Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/818 E. 2022/1188 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/818 Esas 2022/1188 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/818
KARAR NO : 2022/1188

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2019

NUMARASI : 2013/154 Esas 2019/957 Karar
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 15/03/2013
KARAR TARİHİ : 06/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2022

Taraflar arasındaki istirdat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında düzenlenen 07.09.2007 günlü genel kredi sözleşmesi uyarınca ödemelerdeki gecikme nedeniyle Ankara 14.İcra Müdürlüğü’nün 2009/3267 sayılı dosyasında 40.696,21TL bedelli takip başlatıldığını, yapılan itiraz üzerine itirazın iptalinin Ankara 5.Ticaret Mahkemesi’nin 2009/618 esas sayılı dosyasında talep edildiği davada anılan dosya davacısı olan davalının 41.558,32TL fazla tahsil ettiği gerekçesiyle esas hakkında karar vermeye yer olmadığına karar verildiğini, ayrıca aynı alacak için Ankara 22.İcra Müdürlüğü’nün 2009/1234 sayılı dosyasında davacı şirket ve sözleşme kefili davacı … hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılarak davacı …’in maliki olduğu ipotekli taşınmazın satılarak infazın yapıldığını böylelikle davalının davacılardan haksız tahsilat yaptığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 41.558,32TL bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyen en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; borcun tahsili için Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2009/1234 Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibinde borcun müvekkiline ödendiği 19.07.2011 tarihinden itibaren ödeme tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 66. Maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre 1 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi 22.04.2013 itibarıyla dolmuş olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, davanın dayanağı olan Ankara 14.İcra Müdürlüğü’nün 2009/3267 sayılı icra takip dosyasında icra takibi davacı …’a yöneltilmediğinden anılan davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davacıların yaptığı ödemelerin icra dairesine bildirildiğini, icra dosyasından bedelin 19.07.2011 tarihinde alındığını, bu bedelin alınmasından sonra icra müdürlüğünün İİK’nın 361.madde gereği talep ettiği 24.508,00TL bedelin 28.06.2012 günü iade ettiğini, icra dairesince yanlış hesaplama sonucu davacı taraftan fazla talep edilen paranın İİK’nın 361. Maddesi gereği iadesi gerektiğinden davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; fazla tahsil edilen bedelin iadesi istemiyle açılan davada gerek Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/618esas sayılı dosyası gerekse itibar edilen bilirkişi raporları uyarınca davacıların davalıya fazla ödeme yaptığının kanıtlandığı, davalının fazla tahsil ettiği(41.717,65TL) bedelden iade ettiği(24.508,00TL) bedelin düşülmesiyle sonucu belirlenen bedel dikkate alınarak davacının isteminin kısmen kabulü gerektiği, davacılardan fazla tahsil edilen 41.717,65TL bedelin 24.508TL kısmının iadesi için Ankara 22.İcra Müdürlüğü’nün 2009/1234 sayılı dosyasında İİK’nın 361.maddesine dayalı olarak davalıya çıkarılan muhtıra üzerine bedelin 28.06.2012 günü iade edildiği, davanın ise 15.03.2013 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 17.209,65 TL bedelin 19/07/2011 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ipotek takibi kapsamında, gayrimenkulun satışı neticesinde icra müdürlüğü tarafından müvekkil banka hesabına fazla tutar yatırılmış ise de çıkarılan muhtıra gereğince yatırılan bu fazla tutarın icra dosyasına iade edildiğini, icra müdürlüğünce yapılan ve müvekkili banka tarafından telafi edilen bir hatanın kusurunun ve sorumluluğunun müvekkiline yüklenemeyeceğini, İcra Müdürlüğünün hatalı işlemine karşı davacıların icra mahkemeleri nezdinde şikayet yoluna gidebilecekken haksız bir şekilde işbu davayı açtıklarını, davanın zamanaşımına uğradığını, zira, borcun tahsili için Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2009/1234 Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibinde borcun müvekkiline ödendiği 19.07.2011 tarihinden itibaren ödeme tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 66. Maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre 1 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi 22.04.2013 itibarıyla dolmuş olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, davanın dayanağı olan Ankara 14.İcra Müdürlüğü’nün 2009/3267 sayılı icra takip dosyasında icra takibi davacı …’a yöneltilmediğinden anılan davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davacılar her ne kadar fazla bedel tahsil edildiğinin haber alma tarihi olarak; Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/168 E. Sayılı dosyasının kesinleşme tarihinin baz alınması gerektiğini iddia etmekte ise de söz konusu bu kararda davacılar tarafından fazla ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir tespit bulunmadığını, dolayısıyla Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/168 E. Sayılı dosyasından verilen hükmün kesinleşme tarihinin esas alınamayacağını, Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/168 E. Sayılı dosyasında yalnızca “davadan Sonra Yapılan Ödeme Ve Ankara 22.icra Müdürlüğünün 2009/1234 Esas Sayılı Dosyasından Yapılan 73.079,72 Tl Tahsilatla Borcun Tamamen Kapandığı Saptanmakla Davanın Konusuz Kaldığına ” karar verildiğini, bu durumda davacıların fazla bedel tahsil edildiğinin öğrenme tarihi olarak ; ya ihalenin gerçekleştirildiği tarihin ya da en geç icra dosyasından paranın çekildiği tarihin esas alınabileceğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; “dava konusu olayda davacı takip masrafları dışında ayrıca borca mahsuben yaptığı ödeme iddiasındadır. Bu itibarla davacının takip masrafları dışında borca mahsuben yaptığı ödemelerin tespit edilerek dava tarihi itibari ile fazla ödemesi olup olmadığı tespiti gerekmektedir” şeklindeki hatalı tespit ile icra dosyası kapsamında yapılan masraflar göz ardı ederek hesaplama yapıldığını, ayrıca raporda “Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2009/618 E. Sayı ile açılan davada 05/10/2009 dava tarihi itibari ile 17.280,26 TL borç bulunduğunun tespit edildiği ve bu kararın maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceği, huzurdaki davaya kadar borca mahsuben yapılan tahsilatlar dikkate alınarak dava tarihi itibari ile davacının fazla ödemesinin olup olmadığının tespit edileceği”nin belirtildiğini, oysaki; 05/10/2009 tarihi itibari ile borcun tutarı 17.280,26 TL ise de öncelikle icra dosyalarının infaz edildiği tarihe kadar asıl alacağa Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/618 E. Sayılı dosyadan tespit edilen ve kesinleşen faiz oranı üzerinden faiz işletilmesi, bu tarihe kadar her iki icra dosyasından yapılan masraflar ve vekalet ücretleri de bu tutara eklenerek bankanın infaz tarihinde borçludan alacaklı olduğu toplam tutarın tespit edilmesi; daha sonra tespit edilen bu tutar üzerinden, yapılan ödemeler öncelikle faiz, feri ve icra masrafları ve icra vekalet ücretinden mahsup edilerek fazladan tahsilat olup olmadığı tespit edilmesi gerektiğini, zira icra müdürlüğü tarafından satış bedelinden harçlar mahsup edilerek asıl alacak, faiz ve ferileri ,icra masrafları ve vekalet ücretinden oluşan tutarın hesaplarına aktarıldığını, oysa bilirkişi raporunda iki icra dosyasından da yapılan masraf ve vekalet ücretinin hesaplanmadığını, yapılan ödemelerin bunlara mahsup edilmediğini, şayet bu yönde bir hesaplama yapılsa idi fazladan tahsilat olmadığının zaten açıkça ortaya çıkacağını, ayrıca bilirkişi raporunun 7.sayfasında yer verilen hesaplama tablosunda matematiksel anlamda da hataların bulunduğunu, söz konusu tabloda 05/10/2009 tarihi ile 19/07/2011 tarihleri arasında 652 gün faiz işletilerek 19/07/2011 tarihi itibari ile 41.446,65 TL alacak tespit edilmiş ise de tablodaki asıl alacak faiz ve ferileri toplandığında esasen 43.369,58 TL’ye tekabül ettiğini, bu hali ile raporun hükme esas alınmasının doğru olmadığını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ve ilamsız icra takibi yoluyla davacı hakkında yapılan ve kesinleşen icra takiplerinde fazla yapılan tahsilatın istirdadı istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu Ankara 14.İcra Müdürlüğü’nün 2009/3267 sayılı ilamsız icra takip dosyasında; 24.03.2009 tarihinde toplam 40.696,21TL bedelli olarak ilamsız icra yoluyla başlatılan takibin alacaklısının davalı banka, borçlularının davacı şirket ile dava dışı kefiller olduğu ve takip dayanağının 12.03.2009 tarihli 39.320,01 TL bedelli hesap ekstresi ve kredi sözleşmesi olduğu, davacı asıl borçlu şirketin itirazı üzerine takibin durduğu, icra takip dosyasında alacağın infazına dair herhangi bir bilgi ve belgenin yer almadığı, görülmüştür.
Yine, dava konusu Ankara 22.İcra Müdürlüğü’nün 2009/1234 sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde; 27.03.2009 tarihinde toplam 41.439,30TL bedelli olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibinde takip alacaklısının davalı banka, borçlularının davacı şirket ile davacı kefil olduğu ve takip dayanağının 12.03.2009 tarihli 39.320,01 TL bedelli ipotek olduğu; ipotek belgesinden davacı ipotek borçlusu … tarafından davacı şirketin davalı bankaya (devredenin) karşı doğmuş doğacak alacakları nedeniyle taşınmazı üzerinde ipotek tesis edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, aynı alacak için iki farklı takip yoluyla icra takibi başlatıldığı, takip dosyasında davacı …’a ait ipotekli taşınmaz 09.02.2010 tarihinde dava dışı 3. kişiye 81.160,00 TL bedelle satıldığı, davalı alacaklı bankaya taşınmazın satışı ile elde edilen paradan 19.07.2011 tarihinde 75.079,72 TL ödendiği, anlaşılmıştır.
Ankara 14.İcra Müdürlüğü’nün 2009/3267 sayılı dosyasında başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/618 esas sayılı dava dosyasında davacı banka tarafından takibe itiraz eden davalı asıl borçlu şirket ile dava dışı kefiller aleyhine 05.10.2009 tarihinde açılan davada; dava konusu ilamsız icra takip dosyasında takip tarihinden önce 09.02.2009 tarihinde 4.450,00 TL, icra takibinden sonra davadan önce ise; 02.04.2009 tarihinde 22.664,40 TL ve 07.07.2009 tarihinde 4.647,65 TL ödendiği, bu ödemeler düşülmeden itirazın iptali davasının açıldığı, alınan bilirkişi ek raporunda; işbu ilamsız icra takibine dosyasına yapılan tahsilatlar düşüldüğünde en son ödeme yapılan 22.07.2011 tarihi itibarıyla toplam 31.521,40 TL alacaklı olduğu, ancak Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2009/1234 Esas sayılı dosyasından 19.07.2011 tarihinde yapılan 73.079,72 TL lik tahsilat miktarı ile borcun (vekalet ücreti, ihtarname masrafı ile diğer masraflar ayrık) tamamen kapatıldığı ve geriye 41.558,32 TL kaldığı, dava tarihi 05.10.2019 tarihi itibarıyla davacının 17.280,26 TL alacaklı olduğu belirlenmiş olup mahkemece 11.06.2012 tarihli ve 2009/618 Esas-2012/210 karar sayılı kararın gerekçesinde; “Ankara 22.İcra Müdürlüğü’nün 2009/1234 sayılı dosyasında 73.079,72TL bedelin tahsil edilmesiyle borcun tamamının ödendiği belirtilerek” davada takibe konu edilmiş alacak tahsil edilmiş olmakla esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dair karar verildiği, eldeki davanın davalı/alacaklısı banka tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 19. HD’nin 12.11.2014 tarihli ilamı ile onandığı, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddedildiği anılan dairenin 04.06.2015 tarihli kararı ile hükmün kesinleştiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi… tarafından düzenlenen 30.09.2016 tarihli bilirkişi kök ve ek raporunda, davacıların davalı bankaya toplam 31.521,40TL borçlarının bulunduğu halde icra dosyasında 73.079,72TL tahsilat yapılmakla 41.558,32TL fazla ödemenin yapılmış olduğu saptanmıştır. Davalı banka vekilinin itirazı üzerine bu defa bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi … tarafından düzenlenen ve ilk derece mahkemesince hükme esas alınan 09.09.2019 günlü bilirkişi raporunda, davacıların icra dosyasına en son ödedikleri 21.07.2011 tarihli 271.00 TL ödeme miktarı itibarıyla 41.717,65TL fazla ödeme yaptıkları ancak bu bedelin icra müdürlüğünce 24.508,00 TL’nin 28.06.2012 tarihinde iade edildiği, 24.508,00 TL kısmının iade edilmekle fazla ödemenin 17.209,65TL olduğu belirtilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davalı vekili cevap süresinde usulüne uygun olarak zamanaşımı def’ini ileri sürmüştür. Davacı şirketin asıl borçlu, davacı …’ın ipotek borçlusu bulunduğu hukuki ilişki genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığına, dava da genel kredi sözleşmesine istinaden fazla tahsil edilen kredi alacağının iadesi istemine ilişkin olduğuna göre, eldeki davada zamanaşımı, söz konusu kredi sözleşmesine uygulanacak zamanaşımına göre belirlenecektir. 6098 sayılı TBK gibi, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesinde: “Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır.” denilmektedir. Yine aynı kanunun 5. maddesi: Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder.” hükmünü içermektedir. Buna göre davacı asıl borçlu şirketin ile davalı banka arasında imzalanan 07.09.2007 tarihli genel kredi sözleşmesinden doğan kredi alacağının davalı bankaca davacı asıl borçlu şirket ile davacı ipotek borçlusuna keşide edildiği Ankara 59. Noterliği’nin 12.03.2009 tarihli kat ihtarı ile muaccel hale geldiği tarihten itibaren işlemeye başlayan 818 sayılı BK’nın 125. Maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin eldeki davanın açıldığı 15.03.2013 tarihi itibarıyla dolmadığı, kaldı ki icra müdürlüğünce çıkarılan muhtıra üzerine fazla yatırılan paranın davalı bankaca iade edildiği 73.079,72 TL ile 271,00 TL’nin iade edildikleri sırasıyla 19.07.2011 tarihi ile 21.07.2011 tarihinde 818 sayılı BK’nın 133/1. Maddesi gereği kesilen zamanaşımı süresinin, bu tarihten itibaren yeniden işlemeye başladığı gözetildiğinde eldeki davanın açıldığı 15.03.2013 tarihi itibarıyla dolmadığı anlaşılmış olmakla davacı vekilinin zamanaşımı def’i yerinde görülmemiştir.
Ayrıca, davacılar Ankara 14.İcra Müdürlüğü’nün 2009/3267 ve 22.İcra Müdürlüğü’nün 2009/1234 sayılı dosyalarına dayanmış olmakla davacı … hakkında da Ankara 22.İcra Müdürlüğü’nün 2009/1234 sayılı dosyasında takip yapıldığı, gözetilerek davacıların aktif dava ehliyetine sahip olduklarının kabulü gerekmiştir.
Öte yandan, ilk derece mahkemesince usul ve yöntemine uygun olarak alınan 09.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacıya iadesi gereken miktarın hesaplanmasında herhangi bir hesap hatasının bulunmadığı, bilirkişi hesabından tahsil edilen tutardan sonraki tutar üzerinden hesap yöntemi benimsediği ve hesabın ödeme tarihlerine kadar faiz işletilerek bulunan faizli bakiyeden mahsup edilmek suretiyle, usul ve yasaya uygun hesaplama yapıldığı, anlaşılmaktadır. Dairemizce dosya kapsamına ve oluşa uygun, objektif, denetime ve hüküm kurmaya elverişli işbu raporun hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 1.175,59 TL nispi karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL istinaf maktu karar harcı ile 240,00 TL nispi harç toplamı 294,4 TL’nin mahsubu ile bakiye 881,19 TL nispi karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.06/10/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.