Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/785 E. 2022/708 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2019
NUMARASI …
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/10/2017
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/05/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekilleri tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’nin 17.06.2013 tarihinde imzalanan “….’ye ait … Santral Tarafından Kullanılan Taşınmazlar … Linyitleri İşletmesi Tarafından Kullanılan Taşınır ve Taşınmazların Satışına, 2594,31743 ve 200702650 no’lu … Ruhsatları ve Bu Ruhsatların Kapsadığı … Sahalarının İşletme Hakkının Verilmesine İlişkin Satış ve İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi” ile … ….’ye devredildiğini, devirden sonra davalı tarafından çıkarılan kömür madeninin sadece elektrik üretimi amacı ile kullanıldığını ve çıkarılan kömür madeninin satışının gerçekleştirilmediğini, davalı tarafından yapılan tetkiklerde, … Linyit İşletmelerinin davalıya devrinin gerçekleşmeden önceki döneme ait …’ye ait 2202 ton ambalaj atığı belgelendirilmesi bulunduğunun anlaşıldığını ve Atık Ambalaj Toplatma (Belgelendirme) işleminin şirketlerince gerçekleştirilerek ödenen tutarın müvekkiline yansıtılacağının bildirildiğini, davalı tarafından 29.07.2016 tarihli yazı ile 2006-2013 yıllarına ait ambalaj atığı belgelendirme hizmeti alındığını, … tarafından düzenlenen 2601.2016 tarihli ve 12.02.2016 tarihli toplam 200.000,00-TL + KDV (236.000,00-TL) faturaları 28.07.2016 tarihli yansıtma faturası ile kurumlarına fatura ettiğini, … …’nün 26.09.2016 tarihli yazısı ile Kütahya Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar sonucunda belgelendirme yapılan 2060,25 ton ambalaj atığının 2422,2 ton olarak faturalandırıldığının anlaşılması üzerine işlemin belgelendirme değerine göre yapılacağı bildirilerek … …’nün davalıya 21.12.2016 tarihli yazısı ile firmalarınca kesilen 236.000,00-TL faturanın 35.265,20-TL (KDV dahil) kısmı için iade faturasının kesilerek taraflarına gönderildiğinin iletildiğini, atık ambalaj belgelendirme bedeli olarak davalıya teşekküllerince ödenecek bedelin 236.000,00 – 35.265,50 = 200.734,50-TL (KDV dahil) olduğunu, … Takip ve Koordinasyon Müdürlüğünce davalıya 17.11.2016 tarihinde bildirim yapılarak, teşekküllerince özelleştirme öncesi peşin ödenen ve özelleştirme sonrası kısmının davalıdan talep edilen … …’ye ait … İzin Bedelinin 10 gün içinde ödenmemesi halinde takas edileceğinin bildirildiğini, davalı tarafından kurumlarına herhangi bir ödeme yapılmadığını ve kalan 200.734,50-TL’nin takas işlemi yapılarak alacaktan düşüldüğünü, Arazi İzin Bedelinin izin başlangıç tarihi esas alınarak her yıl defaten …’nce tahsil edildiğini, teşekküllerince özelleştirme öncesi peşin ödenen ve özelleştirme sonrası kısmı için davalıdan talep edilen … …’ye ait … İzin Bedeli’nin 626.784,68-TL (KDV ve demir tarihinden 09.01.2017 tarihine kadar uygulanan avans faizi ile birlikte) alacaktan davalı firmanın … Ambalaj Atık Bedeli alacığı olan 200.734,50-TL bedelinin takas edilmesi üzerine kalan 426.050,18-TL (KDV dahil) alacağın tahsili için davalıya bildirimde bulunulduğu halde müvekkiline ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalıya karşı 09.01.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 426.050,18-TL (KDV dahil-faiz hariç) alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine haksız itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı ile müvekkil arasında imzalanan davacıya ait olan … Termik Santralleri, santral tarafından kullanılan taşınmazlar, … Linyitleri İşletmesi tarafından kullanılan taşınır ve taşınmazların satışına ve 2594, 3143 ve …. nolu … ruhsatları ve bu ruhsatların kapsadığı … sahalarının işletme hakkının verilmesine ilişkin 17.06.2013 tarihli Satış ve İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında, satış sırasında … belgelerinin de devir tarihindeki mevcut durumuyla devredildiğini, sözleşmede devirden önce yıllık olarak ödenmiş … izin bedellerinin devirden sonra müvekkili tarafından davacıya ödeme yapılacağına ilişkin hiçbir düzenleme olmadığını, müvekkilinin basiretli bir tacir gibi davranarak özelleştirme ihalesi ve devir öncesinde tüm sözleşmesel yükümlülüklerini incelediğini, … izin belgelerinin de alınmış yıllık ödemelerinin yapılmış olduğunu ve herhangi bir iade yükümlülüğünün bulunmadığının anlaşılması üzerine sözleşmeleri imzaladığını, müvekkilinin yaptığı devir ödemesinin devirden yaklaşık 9 ay önce ödenmiş yıllık … tahsis bedellerini de kapsadığının açık olduğunu, … Bedellerinin yıllık peşin ödenmesi sebebiyle, devir tarihinden sonraki dönemi de kapsadığından sonraki dönem için …’a iade ödemesi yapılacağı şeklinde bir düzenleme yapılmadığını ve bu sebeple dava konusu talebin açıkça sözleşmeye aykırı olduğunu, davacı vekilince dilekçesinde yıllık izin bedellerinin santralin devrinden önce taraflarınca ödendiğinin bildirildiğini, ancak bir ödeme belgesinin ibraz edilmediğini, davacının ne dava ne de takip dosyasına asıl alacak tutarına ilişkin bir belge ibraz etmediğini, davacı vekilinin ambalaj atıkları konusundaki sorumluluğunu kabul ettiğini, fakat bu atıkların toplanması işinin müvekkili tarafından 3.kişilere yaptırılmasını ve tutarın kendilerine yansıtılmasını istemediğini, bu işi araştırdıklarını ve bu iş için 200.000,00-TL+KDV ödeyebileceklerini ilettiklerini, müvekkilinin de gerçekten bu işi en uygun olarak 200.000,00-TL+KDV tutara işi yapacak bir firma bulduğunu ve işi yaptırdığını, davacının bu defa yine haksız ve tek taraflı olarak 35.265,5.-TL’lik kısmını kabul etmediklerini ve ödemeyeceklerini ilettiklerini beyanla; haksız ve dayanaksız olarak açılmış olan davanın reddine, haksız ve kötü niyetli davacı aleyhine alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi heyet kök ve ek raporlarına ve toplanan tüm delillere göre; sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle açılan davada, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 8.2 ve 8.3 maddesi gereğince davacı tarafından …’ne ödenen ve devir tarihinden sonraki döneme tekabül eden 451.070,92-TL bedeli davalıdan talep edebileceği, sözleşmeden kaynaklanan alacak için 17.11.2016 tarihli yazı öncesi davacının davalıyı temerrüte düşürdüğünü iddia ve ispat edemediğinden takip talebinde asıl alacağa eklediği 175.713,56-TL faiz alacağını isteyemeyeceği, bu suretle devir sonrası ödenen 451.070,92-TL’den ambalaj bedeli olan 200.734,50-TL mahsup edildiğinde, davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 250.336,42-TL alacaklı olduğu, 17.11.2016 tarihli ihtarnamenin davalıya 23.11.2016 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamedeki 10 günlük atıfet süresi nazara alındığında davalının 04.12.2016 tarihinde temerrüte düştüğü, tarafların tacir, ihtilafın ticari iş mahiyetinde olması sebebi ile davacının avans faiz isteminde bulunabileceği, 20.06.2016 tarihli bilirkişi ek raporuna göre, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar davacının 6.820,81-TL işlemiş faiz talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 250.336,42-TL asıl alacak, 6.820,21-TL işlemiş faiz olmak üzere takip talebindeki koşullar ile devamına, davalının likit olan alacağa haksız olarak itiraz ettiği nazara alınarak, hükmolunan alacağın %20’si olan 51.431,44-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davanın reddedilen kısmı üzerinden davacının takibe kötü niyetli olarak giriştiği sabit olmadığından davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi yönündeki davalı isteminin İİK’nun 67.maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin ilamında hiçbir hukuki değerlendirme ve gerekçe bulunmadığını, … bedelleri, 17.06.2013 tarihli satış ve işletme hakkı devir sözleşmesi ile müvekkili şirkete devrinden önce muaccel hale gelip ödenmiş olduğu için sözleşmenin devamı sırasında idarenin talep edebileceği ortaya çıkacak yeni bir alacak olmadığını, yerel mahkemece sözleşme maddelerinin hatalı olarak değerlendirildiğini, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan söz konusu satış sözleşmesinin 8.2. Maddesinin sadece … vergisine ilişkin bir düzenleme içerdiğini, bu maddenin amacı aşılarak davacı yararına geniş ve sözleşmeye aykırı bir biçimde yorumlandığını, satış ve işletme hakkı devir sözleşmesinin 8.7. Maddesinde ise; “Ek 5 ‘te belirtilen orman arazileri ile ilgili olarak Orman Kanunu’nun uygulanacağının belirtildiğini, mevcut izinler ile ilgili müvekkili şirketin davacıya herhangi bir ödeme yükümlülüğünden söz edilmediğini, alıcının taahhütleri başlıklı 7. Maddeye göre alıcıya rücu edilecek alacakların sözleşmeni devamı ya da sona ermesi sırasında ortaya çıkacak olan alacaklar olduğunu, bu durumda, müvekkilinin en yüksek teklifi vererek ihale ile almış olduğu santralin devir öncesinde doğmuş olan tüm borçların devreden davacıya ait olacağını, devir sözleşmenin 8.7. Maddesi borcun veya hakkın doğumu ile ilgili olup ifa zamanı veya vade ile ilgili olmadığını, müvekkilinin satış tarihinde basiretli tacir gibi hareket ederek ihale şartnamesinde öngörülen mevcut durumu ile satın aldığını, satış ve devir hakkı sözleşmesinin 5.5. Maddesinde “sözleşme konusu varlıkların devir tarihindeki mevcut durumuyla satış ve devre konu olduğunun belirtildiğini, dolayısıyla santralin orman izinleri alınmış ve bu izinlere ilişkin izin bedelleri ödenmiş şekilde devralındığını, müvekkilinin yaptığı devir ödemesinin devirden önce ödenmiş yıllık … tahsis bedellerini de kapsadığını, satış kapsamındaki izin belgelerinin de devir tarihindeki mevcut durumuyla devredildiğini, kaldı ki … vergilerine ilişkin açıkça düzenleme yapılan bir sözleşmede sözleşmenin ana unsurlarından birini oluşturan ve devirden önce yıllık olarak ödenmiş … izin bedellerinin müvekkiline devrinden sonra müvekkili firma tarafından davacıya rücuen ödeme yapılacağına dair hiçbir düzenleme bulunmamasının davacının bu yönde bir iradesinin bulunmadığının açık kanıtı olduğunu, sırf atık ambalaj bedelini ödememek için sözleşmeye ve tarafların iradesine tamamen aykırı olarak hiçbir hukuki dayanağı olmayan yok hükmünde bu bedelin talep edilmesinin hukuka aykırılık oluşturduğunu, kaldı ki sözleşme ve eklerinde orman izinleri de düzenlenmiş olmakla birlikte, devir tarihinden önce defaten ödenmiş … bedellerinin devir sonrasına isabet eden süre için …’a iade edilmesi gerektiğine ilişkin bir düzenlemenin de bu yüzden yapılmadığını, sözleşmenin 7.2. Maddesi gereği devirden önce alınmış izinlerin tüm mali sorumluluğunun davacıya ait olduğunun açıkça kararlaştırıldığını, … bedellerinin yıllık peşin ödenmesi sebebiyle, devir tarihinden sonraki dönemi de kapsadığından, sonraki dönem için …’ye iade ödenmesi şeklinde bir düzenleme yapılmadığını, çünkü tarafların, sözleşme tarihi olan 17.06.2013 tarihi itibarıyla devir öncesinde yapılan tüm giderlerin …’ye ait olacağı konusunda mutabık kaldıklarını ve müvekkilinin bu şekilde bedelini ödeyerek santrali devraldığını, davacı tarafın alacaklı olduğunu ispatlayacak hiçbir yazılı delil sunmadığını, dava dilekçesi ekinde yer alan Ek5 “… … Bedelleri” hesaplama tablosu; taahhüt tarihlerinin 19.11.1993, 17.11.2004, 17.11.2004, 17.09.1994, ve 19.08.2010 tarihleri olan 5 kalemden oluşan bir liste olduğunu, davacının dava konusu ettikleri … bedellerini ödediklerine dair dosyaya belge ibraz edemediklerini, bilirkişi raporunda bu hususun hiç değerlendirilmediğini, hükme esas alınan raporda tespit edilen alacağın hangi dönemi kapsadığı belli olmayıp yerel mahkemece bu hususa ilişkin bir değerlendirme yapılmadığını, zira … bedelinin o yıla ait olan kalan kısmı müvekkiline ait olacak ise, bu kısmın hangi tarihte bittiğinin ve talep edilen aralıktaki tarih diliminin müvekkiline devir tarihi olan 17.06.2013 tarihinden önce mi ya da sonra mı bittiğinin açıkça tespit edilmesi gerektiğini, çünkü … bedelinin yıllık dönemi devir tarihi olan 17.06.2013 tarihinden önce bitiyor ise bu durumda yine müvekkilinin bir sorumluluğunun olmayacağını, bu sebeple de davacının icra takibine konu etmiş olduğu bedelin, belirtmiş olduğu mahsup işlemi yapıldıktan sonra; bilirkişi marifetiyle hesaplanarak hangi tarihler arasında işleyecek faizi ile beraber ne kadar talep edilebileceği şüpheye mahal bırakmayacak şekilde açık ve net olarak hesaplanmadığını, bilirkişi raporuna itirazları değerlendirilmeden karar verildiğini, yerel mahkemece ambalaj atıkları konusunda da hatalı hüküm verildiğini, müvekkilinin temerrüde düştüğünün tespiti ile hesaplanan faiz ve başlangıcının da hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda atık ambalaj bedeli faturası ile dosyada bulunan müvekkilinin kesmiş olduğu 10.02.2017 tarihli iade faturasının hiç incelenmediğini, müvekkilinin atık bedeli konusunda 236.000,00 TL ödeme yapmış olup buna ilişkin … tarafından kesilmiş olan 26.01.2016 tarihli ve 12.02.2016 tarihli faturaları kök rapora itiraz dilekçeleri ekinde sundukları halde Yerel Mahkemece gerekçeli kararda hatalı olarak sunulmadığının belirtildiğini, yeniden değerlendirilmek üzere anılan faturaların ve bu faturalara istinaden müvekkilinin davacıya kesmiş olduğu yansıtma faturasını da ekte gönderdiklerini, müvekkilinin 17.11.2016 tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilmiş ise de ancak dosya kapsamında bu tarihte müvekkiline yapılan herhangi bir tebliğ şerhi bulunmadığı için müvekkilinin temerrüde düştüğünün tespiti ile buna ilişkin faiz başlangıcı ve hesaplamasının da hukuka aykırı olduğunu, ortada likit bir alacak bulunmadığı halde müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının da doğru olmadığını, kaldı ki hesaplanan icra inkar tazminatı ile vekalet ücretinin de hatalı olduğunu, reddolunan kısım üzerinden müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemiş olmasının da doğru olmadığını, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sözleşmenin 8.2. Maddesi gereği devir tarihinden önceki döneme ait olan vergilerin müvekkiline, devir tarihi ve sonraki döneme ilişkin olanların alıcıya yani davalıya ait olduğunu, sözleşme tarihinden itibaren faiz hesaplanmasının da doğru olduğunu, arazi kullanım bedelinin müvekkili tarafından peşin ödendiğini ve davalı tarafından ödenmesi gerektiğinin farkında olduklarını, sözleşmenin 7.12., 8.3 ve 8.18. Maddeleri birlikte değerlendirildiğinde sorumluluğun davalıya ait olduğunu, müvekkili kurumun savunmaları ve bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınmadan mahkemece davanın hatalı olarak kısmen kabulüne karar verildiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesince davanın kısmen reddine dair verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, 17.06.2013 tarihli Satış ve İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında, davalı tarafından yerine getirilen atık toplama bedelinin yüksek fatura edildiği iddiasıyla, gerçek atık toplama bedelinin tespiti ile bu bedelin davacı tarafından santralin devir tarihinden önce yıllık olarak ve defaten ödendiği iddia olunan … bedelinden takas edilerek kalan … bedeli alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi gereği iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek eldeki davada ilk derece mahkemesinin görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün 2017/6035 Esas sayılı takip dosyasında; özelleştirme kapsamında yıllık ödenen peşin ücretin tahsili amacıyla davacı tarafından 426.050,18-TL asıl alacak, 7.397,52-TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 433.447,70-TL üzerinden davalı aleyhine ilamsız icra takibinde bulunulduğu, ödeme emrinin davalıya 21.03.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresi içerisinde (28.03.2017 tarihinde) borcun esası yönünden itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı-alacaklıya tebliğ edilmediği bu suretle davacının süresi içerisinde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Dava ve takip konusu alacağın dayanağı olan taraflar arasında 17.06.2013 tarihinde imzalanan Satış ve İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 3. Maddesinde satışın kapsamı düzenlenmiş olup buna göre; “Santraller, Santrallerin bulunduğu ve kullanımında olan taşınmazlar ile bunlar üzerindeki yer altı ve yerüstü düzenleri, binalar, tesis, makine ve teçhizat, cihazlar, taşıtlar, envanterinde kayıtlı diğer tüm maddi ve maddi olmayan varlıklar, işletmenin üzerinde bulunduğu ve kullanımında olan taşınmazlar ile üzerilerindeki yeraltı ve yerüstü düzenleri, binalar, tesis, makine ve teçhizat, cihazlar, taşıtlar ve diğer tüm taşınır ve taşınmazları kapsar.
Sözleşmenin Alıcının Taahhütlerini Düzenleyen 7/1. Maddesinde; “…, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle Sözleşme Konusu varlıklar ile ilgili gerekli gördüğü her türlü teknik, hukuki, finansal, vergisel, çevresel, ticari ve diğer bütün incelemeleri yaparak devir tarihi itibarıyla mevcut ve fiziki durumunu bilerek sözleşme konusu varlıkları devir ve teslim aldığını, sözleşme konusu varlıklar hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığını, eksik olduğunu veya benzer iddiaları, ileri sürmeyeceğini, Sözleşme Konusu Varlıkların devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili ve/veya hukuki nedene dayanarak, idareden veya …’den herhangi bir talepte bulunmayacağını ve sözleşme bedeline ilişkin olarak yapmış olduğu ödeme/ödemelerin herhangi sebeple tamamen veya kısmen iadesi ve/veya sözleşme bedelinden indirim hususunda talep hakkının bulunmadığını kabul ve taahhüt eder. “
7.2. Maddesinde ise; “Sözleşme Konusu Varlıkların devrini müteakip, yürürlükteki ilgili mevzuat çerçevesinde devir tarihinden önce alınmamış ancak kamu kurum, kuruluş ve diğer otoritelerden alınması gerekli tüm izin, lisans ve ruhsatları almak, gerekli tüm iş ve işlemleri yapmak ve yaptırmak ve yapılması gereken tüm beyanları yapmak yükümlülüğü alıcıya aittir. …, bu konudaki her türlü mali ve diğer sorumluluk, yükümlülük ve takiplerin kendisine ait olduğunu, idareye ve …’a rücu ve başvuru hakkının bulunmadığını kabul ve taahhüt eder.
Yine sözleşmenin 7.12. maddesinde “7.12 SATIŞ VE İŞLETME HAKKI DEVİR SÖZLEŞMESİ’nin devamı sırasında veya herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, …’nın, SATIŞ VE İŞLETME HAKKI DEVİR SÖZLEŞMESİ’ne konu unsurlara ilişkin faaliyetleri ile ilgili olarak üçüncü şahıslar tarafından … veya İDARE’den herhangi bir talepte bulunulması halinde …, bu taleplerden kaynaklanan her türlü sorumluluğu üstlenecektir. İDARE, … ve …’ın bu taleplerle ilgili herhangi bir bedel ödemesi veya zararının doğması halinde İDARE ve/veya … tarafından bu bedel ve zararlar … ‘ya rücu edilecektir.” hükmünü içermektedir.
“8.2 Sözleşme Konusu Varlıkların faaliyetleriyle ilgili olarak; devir tarihi’nden önceki döneme ait olan SGK, vergi dairesi, belediye ve diğer kamu kuruluşlarıyla ilgili harç, prim, vergi, elektrik, su vb. gibi borçlar ile bunların ferileri …’a, devir tarihi ve sonraki döneme ilişkin olanlar ise …’ya ait olacaktır. Devir tarihinden önce tahakkuk etmiş olmakla birlikte, ödeme vadesi devir tarihi ve sonrasına denk gelen … Vergisi taksitlerini ödeme yükümlülüğü alıcıya aittir.
Sözleşme bütün olarak incelendiğinde, Sözleşme’nin 8.3 maddesinde; Sözleşme Konusu Varlıklar ile ilgili olarak devir tarihi’nden önceki döneme ait her türlü iş, işlem ve faaliyetlere ilişkin olan hak, yükümlülük ve sorumluluk …’a devir tarihi ve sonraki döneme ilişkin olanlar ise …’ya ait olacaktır.
Sözleşmenin 8.7. maddesinde “Ek 5 de belirtilen orman arazileri ile ilgili olarak Orman Kanunu’nun uygulanacağı” belirtilmiştir.
Somut olayda, taraflar arasında 17.06.2013 tarihli Sözleşme’nin imzalandığı, sözleşmeye konu … Linyit İşletmelerine ait sahada bulunan devir öncesi döneme ilişkin ambalaj atıklarının davalı tarafça sahadan temizlettirildiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmayıp, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, sahadan temizlenen ambalaj atığı miktarı, bu iş için davacı tarafça davalı tarafa yapılacak ödeme miktarı, … sahasına ilişkin devir öncesi ve devir sonrası davacı tarafça orman arazisi izin bedeli olarak dava dışı üçüncü kişilere ödeme yapıp yapmadığı, yapmış ise miktarı, bu ödemelerden davalı tarafın sözleşmeye göre sorumlu tutulup tutulamayacağı noktalarında toplandığı saptanmıştır. Bu çerçevede, takip konusu alacağın …’ne 6831 sayılı Kanun ile ilgili yönetmelik gereğince dönem başında ve işletme hakkının davalıya intikal ettiği devir tarihi ile sonraki tahakkuk dönemi arasında davacı tarafından ödenen bedelin, taraflar arasında akdedilen 17.06.2013 tarihli Sözleşme’nin 8.2 ve 8.3 maddeleri gereğince, devir tarihinden sonraki döneme ilişkin olarak diğer kamu kurum ve kuruluşlar nezdindeki borçlardan davalının sorumlu olduğu döneme karşılık gelen fark alacağın davalıdan rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Yukarıda yer verilen sözleşme hükümleri ile yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirkete ait …’nin 17.06.2013 tarihinde imzalanan “… AŞ’ye ait … Santral Tarafından Kullanılan Taşınmazlar … Linyitleri İşletmesi Tarafından Kullanılan Taşınır ve Taşınmazların Satışına, 2594,31743 ve 200702650 no’lu … Ruhsatları ve Bu Ruhsatların Kapsadığı … Sahalarının İşletme Hakkının Verilmesine İlişkin Satış ve İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi” ile davalı şirkete devredilmiş olup işletmenin santral ve müştemilatının bir kısmının orman alanı içinde kalması sebebiyle 6831 Sayılı Orman Kanununun 17/3.maddesi gereğince davacı şirket tarafından özelleştirme öncesi Orman Arazilerinin Tahsisi Hakkındaki Uygulama Yönetmeliği kapsamına göre de her izin sahası için yıllık arazi izin bedelinin izin başlangıç tarihleri esas alınarak defaten … Müdürlüğüne ödendiği, nitekim bu konuda …’nden alınan cevabi yazıya göre; 2004-2012 yılları arasında 7.083.388,98 TL ve özelleştirme tarihi olan 2013 yılında 1.120.799,61 TL olmak üzere toplam 8.204.188,59 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki imzalanan 17/06/2013 tarihli Sözleşme’nin 8.2. Ve 8.3. maddeleri gereği söz konusu işletmenin devir sonrası dönemine isabet eden miktarın dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyetinden tarafların usulüne uygun olarak tutulduğu belirlenen 2016 ve 2017 yıllarına ait e-defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapor ve ek raporda tespit edildiği üzere; davacının KDV dahil 451.070,92-TL … bedeli açıklamasıyla kuruma ödeme yaptığı, yine yapılan ödemeye 09.01.2017 tarihine kadar işlemiş 175.713,56-TL faiz ilave edilerek toplam 626.784,68-TL bedelli faturanın davalıya gönderildiği, davalı şirket kayıtlarına faturanın “iade faturası kesilecektir” açıklaması ile kayıt edilip müteakiben faturanın 10.02.2017 tarihinde davalı şirket tarafından iade edildiği, yine ambalaj atığı bedeline ilişkin olarak davalı şirket tarafından KDV dahil 236.000,00-TL bedelle tanzim edilen faturanın davacı ticari defterlerine 29.07.2016 tarihinde kaydedildiği, müteakiben davacının 35.265,50-TL iade faturası kestiği ve davalıya gönderdiği, davacının … bedeli olarak kuruma yapmış olduğu ve rücuya konu ettiği 626.784,68-TL bedelden ambalaj atığı için ödenmesi gereken 200.734,50-TL’yi mahsup ettiği, … … tarafından ambalaj atığının 2060,25 ton olarak belgelendiği ancak davalı tarafından 2422,22 ton olarak faturalandırıldığı, davalı şirketin ambalaj atığı için dava dışı … tarafından düzenlenen 20.01.2016 tarihli KDV dahil 236.000,00-TL faturayı mahkemeye ve bilirkişi heyetine ibraz etmediği, davalı şirketin 2016-2017 ve 2018 yıllarına ait muavin defterinin incelenmesinde; taraflar arasındaki ticari ilişkinin bulunduğu, davacı kurumun davalı şirkete düzenlediği 16.01.2017 tarihli SKT20170002 numaralı 626.784,68 TL bedelli faturanın davalı şirket kayıtlarına “iade faturası kesilecektir” açıklamasıyla kaydedildiği ve akabinde 10.02.2017 tarihli 003958 yevmiye numaralı … iade faturamız açıklamalı kayıt ile yevmiye maddesi oluşturulduğu ve davacı kurumun düzenlediği faturaya istinaden davalı şirketin de iade faturası düzenlediği ancak davalı şirket tarafından davacı kuruma düzenlenen iade faturasına davacı kurum kayıtlarında rastlanmadığı, davacı kurumca 236.000,00 TL tutarlı fatura üzerinde …. nolu faturanın… ile yapılan yazışmalar neticesinde KDV dahil 35.265,50 TL lik kısmına ait iade faturası açıklaması ile ödeme 236.000,00 TL-35.265,50 TL)=200.734,50 TL olarak mahsup yapılmış ise de davalı şirket tarafından da 30.12.2016 tarihli ve … numaralı fatura ile SKT … nolu e-faturanızın iadesidir” açıklaması ile iade faturası düzenlendiği, bu suretle bilirkişi heyeti tarafından yansıtma faturasına esas faturanın incelenemediği ve böylelikle davalının davacının kabulünde olan 200.734,50-TL atık bedeli dışında alacaklı olduğunu ispat edemediği, bu durumda davacının dava konusu takip tarihi itibarıyla davalıdan Yönetmelik gereği peşin ve defaten … izin bedeli için ödemek zorunda kaldığı devir tarihinden sonraki döneme karşılık gelen KDV dahil 451.070,92-TL. talep etmekte haklı olduğu anlaşılmıştır.
Takas mahsup talebine gelince; davacı, davalının kesmiş olduğu 28.07.2016 tarihli yansıtma faturası ile 2060,25 ton ambalaj atığının 2422,2 ton olarak faturalandırıldığının anlaşıldığını, 236.000,00.-TL tutarındaki faturanın 35.265,20-TL (KDV dahil) kısmı için iade faturası kesildiğini ifade etmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda “Mali İncelemeler” bölümünde de değinildiği üzere, dava dışı … tarafından davalıya düzenlenen 26.01.2016 tarihli ve 12.02.2016 tarihli toplam 200.000,00-TL + KDV olmak üzere 236.000,00-TL tutarındaki faturanın ibraz edilmemesi nedeniyle, yansıtma faturasına esas fatura incelenememiş ve belgelendirme hususunda tespitte bulunulamamıştır. Bu durumda, atık miktarının davacı tarafından kabul edilenden daha fazla olduğunu iddia eden davalının, bu iddiasının dayanağı olan belge sunamamış olduğu gözetilerek, davacının takas-mahsup ettiği 200.734,50-TL.’nin de yerinde olduğu sonucuna varılmıştır. Bu durumda davacının … izin bedeli olarak bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarıyla KDV dahil KDV dahil 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 16. Maddesine dayalı olarak.30.09.2010 tarihli … Gazetede 27715 sayılı … Gazetede yayınlanan Orman Kanunu’nun 16 nci Maddesinin Uygulama Yönetmeliği’nin 26. Maddesi hükmü dikkate alınarak hesaplanan 451.070,92-TL alacaktan, davalının davacıdan atık ambalaj bedeli olarak belirlenen ve davacı tarafından takas-mahsuba konu edilen 200.734,50 TL mahsup edildiğinde davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 250.336,42-TL alacaklı olduğu, tespit edilmiştir.
Diğer taraftan davacı tarafça, 17.06.2013 tarihinden 09.01.2017 tarihine kadar avans faizi işletilerek 17.01.2017 tarihli yazıyla davalı şirketten 382,263,49-TL anapara. 68.807.43-TL.(418 TL KDV) olmak üzere toplam 451.070,92-TL ile 175.713,56-TL. (09.01.2017 tarihine kadar işlemiş avans faizi) olmak üzere toplam 626.784.68-TL. ödenmesi talep edilmiş ise de, bu yazıdan önce davalı yanın temerrüde düşürüldüğü ilk tarih 17.11.2016 tarihli yazıyla. davalıya tanınan 10 günlük sürenin dolduğu tarihten itibaren faiz talep edebileceğinden 175.713,46-TL. tutarındaki faiz talebinin hukuka uygun olmadığı anlaşılmış, 17.11.2016 tarihli ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği 23.11.2016 tarihinden itibaren ihtarnamede verilen10 günlük atıfet süresinin dolduğu 04.12.2016 tarihinde davalının temerrüte düştüğü, tacir olan taraflar arasındaki ilişkinin TTK’nın 19. Maddesi uyarınca ticari iş olarak kabulü ile aynı Yasa’nın 8. Maddesi gereği davacının avans faizi talep edebileceği gözetilerek bilirkişi ek raporda hesaplanan temerrüt tarihinden takip tarihine kadar davacının 6.820,81-TL işlemiş faiz talep edebileceğinin ilk derece mahkemesince kabulü ile davanın kısmen kabulü ile davalının icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 250.336,42-TL asıl alacak, 6.820,21-TL işlemiş faiz olmak üzere takip talebindeki koşullar ile devamına, davalının likit olan alacağa haksız olarak itiraz ettiği nazara alınarak, hükmolunan alacağın %20’si olan 51.431,44-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, davalı ve davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerine itibar edilmemiştir.
Ayrıca davalı vekili hüküm altına alınan icra inkar tazminatı ile davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin de hatalı hesaplandığını ileri sürmüş ise de ilk derece mahkemesince hüküm altına alınan toplam alacak miktarından, dava konusu ilamsız icra takibine konu rücuya esas alacak taraflar arasındaki 17.06.2013 tarihli sözleşmenin 8.2. Ve 8.3. maddeleri gereği devir sonrası döneme karşılık gelen ve davacı tarafından dava dışı kamu kurumuna yıllık peşin ödenen … bedelinden kaynaklanmakta olup İİK’nın 67. Maddesi anlamında likit (bilinebilir, belirlenebilir) bir alacak olduğu gibi davalının de hükme esas alınan bilirkişi raporu ile belirlenen alacağa itirazının kısmen haksız olduğu anlaşılmış olmakla, ilk derece mahkemesince takip konusu yapılıp hüküm altına alınan toplam alacak miktarı 257.156,63 TL üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatı olarak hesaplanan 51.434,44 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesinde herhangi bir yanlışlık görülmediği gibi yargılamada vekil ile temsil olunan davacı kararına davada kabul edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi gereği belirlenen 21.379,40 TL nispi vekalet ücreti takdiri de doğru görülmüştür.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ve davalı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçelerinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davalıdan alınması gereken 17.566,37 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta peşin alınan 4.391,60 TL istinaf nispi ve 54,40 TL istinaf maktu karar harcının mahsubu ile bakiye 13.120,27 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan giderlerin kendileri üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/05//2022

…..
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.