Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/806 E. 2021/325 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : ….
KARAR NO : …

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2019
NUMARASI : ….

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 15/05/2012
KARAR TARİHİ : 04/03/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2020

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükme karşı davalılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …. dava dışı …’nin hissedarı olduğunu, davalı …. şirket denetim kurulu üyesi, davalı …’nin yönetim kurulu başkanı, diğer davalıların ise yönetim kurulu üyesi sıfatı bulunduğunu, şirketin 24/11/2011 tarihli olağan genel kurul toplantısı’nda müvekkillerinin faaliyet raporuna, denetçi raporuna, bilanço ve gelir tablosu’na, yönetim kurulu üyeleri ve denetçinin ibra edilmesine muhalafet şerhi koyduklarını, genel kurul kararlarının iptali için dava açtıklarını, davalı yönetim kurulu üyelerinin kârı şirket yatırımlarında kullanmak ve kalanını hissedarlara dağıtmak zorunda iken yapmadıklarını, kayden şirkette para varmış gibi gösterdiklerini, şirket hesaplarının davalılar … ve …. şahsi hesabı gibi kullanılmasına izin verildiğini, şirket bilançosu ile 31/12/2010 tarihli geçici bilanço ve vergi dairesine beyan edilen gelir gider tablosu arasında tutarsızlıklar olduğunu, yurt dışında riskli ve hatalı yatırımlara girişilip şirket varlıklarının zarara uğratıldığı, şirket iştiraklerine para aktarıldığı, şirketin büyük hissedarlarına avans transferi sağlanarak diğer azınlık hissedarı olan müvekkilinin haklarının ihlal edildiğini, denetim kurulu üyesi olan davalının da bu duruma sessiz kalarak iştirak ettiğini, şirketin uğradığı zarardan yönetim kurulunun ve denetçinin sorumluluğu bulunduğunu, boşalan yönetim kurulu üyeliğine seçilen davalı …. önceki yönetim kurulu üyesinin yolsuz işlemlerini denetçiye bildirmediğinden önceki yönetim kurulu üyesinin sorumluluğuna iştirak ettiğini belirterek davalıların şirketi uğrattıkları zararın tespit edilerek dava dışı … ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar murisinin vefatına kadar tüm kararların oy birliği ile alındığını, vefat tarihine kadar geçen dönem için davacıların herhangi bir talepte bulunamayacağını, ortada herhangi bir yolsuz işlem bulunmadığından müvekkili … sorumluluğunun da söz konusu olmayacağını, davacıların iddia ettiği yolsuz işlemleri somutlaştırmadığını, müvekkili …. denetçi olduğunu, davacıların denetçiye hiçbir şikayet veya ihbarda bulunmadığını, bu durumda müvekkilinin sorumluluğunun doğmadığını, davanın zaman aşımına uğradığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davalılar …. tarafından şirketten alınan avansların geç ödenmesi nedeniyle şirketin dava tarihi itibarıyla toplam 13.721,16 TL zarara uğratıldığının tespit edildiği, bu zararın oluşmasında tüm davalıların sorumluluğu bulunduğu, davanın 10.000,00 TL miktar üzerinden açıldığı, davalılar tarafından sebep olunan zararın dava tarihinden sonra alacağın temliki ile karşılandığı gerekçesiyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava tarihi itibarıyla davacılar dava açmakta haklı olduğundan yargılama giderlerinden davalıların sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, davacıların mirasçı sıfatıyla dava açtıklarını, davacılar murisinin ibra yönünde oy kullandığını, müvekkili …’nin şirkete borç verdiğini, şirketten faiz alacağı bulunduğunu, bu durumda ortada herhangi bir zararda bulunmadığından müvekkilinin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, denetçinin sorumlu tutulabilmesi için denetçiye durumun ihbar edilmesi gerektiğini, davacıların bu prosedüre uymadan dava açtıklarını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; anonim şirket yönetim kurulu üyeleri ve denetçisine karşı açılan sorumluluk davasına ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava dışı…. ticari defter suretleri, muavin mizanı, şirket ticaret sicil kayıtları, 24/10/2011 tarihli genel kurul toplantı tutanağı ve hazirun cetveli, yargılama aşamasında hukukçu, muhasebeci, hukukçu bilirkişi heyetinden alınan 02/06/2014 tarihli kök, 11/11/2015 tarihli birinci ek, 22/08/2016 tarihli ikinci ek, 27/11/2017 tarihli üçüncü ek, 30/10/2018 tarihli dördüncü ek bilirkişi raporu, davalı … ile diğer davalılar arasında akdedilen 10/10/2016 tarihli alacağın temliki sözleşmesi, dava dışı … tarafından düzenlenen faiz faturası dosya içerisinde yer almaktadır.
Davacı yan şirket yönetim kurulu başkan ve üyelerinin şirketi zarara uğrattığını, denetim kurulu üyesinin bu duruma sessiz kalarak zarara iştirak ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yargılama aşamasında dava dışı şirketin uğradığı zararın alacağın temliki ile giderildiği, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök ve birinci ek raporunda, dava dışı …’nin son 5 yılda kar ettiği, şirketin duran varlıklarının arttığı, davalılar …….tarafından şirkete verilen borç ile şirketten alınan avansların kayıt altına alındığı, davacıların davalıların dava dışı şirketi zarara uğrattığına ilişkin iddialarını ispatlar somut bir bilgi ve belge bulunmadığı yönünde kanaat bildirilmiş, ikinci ek raporda davalı …’nin şirket adına yaptığı ödemelerin şirketten şahsı adına çektiği tutardan fazla olduğu, fiil ve eylemleriyle şirketi zarara uğratmasının söz konusu olmadığı, anılan davalının şirketten 656.680,43 TL tahsil ettiği, şirket adına 1.115.590,80 TL ödeme yaptığı, ödemeleri faiz hariç ana para üzerinden iade aldığı, davalı … şirketten 79.208,68 TL tahsil ettiği, faiz hariç ana parayı iade ettiği, şirketin 13.606,28 TL faiz zararı doğduğu, davalı …. şirketten 451,97 TL tahsil ettiği, faiz hariç ana parayı iade ettiği, şirketin 114,88 TL faiz zararı doğduğu tespit edilmiştir.
Alınan üçüncü ek raporda ise, davalı …’nin şirketten 58.572,80 TL faiz alacağı bulunduğu, şirketi zarara uğratmadığı, anılan davalının şirketten olan faiz alacağının bir kısmını yargılama aşamasında davalılar…. temlik ettiği, bu temlikler sonucu davalı… şirketten 25.373,72 TL, diğer davalının ise 885,12 TL faiz alacağı bulunduğu, şirketten borç alan ortakların şirkete yönelik sermaye taahhüdünü yerine getirdiği yönünde kanaat bildirilmiş, dördüncü ek raporda, davalıların 31/05/2013 tarihinde ödemesi gereken sermaye paylarını geç ödemelerinden dolayı yol açtıkları faiz kaybının davalı … yönünden 670.378,41 TL,….i yönünden 107.738,78 TL, ….başkanı, …. yönetim kurulu üyesi,…ı’nın ise denetim kurulu üyesi oldukları hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalı yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile denetim kurulu üyesinin dava dışı …. zarara uğratıp uğratmadıkları, zarara uğratmış iseler zararın miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen şirket yöneticileri ve denetçileri bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Yönetici ve denetçi aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı ortaklığa ait ise de, zarar gören ortakların da yöneticiler ve denetçiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır.
Ortakların dava açma hakkı doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik gösterir. Yöneticinin yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışı sonucunda ortağın doğrudan zarara uğraması söz konusu ise, ortak uğradığı zararın tazmin edilerek kendisine verilmesi için yönetici aleyhine tazminat davası açabilecektir. Yöneticinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, denetçilerin de bu duruma sessiz kalarak iştirak etmeleri, ortaklar ve alacaklıların da dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Bir başka anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ortak dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatın kendisine değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2015 tarih ve 2014/11886 Esas 2015/5364 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04/10/2017 tarih ve 2016/2892 Esas 2017/5003 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/03/2018 tarih ve 2016/8965 Esas 2018/2193 Karar sayılı emsal ictihatları).
Somut olaya gelindiğinde, davacı yan, ortağı olduğu … ….’nin kötü şekilde yönetilmesi ve denetçinin kötü yönetime sessiz kalması nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek işbu tazminat davasını açmıştır. Dava dilekçesindeki zararın kaynaklandığı sebepler gözetildiğinde zarar davacılar yönünden dolaylı zarar niteliğinde olup, davacılar tarafından açılan işbu davada usul ve yasaya uygun olarak, hüküm altına alınacak tazminatın dava dışı şirkete ödenmesi talep edilmiştir.
Dava tarihinde mülga 6762 sayılı TTK yürürlüktedir. Tazminat davalarına ilişkin zaman aşımı süresi anılan kanunun 309/4. Maddesinde hükme bağlanmıştır. Buna göre sorumlulara karşı tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vuku tarihinden itibaren 5 yıl geçmekle zaman aşımına uğrar. Somut olayda davacı yan denetçi, yönetim kurulu başkan ve üyelerinin sorumluluğuna ilişkin ileri sürdüğü sebepler ile zarar ve zarardan sorumlunun öğrenme tarihleri gözetildiğinde yasa hükmünde düzenlenen zaman aşımı sürelerinin dava tarihi itibarıyla dolmadığı görülmüştür.
Öte yandan davalı … dava dışı …. yönetim kurulu başkanı, davalı … … şirketin yönetim kurulu üyesi, davacılar murisi …. ise vefat tarihine kadar şirket yönetim kurulu üyesidir. Davacılar murisinin yönetim kurulu üyelik süresinin sona ermesinden önce vefat etmesi ile kalan süreye ilişkin olarak davalı … . şirket yönetim kurulu üyesi olarak seçilmiştir.
Davacıların davalı yanın şirketi zarara uğrattığına ilişkin ileri sürdüğü iddialar murislerinin yönetim kurulu üyesi olduğu dönemi de kapsamaktadır. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile yönetim kurulu başkan ve üyelerinin dava dışı şirketten aldıkları avansları geri ödedikleri halde faizini ödememeleri nedeniyle şirketin faiz zararının doğduğu tespit edilmiştir.
Şirketten yönetim kurulu başkan ve üyeleri tarafından avans alınması başlı başına yöneticinin sorumluluğunu gerektiren eylem niteliğinde değildir. Kaldı ki yönetim kurulu başkan ve üyeleri tarafından şirketten alınan avansların tamamı şirket defterlerinde kayıtlı olduğu gibi avans çekilen paralar da aynen iade edilmiştir. Şirket tarafından tahsil edilen avanslara ilişkin faiz tahsilatı yapılmadığı gibi şirket tarafından ortaklardan alınan borçlar ödenirken de herhangi bir faiz ödemesi yapılmamıştır.
Bu durumda mahkemece, salt şirketten avans alınması, alınan avansların faizsiz olarak geri ödenmesi şirket yöneticisi yönünden sorumluluk gerektiren eylem niteliğinde bulunmadığı, davacılar tarafından şirket yöneticisinin sorumluluğunu gerektiren başka bir eylemin varlığının ispatlanamadığı gözetilerek şirket yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken alacağın temliki sonucu yargılama aşamasında şirket zararının giderildiği, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Öte yandan davalı … .. denetim kurulu üyesidir. Davacı yan anılan davalının yönetim kurulu başkan ve üyelerinin şirketi uğrattığı zarardan haberdar olduğu halde, bu duruma sessiz kalarak zarara iştirak ettiğini ileri sürmüştür. Yukarıda açıklandığı üzere yönetim kurulu başkan ve üyelerinin şirketi zarara uğrattığından söz edilemeyeceğinden davalı denetim kurulu üyesinin de sorumluluğundan da söz edilemeyecektir. Kaldı ki, dava tarihinden önce davacıların yönetim kurulu başkan ve üyelerinin şirketi zarara uğrattığı iddiasına ilişkin olarak denetim kuruluna yazılı veya sözlü herhangi bir başvurusu bulunduğuna ilişkin dosyaya herhangi bir bilgi ve belge ibraz edilmediğinden denetim kurulu üyesinin yönetim kurulu başkan ve üyeleri tarafından şirketin uğratıldığı iddia edilen zarardan haberdar olduğu da ileri sürülemeyecektir.
Tüm bu nedenlerle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/02/2019 gün …. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
4-Alınması gerekli olan 59,30 TL karar ilam harcının peşin alınan 148,50 TL harçtan mahsubu ile bakiye 89,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından posta ve tebligat gideri olarak yapılan 96,00 TL yargılama masrafının davacılardan müteselsilen alınarak davalılara verilmesine,

7-Davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak davalılara verilmesine,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B)1-Davalılar tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara iadesine,
2-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan 50,60 TL posta ve tebligat gideri ile 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı toplamı 199,20 TL yargılama giderinin davacılardan müteselsilen alınarak davalılara verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/03/2021

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.