Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/76 E. 2021/344 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : …
KARAR NO : …

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2019
NUMARASI :….
….
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2016
KARAR TARİHİ : 04/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/03/2021

Taraflar arasındaki bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın davacı şirket yönünden davanın kabulüne, davacı … yönünden davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … adına 07/06/2013 tarihinde ….. Şubesinden 370.000,00 TL ticari kredi kullandığını, bu kredinin kalan borcu olan 225.491,53 TL’yi 25/03/2015 tarihinde kapatırken 36.680,03 TL erken ödeme tazminatı (cezası) alındığını, kredi kullandırılırken bu tür bir ceza oranı konusunda müvekkilinin bilgilendirilmediğini, müvekkilinden alınan bu ücretlerin fahiş olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik erken ödeme tazminatı adı altında fahiş miktarda alınmış 10.000,00 TL’nin, bankaya ödendiği tarihten itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş; 14/02/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 35.884,47 TL’ye yükselttiğini bildirmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacılardan …’nın hukuki yararı ve dolayısıyla aktif husumet ehliyetinin mevcut olmadığını, dava konusu sözleşmeler incelendiğinde, tacir olan davacının erken ödemeleri konusunda bilgilendirildiğini, erken ödeme ücretlerinin, sözleşmede belirlenen oranlar doğrultusunda; mevzuata, sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına uygun olarak tahsil edildiğini, her iki tarafın da tacir olduğunu, tacirler arası sözleşme serbestisi ilkesi ve TTK’da yer alan basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü gereği kararlaştırılan oranın fahiş olmadığını belirterek; davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı şirket ile banka arasında 29/08/2012 tarihli ticari nitelikte olan 350.000,00 TL limitli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi kurulduğu, davacılardan …’nın müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak sözleşmede imzasının bulunduğu, bu sözleşme dışında taraflar arasında imzalanan 07/06/2013 tarihli 370.000,00 TL limitli sözleşmenin de davacı … tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalandığı, sözleşme limitinin 03/07/2014 tarihinde yapılan 415.000,00 TL arttırımla 785.000,00 TL’ye yükseltildiği, bankanın Genel İşlem Koşullarına aykırılık oluşturan ve haksız şart niteliğinde olan ve müşteri ile müzakere edildiği ispatlanamayan tek taraflı, banka lehine olan sözleşme hükümlerine dayanarak kredinin erken kapatılması nedeniyle erken ödeme tazminatı (cezası) tahsil ettiği, erken ödeme tazminatına ilişkin düzenlemenin TBK 20 ila 25 maddelerinde düzenlenen Genel İşlem Koşullarına ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu anlaşıldığından ve davalı taraf TBK 117 madde uyarınca daha önce temerrüte düşürülmediğinden davacı şirket yönünden davanın kabulüne, dava konusu erken ödeme kesintilerinin dava tarihi ve ıslah tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davanın şirket yönünden davanın kabulüne, ödemenin asıl borçlu şirket namına yapıldığı ve iadenin de öncelikle davacı şirkete yapılmasının gerekmesi ve mükerrer tahsilat oluşmaması bakımından müşterek kefil olan davacı … yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı …’nın krediyi kullanan davacı şirketin sahibi olduğundan işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunu, bu nedenle bu davacının açtığı davanın reddinin hatalı olduğunu, yine bu davacı yönünden hükmedilen vekalet ücretinin de hatalı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kredi sözleşmesinin davacı şirket ile müzakere edilmediği yönündeki kabulünün somut olaya ve hukuka aykırı olduğunu, davacı şirkete müvekkili banka tarafından gerek kredi kullandırılırken gerekse kredinin kapanması sürecinde erken ödeme tazminatı tahsil edileceği yönünde bilgi verildiği ve davacı şirket tarafından bu hususun açıkça kabul ve taahhüt edildiğini, nitekim genel kredi sözleşmesinin 3.5.1.8. maddesinde bu hususun açıkça düzenlendiğini, davacılarında aksi yönde iddialarını bulunmadığını, sözleşmede de açıkça % 4 oranında erken ödeme tazminatı alınacağının düzenlendiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, mahkemece Yargıtay tarafından işaret edilen diğer bankalarca benzer türdeki ticari kredilerde uygulanan erken ödeme komisyonları konusunda araştırma yapıldığını ancak bu oranlar dikkate alınmaksızın Tüketici Kanununda yer alan % 2 oranında erken kapama komisyonunun dikkate alınmasının hatalı olduğunu, kaldı ki müvekkili bankaca davacıların lehine olan formüle göre erken kapama komisyonundan tahsil edildiğini, yapılan işlemin mevzuata ve sözleşmeye uygun olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; Ticari Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında kullanılan kredinin erken kapatılması nedeni ile davacıdan alınan erken ödeme tazminatının (cezasının) istirdadı istemine ilişkindir
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Taraflar arasında kurulan 07/06/2013 tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi örneği, ödemeye ilişkin kayıtlar, erken kapama komisyonuna ilişkin kayıtlar, ödeme planı ve diğer belgeler dosyada mevcuttur.
Davacı şirket ile davalı banka arasında 29/08/2012 tarihinde 350.000,00 TL limitli ve 07/06/2013 tarihli ve 370.000,00 TL limitli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi’nin akdedildiği, 07/06/2013 tarihli sözleşmenin limitinin 03/07/2014 tarihinde yapılan arttırımla 785.000,00 TL’ye yükseltildiği, davacı …’nın sözleşmelerde müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığı anlaşılmıştır.
29/08/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinin 30.maddesinde, davacı şirketin kredi borcunun öngörülen vadeden önce kapaması halinde erken ödeme komisyonunun alınacağının düzenlendiği ancak herhangi bir oran öngörülmediği görülmüştür.
07/06/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinin 4.5.4 maddesinde, “Müşteri dilerse Banka’nın muvafakati ile kredi borcunu kredi vadesinden önce bütünüyle kapatabilir. Bu durumda henüz vadesi gelmemiş taksitlere ait doğmamış faiz, fon ve vergi Bankaca tahsil edilmeyecektir. Müşteri, hiç ödeme yapmamış ise, kredi kullanma tarihinden; ödenmiş taksitler var ise, en sonuncusunun vadesinden hesap kapama tarihine kadar geçen süre için kalan anapara üzerinden ödeme planında belirtilen aylık faiz oranından bulunacak faizi; BSMV ve KKDF’yi, ayrıca (kalan anapara X kredinin nihai vadesine kalan gün sayılı / 360 * %4 komisyon oranı) formülü ile hesaplanacak erken kapama/ödeme komisyonunu ödemeyi kabul eder. Kredinin bütünüyle kapatılması durumu dışında vadeden önce ödenecek herhangi bir taksit ya da taksitler için faiz, fon ve vergi iadesi yapılmaz.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
09/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı taraf ile banka arasında 29/08/2012 tarihli ticari nitelikte olan 350.000,00 TL limitli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi kurulduğu, davacılardan …’nın müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak sözleşmede imzası bulunduğu, bu sözleşme dışında taraflar arasında imzalanan 07/06/2013 tarihli 370.000,00 TL limitli sözleşmenin de davacı … tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalandığı, sözleşme limitinin 03/07/2014 tarihinde yapılan 415.000,00 TL arttırımla 785.000,00 TL’ye yükseltildiği, sözleşmenin 4.5.4 maddesinde; kredinin vadesinden önce kapatılması durumunda, “kalan anapara X kredinin nihai vadesine kalan gün sayısı / 360 * %4 komisyon oranı” formülü ile hesaplanacak erken kapama komisyonu alınacağı düzenlemesine yer verildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin matbu nitelikte olduğu, komisyon oranı ve hesaplama yönteminin müzakere edildiğini ispatlayan herhangi bir belge bulunmadığı, bu nedenle davacı tarafın erken ödeme nedeniyle kendisinden tahsil edilen 35.884,47 TL’yi talep etmekte haklı olduğu bildirilmiştir.
03/07/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; bankaca alınan komisyon oranlarının 370.000,00 TL’lik kredide % 5,18’e, 415.000,00 TL’lik kredide ise % 10,01’e tekabül ettiği, belirtilen oranların diğer bankalardan alınan oranların çok üzerinde olduğu, Yargıtay kararları uyarınca % 2 oranının dikkate alınması halinde davacıdan fazla tahsil edilen tutarın 35.884,47 TL; dosyada emsali bulunan bankaların komisyon oranlarını ortalaması olan % 2,80 oranının dikkate alınması halinde fazla tahsil edilen tutarın 30.922,60 TL; aktif büyüklüklerine göre bankaların komisyon oranlarının ortalaması olan %2,60 oranının dikkate alınması halinde fazladan tahsil edilen tutarın 32,160.07 TL olduğu bildirilmiştir.
6102 sayılı TTK m. 16 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca ticaret şirketleri tacir sayılır. Yasa gereği, bankalar anonim şirket şeklinde kurulduğundan tacir sayılırlar. TTK m. 18/2 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca; her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. TTK m. 20 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca; tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesi ile ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir.
Somut olayda; taraflar arasında ticari bankacılık işlemleri kapsamında Genel Kredi Sözleşmeleri kurulmuş olup, davacı şirket, sözleşme uyarınca kullandığı krediyi bir müddet düzenli olarak ödedikten sonra, erken ödeme gerçekleştirmek suretiyle 07/06/2013 tarihinde kullandığı 370.000,00 TL’lik kredinin bakiyesi olan 224.104,51 TL’yi 25/03/2015 tarihinde; 03/07/2014 tarihinde kullandığı 415.000,00 TL’lik kredinin bakiyesi olan 366.394,18 TL’yi de yine aynı tarihte tamamen ödeyerek vadesinden önce her iki kredi borcunu da kapattığı, davalı bankaca bakiye 224.304,51 TL’lik kredi yönünden toplam 11.609,11 TL; bakiye 366.394,18 TL’lik kredi yönünden ise toplam 36.680,03 TL erken ödeme tazminatı tahsil edilmiştir.
Her ne kadar mahkemece, taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmelerinin maktu nitelikte olup erken ödeme ve komisyon alınacağına ilişkin hükmün davacı şirket ile müzakere edildiğini ispatlayan herhangi bir belge bulunmadığından sözleşmelerin erken ödeme cezası alınabileceği hükümlerin TBK’nın 20-25.maddeleri uyarınca ve dürüstlük kuralına aykırı olduğundan geçersiz olduğu gerekçesiyle davacı şirketin kendisinden tahsil edilen erken ödeme tazminatını tümüyle talep edebileceği gerekçesiyle davanın tamamen kabulüne karar verilmiş ise de, taraflar arasında imzalanan 29/08/2012 ve 07/06/2013 tarihli genel kredi sözleşmelerinde kredi borcunun erken ödenmesi halinde davalı bankanın komisyon ve masraf talep edebileceğine ilişkin hüküm bulunması, gerekse yürürlükteki mevzuat hükümleri gözetildiğinde davalı bankanın erken kapama halinde davacı şirketten erken ödeme komisyonuna ilişkin talep hakkının bulunduğu kanaatine varılmıştır. Ancak 29/08/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde erken ödeme komisyonu tahsil edileceğine ilişkin hüküm bulunmakla birlikte sözleşmede herhangi bir oran öngörülmediğinden bu sözleşme kapsamında kullandırılan 370.000,00 TL’lik kredinin bakiyesi üzerinden davalı bankaca mahkemece yapılan emsal araştırması sonucu bankalarca bildirilen komisyon oranlarının ortalaması olan % 2,80 oranı dikkate alınarak 03/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda bu sözleşme yönünden hesaplanan 5.014,56 TL erken ödeme komisyonu tahsil edilmesi gerekirken 11.609,11 TL komisyon tahsil edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı vekilin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmüştür.
Yine 07/06/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinin 4.5.4.maddesinde davalı bankaca erken ödeme komisyonu tahsil edileceğine ilişkin düzenleme mevcut olup maddede erken ödeme komisyonunun ne şekilde hesaplanacağı açıkça belirtilmiştir. Davacı şirketçe sözleşmeye ilişkin ön bilgi formu ile ödeme planının imzalandığı anlaşıldığından bu maddede belirtilen en son ödenen kredi taksidinin vadesinden hesap kapama tarihine kadar geçen süre için kalan ana para (366.394,18 TL X kredinin nihai vadesine kalan gün sayısı (800 gün) / 360 X % 4 komisyon oranı formülü ile Dairemizce re’sen yapılan hesaplama sonucu bu sözleşme kapsamında kullandırılan 415.000,00 TL’lik kredinin bakiyesi olan 366.394,18 TL yönünden 33.728,03 TL erken ödeme komisyonu talep edebileceği, bu durumda bankaca (36.680,03 TL- 33.728,03 TL) 2.952,00 TL fazla tahsilat yapıldığı tespit edilmiş, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmüştür.
Hal böyle olunca, davalı bankaca her iki kredi yönünden davacı şirketten toplam 5.014,56 TL + 2.952,00 TL = 7.966,56 TL erken ödeme komisyonunun fazladan tahsil edildiği anlaşılmakla bu miktarın davacı şirkete iadesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı … vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler şeklen o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası bakımından bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez ve dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatının (davacı bakımından aktif husumet ehliyetinin; davalı bakımından, pasif husumet ehliyetinin) yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için (def’i değil) bir itirazdır. Diğer bütün itiraz hallerinde olduğu gibi sıfat yokluğu da ancak dava dosyasından anlaşılabildiği ölçüde hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir. Sıfat yokluğu, bir davada dava şartlarından sonra, yani tahkikat aşamasında incelenir. Sıfat yokluğunun, mümkünse diğer itirazlardan önce incelenmesi gerekir. Çünkü, taraflardan birinin taraf sıfatı yoksa, diğer itiraz ve def’ilerin incelenmesine gerek kalmaz (HMK md. 143). (Prof. Dr. Ramazan Arslan, Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Prof. Dr. Sema Taşpınar Ayvaz; Medeni Usul Hukuku 1. Baskı Ankara 2016 sh 258-261).
Nitekim yukarıda açıklanan ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.11.2013 tarih,…. sayılı kararı ile 25/11/2015 tarih …..sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda ise, eldeki dava davacı şirket ile davalı banka arasında imzalanan 29/08/2012 ve 07/06/2013 tarihli genel kredi sözleşmeleri kapsamında davacı şirketten tahsil edilen erken ödeme komisyonunun iadesi amacıyla açılmış olduğundan sözleşmelerde müteselsil kefil sıfatıyla yer alan ve kendisinden herhangi bir tahsilat yapılmayan davacı …’nın işbu davada taraf ehliyeti (aktif husumet) bulunmadığından mahkemece bu davacının açtığı davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
AAÜT’nin 7/2.maddesi gereğince, davanın ön şartının yerine getirilmemiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi halinde AAÜT’nin 2.kısmının 2.bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere 3.kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunacağı düzenlenmiş olup, davanın davacı … yönünden aktif husumet yokluğundan reddedilmesine göre bu davacı yönünden davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olmadığından davacı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı … ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı … ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353(1)-b.2 maddesi gereğince KABULÜNE,
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/10/2019 tarih ve …. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B)1-Davacı …’nın açtığı davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davacı şirketçe açılan davanın KISMEN KABULÜNE,
7.966,56 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı şirkete verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Alınması gerekli olan 544,20 TL harçtan peşin ve ıslahla alınan 612,83 TL (ıslah harcı dahil) harcın mahsubu ile fazladan alınan 68,63 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
5-Davacılar tarafından yatırılan 29,20 TL başvurma harcı, iade edilen kısım dışında kalan 544,20 TL ıslah ve peşin harç olmak üzere toplam 573,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan posta, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.179,70 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesap edilen 483,91 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan miktarın davacılar üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı şirket kendisini bir vekille temsil ettirmiş olduğundan istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı şirkete ödenmesine,
8-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirmiş olduğundan istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalıya ödenmesine,
9-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirmiş olduğundan istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı şirketten alınarak davalıya ödenmesine,
10-Davacı tarafından peşin yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
C)1-Davacı …’nın peşin yatırdığı 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı …’ya iadesine,
2-Davalının peşin yatırdığı 2.406,87 TL istinaf nispi karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
3-İstinaf aşamasında davacı … tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı olarak alınan yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı …’ya verilmesine,
4-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 32,50 TL posta gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcı olmak üzere toplam 153,80 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 04/03/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.