağı teknik, hukuki, ticari, idari mali ve finansal incelemeler sonucunda müvekkili şirketin davacı şirket hisselerini satın almama yönünde karar vermesi halini düzenlediğini, sözleşmenin 5.2 maddesi gereğince inceleme ve fizibilite çalışmalarının müvekkili şirket tarafından yapılmasını, bu inceleme ve fizibilite çalışmaları neticesinde müvekkili şirketin yatırım yapmayı yani şirket hisselerini devralmayı uygun görmemesi durumunda sözleşmeyi feshedebileceğini kabul ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Eldeki davada, herhangi bir faaliyet sonucu oluşan kullanım dışı kalmış evsel, endüstriyel tarımsal, tıbbi, ambalaj atıkları vs tehlikeli ve tehlikesiz her türlü atık malzemenin, çevresel ve teknik açıdan uygun olan anaerobik çürütme yakma proliz, gazifikasyon vs yöntem ve teknolojiler kullanılarak enerji elde edilmesi, uygulama çalışmaları yapılması, toplanması, ara depolaması, taşınması, ayrıştırılması, atıktan türetilmiş yakıt hazırlanması ve enerji üretimi amacıyla yakıt olarak veya başka şekillerde kullanılarak geri kazanımı ve bertarafı yönetimi yapılması konularında faaliyette bulunmak üzere 2013 yılında kurulan …’nin tüm hisselerinin davalı şirketçe devralınması hususunda taraflar arasında 15.05.2015 tarihli hisse devir sözleşmesinin imzalandığı, işb sözleşmenin 4. ve 5 maddelerinde davalı şirket tarafından yapılacak teknik, hukuki, ticari, idari, mali ve finansal incelemeler neticesinde davacı şirketin hisselerinin satın alınabilir olup olmadığına davalı şirketçe karar verileceği ve devralmaya karar vermesi halinde bunun satıcılara yazılı olarak bildirileceği, yazılı bildirim akabinde ise hisselere ilişkin devir işlemlerine başlanacağı, davalı şirketin yapacağı teknik, hukuki, ticari, idari mali ve finansal incelemeler sonucunda davacı şirketin hisselerinin tamamının alıcı tarafından satın alınabilir olmadığına karar verilmesi halinde alıcı sıfatına haiz davalı şirketin bu durumu satıcılara bildireceği ve böylesine bir durumun vukuu bulması halinde sözleşmenin hükümsüz hale geleceği ve satıcının ve davacı şirketin alıcı konumundaki davalı şirketten her ne ad altında olursa hiçbir talepte (masraf, zarar, ziyan kayıp vs) bulunmayacağının hüküm altına alındığı, tartışmasızdır.
Davacı, sözleşme imzalandıktan 7 ay sonra davalı şirketçe sözleşmenin feshinin sözleşmenin 4.4. Maddesine aykırı olduğunu, 50.000 payı bulunan küçük ölçekli davacı şirketin devri için gerekli incelemenin aylar almayacağını, davalının aylar sonra sözleşmeyi feshinin kötü niyetli olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı ise davacıya keşide ettiği Ankara 20. Noterliği’nin 02.12.2015 tarihli fesih ihtarnamesi ile 15.05.2015 tarihinde akdedilen Hisse Devir Sözleşmesinin 4. Ve 5. Maddeleri uyarınca yapılmış olan incelemeler ve fizibilite çalışmaları sonucunda atık bertaraf konusunda yatırım yapılmasının uygun bulunmadığını, söz konusu sözleşmenin hükümsüz kaldığını, bildirmiştir.
Mahkemece davalı şirketin sözleşmenin 5.2. Maddesi gereği fizibilite raporunu sunma yükümlülüğünün öngörülmediğini, davalının davacı şirket hisselerinin satın alınabilir olmadığına karar vermesi halinde sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasında davacı şirketin hisselerinin tamamının devrini öngören 15.05.2015 tarihli hisse devir sözleşmesinin davalı tarafından feshinin haksız olup olmadığı, sözleşmenin feshinin belirli bir süreye bağlanıp bağlanmadığı, davalı tarafından sözleşmenin feshedilebilmesi için fizibilite raporu alınarak davacıya gönderilmesinin gerekip gerekmediği, davacının zarara uğrayıp uğramadığı, varsa zararın miktarı konularında toplanmaktadır.
Sözleşmenin “Tarafların devir sürecine ilişkin yükümlülükleri başlıklı” 4.1. Maddesinde ise; “Alıcı; şirket ile ilgili teknik, hukuki, ticari, idari, mali ve finansal yönden yapacağı incelemelere göre Şirket’in satın alınabilir olduğuna karar verirse (bundan böyle Karar olarak anılacaktır) bunu Satıcıya bildirecektir. Alıcı bu kararını yazılı olarak bildirmesini takiben Şirket hisselerinin tamamı işbu Sözleşmenin 4. Maddesinde belirtilen şekil ve şartlarda Alıcıya devredilecektir.
Taraflar arasında imzalanan 15.05.2015 tarihli hisse devir sözleşmesinin “konu” başlıklı 2.1. Maddesinde; işbu Sözleşmenin konusu …’in hisselerinin tamamının, Satıcı ve/veya Şirket tarafından Şirket ile ilgili olarak verilecek bilgi, belge ve veriler üzerinde teknik, hukuki, ticari, idari, mali ve finansal açıdan Alıcı tarafından yapılacak incelemeler ve Proje’nin bulunduğu yerde yapılacak değerlendirmeler neticesinde …’in mamelekinde bulunan taşınır ve taşınmaz tüm müştemilatıyla birlikte işbu Sözleşme’nin hükümlerine uygun bir şekilde ve yasal prosedür ve mevzuat çerçevesinde Alıcı’ya devredilmesidir”.
Yine, “Ödeme” başlığı altında 5.2. Maddesinde ise; “Alıcı’nın şirketle ilgili olarak teknik, hukuki, ticari, idari, mali ve finansal incelemeleri ve Proje’nin bulunduğu yerde yapacağı değerlendirmeleri neticesinde Şirketin satın alınabilir olmadığına karar vermesi halinde ve/veya Devir Tarihinden sonra Alıcının yaptıracağı ve masraflarını kendi karşılayacağı fizibilite raporundaki sonuçların olumlu çıkmaması halinde Alıcı bu durumu satıcıya bildirecektir. Böyle bir durumda sözleşme hükümsüz hale gelecek ve Şirket ve/veya Satıcı, Alıcı’dan her ne ad altında olursa olsun (masraf, zarar, ziyan, kayıp vs. Gibi) hiçbir talepte bulunmayacak ve Alıcı tarafından kendilerine yapılmış olan ödemeleri TCMB tarafından belirlenen avans faizi ile birlikte ve Alıcı tarafından resmi kurum ve kuruluşlara verilen teminatları (varsa) ve Alıcı tarafından Şirkete katılan değerleri (makine, teçhizat, satın alınan taşınmaz vb.) derhal alıcıya iade edecek ve Alıcı şirket hisselerini devralmış ise Şirket hisselerinin tamamını Satıcıya iade edecektir.”
“Süre” başlıklı 6.1. Maddesinde; işbu sözleşme imza tarihinde yürürlüğe girecektir. Taraflar, yazılı mutabakat ile aksini aksini kararlaştırmadıkça sözleşmenin 4. Maddesinde belirtilen iş ve işlemlerin Tarafların herhangi birinden kaynaklanan sebeplerle 31.03.2016 tarihine kadar tamamlanamaması halinde diğer Tarafın yapacağı bildirim ile Sözleşme sona erecek ve hukuki geçerliliğini yitirerek hükümsüz hale gelecektir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Öncelikle tartışılması gereken husus davalının hisse devir sözleşmesine konu atık bertarafı konusunda yatırım yapılmasına ilişkin fizibilite raporunu sunma yükümlülüğü bulunup bulunmadığıdır. Dosya kapsamında yer alan davalı tarafından, hisse devri sözleşmesinin feshi için davacı şirkete keşide edilen ve tebliğ olunan 02.12.2015 tarihli fesih ihtarnamesinde fesih sebepleri arasında fizibilite çalışmaları sonucunda atık bertarafı konusunda yatırım yapılmasının uygun görülmemesi denilmek suretiyle açıkça fizibilite çalışmalarına da atıfta bulunulduğu, sözleşmenin 5.2. Maddesinde fizibilite çalışmaları sonucunda düzenlenen raporun olumsuz çıkması halinde bu durumun davacıya bildirileceğine dair hüküm gözetildiğinde davalının atık bertarafı konusunda yatırım yapılması hususunda fizibilite raporu alması gerektiği gibi bunun doğal sonucu olarak da alınan bu raporun sonucu davacı tarafa bildirilecektir. Davalı şirketin fesih ihtarnamesinde hisse devir sözleşmesinin feshi sebebi olarak bildirdiği fizibilite çalışmalarının sonucunun gerçekten de olumlu mu olumsuz çıktığının değerlendirilebilmesi, dolayısıyla hisse devir sözleşmesinin bu sebeple feshinin haklı mı haksız mı olduğunun tespiti için, bu yönde alınmış bir raporun eldeki dava kapsamında mahkemeye sunulması gerekir.

Nitekim ilk derece mahkemesindeki yargılama sırasında davalı vekili tarafından 29.01.2020 tarihli karar celsesindeki iki ayrı fizibilite raporunun hazırlandığını, ancak sözleşmede müvekkiline fizibilite raporlarının davacı şirkete gönderilmesi şeklinde bir yükümlülük yüklenmediğini bildirmiştir. Dairemizce davalı vekilinin bu beyanı gözetilerek HMK’nın 353/1-b-3. Maddesi gereği davalı şirkete yazılan müzekkere ile söz konusu fizibilite raporunun sunulması istenilmiş olup davalı tarafından müzekkere ile bildirilen iki haftalık kesin sürede sunulan 2015 yılı Ekim ayına ait …Ara Depolama Tesisi Fizibilite Raporuna ait Atık Yönetimi ve Çevre Daşınmanı … tarafından düzenlenen 13.11.2015 tarihli “Atık Sektörü Endüstriyel Atık Piyasası Doğu Akdeniz (Adana-Antep-Hatay-Maraş-Mersin-Osmaniye-Niğde-Kayseri,Kilis) Değerlendirme raporunda özetle; “Bölgenin endüstri yapısına bağlı atık arzında, … tesisleri haricinde olarak direk bertaraf tesisine gönderilerek imhası sağlanacak atıflara dair elde bir veri bulunmadığı, yakma projesi hizmet verdiği bölgede belli kalem ve miktardaki atıklar için tek adres olabilmesi gerektiği, yakma tesis kapasitesinin en az iki katı atığın piyasada kayıt altında olması gerektiği, dolayısıyla Doğu Akdeniz bölgesinde 100.000 ton atığın bertaraf/geri kazanım süreçlerine dahil olması durumunda ancak, yakma prosesli bertaraf tesisi rantabl hizmet verebileceği, bu miktarın atık, her türlü piyasa dalgalanmalarına karşı koruyucu bariyer görevi göreceği, ancak Osmaniye ve hinterlandının şimdilik ve önümüzdeki 10 yıl boyunca bu kapasiteyi göstermediği, belirtilmiştir. Davacı vekili, davalı tarafından delil olarak dayanılmayan ve istinaf aşamasında sunulan fizibilite raporunun istinaf aşamasında delil olarak sunulmasına muvafakat etmediklerini, bu durumun HMK’nın 357. Maddesine aykırı olduğunu, bildirmiştir. Tarafların delil olarak dayandıkları Ankara 20. Noterliği’nin 02.12.2015 tarihli fesih ihtarnamesinde davalı şirketin fesih sebebi olarak fizibilite çalışmaları sonunda atık bertarafı konusunda yatırım yapılmasının uygun görülmesinin bildirdiğine ve davacının davalı şirketin işbu fizibilite raporunu sunması gerektiğini iddia ettiğine göre, HMK’nın 353/1-b-3. Maddesi uyarınca davanın başından beri dayanılan fizibilite raporunun sunulmasının istenilmesi HMK’nın 357. Maddesi anlamında yeni bir delil olarak kabul edilemeyeceği gibi davalı tarafından alındığı bildirilen fizibilite raporunun sunulmasının istenilmesi esasen HMK’nın amir 220/1. Maddesi hükmünün de bir gereğidir. O halde davalı tarafından sunulan fizibilite raporunun sonucunda atık bertarafı konusunda yatırım yapılması olumsuz bulunduğuna göre davalının hisse devir sözleşmesinin feshinin sözleşmenin 5.2. Maddesi gereği haklı olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir. Bu durumda davacı vekilinin istinaf başvurusunun ilk derece mahkemesince verilen kararın gerekçesi yönünden kısmen kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin HMK’nın 353/1-b-3. Maddesi gereği sonucu itibarıyla doğru olan ilk derece mahkemesince verilen karar gerekçesi yönünden kaldırılarak davanın yukarıda yazılı gerekçeyle reddine dair esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A) 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ilk derece mahkemesince verilen kararın gerekçesi yönünden KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.01.2020 tarihli ve 2017/298 Esas-2020/55 Karar sayılı Kararının HMK’nın 353/1-b-3. Maddesi uyarınca gerekçesi yönünden KALDIRILMASINA,
B)1-DAVANIN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcından başlangıçta alınan 3.451,50 TL’den mahsubu ile fazla alınan 3.271,6 TL’nin kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Yargılamada vekil ile temsil olunan davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4 maddesi gereği belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, HMK’nın 333.maddesi uyarınca taraflarca tarafından yatırılan gider ve delil avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,

C) 1-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde kendisine iadesine,
2-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf başvuru gideri,142,00 TL dosya gönderme ücreti ve 9,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 299,60 TL istinaf giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/03/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.