Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/784 E. 2022/635 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
….
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2020
NUMARASI : ….
DAVA : Menfi Tespit (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2018
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2022

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin hayvan almak amacıyla ipotek vererek devlet destekli sıfır faizli hayvan kredisi kullanmak istediğini, hayvan alım kredilerinde alınan ipotekler dışında ilçe gıda tarım müdürlüğünden güncel işletme belgesi, tarım Kredi Kooperatifi ile kooperatifine borcunun ya da ortaklığının olup olmadığına ilişkin belge, hayvan alıcısı ile satıcısının anlaşması, buna ilişkin şahitler huzurunda mutabakat yapılması, hayvanların kulak küpe numaralarının ilçe tarım müdürlüğüne bildirerek burada devir işlemlerini yapması, hayvanların ve kredi çekimin sigortalarını yaparak bankaya bu belgelerle başvurulmasının gerektiğini, bankanın da krediyi satıcının hesabına geçerken alıcının hayvanlarını teslim aldığını açıkça beyan etmesi gerektiğini, müvekkilinin bankaya başvurusunda birçok belge imzalatıldığını, banka memurunun müvekkiline ısrarla hayvanları teslim aldığına dair kendi el yazısı ile bir yazı yazdırarak yazıyı da imzalatmak istediğini, müvekkilinin satıcının dahi ortada olmadığını, henüz kendisinin satıcıyla anlaşmadığını, hayvan teslim almadığını belirterek tutanağı imzalamaktan imtina ettiğini, akabinde müvekkiline 240.000,00 TL tutarında kredinin çıktığı, 225.000,00 TL’nin banka çalışanlarının hayvan satıcısı olarak ayarladıkları kişinin hesabına yatırıldığının bildirildiğini, 25.000,00 TL dışında müvekkiline ödeme yapılmadığını, kredinin muvazaalı olduğunu, 215.000,00 TL’nin davalı bankanın sorumluluğunda bulunduğunu belirterek şimdilik müvekkilinin davalıya kredi sözleşmesi nedeniyle 10.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının müvekkilinden küçükbaş hayvan alım kredisi kullandığını, kredi kullanımından sonra işletme kredisi için bankaya başvurduğunu, işletme kontrolüne gidildiğinde alım kredisine konu hayvanların işletmede bulunmadığı, işletme dışında gösterilen hayvanların da kulak küpe numaralarının uyuşmadığının tespit edildiğini, davacının küçük baş hayvan alım kredisi şartlarını yerine getirmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacının davalıdan krediyi usulsüz bir biçimde kullandırdığı iddiasının davacının kredi sözleşmesinin tarafı olması ve bedelin hesabına yatırılmış olması nedeniyle TMK’nun 2. maddesinde kabul edilen hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırılık oluşturduğu, davacı iradesinin sakatlanarak kredi bedelinin dava dışı üçüncü kişiye gönderildiğini ileri sürdüğü, bu durumun davacının 240.000,00 TL bedelli kredi kullandığı gerçeğini ortadan kaldırmadığı, dava dilekçesinde davacının davalı çalışanının “hayvanları teslim aldım biçiminde el yazısı ile yazarak imzalama istemini kabul etmediğini” belirtmiş olmasına rağmen bedelin 225.000,00 TL’lik kısmını dava dışı üçüncü kişiye havale işlemi yaptırdığı, davalının davacının iradesine uygun işlem yaptığından havale işleminde bir kusuru bulunmadığı, davalının davacının iradesini sakatladığını gösterir bir kanıt bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekli delillerin toplanmadığını, hileli işlem olmasına rağmen tanıklarının dinlenmediğini, hakkında suç duyurusunda bulundukları memurlar işten çıkarılmasına rağmen dosyanın kapsamlı olarak incelenmediğini, hayvan alım kredilerinde alınan ipotekler dışında birçok belgenin gerektiğini, banka memurunun müvekkiline hayvanları teslim aldığına ilişkin yazı yazdırarak imzalatmak istediğini, müvekkilinin ise hayvanları teslim almadığını bildirerek belgeyi imzalamaktan imtina ettiğini, daha sonra müvekkiline 240.000,00 TL kredi çıkarak 225.000,00 TL’nin hayvan satıcısı olan kişi hesabına aktarıldığını öğrendiklerini, daha sonra müvekkilinin hesabına, hayvan satıcısından alınarak 25.000,00 TL para yatırıldığını, işlem yapan banka görevlilerinin istifa ettiklerini, olayın kurgu olduğunu, müvekkilinin iradesinin sakatlanarak borçlandırılmaya çalışıldığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini istemiş, istinaf dilekçesinde ayrıca icra dosyası hakkında telafisi mümkün olmayacak olan zararların doğmasını engellemek amacıyla durdurma yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; irade sakatlanarak muvazaalı akdedilen genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan hayvan alım kredisi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmesi, davacı banka hesap ekstreleri, banka dekontları, ihtarname suretleri, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/594 Esas sayılı dosyasının UYAP’tan gelen sureti, davalı banka Teftiş Kurulu Başkanlığının 25/12/2018 tarihli müfettiş inceleme raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
İşbu dava Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup, 2018/714 Esas 2018/673 Karar sayılı kararıyla asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Anılan karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 07/03/2019 tarih 2019/247 Esas 2019/271 Karar sayılı kararıyla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmiştir.
Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının Dairemizin incelemesinden geçmesi sonucu kesinleşmesi ile dosya Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiştir.
Davacı ile davalı arasında 18/09/2018 tarihli 500.000,00 TL limitli, 16/10/2017 tarihli 100.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmeleri akdedilmiştir.
Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/594 Esas sayılı dosyasında davalı bankanın katılan, davacının sanık olduğu, nitelikli dolandırıcılık suçundan yargılama yapıldığı görülmüştür. İstinaf aşamasında Dairemizce yapılan araştırma sonucu anılan ceza dosyasının karara çıktığı, 2021/541 Karar sayılı karar ile dava konusu krediye ilişkin davacının nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği sabit görülerek davacı sanığın mahkumiyetine karar verildiği, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyanın 08/02/2022 tarihinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesine gönderildiği, dosyanın henüz inceleme sırası gelmediği anlaşılmıştır.
Davacı yan genel kredi sözleşmesi kapsamında iradesi sakatlanarak muvazaalı şekilde banka tarafından adına 240.000,00 TL hayvan kredisi kullandırıldığını, kullandırılan kredinin 225.000,00 TL’sinin dava dışı hayvan satıcısının hesabına havale edildiğini, bankaya başvurması üzerine hayvan satıcısının hesabındaki bir kısım para da alınarak 25.000,00 TL’nin kendi hesabına yatırıldığını, kredi nedeniyle borçlu olmadığını iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmeleri akdedildiği, akdedilen sözleşmeler kapsamında davacının hesabına hayvan kredisi yatırıldığı, kredinin 225.000,00 TL tutarının dava dışı Şerafettin Ceyhun hesabına havale edildiği, daha sonra davacının hesabına kullandırılan kredi nedeniyle bakiye 25.000,00 TL yatırıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacıya genel kredi sözleşmesi kapsamındaki hayvan kredisi kullandırılmasının muvazaalı olup olmadığı, davacının iradesinin sakatlanıp sakatlanmadığı, davacının kredi nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde yer alan tedbir talebi incelendiğinde; davacı vekili istinaf dilekçesinde kredi nedeniyle ipotek verdiğini, icra işlemlerine devam ettiğini, telafisi mümkün olmayacak zararların doğmasını engellemek amacıyla icra dosyasının durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İİK’nun 72/2. maddesi uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında tedbir yoluyla icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Anılan kanunun 72/3. maddesinde ise icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak teminat karşılığında ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesinin istenebileceği düzenlenmiştir.
Dosya içeriğinden davacı aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan herhangi bir icra takibi bulunduğu tespit edilmemiştir. Bu durumda davacının talebinin icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir olarak nitelendirilmesi gerekir. Dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgeler, ceza dosyası karşısında davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat edemediği gözetilerek istinaf dilekçesinde yer alan ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarına gelindiğinde; öncelikle işbu dava 10.000,00 TL harca esas değer gösterilmek suretiyle anılan miktar üzerinden harç yatırılarak açılmış ise de dava dilekçesindeki talep kullandırılan kredi nedeniyle bankaya borçlandırılan 215.000,00 TL yönünden bankaya borçlu olunmadığının tespitine yöneliktir.
Somut olayda, dava dilekçesinde harca esas değer 10.000,00 TL olarak gösterilip bu bedel üzerinden harç yatırılmış ise de, dava dilekçesinin içeriğinden kullandırılan kredi nedeniyle bankaya borçlandırılan 215.000,00 TL nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talep edildiğinden, dava değeri 215.000,00 TL’dir.
Menfi tespit davasının kısmi olarak açılması ise usulen mümkün değildir. Bu durumda mahkemece öncelikle yapılması gereken iş, davacıya borçlu olunmadığı iddia edilen kredinin 215.000,00 TL olduğundan eksik harcın tamamlattırılması için davacıya kesin süre verilip sonuca göre yargılamaya devam edilmesi gerekir iken eksik harç tamamlattırılmaksızın Harçlar Kanunu’nun 32. maddesine aykırı olarak yargılamaya devam olunarak karar verilmesi doğru görülmemiş, kamu düzenine aykırılık oluşturan bu husus re’sen gözetilmiştir.
Öte yandan, işbu davada davacı yan iradesinin sakatlandığını, kredinin muvazaalı olarak kullandırıldığını iddia etmiş ise de, yukarıda açıklanan Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/594 Esas sayılı dosyasında işbu dava konusu kredi nedeniyle davacı sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açılmış, davalı bankada anılan yargılamada katılan sıfatıyla yer almıştır. Anılan ceza dosyasında ceza mahkemesi hakiminin kararı TBK’nun 74. maddesi hükmü uyarınca hukuk hakimini maddi vakıa tespiti yönünden bağlayıcı olacaktır.
Hal böyle olunca mahkemece, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/594 Esas sayılı ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılarak varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinde yer alan ihtiyati tedbir talebinin reddine, ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık da gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde yer alan ihtiyati tedbir talebinin reddine,
B)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık da gözetilerek KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/03/2020 tarih ve 2019/146 Esas 2020/192 Karar sayılı kararının kamu düzenine aykırılık da gözetilerek KALDIRILMASINA, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,
4-Davacının yatırmış olduğu 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/05/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.