Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/804 E. 2022/626 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
…..

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2020
NUMARASI ……
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/12/2016
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti. vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kasko sigortacısı olduğu aracın davalı … ve …. Ltd. Şti.’ne ait, diğer davalı şirketin ZMMS poliçesi ile teminat altına aldığı, davalı …’ın sevk ve idaresindeki araç ile karıştığı trafik kazası nedeniyle hasara uğradığını, hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, ödenen bedelden davalıların sorumlu olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalıların icra takibine itirazlarının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu aracın sigortalı olduğunu, oluşan zararın … şirketinden talep edilmesinin yeterli bulunduğunu, müvekkillerine isnat edilecek kusur oranında limit dahilinde diğer davalının sorumlu bulunduğunu, müvekkillerinin kusur oranlarının belli olmadığını, kusura ilişkin trafik kaza tespit tutanağını kabul etmediklerini bildirerek davanın reddini, %20 oranında tazminata hükmedilmesini istemişlerdir.
Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde müvekkilinin ZMMS poliçecisi olduğu aracın ters şeritten seyrettiğini ifade ettiğini, bu durumun araçların geldiği istikametler dikkate alındığında davacının sigortalısı olan aracın işini zorlaştıran değil, aksine ona daha fazla mesafe kazandıran bir durum olduğunu, kusur boyutuyla olayın sigortalı aleyhine olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacının kasko sigortacısı olduğu aracın, davalıların sürücü, malik sıfatıyla işleteni ve zorunlu trafik sigortacısı olduğu araç ile çarpışması sonucu hasara uğradığı, davacının hasar tazminatını ödemekle TTK’nun 1472. maddesi gereğince halefiyet ilkesine dayalı olarak davalılara, davalı sürücünün kusuru oranında rücu hakkının doğduğu, yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti raporlarının denetime elverişli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların itirazının ayrı ayrı kısmen iptaline, takibin 7.350,00 TL asıl alacak ile ödeme tarihi olan 25/03/2015 tarihinden takip tarihine kadar asıl alacağın işlemiş faizi ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 oranındaki yasal faiziyle birlikte devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan raporda kaza tespit tutanağının gerçeğe aykırı ve eksik olarak düzenlendiğinin göz ardı edildiğini, kaza tespit tutanağının kazanın oluşumuna ve kusur oranlarının tespitinde esas teşkil etmesinin söz konusu olamayacağını, asli kusurlunun sigortalı araç sürücüsü olduğunu, olayın şokuyla karşı tarafın direttiği şekilde müvekkilinin tutanak tanzim etme durumunda kaldığını, beyanların gerçeği yansıtmadığını, kusur oranlarının hatalı olduğunu, sigortalının önündeki otobüsün görüş alanını tamamen kapatmasına aldırış etmeden kontrolsüz bir şekilde kavşağa girmesi, frene basmaması şeklinde tedbirsiz seyretmesi neticesinde kazanın meydana geldiğini, hasar bedeli tespitinin hatalı olduğunu, elverişsiz ekspertiz raporu doğrultusunda hesaplama yapıldığını, hasar onarımı adı altına gerçekleşen diğer onarımların dava konusu kazaya ilişkin olup olmadığı hususunun denetlenmediğini, onarımların ve bedellerinin piyasa ile orantılı olup olmadığının ve doğruluğunun denetlenmediğini, aracın yaşı ve kilometresi göz önüne alındığında takdir edilen amortisman bedelinin düşük olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kasko … poliçesinden kaynaklanan rücuen alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kasko sigortalı aracın hasarlı fotoğrafları, kasko … poliçesi, ekspertiz raporu, Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2016/6559 sayılı takip dosyası, sigortalı araç ruhsatı, olay yeri fotoğrafları, kaza tespit tutanağı, davalı araç ZMMS poliçesi, hasar faturası, davalı … … A.Ş. tarafından davacıya gönderilen e-mail ile davacının cevabi e-maili, davalı … … A.Ş. müzekkere cevabı, yargılama aşamasında Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 04/09/2019 tarihli adli tıp raporu, ödeme dekontu, yargılama aşamasında makine mühendisi bilirkişiden alınan 20/06/2018 tarihli kök, 06/12/2018 tarihli ek rapor dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2016/6559 sayılı icra takip dosyası ile, davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine toplam 18.258,49 TL alacağın tahsili istemi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlu …’a 23/03/2016, davalı … … A.Ş.’ye 25/03/2016, diğer davalıya 24/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu … … A.Ş. vekilinin 29/03/2016, diğer borçlular vekilinin 28/03/2016 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, itirazın 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapıldığı, davacı alacaklı vekiline itirazın tebliğ edilmediği, iş bu itirazın iptali davasının, itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde, 27/12/2016 tarihinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Davacı yan kasko sigortalı aracın karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğraması nedeniyle sigortalıya ödenen hasar bedelinden davalıların sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yargılama aşamasında davalı … … A.Ş.’ye yazılan müzekkere cevabında, dava konusu kaza nedeniyle davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı bildirilmiştir.
Kaza tespit tutanağı sigortalı araç sürücüsü ile davalı araç sürücüsü arasında tutulmuş olup, sigortalı araç sürücüsünün görüşünde davalı araç sürücüsünün şerit ihlali yaparak sigortalı aracın ön köşesine çarparak aracının hasarlanmasına neden olduğunu belirttiği, davalı araç sürücüsünün görüşünde ise, karşı şeritte sigortalı aracın sol ön köşesinden çarptığını, şerit ihlali yaptığını, olayda tam kusurlu olduğunu kabul ettiğini belirttiği görülmüştür.
Yargılama aşamasında alınan adli tıp raporunda, davalı sürücünün asli kusurlu olup, %75 oranında, sigortalı araç sürücüsünün tali kusurlu olup, %25 oranında kusurlu bulunduğu tespit edilmiştir.
Bilirkişiden alınan kök ve ek raporda, davalı sürücünün %75, sigortalı araç sürücüsünün ise %25 oranında kusurlu olduğu, davalıların davalı sürücünün kusuru oranında sorumlu bulundukları, sigortalı araçta kaza nedeniyle 9.800,00 TL hasar oluştuğu, davalıların kusur oranına karşılık gelen kısmın 7.350,00 TL olduğu, ekspretiz raporundan kazayla ilgisi olmayan hasarlı parçalar ile amortisman bedeli düşülerek hasar miktarı tespit edilmiştir.
Taraflar arasında davacının kasko sigortacısı olduğu aracın, davalıların sürücü, işleten, ZMMS poliçecisi olduğu araç ile karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığı, hasar bedelinin davacı tarafından sigortalıya ödendiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, meydana gelen trafik kazasında davalı araç sürücüsünün kusurlu olup olmadığı, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunup bulunmadığı, sigortalı araçta oluşan hasardan davalıların sorumlu olup olmadığı, sigortalı araçta oluşan hasar nedeniyle sigortalıya ödeme yapan davacının ödediği bedeli davalılardan talep edip edemeyeceği, davalıların icra takibine itirazlarının haklı olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti. vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, kasko … poliçesi kapsamında sigortalısına hasar nedeniyle ödeme yapan davacının TTK’nun 1472. maddesi uyarınca halefiyet ilkesine dayalı olarak hasarın oluşmasında kusurlu olan taraflara rücu etme hak ve yetkisi bulunmaktadır. Bir başka anlatımla davacının ödediği bedeli davalılardan talep etmesi davalı araç sürücüsünün meydana gelen hasara sebebiyet vermesi halinde mümkündür.
Kaza tespit tutanağında kazaya karışan her iki araç sürüsü de davalı araç sürücüsünün şerit ihlali yaptığını belirtmiştir. Her ne kadar istinaf aşamasında kaza tespit tutanağındaki kusur durumunun kabul edilmediği ileri sürülmüş ise de, davalı sürücünün şerit ihlali yapmadığına yönelik bir itiraz ileri sürülmemiştir. Mahkemece kaza tespit tutanağında yer alan kusur oranı ile bağlı kalınmaksızın yargılama aşamasında bilirkişiden ve adli tıp kurumundan kusura ilişkin rapor alınması yoluna gidilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök ve ek raporu ile adli tıp raporu taraflara yüklenen kusur oranları noktasında benzer niteliktedir. Raporlar ile belirlenen kusur durumu davacı sigortalı araç sürücüsünün %25, davalı araç sürücüsünün ise %75 oranında kusurlu olduğudur.
Alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile, sigortalı araçta meydana gelen hasar miktarı, ekspertiz raporu, araca ait hasar fotoğrafları gözetilerek, ekspertiz raporundan kazayla ilgisi olmayan hasarlı parçalar ile amortisman bedeli düşülerek hasar miktarı tespit edilmiştir. Hasarın tespitine yönelik alınan raporlar ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir.
Hal böyle olunca, mahkemece yargılama aşamasında bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında esas yönünden bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti. vekilinin istinaf itirazlarının kamu düzenine aykırılık yönünden incelenmesine gelindiğinde, hükmün infazda tereddüt oluşturup oluşturmadığının incelenmesi kamu düzeni ile ilgilidir. 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesini içermektedir.
Mahkemece, hükmün gerekçesinde davalıların haksız itirazının 7.350,00 TL asıl alacak yönünden iptaline denildiği halde, hüküm kısmında davalıların itirazlarının kısmen iptali ile takibin 7.350,00 TL asıl alacak ile ödeme tarihi olan 25/03/2015 tarihinden takip tarihine kadar asıl alacağın işlemiş faizi ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 oranındaki yasal faiziyle birlikte takibin devamına denilmiştir. Bu şekli ile hüküm ile gerekçe arasında takibin devamına karar verilen alacak miktarı yönünden çelişki oluşturulduğu gibi, hükümde davacının dava konusu icra takibinde takip tarihine kadar işlemiş yasal faiz kalemine ilişkin herhangi bir miktar belirtilmeksizin “… ödeme tarihi olan 25/03/2015 tarihinden takip tarihine kadar asıl alacağın işlemiş faizi …” denilmesi de hükmün infazında tereddüt uyandıracak niteliktedir.
Dairemizce yapılan hesaplamaya gelindiğinde; davacı sigortalısına ödediği bedeli kusurları oranında ödeme tarihinden itibaren işleyen faiziyle birlikte davalılardan talep edebilecektir. Nitekim, davacı yanında dava konusu icra takip talebinde takip tarihine kadar işlemiş yasal faizine yönelik talebi bulunmaktadır.
Yargılama aşamasında alınıp hüküm ve denetime elverişli bulunan bilirkişi kök ve ek raporu ile davalı sürücünün kusur oranına isabet eden hasar bedeli 7.350,00 TL olup, davalılar takip tarihi itibarıyla bu miktar asıl alacaktan sorumludur. Anılan asıl alacağa ödeme tarihi olan 25/03/2015 tarihinden takip tarihi olan 22/03/2016 tarihine kadar yasal faiz işletilerek davacının takip tarihi itibarıyla davalılardan talep edebileceği işlemiş yasal faiz alacağı tespit edilecektir. Buna göre 7.350,00 TL x %9 / 365 x 361 gün = 654,25 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu hesaplandığından Dairemizce istinaf kanun yoluna başvuran davalılar yönünden yeniden kurulan hükümde bu miktar gözetilmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında kamu düzenine aykırılık yönünden isabet görülmediğinden davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının anılan davalılar yönünden kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık yönünden KABULÜNE, sair istinaf itirazlarının reddine,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/01/2020 gün 2016/1016 Esas 2020/57 Karar sayılı kararının kamu düzenine aykırılık nedeniyle davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti. yönünden kaldırılmasına,
3-Davalı … … A.Ş. yönünden karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti.’nin dava konusu Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6559 sayılı takip dosyasına vaki haksız itirazlarının 7.350,00 TL asıl alacak, 654,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.004,25 TL yönünden, davalı … … A.Ş. yönünden kesinleşen karar ile tahsilde tekerrür olmamak üzere, iptaline, takibin anılan miktarlar üzerinden, 7.350,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 oranında yasal faiz işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-Davacının yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin REDDİNE,
6-Davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti.’nin kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine,
7-Alınması gerekli 546,77 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 220,52 TL ile 91,29 TL icra peşin harcın mahsubu ile bakiye 234,96 TL harcın, davalı … … A.Ş. yönünden kesinleşen karar ile tahsilde tekerrür olmamak üzere, davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti.’den müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
8-Davacı tarafından peşin yatırılan 220,52 TL harç ile 91,29 TL icra peşin harcın, davalı … … A.Ş. yönünden kesinleşen karar ile tahsilde tekerrür olmamak üzere, davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti.’den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 5.100,00 TL vekalet ücretinin, davalı … … A.Ş. yönünden kesinleşen karar ile tahsilde tekerrür olmamak üzere, davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti.’den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti. kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden takdiren 5.100,00 TL vekalet ücretinin, davalı … … A.Ş. lehine hükmedilen ve kesinleşen karar ile tahsilde tekerrür olmamak üzere, davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine,
11-Yargılama aşamasında davacı tarafından yapılan 437,10 TL posta ve tebligat gideri, 964,50 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.401,60 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranı gözetilerek 600,64 TL’sinin, davalı … … A.Ş. yönünden kesinleşen karar ile tahsilde tekerrür olmamak üzere, davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti. alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
12-HMK 333.m. gereğince artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
B)1-Davalı … ve … ve …. Ltd. Şti. tarafından yatırılan 125,50 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde anılan davalılara iadesine,
2-Davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti. tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 90,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 239,10 TL yargılama giderinin davadaki haklılık oranı gözetilerek 143,46 TL’sinin davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar … ve … ve …. Ltd. Şti. yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 17/05/2022

……

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.